Home , Haberler , 43 Tutsak Ölümü Bekliyor

43 Tutsak Ölümü Bekliyor

TÜRKİYE | 23 – 02 – 2010 | Son iki yılda 52 siyasi tutsak, hastalıkları nedeniyle hayatını kaybederken, başta kanser olmak üzere ölümcül hastalığı bulunan 43 siyasi tutsak, ölüme terk edilerek tahliye edilmiyor. Türkiye cezaevlerinde sağlık durumu kötü olan birçok siyasi tutuklu ve hükümlü ölüme terk ediliyor.

İHD Amed Şubesi Cezaevi Komisyonu Üyesi Meral Atasoy, 2008 yılından beri 52 tutuklunun yaşamını yitirdiğini ve hala 43 siyasi tutuklunun ise kanser gibi hastalıklar nedeniyle ölümle pençeleştiğini belirtti. Tutsak aileleri ise, gerekli tedavi için yakınlarının tahliye edilmesini istiyor. Türkiye cezaevlerindeki hak ihlallerine her gün yeni birisi eklenirken, siyasi tutuklulara yönelik çifte standart ise eleştiri konusu olmaya devam ediyor. Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklananlar paşalar çeşitli rahatsızlıkları için aldıkları hastane raporlarıyla tahliye edilirken, kanser gibi ölümcül hastalıklara yakalanan çok sayıda siyasi hasta tutuklunun tedavisi bile yapılmıyor. Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever, Akciğer kanseri başlangıcı olduğu gerekçesiyle 29 Ağustos 2008 yılında tahliye edildi. Gazeteci Ayşe Asuman Özdemir, siroz hastası olduğu için 1 yıl tutuklu kaldıktan sonra 18 Temmuz 2008’de tahliye oldu. Yine Emekli Org. Şener Eruygur ve Kandıra F Tipi Cezaevi’nde kalan Emekli Orgeneral Hurşit Tolon çeşitli rahatsızlıkları gerekçesiyle sevk edildikleri GATA’dan aldıkları raporlarla farklı tarihlerde tahliye edildiler. Prof. Dr. Erol Manisalı göğüs kanseri, eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran ise kalp rahatsızlığı nedeniyle serbest bırakıldı. Emekli Albay Arif Doğan da, kalp yetmezliği gerekçesiyle tahliye edilenlerden. Ayrıca görüş, iletişim ve soysal haklar başta olmak üzere Ergenekon tutuklularına her türlü sağlık hizmeti ise aksatılmadan sunuluyor.

37 siyasi tutsak yaşamını yitirdi
Ergenekon davasında tutuklananlar hafif sağlık sorunlarından dolayı tahliye edilirken, elverişsiz koşullarda tutulan ve ağır hastalığı bulunan siyasi tutuklular, ölümün pençesinde yaşam mücadelesi vermeye devam ediyor. İHD’nin 2008’de hazırladığı raporuna göre, cezaevlerinde 37 tutuklu yaşamını yitirdi. 2009 yılından bu yana cezaevlerinde hastalıklardan dolayı yaşamını yitirenlerin sayısı 15’i bulurken, bu sayının artmasından endişe ediliyor. 2008-2009 yılları arasında toplam 52 siyasi tutuklu rahatsızlıkları nedeniyle hayatını kaybederken, başta kanser olmak üzere ölümcül hastalığı bulunan 43 siyasi tutuklu ise tahliye edilmiyor.

Ölüme terk edilenler…
Bunlardan Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevi’nde, 1994 yılından beri kafasından aldığı bir darp sonucu 1.8 mm demir parçası ile yaşayan ve aynı zamanda mide ülseri olan A. Hakim Eşiyok, Sincan 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan kanser hastası A. Samet Çelik, tahliye edilmiyor. Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Ağa Sağlık, fazla kilo kaybına uğradığı için hayati tehlikesinin bulunmasına rağmen tedavi edilmiyor. 14 yıldır cezaevinde bulunan Ferdah İldan ve farklı hastanelerde kalan ağır astım hastası Behçet Yılmaz, belden aşağı felçli olan Gazi Dağ, kemik kanseri Halil Güneş, çölyak hastası İsmet Ayaz, kemik erimesi, mide ülseri ve aniklozon hastası İzzet Turan, siroz hastası Menduh Kılıç, ileri derecede şizofren hastalığına yakalanan Mesut Deniz, çölyak hastası Nesimi Kalkan, gırtlak kanseri Nizamettin Akar, bağırsak kanseri Aynur Epli, mesane kanseri Taylan Çintay, akciğer kanseri Latif Badur, kanser hastası Deniz Yıldız, gırtlak kanseri Nurettin Soysal ölüme terk edilen siyasi tutuklulardan sadece bazıları.

‘Cezaevlerinde kalmamalılar’
İHD Amed Şubesi Cezaevi Komisyonu Üyesi Meral Atasoy, Türkiye cezaevlerinde yaşananlara ilişkin kendilerine çok sayıda başvuru yapıldığını dile getirerek, „Cezaevlerine yaptığımız ziyaretler sırasında 3 kişilik olması gereken odalarda 8 kişi kalıyor. Sıcak su yok, yemeklerde kıl, taş ve böcek çıkıyor. Mevcut cezaevi koşullarından kaynaklı hayatlarını insana yakışır bir şekilde idame edemiyorlar. Daha önce cezaevlerinin sivil toplum örgütlerine açılması yönünde başvurularımız olmuştu. Biz cezaevlerini ziyaret etsek bile sadece tutuklularla görüşmeler yapabiliyoruz. Kaldıkları odaları, yaşadıkları koşulları göremiyoruz. Sadece tutuklularla yaptığımız görüşmelerde bilgi sahibi olabiliyoruz. Şu an cezaevlerinde 40’ı aşkın ölümcül hasta tutuklu ve hükümlü var. Hastalar tedavi edilmiyor, ilaç bile temin etmede zorlanıyorlar“ dedi.

‘İnsanlık dışı muameleler yapılıyor’
Atasoy, tedavilerin ise insanlık dışı muamelelere varan bir şekilde yapıldığına dikkat çekti. Bazı siyasi tutuklu ve hükümlünün tedavi olmayı kabul etmediklerini söyleyen Atasoy, şunları belirtti: „Çünkü cezaevinden hastaneye sevk edildiklerinde insanlık dışı uygulamalara maruz kalıyorlar. Basit bir örnekle anlatırsak Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tutuklu ve hükümlüler için ayrılan bir bölüm var. 3 oda 8 yatak var. Bölgedeki tüm cezaevlerindeki hastalar buraya getiriliyor. Mûş Cezaevi’nden ameliyat için gelen bir hasta ‘boş yatak yok’ denilerek geri gönderiliyor. Buradaki hastane ‘ölümcül hastalığa sahiptir’ diye rapor veriyor ve İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderiliyor. Adli Tıp ‘Yaşamını idame ettirebilir’ raporu veriyor. Bu daha çok siyasi tutuklu ve hükümlülerde yaşanıyor. Adli Tıp’ın yaşamını idame edebilir dediği birçok hasta yaşamını yitirdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu konuda yetkisini kullanabilir ancak kullanmıyor. Yasalara göre ölümcül hastalığı olanlar affedilebiliyor veya infazı ertelenebiliyor. Ancak uygulamada sorun yaşanıyor.“

‘Bu bir zulümdür’
Mêrdîn Cezaevi’nde bulunan 74 yaşındaki Mehmet Emin Özkan’ın kalp, yüksek tansiyon ve zehirli guatrı olduğunu belirten eşi Emine Özkan (65), eşinin 14 yıldır cezaevine girdiğini söyledi. Eşinin gözaltına alındıktan sonra işkence gördüğünü söyleyen Özkan, eşinin tedavi edilmediğini dile getirdi. Cezaevine girmeden önce eşinin hiçbir hastalığının olmadığına dikkat çeken Özkan, eşinin gördüğü işkenceler nedeniyle halen kafatasında çukur şeklinde bir derinlik olduğunu kaydetti. Eşinin zehirli guatr nedeniyle ameliyat olması gerektiğini belirten Özkan, „Eşim evinde cezasını çeksin. Ergenekoncuları bırakıyorlar ancak bizim yakınlarımızı bırakmıyorlar. Raporları olmasına rağmen bırakmıyorlar. Bu nasıl adalettir bu nasıl hukuktur? Biz barış istiyoruz kanın dökülmesini istemiyoruz. Cezaevlerinde yaşananlar insan haklarına aykırıdır. Yakınlarımızı cezaevlerinde ölüme terk ediyorlar. Bu bir zulümdür. Hastalığından dolayı iyi beslenmesi gerekiyor. Her türlü yemeği yiyemez. Cezaevi koşullarında nasıl beslenecek“ diye konuştu (MEKİYE GÖRENÇ/DİHA/AMED).