ATİK (Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu) tarafından 24 Nisan Ermeni Soykırımını kınayan bir açıklama yaptı.
ATİK (Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu) tarafından 24 Nisan Ermeni Soykırımını kınayan bir açıklama yaptı. “İnsanlık Tarihinde Yeni Bir Salgınla Karşı Karşıya Kaldığımız bu Günlerde, 24 Nisan 1915’de Gerçekleştirilen Ermeni Soykırımını Nefretle Kınıyoruz!” başlık açıklama yaptı.
ATİK açıklamasında, “Yirminci Yüzyılın ilk büyük kırımı olarak tarihe geçen Ermeni Soykırımı, insanlığa karşı işlenmiş en büyük suç olarak belleklerde unutulmaz acılar bırakmıştır.
Osmanlı hükümdarı II. Abdülhamit tarafından 1894 yılında Ermenilere yönelik başlatılan imha politikaları, 1908’de yönetime ortak olan İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından hunharca devam ettirilmiştir. İttihat ve Terakki’nin merkezi önderleri olan Talat ve Enver Paşa ve bu teşkilatın ideoloğu olan Ziya Gökalp’ın önderliğinde, Teşkilatı Mahsusa örgütlemesiyle, “Hamidiye Alayları” ve onlarca çete ve aşiret reislerinin de içinde yer aldığı; Türk İslam sentezli bir anlayışla 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni ulusu tehcirle iç içe geçmiş bir soykırıma tabi tutarak imha etmişlerdir” şeklinde başladı.
Asuri/Süryani, Helen halkına mensup insanlar korkunç bir soykırıma uğratıldığı belirtilen açıklamada, “Sultan Abdülhamit onlarca yıl Ermenilere karşı yaptığı katliamlar ile onları teslim almayı hedeflerken, Alman emperyalistlerinin desteği ile İttihat ve Terakkicilerde Ermeni ulusunun imhasını karar altına alarak bir plan dahilinde uygulamıştır. Geçtiğimiz yüzyılın en büyük insanlık suçu olarak tarihe kanla yazılmış olan bu soykırımda net olmamakla birlikte 1,5 milyon insanın yaşamına mal olmuştur” denidi.
Açıklamanın devamında, “İttihat ve Terakki yönetimi Osmanlı ordusundaki Ermeni gençlerini silahsızlandırarak ‘kamu yararı’ adı altında asker-işçi birlikleri olan meşhur Amele Taburlarında toplamıştır. Amele taburlarında toplatılan bu insanlar soğuktan ya da açlıktan dolayı kırıma uğratılır. 24 Nisan’ı 25 Nisan 1915’e bağlayan gece Osmanlının başkenti İstanbul’da önde gelen yüzlerce Ermeni aydın ve yazar tutuklanır aynı işleme tabi tutularak katledilirler. Bu saldırılarda sağ kalan erkek nüfus asılarak, kurşuna dizilerek, uçurumdan atılarak katledilir. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar kitlesel olarak tehcire çıkarılarak bazı yerlerde kurşuna dizilir, yerine göre de uçurumlardan atılarak, bulaşıcı hastalığa yakalanarak, tecavüz edilerek, intihara zorlanarak vb. yol ve yöntemlerle imha edilirler… Ölen insanların cesetleri sulara atılmış, yakılmış ve açık alanlarda vahşi hayvanların parçalamasına bırakılmıştır. Soykırımda en çok kadınlar ve genç kızlar acı çektiler. Subayların ve jandarmanın himayesine verilen kadınlar ve genç kızlar tehcir yollarında her türlü tecavüze, tacize maruz bıraktırılarak katledildiler” denildi.
Özellikle bu bölgedeki tüccarlar ve esnafın genelde Ermeni ulusuna mensup olması soykırımın nedenlerinden olduğu belirtilen açıklamada, “Türk ve Müslüman olmayanlara yönelik gerçekleştirilen bu soykırımla Ermenilerin yaşadıkları topraklardan sürgün edilerek ellerindeki varlıklara el konularak gasp edilmiştir. İşgal, imha ve katliamcı bir geleneğe sahip olan Osmanlı İmparatorluğu ve devamcısı olan İttihat ve Terakki Cemiyeti, Ermenilerle birlikte Rumları ve Süryanileri/Asurileri aynı akıbete maruz bırakmıştır. Hıristiyan ve farklı dinlere sahip olan ve sürecin tarihsel koşulları sonucu uluslaşma sürecine giren bu toplumların varlığına tahammül edilememiş ve bu toplumlar büyük bir soykırımla yok edilmişlerdir. 20. Yüzyılın başlarından, İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından başlatılan soykırım, Kemalist hareket tarafından devam ettirilerek sonuçlandırılmıştır” denildi.
Açıklamanın sonunda, “İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından gerçekleştirilen bu soykırım devamcıları olan Kemalistler tarafından üzeri örtülerek, saklı tutularak kabul edilmemiş, halen bu inkarcı politikalar devam ettirilmektedir. Yüzlerce tanık ve belgelerin uluslararası kamuoyunda yayınlanmasına rağmen Faşist Türk devleti tarafından uydurma teorilerle ret edilerek kabul edilmemektedir. Soykırımda sağ kurtulan Ermeni, Süryani, Asuri ve Helen halkındaki tanıklar belleklerine kazınmış bu soykırımı çocuklarına aktarmalarından dolayı uluslararası kamuoyuna mal olmuş durumdadır. Gelinen aşamada, bu soykırımla ile ilgili uluslararası alanda birçok dile çevrilmiş onlarca belge ve kitaplar ile bir çok belgesel yayımlanarak kamuoyuna mal edilmiş ve bugün bu Jenosit dünya halkları tarafından lanetlenmektedir.
İçinden geçtiğimiz bugünlerde insanlık büyük bir salgınla mücadele ederken Ermeni soykırımının 105. Yılına girmiş bulunuyoruz. Yaşadığımız yerkürede emperyalist-kapitalist sistem insanlığa karşı suç işlemeyi en üst boyuta çıkarmış durumdadır. Faşist Türk devleti de emperyalist efendilerinden aldığı icazetle, başta Kürt ulusu olmak üzere, azınlık milliyetlere, Aleviler ile diğer inançlara ve işçi-emekçilere yönelik imha ve inkâr politikalarına fütursuzca devam etmektedir. Soykırımın 105. yılında; tarihsel olarak büyük haksızlığa maruz kalan Ermeniler, Rumlar, Süryaniler ve diğer azınlıkların yaşadıkları soykırımları ve tehciri kınıyor, katledilenleri anıyor ve halkların acılarını paylaşıyoruz.” sözleri kaydedildi.