ATİK | 30 – 06 – 2010 | 2 Temmuz 1993´de Pir Sultan anma etkinlikleri için Sivas’a gelen demokrat aydın ve sanatçılar, zalim Hızır Paşa temsilcisi gerici yobazlar tarafından Madımak´ta diri diri yakıldılar. Geleneksel olarak her yıl düzenlenen Pir Sultan anma etkinliklerini engellemek için aydınlar Sivas’a gelmeden önce her türlü provokasyona baş vuran gerici yobazlar, katliam için her türlü planlamayı organize etmişlerdi.
Bütün bu nafile çabalara rağmen, ülkenin dört bir yanından Sivas’a gelerek anma etkinliklerine katılım sağlayan aydın, yazar ve sanatçılar devletin temsilcisi Hızır Paşaları rahatsız etmiş ki devletin kolluk güçlerinin gözleri önünde Allahuekber nidaları eşliğinde Madımak oteli ateşe verilerek otuz beş insanımız en vahşi bir yöntemle katledilmiştir.
Bu saldırı ve katliam ilk olmadığı gibi son katliamda olmayacaktır. Faşist T.C. devleti Maraş, Çorum, Gazi, Koçgiri, Ağrı ve Dersim katliamları sonrası nasıl ki Sivas’ta otuz beş insanımızı yaktıysa, gerek gördüğünde yeniden katliamlar yapmakta tereddüt etmeyecektir. Türkiye’de farklı inanç ve milliyetlerden halkımıza yönelik inkar ve imha girişimleri Türk devletinin sürekli baş vurduğu yol olmuştur. Bugün Kürt ulusuna ve Alevilere yönelik inkar, imhaya devam etmesi T.C. devletinin kuruluş felsefesinde yer alan asimile ederek Türkleştirme politikasının ürünüdür. Tek millet tek devlet, ırkçı söylemlerle milliyetçiliği devletin merkezi politikası olarak halka sunan Türk egemen sınıfının bu politikaları, Sivas’ta 35 demokrat aydın ve sanatçıyı yakanların sloganı olarak; MUHAMMEDİN ORDUSU KAFİRLERİN KORKUSU olarak ifade edilecektir, tıpkı günümüzde ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ sloganıyla Kürt ulusunun haklı ve meşru mücadelesini, şovenizmin zahiriyle çeşitli milliyetlerden halkımızı zehirleyerek boğmaya çalışması gibi.
Sivas Katliamın Sorumlusu Faşist Devlettir;
Madımak Otelinin yakılması için Sivas’ta halkı galeyana getirenler, katliamdan sonra geniş halk yığınlarının tepkisine rağmen katliamcıları aklamaya çalışanda yine devlet güçleridir. Katliam gününde Sivas tugay komutanlığı altı bin kişilik asker mevcudundan yalnızca yirmi asker göndermesi katliama açıkça onay vermesidir. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel, katliamı engellemek için her hangi bir girişimde bulunmayan güvenlik güçlerinden hesap sormanın aksine, HALKLA GÜVENLİK GÜÇLERİNİ KARŞI KARŞIYA GETİREMEYİZ açıklaması yaparak katliamı onaylamıştır. O dönemin başbakanı ve başbakan yardımcısı Tansu Çiller ile Erdal İnönü’de ÇOK ŞÜKÜR OTEL DIŞINDAKİ HALKIMIZ BİR ZARAR GÖRMEMİŞTİR açıklamalarıyla bu katliamı onayladıklarını itiraf etmişlerdir.
Feodal, Faşist Egemenlerin Oyunlarını Bozalım;
Türk egemen sınıfları ve merkez partileri AKP, CHP, MHP, RP ve benzerleri, çeşitli milliyetlerden ve inançlardan halkımızı ve halkımızın sesi olan ilerici aydın ve yazarları, devrimcileri egemenliklerini sürdürmek için katletmeye devam etmektedirler. AKP hükümeti, Kürt ve Alevi açılımı adı altında kitleleri maniple ederek ne kadar ‘demokrat’ olduklarını
gösterme gayretiyle seçim yatırımına yönelmiştir. CHP içerisindeki Deniz Baykal’a yönelik devlet operasyonu egemenler cephesinde yeni düzenlemeye duyulan bir ihtiyacın ürünüdür. AKP’nin teşhir olmasının sonucu olarak, “KÜRT, ALEVİ VE DERSİMLİ VEDE HIRSIZLIĞA KARŞI’’ biri olarak gösterilen Kemal Kılıçdaroğlu CHP başkanlığına getirilmesi, demokrasi ve devrimci mücadelenin önünü kesmek, demokratik Türkiye kurma ideallerini geriletme oyunudur. Kılıçdaroğlu çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının çıkarlarına karşı faşist egemenlerin çıkarlarını savunmak için CHP’nin faşist yüzüne takılan yeni bir maskedir.
Bizler ATİK (Avrupalı Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu) olarak, alevi inancına mensup halkımızı, Türk devletinin her türlü yalanlarına ve ayak oyunlarına karşı uyanık olmaya, zorba ve cebirle ayakta tutmaya çalıştıkları saltanatlıklarını devam ettirmek için cilalanarak piyasaya sürülen yeni yüzlerle sistemi aklama çabalarına gereken cevabı vermeye çağırıyoruz. Her türlü hak elde etmenin yegâne yolu, demokrat ve devrimci yapılar ile ortak mücadele ederek “hak verilmez alınır” şiarını rehber edineceğinize olan inancımızla, Sivas katliamını nefretle kınıyoruz. Alevi inancına mensup halkımızın her türlü demokratik hak talebi için vereceği mücadelenin yanında olacağımızı kamuoyuna deklare ediyoruz.
2 TEMMUZ 1993’TE SİVAS’TAN TÜM DÜNYAYA YAYILAN IŞIK HİÇ SÖNMEYECEK!
SİVAS KATLİAMININ SORUMLUSU FAŞİŞT DEVLETTİR!