Home , Haberler , ATİF Hessen 3. Bölge Toplantısı Mannheim Pro Migra Derneğinde Gerçekleştirildi

ATİF Hessen 3. Bölge Toplantısı Mannheim Pro Migra Derneğinde Gerçekleştirildi

HESSEN|03.03.2025| 2 Mart Pazar günü, ATİF Hessen 3. Bölge Toplantısı Mannheim Pro Migra Derneği’nde gerçekleştirildi. Toplantıya, Hessen bölgesindeki dernek yönetim, denetim kurulu üyeleri, YDG ve Yeni Kadın temsilcileri katıldı. Kolektif bir anlayışla süreci değerlendirmek, süreçle uyumlu çalışma yöntemleri ve yeni yönelimleri belirlemek açısından bölge toplantıları oldukça önemli bir yer tutmaktadır.

Yaşadığımız coğrafyadaki politik, kültürel ve sosyal gelişmeleri yakından takip etmek ve doğru müdahalelerde bulunabilmek, yalnızca kolektif bir çalışma tarzıyla mümkündür. Kapitalizmin dünyanın birçok bölgesinde yol açtığı ekonomik kriz ve bölgesel savaşlar, Almanya’yı da derinden etkilemektedir. Bu krizler ve kaos ortamı, Almanya’nın geçtiğimiz günlerde yaptığı erken genel seçimde daha belirgin hale geldi.

Seçim süreci, oldukça gergin bir atmosferde gerçekleşti. Özellikle göçmenler ve mülteciler, ülkedeki tüm sorunların kaynağı gibi gösterildi. Birçok parti, özellikle faşist AFD ve Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU), seçim çalışmalarını mülteciler ve göçmenler üzerinden sürdürerek toplumsal ayrışımı derinleştirdi. Ekonomik sorunların kaynağı olarak mülteciler öne sürülürken, savaş bütçelerine onay verilmesi aslında asıl sorunun nerede olduğunu gözler önüne seriyordu. Ancak seçimde öne çıkanlar, sermaye yanlısı büyük demagoglardı. Asıl sorunları manipüle ederek, toplumu yapay gündemler etrafında birleştirmeye çalıştılar.

Seçim sonuçlarına bakıldığında, özellikle CDU/CSU’nun birinci parti olarak çıkması ve AFD’nin ikinci büyük parti olarak kazanması, her iki partinin de programlarının neredeyse aynı olması dikkat çekti. Bu sonuçlar, ırkçı, faşist ve savaş yanlısı politikalara halkın yarısının onay verdiğini gösteriyor. Bu durum, önümüzdeki süreçte, AFD iktidara gelmese de göçmenleri, mültecileri ve emekçileri oldukça tehlikeli ve sıkıntılı bir dönemin beklediğini gösteriyor.

Seçim sonrası ilk izlenimler, savaş politikalarının devam edeceği, Filistin’e yönelik soykırıma destek verilmesinin süreceği, emek sömürüsünün artacağı ve iç faşizmin daha da gelişeceği yönündedir. Bu durum, önümüzdeki süreçte her zamanki gibi zorlu bir mücadelenin bizi beklediğini ortaya koyuyor.

Tüm bu saldırılara birleşik bir mücadeleyle karşı koymak, bir görev, sorumluluk ve zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır.