Home , Haberler , Augsburg’da Irkçılık, Kadınlar ve Göçmenler Konuşuldu!

Augsburg’da Irkçılık, Kadınlar ve Göçmenler Konuşuldu!

HABER MERKEZİ|04.03.2025|Augsburg Yeni Kadın Platformu, 2 Mart Pazar günü “Söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var” diyerek, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle bir panel düzenledi. Panele Yeni Kadın temsilcisi konuşmacı olarak katıldı.

Yoğun ilgi gören panelin açılışında, platformdan genç bir sunucu, katılımcıları selamladıktan sonra 8 Mart’ın tarihsel önemine değindi. “8 Mart bir kutlama değil, eşit ve özgür bir dünya yaratma mücadelesidir” diyerek günün anlam ve önemini vurguladı.

Ardından, Yeni Kadın Platformu bileşeni kadınlar söz alarak platformun önemine dikkat çekti ve kadınlara platforma sahip çıkma ve onu büyütme çağrısı yaptı. Platform adına konuşan Perihan Baçaru, “Her yıl 8 Mart’ta, sokak eylemlerinin yanı sıra farklı konularda paneller düzenliyoruz” diyerek, 8 Mart Kadın Grevi’nin önemine, kapitalizmin yarattığı krizlere, bölgesel savaşlara ve yükselen sağa ve faşizme dikkat çekti.

Panelde, platformdan bir kadının okuduğu şiir de dinleyiciler tarafından coşku ile alkışlandı.

Irkçılık: Böl, Parçala, Yönet!

Panelde konuşmacı olarak yer alan Yeni Kadın temsilcisi, “Irkçılığın ve faşizmin adım adım yükseldiği, Üçüncü Emperyalist Paylaşım Savaşı tehlikesinin artığı bu dönemde, kadınlar için 8 Mart’ın taşıdığı öneme” dikkat çekerek sözlerine başladı. “Irkçılık, bireylerin veya grupların ırksal, etnik veya kültürel kimliklerine dayanarak sistematik ayrımcılığa uğratılmasını ifade eden bir ideoloji ve pratikler bütünüdür. Öteki olarak gördüğünü zenginlik değil, kendisi için tehlike olarak algılar. Varoluşunu nefret üzerinden şekillendirirken, öteki olarak gördüğünü yok etmeyi kendinde hak olarak görür” diyerek, irkçılığı tanımladı. Ardından, Türkiye tarihindeki soykırım ve katliamlardan örnekler verdi.

“Emperyalist/Kapitalistler toplumu yönetemez duruma geldiğinde, korku toplumu yaratmak ve muhalif gücülerı bastırmak için her zaman ırkçılığı ve faşizmi yedekte tutar” diyerek sözlerine devam eden konuşmacı, Avrupa’da 1930-1945 arasında 1929 Ekonomik Buhranı ve Yahudi düşmanlığı üzerinden yükselen faşist diktatörlüklerin, II. Emperyalist Paylaşım Savaşı ile yenilgiye uğradığını, 1973 Petrol Krizi’ne kadar büyük çapta gün yüzüne çıkamadığını belirtti. Ancak 1992’de göçmen işçilere yönelik saldırılarla yeniden güç kazanmaya başladığına vurgu yaparak Solingen gibi olaylardan örnekler verdi.

Konuyu günümüzdeki gelişmelere bağlayan konuşmacı, “Bugün tüm Avrupa’ya saran ırkçılık ve faşist örgütlenmelerin, esas olarak 2008 Ekonomik Krizi ile tekrar güç topladığını, COVID-19 pandemisi ve Rusya-Ukrayna savaşı ile büyüyen ekonomik krizle birlikte işsizliğin ve yoksulluğun arttığını” ifade etti. Bunu takiben, ırkçı-faşist partilerin yeniden yükselişe geçtiğine, göçmen düşmanlığının ve kadın bedeni üzerinden geliştirilen politikaların nasıl incelikli bir biçimde kurgulandığına dikkat çekti.

Bu insanlık düşmanı gelişmelere karşı tek panzehirin, kadınların sınıf bilinçli örgütlü mücadelesi olduğunu ve bu mücadelenin enternasyonal arenada da yükseltilmesinin önemini vurgulayarak sunumunu sonlandırdı.

Panel, soru-cevap bölümü ile sona erdi.