Home , Köşe Yazıları , ZAMANA BİZİ ARADIĞI YERDE RASTLAYALIM!! HURİYE ANA’YA

ZAMANA BİZİ ARADIĞI YERDE RASTLAYALIM!! HURİYE ANA’YA

kALEMGANİME GÜLMEZ | 05 – 01 – 2013 | Dünya bir avuç yer oldu ya!!

Ama bu küçülme içerisinde yaşam, odalara hapsedilmiş bir bölünmüşlüğe de girdi!! İnsana ve insan olmaya dair bütün değerler de, paylaşımsız-izole edilmiş bir hal aldı!!

Bu pazar dünyasında insanın “insan” olma özellikleri de hızla kaybettirilmeye başladı. Shakespeare’in; “zamana bizi aradığı yerde rastlayalım” sözündeki “rastlaşma”, insana ait sevinç-üzüntü-mutluluk-hüzün… hepsi nerelerde seyretmeye başladı!!! Haberler jet hızıyla koşarken, insanla-insan arasındaki haberler nereye gitti???

Analar Ordu’sunun sessiz-mütevazi-sabır taşı üyesiydi Huriye Ana!! Kırklareli’nin Vize ilçesine sürülmüş bir Boşnak’lığın, İstanbul-Vize arasındaki git-gellerindeydi. Bir avuç toprak yadigardı geçmişten-geleceğe de kalmalıydı.

Şizofren bir eşle İstanbul-Vize arasındaki alabildiğine yoksul yolculuklarda; çocuklarını okutmaktı isteği. Yoksulluk hiç yakayı bırakmazken; çocukları da yoksulların haklarını alma mücadelesinin yoluna düştüler. Huriye Ana, çat-pat sökebildiği okuma-yazmasıyla; nice şiirlerle ifade etmeye başlamıştı, özlemlerini-ulaşamadıklarını-ulaşmak istediklerini.

Mesut içerideydi. Murat ortalıkta yoktu!! Biz şartlı olarak tahliye edildiğimizde; Mesut bilincini kaybetmiş vaziyetteydi. Onca tahliye içerisinde, “Mesut kesin tahliye olacak” diye Ankara yollarını arşınlayan Ana, Murat’ın gidişinin haberini aldı. Murat yoktu artık!!! Mesut’un çıkmasına az kalmıştı. Ha Ramazan’da ha çıktı ha çıkacaktı!! 3 oğuldan hiçbirini kucaklayamayacak mıydı???

Ankara’ya yola çıktığımızda, beraber geçirdik saatlerimizi. Ne bir of, ne bir pof!!! Boşnak’lığın kendine ait deyimleriyle; Ana’nın yaşam felsefesi sardı her yanımızı!! Her zorluk karşısında, önce kendisine verdiği bir öğüt vardı. Bu öğütler ona hep umut yollarını açıyordu. Ve kavuşmanın umudunu hiç kaybetmemeyi böyle öğrenmişti, böyle güçlü kalabilmişti!!

Ramazan’ı da çıktı Ana’nın, ama ülkesinde kalamamacasına. Mesut’unun yolları hergün en acımasız bir şekilde kapanmaya devam etti.

Eşini kaybetti bu arada Huriye Ana!! Vize’de “devredecekleri” tarih üzerinde kalmayı inatla sürdürdüler. Göç üstüne göçe biraz da olsa meydan okumayı böyle sürdürdüler!!

Koca bir asrın anlatmakla bitmez bir kadın hikayesi aramızdan ayrıldı 16 Aralık günü!! Onların yaşadıkları, bizim tarihimizle de eşgüdümlü; “med-cezir” tarihleri toplamıydı. Sular toprağa azgınca vurduğunda, suların çekilmesiyle kaybettikleri kumlarda tek tesellileri; azgın suların geriye birşeyleri mutlaka getireceğiydi.

Tam “yaş kemale erdi” dönemlerini; yeni kuşaklarla paylaşamayacakları bir asra düştüler!!! Ömürlerinin her parçası, yığınla romana sığmayacak bu kuşaklar; yığınla romana sığmayacak mücadele tarihleri içerisinde de başka bir şekilde yoğruldular. Ve bu tarihten pişirdiklerini; yanıbaşlarındakilerin canı gönülden dinleyemediği-tadını bilmediği bir asra düştüler!!

Soyut bir kavram ZAMAN!! Bunca çalınan zamanlarımız içerisinde; iyi ki sizler de varoldunuz!! İyi ki sizlerin tarihinizin birçift sözünü duyabildik. İyi ki; tüketilmemiş bir şekilde, insanın-“duygu”nun ne olabildiğini görebildiğimiz beraber paylaşabildiğimiz tarihlerimiz oldu.

Ve iyi ki, bizde çalınamayacak zamanlarımızın izlerini bıraktınız!!

Kapitalizmin, “insansızlaşma” çizgisinde; insan yanlarımızda izleri kalan yitirdiklerimiz olarak kalacaksınız!