Home , Avrupa , Yorum| Afrika’da Yeni Bir Paylaşım Savaşı Mı?

Yorum| Afrika’da Yeni Bir Paylaşım Savaşı Mı?

FRANSA|13.08.2023|Nijer’deki son askeri darbe sonrası emperyalistler uzun süredir hiç olmadığı kadar Afrika’ya, özellikle batı yakası ve Sahel bölgesine kilitlendi. Darbelerin bu kadar vaka-ı adiyeden sayıldığı bir bölgede[1] sadece “tansiyonun yükselmesi” dünyanın dört bir yanından bunca ilgiye mazhar olmak için yetmiyor. Bu sefer tartışmalar daha çok emperyalistlerin sömürgecilik geçmişleri ve bu geleneğin günümüzdeki versiyonları, cihatçı fraksiyonların “terör faaliyetlerine” karşı uzun vadeli müdahale planları ve bölgede eski nüfuzunu korumakta zorlanan emperyalistlerin yerine namzet devletlerin neler yapacağı meselelerine odaklanıyor.

Geçtiğimiz mart ayında Nijer dış işleri bakanıyla görüşmesinden sonra ABD dış işleri bakanı Anthony J. Blinken Nijer’i demokrasisi açısından bir “model ülke” olarak taltif etmişti. Devrilen hükümetin bir ABD-Fransa müttefiki olduğu biliniyor. Bir başka bilinen ise idareyi ele alan cuntanın en az beş mensubunun Amerikan ordusu tarafından eğitildiği ve 2008 yılından beri benzer ABD menşeili eğitimlerden geçmiş on dört yüksek rütbeli askerin Batı Afrika’da darbelerde görev aldığı gerçeği. Bunları gözden kaçırsak dahi ABD’nin kabaca Sahra Altı Afrika’yı kapsayan çok geniş bir alanda askeri tatbikat ve güvenlik “yardımı” faaliyetlerinde bulunuyor olması bu bölgelerdeki çeşitli suç, terörizm ve insanî trajedi vakalarında adının anılmasını beraberinde getiriyor. The Intercept gazetesi yakın zamanda normalde resmiyette darbelerden sonra darbenin olduğu devlete askeri yardımı kesme yükümlülüğü olan ABD hükümetinin Mali’deki son darbe sonrası halen güvenlik yardımı adı altında halka dehşet saçan askeri cuntaya para aktardığını yazdı. Son Afganistan tecrübesi de düşünüldüğünde 11 Eylül saldırıları sonrası “terörizme” karşı Amerikan güvenlik paradigmasında ne herhangi bir güvenilirlik kaldı ne de safi güvenlik odaklı bir bakış açısından bile doğru/etkili bir sonuç çıkarmaya kadir, fakat değişime gitmek çok zor olacak ki (sosyal ve ekonomik olarak masraflı?) ABD’de gün be gün ancak cılız bir parlamento muhalefetiyle karşılaşabiliyor. 2002-2003 yıllarında Nijer’e ilk Amerikan güvenlik yardımları başladığında dış işleri bakanlığı[2] Sahra Altı Afrika’da dokuz “terör saldırısı” bildirmişti, geçen sene Pentagon’a göre yalnız Nijer-Burkina Faso-Mali üçlüsü içinde bu sayı 2700 olmuş. Son darbeye açıkça “darbe” demekten bile imtina eden açıklamalarıyla ABD’nin önceliği ülkedeki drone üssünü muhafaza etmek olacaktır[3].

Halkta batı yanlısı hükümetlerin yayın organı izlenimi uyandıran ECOWAS’ın cuntaya karşı tehditkâr yaklaşımından sonra Mali, Gine ve Burkina Faso’daki askeri hükümetler herhangi bir silahlı müdahaleye karşı Nijer ile birleşeceklerini belirttiler ve bu şimdilik bu tür bir müdahaleyi engellemişe benziyor. ECOWAS’ın 2007’den beri resmi amaçlarından biri “kuruluşu devletlerin elinden halkların eline geçirmek” fakat bu yolda gerçek bir çaba görülmüyor. Kıtanın en kalabalık ülkesi Nijerya’da ise hükümetin başı aynı zamanda yeni ECOWAS başkanı ve darbelerle ilgili çokça demeç vermesine rağmen çevredeki üç ülkeyi yeni bir darbeye karşı yeterince baskı altında tutmadığı için yine son darbedeki ihmalinin büyüklüğü konuşuluyor. Bir müttefik kaybeden batı yanlısı Afrika hükümetleri aynı zamanda bölgedeki Çin ve Rusya etkisini kırmak için birer üs görevi görüyor. ABD’de yakın zamanda Ukrayna’daki savaşta açıktan NATO’yu desteklemeyen ve Rusya yanlısı görünen ülke ve birimlere yaptırımları içeren bir önerge meclisten geçirildi. Biden hükümetinin şahin kanadının temsilcilerinden biri olan dış işleri bakan yardımcısı Victoria Nuland güneyden batıya kıtayı gezerek Wagner gibi paramiliter Rus örgütlerine silah aktarıldığı iddiasıyla ülkeler üzerinde baskı kurmak için uğraşıyor. Afrika ülkelerinin batıya dolar bazlı yüksek kamu harcamalarını azaltmak adına ortak para birimine geçme gibi tezahürleri ise bölgedeki Çin inisiyatiflerine kolaylık sağlamamak adına engelleniyor.

Fransa her ne kadar bölgedeki mevcudiyetini hükümetler için teröre karşı askeri destek olarak kabaca temellendirse de kamuoyu desteğini çoktan kaybetti. Herhangi bir geniş kamuoyu desteğinden baştan bahsedilebilir mi diye sormak belki daha doğru olur çünkü bölgedeki şedit Fransız karşıtlığını Fransa’nın oradaki kolonyal geçmişinden ayrı düşünmek mümkün değil. Kimi tahminlere göre 240.000’i bulan askeri personel sayısı başlı başına tedirgin edici. Karşısında kara gücü dahil olmak üzere savaştığını iddia ettiği Boko Haram gibi örgütleri alttan alta desteklediği şeklinde haberler yerel gazetelerde dolaşımda. Mali, Birleşmiş Milletler’e Fransa’nın bölgedeki faaliyetlerini araştırması için komisyon kurması talebini iletirken AB müttefiki İtalya’nın eski ve şimdiki başbakanları ise Fransa’ya karşı Afrika’daki ısrarlı müdahaleciliği yüzünden yaptırım çağrısında bulunuyor. Dünyadaki en zengin uranyum yatağı kaynaklarından birine sahip Nijer’de çıkarılan uranyumun büyük bir kısmı Fransa’ya gidiyor ve o madenlerdeki çalışma koşullarının Fransız sosyal devletinden hallice olmayacağını tahmin etmek zor değil. Yine de böyle bir stratejik kaynağı sakin ve vakur bir edayla terk etmek mevcut devletlerden beklenebilecek bir hareket değil. Askeri darbelere prensip olarak karşı çıkmak bir mesele fakat bölgedeki Fransız ve Amerikan etkisi ve bu etkinin son yıllarda bölgeyi militarize etme ve kapitalizmi en vahşi boyutlarında yaşatma yönünde ilerleyişi masaya yatırılmadan bir darbe karşıtlığı çözüme yönelik bir yaklaşım gibi görünmüyor.

Geçtiğimiz hafta sonu Burkina Faso’nun mevcut hükümetinin başındaki asker İbrahim Traoré’nin kafasında 1987 yılında suikaste uğrayan “komünist lider” Thomas Sankara’yı andıran kırmızı kasketiyle bir zirvede “kolonyalist neo-emperyalizm” olarak tarif ettiği anlayışın yankıları sürüyor. Sankara yıllar sonra ülkeye barış ve refah getirmekle kalmayıp Fransız sömürgeci etkilerinden arındırma çabaları sebebiyle hayırla yad edilirken onu katleden Fransız-Fildişi Sahilleri menşeili komplonun gölgesi halen ülkenin üzerinde geziniyor[4]. Traoré gibilerinin bu söylemleri Türkiye’deki faşist hükümet misali ülke içinde kendi baskı ortamını arttırmak için bir payanda olarak kullanıp kullanmayacağı meçhul[5]. Toplumların doğası gereği kaosa ve düşmancıllığa yatkın olduğu yönündeki Hobbesçu realist yaklaşım devletler arası ilişkilere hâkim olmaya devam ettikçe bu “paylaşım” savaşlarının benzerlerini görecek gibiyiz. Müdahaleler hep daha küçük bir kötünün (lesser evil) diğerine üstün gelmesi üzerinden temellendiriliyor ancak kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya anlayışını hatırlatan bu yaklaşım Afrika’da ve dünyanın başka birçok yerinde hüsrana uğramaya devam ediyor.

[1] Yalnızca Mali’de 2020’den beri iki askeri darbe gerçekleşti. Gine ve Burkina Faso’da hal-i hazırda yönetimde askeri cuntalar var (ikincisinde sadece geçen sene iki darbe oldu).

[2] The U.S. Department of State

[3] https://en.wikipedia.org/wiki/Niger_Air_Base_201

[4] Bu konuda Bruno Jaffré’nin biyografi çalışmasına ve Ümit Kıvanç’ın 2014 tarihli Sankara belgeseline bakılabilir.

[5] Türkiye ile söylemsel bazlı birlik ve devletin son otuz yılda dış işleri ve TİKA üzerinden ülkelerde kurduğu özellikle hayır-hasenat görünümündeki birebir ilişkiler Türkiye’yi de dengeyi zaman zaman bir yönden diğerine kaydırabilecek güçte bir aktör olarak öne çıkardı.

 

KAYNAKÇA

 

*Secretary Antony J. Blinken And Nigerien Foreign Minister Hassoumi Massoudou at a Joint Press Availability – United States Department of State. (2023, March 17). United States Department of State. https://www.state.gov/secretary-antony-j-blinken-and-nigerien-foreign-minister-hassoumi-massoudou-at-a-joint-press-availability/

* Turse, N. (2023, August 10). At least five members of Niger junta were trained by U.S. The Intercept. https://theintercept.com/2023/08/10/niger-coup-us-military-training/

* Turse, N. (2023a, July 24). Wagner group disappeared and executed civilians in Mali. The Intercepthttps://theintercept.com/2023/07/24/wagner-group-mali/

* Lefèbvre, C. (2021). Des pays au crépuscule. Fayard.

[1] Yalnızca Mali’de 2020’den beri iki askeri darbe gerçekleşti. Gine ve Burkina Faso’da hal-i hazırda yönetimde askeri cuntalar var (ikincisinde sadece geçen sene iki darbe oldu).

[2] The U.S. Department of State

[3] https://en.wikipedia.org/wiki/Niger_Air_Base_201

[4] Bu konuda Bruno Jaffré’nin biyografi çalışmasına ve Ümit Kıvanç’ın 2014 tarihli Sankara belgeseline bakılabilir.

[5] Türkiye ile söylemsel bazlı birlik ve devletin son otuz yılda dış işleri ve TİKA üzerinden ülkelerde kurduğu özellikle hayır-hasenat görünümündeki birebir ilişkiler Türkiye’yi de dengeyi zaman zaman bir yönden diğerine kaydırabilecek güçte bir aktör olarak öne çıkardı.