Yok sayılan ve gizlenen kimliklerin öyküsü; “Saklı Hayatlar” sinemalarda

in Haberler, Kültür-Sanat, TÜRKİYE 15 März 2011

TÜRKİYE | 15 – 03 – 2011 | Yıl 1980… Eşi Almanya’da işçi olan Zeynep hanım, küçük kızı Gülcan’la birlikte Çorum’da yaşamaktadır. Ailenin büyük kızı Nergis; İstanbul Tıp Fakültesinde 5. Sınıf öğrencisi, sol sempatizanı genç bir kızdır. Mayıs ortasında Çorum’da Alevilere dönük saldırılar başlar. Zeynep, katliamı yaşamış diğer Aleviler gibi, korku ve kâbuslarıyla, Çorum’dan İstanbul’a göçer; Nergis’in acele içinde kiraladığı iki katlı bir eve yerleşirler. Evi tutarken, gerçek kimliklerini gizlemiş, Çorum’dan değil Amasya’dan geldiklerini söylemişlerdir.

Böylece alt kattakilerin İstanbul’daki “saklı hayatları” başlar. Taşındıkları ev ise Türkiye’nin mecazıdır. Evin üst katında, ailesinden “ saklı bir hayatı” olan Murat, babası Tevfik ve babaannesi Emine hanım ile birlikte yaşamaktadır. Milliyetçi, muhafazakâr bir baba olan Tevfik Bey, makine mühendisliğinden yeni mezun olmuş oğlunun sol düşünceye duyduğu sempatiyi bilmemektedir. Beş vakit namazında, örnek bir Müslüman olan Emine hanım ve komşu kadınlar, “iki kızıyla yaşayan yalnız kadını” hızla bağırlarına basarlar. Zeynep ise, Çorumda yaşadığı olaylar yüzünden kaygılı ve güvensizdir. Kimliğini gizleme konusunda aşırı bir titizlik gösterir.

Kısa bir süre içinde Murat ve Nergis tanışır ve birbirlerine aşık olurlar. İlk olarak Zeynep fark eder durumu, tüm gücüyle bu aşka karşı koyar. Sonra da alt kattakilerin kimliklerinin açığa çıkmasıyla önyargılar devreye girer ve çatışma başlar. Murat ve Nergis’in aşkları, ötekileştirmenin, birbirini anlamamanın eşiğinde yaşanan mezhep çatışması yüzünden yavaş yavaş bir trajediye dönüşür.

İşte filmi yaratan emekçiler;

Filmin yönetmeni ve aynı zamanda senaristi tanıdık bir isim. 12 Eylül darbesi öncesinde Ankara’dan tanıdığımız devrimci bir sanatçı Ahmet Haluk ÜNAL. Saklı Hayatlar’ın yapımcısı ise Dramaİstanbul’un kurucularından Serpil GÜLER.

Filmde rol alan sanatçılar; Ceren HİNDİSTAN, Yusuf AKGÜN, Ahmet Mümtaz TAYLAN, Laçin CEYLAN, Zerrin SÜMER ve Deniz ARNA.

Filmin görüntü yönetmeni ”Sis ve Gece”, ” Beynelmilel” filmleri ile Altın Koza Film Festivali’nde iki ödül kazanan Gökhan ATILMIŞ.

Filmin müziklerini ise Hırsız Polis dizisi için bestelediği ”İmkansız Aşk” şarkısıyla tanınan; Zülfü LİVANELİ, Şükriye TUTKUN ve Yıldız TİLBE gibi pek çok sanatçıya albüm çalışmalarında eşlik eden müzisyen Cem YILDIZ yapmış.

Filmin iletişim danışmanlığını pointistanbul, fotoğraf danışmanlığını ise Galata Fotoğrafhanesi, Yücel TUNCA ve Özcan YURDALAN üstlenmiş. Filmin afişini tasarlayan ise Barış SARHAN.

EZİLENİN DRAMI EZENİN TRAJEDİSİDİR!

Filmin senaristi ve yönetmeni Ahmet Haluk ÜNAL Saklı Hayatları kısaca şöyle özetliyor:

“Uzun yıllardır bu topraklarda yaşatılan ama şimdiye kadar sinemada yeterince konu edilmemiş bir ayrımcılıktan yola çıkıyoruz. Gündelik ve ulvi hayatın, aşkın ve evlat sevgisinin kesiştiği noktada, kimliksel önyargılar yumağının yol açtığı trajediyi görselleştirmeyi hedefliyoruz.”

Sanatçı ÜNAL, Anadolu’yu çok uzun yıllardır “saklı hayatlar” ülkesi, egemen devlet ideolojisinin dışındaki bütün inanç ve kimliklerin saklı yaşamak zorunda kaldığı, ayrımcılığın, ötekileştirmenin coğrafyası olarak tanımlıyor.

Ayrımcılığın tehlikeli bir hastalık olduğuna dikkat çeken ÜNAL bu konuda şunları söylüyor, “Ayrımcılık, ötekini bir tehdit olarak algılar; yok etme isteğini hep içinde saklar. Kaynağında ise önyargılarımız durur…”

Bu coğrafyada, önyargılar yüzünden yaşanmış, yalnızca yaşayanlarda saklı kalmış pek çok hikâyelerin olduğunu belirten ÜNAL; “Anadolu’nun farklı kimliklere sahip insanları olarak resmi tarihin, resmi ideolojinin bize bellettiklerini bir kenara koyup birbirimizin gerçek acılarını, karşılıklı önyargılarla birbirimize çektirdiğimiz tüm acıları dinlemeye ve paylaşmaya başlamanın zamanı artık. Kendimizin ve başkalarının hikâyelerini hissetmenin, paylaşmanın en zengin en yoğun dili olan sinema, kimliksel önyargıların çözülmesine de önemli bir katkı yapabilir” diyor.

Ve ÜNAL ekliyor; “Gerçek olaylardan esinlendiğim hikâyemi iki katlı bir eve yerleştirirken bu ‘küçük ev’i bir Türkiye metaforu olarak ele aldım.”

Sanatçı ÜNAL film ve yaşanan çatışmalarla ilgili ise şunları söylüyor; “Bu dramaturginin gereği olarak, hikayenin gelişiminde de ‘alt kattakiler’, ‘üst kattakilere’ uyum sağladığı; Alevi kimliğini gizlediği, Sünni rolü yaptığı sürece mikro kozmosumuzda ‘huzur’ bakîdir.”

Kimliklerin ortaya çıkmasıyla birlikte hem ailelerin içinde, hem iki aile arasında çatışmanın başladığını belirten ÜNAL; .”Ötekini bilmemenin, tanımamanın yerine ikame olmuş önyargı ve korkular süreci yönetmeye başlar. Korku, kine, nefrete, giderek şiddete dönüşür. Ebeveynlerin çatışmalarını uçlara taşıyan da çoğunlukla gençlik ateşidir” diyerek konuşmasını sürdürüyor.

Çaresizlik had safhaya ulaştığında imdada çağrılan devletin elinin ülkemizde, insanı temel alan bir sistemle yönetilmeyen bütün ülkelerde olduğu gibi, ayrıntılara dikkat etmeye ayarlı olmadığını söyleyen ÜNAL; “Kendisine hangi sıfatı vermiş olursa olsun, tarihin tanık olduğu, insanı temel almayan bütün sistemlerde devletin ürettiği çözümler herkesin kaybettiği devletin ‘kazandığı’ bir sonuca neden olur. Tıpkı Saklı Hayatlar’da olduğu gibi” diye bir gerçeğe vurgu yapıyor.

Alevi kiracısını evden kovmak için evini basan, kırıp döken ev sahibi de, komünist komşusunu ihbar edip, oğlunun saklı kimliğini bu vesileyle öğrenen babanın da gerçek olaylardan alındığını söyleyen ÜNAL burada pek çok yerde Alevilerin yaşadıkları bir gerçeğin altını çiziyor. “Ramazan bu ülkede ne yazık ki, bütün Alevilerin en zor zamanı olagelmiştir. Sünnilerin arasında saklı yaşayan Alevilerin, oruç tutar, sahura kalkar gibi yapmaları, kutsal suretlerini yatak odalarında saklamaları da ne yazık ki dramatik bir abartı değil ‘sıradan’ bir gerçektir.”

Aşka ve kimlik çatışmasına dair bir içeriğe sahip olan film, uzun yıllardır bu topraklarda yaşayan, yaşatılan ayrımcılığı ortaya koymayı; önyargıların yol açtığı bir trajediyi, aşkın ve masumiyetin aynasında göstermeyi hedefliyor. Bütün ezilen ve saklanan kimliklerin öyküsünü aleviler özelinde anlatmayı amaçlıyor.

Yıllardır inkâr ve imha politikalarıyla yönetilen bu coğrafyada, “Saklı Hayatlar” bir anlamda gerçeğin beyaz perdeye yansımasıdır ve eşit yurttaşlık talebine sahip çıkanların ilgisini çekecektir.

Drama Film Atölyesi’nce yapılan; ağırlıklı olarak Gazi mahallesi, Fener, Balat, Samatya ve Beykoz’da çekilen bu film, pek çok açıdan büyük öneme sahip.

Saklı Hayatlar 11 Mart’ta sinemalarda

Filmi Ankara’da; Optimum, Megapol ve Kızılırmak sinemalarında, İstanbul’da B.evler Cinevip, Bağcılar Site, Bakırköy Avşar, Beyoğlu Atlas, GOP Cine/Ma ve Kadıköy Atlantis sinemalarında, İzmir’de Alsancak ve İzmir sinemalarında, Denizli’de Belediye S.M’nde, Diyarbakır’da Avrupa ve Babil Avşar sinemalarında, Eskişehir’de Sinema Pink sinemasında, İçel’de Mersin Marina Vista’da, Maraş’ta Cinemall’da ve Sivas’ta Klas’ta izlenebilecek. 7 Mart 2011

Saklı Hayatlar filmi ile ilgili basında çıkan yazı ve haberler :

http://www.bugun.com.tr/haber-detay/128444-aleviler-in-sakli-hayatlari-i-haberi.aspx

http://www.birgun.net/cultures_index.phpnews_code=1289396143&year=2010&month=11&day=10

http://www.alevihaberajansi.com/index.php?option=com_content&task=view&id=10739&Itemid=9

http://www2.dha.com.tr/beyazperdede-ilk-alevi-acilimi-sakli-hayatlar-son-dakika haberi_122744.html

http://www.sinematurk.com/haber_detay/1682/Beyazperdede-Ilk-Alevi-acilimi

http://www.yuksekovahaber.com/haber/alevilerin-drami-beyaz-perdede-40532.htm

http://www.sanatlog.com/sanat/beyazperdede-ilk-%E2%80%9Calevi-acilimi%E2%80%9D-sakli-hayatlar/

http://www.filmmakarasi.com/2010/11/beyazperdede-ilk-alevi-acilimi/

http://www.sabah.com.tr/kultur_sanat/sinema/2010/11/11/beyaz_perdede_ilk_alevi_acilimi

http://www.haberlink.com/haber.php?query=55797

http://www.gazeteyol.com//alevilerin-yasadigi-ayrimcilik-beyazperdeye-tasiniyor-sakli-hayatlar.htm