Sevgili kadın arkadaşlar, yoldaşlar, dostlar;
İyisi/ kötüsüyle, olumlu olumsuz yanlarıyla, kederleri ve sevinçleriyle 2016 yı geride bırakıyoruz. Başta ezilen sınıfın kadınları olmak üzere, yoldaşlarımızın, dostlarımızın, tüm halkımızın yeni yılını kutlarken; 2017’nin dirençlerin ve umutların büyütüldüğü, çocukların en güzel gülüşleri ile sokaklarda özgürce oynayabildikleri, şiddetin, savaşların olmadığı bir yıl olmasını diliyoruz.
2016 başta Türkiye ve Ortadoğu olmak üzere tüm dünya halkları için adeta katliamlar yılı oldu. Yıllardır Ortadoğu’da, emperyalistlerin sürdürdüğü çıkar savaşları, 2016 da daha da büyütülerek Ortadoğu kan gölüne çevrildi. Tecavüzcü ve katliamcı IŞİD çetelerine karşı, devrimci güçlerin verdiği ortak mücadele ezilen halkların umutlarını büyütürken, Rojava’daki kadın gerillaların mücadeleleri ise, tüm dünyada ezilen sınıfın kadınlarının umutlarını büyüttü.
Türkiye’de de 2016; katliamların, işsizliğin, yoksulluğun, tutuklanmaların, kadın ve LGBT’ilere yönelik şiddet, tecavüz ve katliamların büyütüldüğü, anaların gözyaşlarının hiç kurumadığı bir yıl oldu. Senenin henüz ilk günlerinde başlayan ve bir yıl boyunca farklı metropollerde ceryan eden katliamlarda yaşamını yitirenler yüzlerle ifade edildi. 15 Temmuz gecesi, “darbe girişimi” seneryoları ile Türkiye halkı bir kez daha R.T.Erdoğan ve çeteleri AKP hükümetinin bitmek bilmeyen Osmanlı oyunlarına maruz kaldı. Muhalif kesimlere yönelik görevden almalar, uzaklaştırmalar, kayyum atamalar, tutuklamalar, katliamlar arttı. İlan edilen OHAL eşliğinde çıkartılan KHK larla tek adam sistemine dolu dizgin koşuldu. Hedefe ulaşabilmek için, Kürtleri, kadın ve LGBTİ’leri, tüm farklı ses ve renkten toplumsal muhalefeti, sokağın sesini kısmanın, kazanılmış tüm hak ve özgürlükleri gasp etmenin fırsatına dönüştürüldü süreç. 24 Ağustos’ta “Cerablus’u IŞİD teröründen temizleme” savıyla Suriye’ye operasyon başlatıldı. Bir zamanların “birkaç öfkeli genci” artık “ teröristti… 30 Ekim günü HDP Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak ile Belediye Meclisi Üyesi ve Büyükşehir Belediyesi eşbaşkanı Fırat Anlı’nın gözaltına alınıp sonra da tutuklanmalarıyla başlayan, 6 milyondan fazla halkın oyları ile Meclis’e gelmiş olan HDP milletvekillerine ve Belediyelerine yönelik saldırılar, 4 Kasım günü HDP eş başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile birlikte 9 milletvekilinin tutuklanmaları ile devam etti… Muhalif akademisyenler, gazeteciler tutuklanırken, muhalif yayın organları ve TV kanalları tek tek kapatılarak halk havuz medyaya mahküm edildi. 21 Aralık’ta Rusya Büyükelçisi Andrey Gennadiyeviç Karlov Ankara’da uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirdi. HDP Belediye eş başkanlarına, Milletvekillerine ve muhalif kesime, devrimcilere yönelik tutuklama furyası hala devam etmektedir. Başta Kürtler olmak üzere örgütlü güç olan, ses çıkaran her kesime saldırıyorlar katlediyorlar, işkence ve tutuklama terörüyle sindirmek, susturmak istiyorlar.
Bu gelişmeler ışığında 2016 aynı zamanda kadınlara ve LGBTİ’lere yönelik saldırıların ve katliamların da en yoğun yaşandığı bir süreç oldu. OHAL süreci kadınların kazanımlarını hedefliyordu aynı zamanda. Kadına yönelik şiddet sürekli artarken, taciz ve tecavüzlerde cezasızlık tırmandırıldı, birçok kadın kurumu kapatıldı, cinsel istismar yasa tasarısı apar topar meclise getirildi, eş başkanlık kurumu ve siyasette eşit temsiliyet hedef alınarak özellikle HDP li kadın eş başkanları tutuklandı, trans cinayetleri arttı, kadınlar kamusal alanın daha fazla dışına itildi. Hapishanelerde politik kadınlara yönelik çıplak arama başta olmak üzere, cinsel içerikli işkenceler ve yaptırımlar 80 – 90’ları aratmayacak şekilde ivme kazandı.
Ancak TC faşizminin topyekün saldırılarına karşı, ezilenlerin de mücadeleyi büyütmek için çeşitli yöntemleri ve ortak mücadeleyi üretmeye çalıştıkları bir süreç oldu 2016. Kadınlar ve LGBTİ ler ortak mücadeleye ivme kazandırarak önemli eylemlere ve başarılara imza attılar.
Dünyanın bütün coğrafyaları kan ve barut koktu
Dünyanın diğer coğrafyalarında ve Avrupa’da da durum çok farklı değildi. Ortadoğu’daki savaştan kaynaklı batıya doğru yoğun bir göç dalgası yaşandı. Yoğun göç dalgası Avrupa emperyalistlerini panikletirken, bu durum topluma “büyük göç krizi” olarak yansıtıldı. İlk başlarda “kapılarımızı açacağız” derken, sonrasında göçü önlemek için çeşitli önlemler aldılar.
Almanya 2016 yılına, Köln’de yılbaşı gecesi meydana gelen toplu cinsel taciz ve gasp olayları ile uyanmıştı. Bu olay, aşırı sağcıların mültecilere karşı kullandığı en güçlü araç haline gelirken, hükümet göçmenler aleyhine yeni yasalar çıkarttı. Aşırı sağcı parti AfD, bu olayı ırkçı propagandaları için argümanlaştırdı. Freiburg, Bochum ve Berlin’de meydana gelen kadına yönelik saldırıları da bütün mültecilere mal ederek ırkçı söylemlerinde aslında ne kadar haklı olduklarını ispatlama çabasına girdiler. Oysa her yıl Münih’te gerçekleştirilen Ekim festivali akabinde onlarca kadın tecavüze maruz kaldığını polise beyan etmesine rağmen bu konu basına hiç yansımıyor. Kadın bedeni üzerinden üretilen politikalarla ırkçılık büyütüldü.
Neredeyse tüm dünyada yükselen terör saldırıları da, ırkçılığı büyüten bir başka gerekçe olarak gösterildi. 22 Mart’ta Belçika’nın başkenti Brüksel’de havalimanı ve bir metro istasyonundaki intihar saldırılarında, 14 Temmuz’da Fransa’nın en önemli milli bayramı Bastille Günü’nde Nice’de, 19 Aralık’ta Almanya’nın başkenti Berlin’de Noel pazarına gerçekleştirilen IŞİD saldırıları Avrupa’yı kana bulayıp onlarca insanın yaşamını yitirmesine 100 ün üzerinde insanın yaralanmasına sebep olurken, yine 19 Aralık’ta Zürih’te ırkçılar tarafından bir camiye saldırıldı.
Tüm Avrupa ülkelerinde yükselen ırkçığın yanı sıra, 2008’den bu yana süren ekonomik kriz, 2016’da da varlığını sürdürdü. İşsizlik, yoksulluk işçi sınıfının yine en büyük sorunu olmaya devam etti. Bütün bu gelişmeler, kadınlara daha fazla hak gaspları ve şiddet olarak yansıdı; kadınları daha fazla eve hapsetti. Kadına yönelik her türden şiddet, toplumsal yaşamın her alanında daha bir görünür oldu.
Son yıllarda Avrupa ülkelerinde yapılan hükümet seçimlerinde genelde göreve gelen sağcı ve kadın düşmanı hükümetlere, 08 Kasım’da ABD’de gerçekleştirilen seçimlerde, Donald Trump eklendi.
“Umudu ve direnişi büyütüyoruz”
Biliyoruz ki egemenlerin tüm saldırılarına rağmen, direnenler, mücadeleyi büyütenler hep oldu ve olacaktır da… Ve yine biliyoruz ki; bu kan ve barut deryasını ezilenlerin ortak mücadelesi ve direnişi değiştirecektir. Emperyalistlerin yaratmaya çalıştıkları sessiz karanlığı, sokakların coşkusu, ayağa kalkan işçi ve emekçilerin, kadınların, gençlerin, Kürt halkının, ezilen inanç ve milliyetlerin dilinde ki özgürlük türküleri bozacak…”
“Yenilgilerin zafere dönüşeceği bir yıl olacağına inanıyoruz”
2016, genelde tüm ezilenler ama özellikle de kadınlar için zor geçen bir yıl olmakla birlikte, “gecenin en karanlık anı, şafağın sökmesine yakın olduğu andır” inancıyla umutlarımızı ve direncimizi hiç yitirmedik. Şimdi 2017 için umutlarımızıve dirençlerimizi daha da büyütmenin zamanı. Biliyoruz ki; her insanın insanca yaşayabileceği güzel bir dünya bizim ellerimizle yaratılacaktır. Ve kadınlar bu güzel dünyanın yapı taşlarını oluşturacaktır. Bu gerçeklik ışığında yeni yılın tüm halkımız için özellikle de kadınlar özgülünde umudun, mücadelenin büyütüleceği, yenilgilerin zafere dönüştürüleceği bir yıl olmasını diliyoruz.
YENİ KADIN 13. DÖNEM MYK