Anasayfa , Haberler , Yeni Bir Kobane Direnişi Olacaktır Efrin

Yeni Bir Kobane Direnişi Olacaktır Efrin

Rojova devrimini hazmedemeyen Türk faşist devleti, devrimle gerçeklik haline gelen Efrin’i günlerce ağır silahlarla vurduktan sonra, 20 Ocak 2018 tarihinde adına Zeytin Dalı Harekatı verdiği bir operasyon ile hava destekli bombalamalarla karadan işgale başladı. Dini gerici çeteler ve Türk faşist güçleri tarafından çepeçevre kuşatılmış halde olan Efrin tüm dünyanın gözü önünde bombalanıyor ve dünya üç maymunu oynamaya devam ediyor. Azgın Türk milliyetçiliği, dini gericilik ve Kürt düşmanlığı rotasına çoktandır girmiş olan Tayyip önderliğindeki faşist devlet günlerdir Efrin`e girme planlarını eyleme geçirdi. R. T. Erdoğan ve onun dümeni AKP önderliğindeki Türk devleti içerde yaşadığı ekonomik ve siyasi kriz ve buna çözüm üretememe durumunu Efrin hamlesi ile gidermeye ve geçici bir süre geriletmeye çalışılıyor. Içerde yaşanan derin ekonomik, siyasi ve Kürt sorunu bunalımları ile baş edemeyen iktidar sınıfı, her zaman olduğu gibi ülkede milliyetçilik ve faşizm kozunu tekrar devreye sokmuştur. Toplumda uzun zamandır burjuva medya aracılığı ile, alt yapısı hazırlanan ve propagandası yapılan Kürt düşmanlığı iktidar partisi AKP`nin MHP`yi de yanına çekmesi ile Kürdistan bölgelerinde katliam ve işgal politikaları ile hayata geçiriliyor. Tek bayrak, tek millet, tek din ve tek dil söylemleri ile her gün toplumda milliyetçi, şovenist duyguları körükleyen faşist iktidar, Türkiye halklarını birbirlerine kırdırmak ve Türkiye emekçilerini Rojova`ya yapılan askeri operasyonların bir parçası haline getirme uğraşı içindedir.

Orta Doğu` da yaşanan emperyalist ülkelerin çıkar dalaşı ve Suriye sorununun bir parçası haline gelmiş olan Rojova devrimi, kantonları ile faşist Türk devletinin korkulu rüyası haline gelmiştir. Özel olarak Türkiye ile sınırlı bir sorun olmaktan çıkan Kürt özgürlük mücadelesi, öteki Kürdistan parçalarını da içine alarak birleşik bir Kürdistan halini almıştır. Emperyalist babalarının izni olmadan Orta Doğu`da hareket edemeyen TC, öyle görülüyor ki; emperyalist devletlerle yapılan kirli pazarlıklar sonucu onlara daha fazla taviz ve uşaklık yapma teminatı verilerek, Efrin operasyonu için izin belgesi almış bulunuyor.

ABD `nin ,,O bölgede bizim askerimiz yok, bu yüzden hiçbir şey yapamayız“, Rusya`nın ise ,,Askerlerimizi o bölgeden geri çektik“ açıklamaları, Orta Doğu`da ilişkilerin her an kaygan bir zemin üzerinde hareket ettiğinin ve bölgede gerici çetelere karşı onurlu mücadele veren Kürtlerin emperyalistlerce nasıl satıldığının kanıtıdır.
Fakat Efrin`in yazgısı emperyalist haydutların ve suç ortaklarının bölgesel çıkarlarına feda edilemez. Özellikle iki büyük emperyalist devlet, ABD ve Rusya’nın bölgesel planları ortasında Kürt ulusal güçlerinin ulusal devrimci-demokrat mücadelesi zorluklar içinde, diplomatik ve esnek devrimci taktikler eşliğinde kendisine alan açıyor. Ama bu tek başına yeterli değildir. Bu mücadelenin dünya ve Avrupa kamu oyuna mal edilmesi, Avrupa’nın her ülkesinin her şehri ve kasabasının bunun için ayağa kalkması tarihsel ve siyasal görev olarak önümüzde durmaktadır.

Ateşle sarsılan Kürt coğrafyası yıllar yılı emperyalist haydutların ve yerli suç ortağı faşist ve gerici devletlerinin çıkar ilişkileri üzerinden sonu bitmez savaşların, acıların, ölümlerin ve katliamların odağı haline geldi. Bugün de Türk faşist devletinin hedefi halinde. Azgın Türk milliyetçiliği yalnızca ülke için değil, tüm Kürdistan’ın , tüm Ortadoğu halklarının baş düşmanı haline gelmiştir.

Şu unutulmasın ki, faşist güçler Efrin’e elini-kolunu sallayarak giremeyecekler. Efrin`li Kürt kardeşlerimiz ve tüm ilerici-devrimci güçler bu coğrafyayı onlara dar edeceklerdir. Tıpkı Kobane`de gerici, dinci Orta Çağ küfü İŞID çetelerine yaptıkları gibi, Efrin`ide faşist TC ve yerli işbirlikçi çetelerine mezar edeceklerdir.

Bize düşen, bir yandan Türk faşist devletinin Efrin saldırısının karşısında kararlı bir duruş sergilemek, bir yandan da bölge yeniden kalıba dökülürken emperyalist haydutların ve suç ortağı bölgenin gerici ve faşist devletlerinin çıkar ilişkilerine Efrin`in alet edilmesini dünya ve Avrupa kamuoyuna tükenmek bilmez bir enerjiyle haykırmaktır. Efrin-İdlip denkleminde gündeme gelen takas ilişkisini, ABD ve Rusya eksenli bloklaşma denkleminde yaşayan gerçek haline gelen etki alanlarının genişletilmesinde bir araç olarak kullanılması da dahil tüm gizli açık pazarlıkları dünya kamu oyuna göstermekten bir an dahi geri kalmamalıyız.

ABD ve Rusya`nın Orta Doğu bölgesinde dalaş savaşının bir yeni halkası olarak, Efrin ele alınmalıdır. Efrin-Idlip denklemi üzerinde Rusya`nın Türkiye ile pazarlıklar yapması sonrası, Idlip`de bulunan cihatçı grupların çekilmesi ve bu bölgenin Suriye rejimine teslim edilmesi, bunun sonucu olarak Türkiye`nin Efrin`e operasyon yapması noktasında karşılıklı tavizler söz konusu. Kısacası Rusya ve Türkiye arasında Idlip-Efrin-Takası süreci başlatılmış durumda. Öyle görünüyor ki; Rusya için Orta Doğu`da amaçlarını kimin üzerinde gerçekleştireceği, PYD`mi yoksa Türkiye mi?, sorusunun cevabı an itibarı ile Türkiye olarak görünüyor. Efrin`de bulunan askerlerini Türkiye` nin istediği alanlara çekerek faşist Türk devletinin hava saldırılarının önünü açan Rusya, Kürtler`e sırtını dönmüş durumda. Dünya kamu oyunda Rusya`nın bu tavrı Kürtler`e karşı ihanet olarak ele alınırken, emperyalist Rusya devleti bu ihaneti yumuşatma çabası içinde. Fakat Efrin süreci üzerinden, Rusya`nın bu hamlesi Türkiye`yi yanına çekerek, ileriye dönük Rusya-Türkiye ilişkilerinde ilerleme, ABD-Türkiye ilişkilerinde ise gerilemeye işaret ediyor. Bölgedeki Kürtler ile olan ilişkilerde ise durum tam tersine doğru gidişat göstermekte.

Rojava devrimi üzerinden Kürt halkının elde ettiği kazanımların bölgedeki emperyalist oyunların aleti haline getirilmesine izin verilmemelidir. Türk hakim sınıflarının büyük güç şovenizmi Kürt ulusal güçlerinin ve bölgenin her milliyetten emekçi halkının birleşik ve örgütlü devrimci-demokrat barikatı karşısında çürük bir ağaç gövdesi gibi parçalanmaktan geri kalmayacaktır.

Bir Mücadele Okuru