Anasayfa , Köşe Yazıları , Uygur meselesi

Uygur meselesi

yazar_94544e40367f508a45b63797fb660ad62aed968bAlp ALTINÖRS– İki haftadır Çin’de olduğumuz için eş, dost, tanıdık, yoldaş, sayısız insanın “Ne oluyor Uygur bölgesinde?” sorularıyla karşılaştık. Doğrusu, giderken bizim de aklımızda bu konuyu ÇKP yetkilileriyle konuşmak vardı. Bu amaçla, Mazlum Der’den de bir dosya isteyerek gittik.

Çin’de karşılaştığımız tablo, Türkiye’de estirilen “Kızıl Canavarlar/ Esir Müslümanlar” ajitasyonundan oldukça farklıydı. Her şeyden önce Çin’in, halklar ve inançlar konusunda evrensel standartları uygulamada Türkiye’ye göre birkaç gömlek ileride olduğunu gördük.

Çin’de yaşayan “56 etnik grup” isimleriyle, tarihleriyle ve kültürleriyle devlet tarafından resmen tanınıyor. Nüfuslarının yoğun olduğu bölgelerde özerk yönetim oluşturma hakkı var. Anadilinde eğitim görüyorlar. Han’lara çok katı uygulanan tek çocuk politikası “azınlıklara” esnek uygulanıyor.* Çin’in bütün “etnik grupları”, Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı’nda temsil ediliyor. Bütün inançlar (İslam, Hıristiyanlık, Taoizm, Budizm, vd.) serbesttir.

“Azınlıkların” yoğun yaşadığı üç alan, Şincan-Uygur, İç Moğolistan ve Tibet “Özerk Bölge” statüsünde.

Şincan-Uygur Özerk Bölgesi, Mao Zedung önderliğinde 1959’da kurulmuş. Türkiye’nin iki katı büyüklüğündeki (1,664,900 km2) bu bölgede nüfus yaklaşık 22 milyondur. Bölgede toplam 43 “etnik grup” yaşıyor. Nüfus dengesi: %45 Uygur, %40 Han, %6.5 Kazak, %4.5 Hui şeklinde. Nüfusun çoğunluğunu Müslüman halklar (Uygur, Kazak, Hui) oluşturuyor. İki resmi dil var: Uygurca ve Çince. Bütün tabelalar iki dillidir. Ayrıca Kazakça, Kırgızca, Oirat ve Moğolca da devlet işlerinde (TV-radyo yayınları vb.) kullanılıyor. Şincan-Uygur’da ayrıca 5 özerk idare bölgesi var: İli-Kazak özerk şehri, Kızılsu Kırgız özerk şehri, Çangji-Hui özerk şehri, Bayinğolin ve Bortala Moğol özerk şehirleri.

Özerk idarenin olduğu kentlerde devlet kadroları ve başkanlar da o “etnik grubun” mensuplarından oluşuyor. Şincan-Uygur Özerk Bölgesi’nin Başkanı Şohrat Zakir de bir Uygur’dur. Bölgede görev yapan bütün devlet memurlarına Uygurca öğrenme zorunluluğu getirilmiş ve bu bilgileri sık sık yapılan sınavlarla test ediliyor.

Yerel anadilinde eğitim uygulaması iki dillidir. Çocuklar aslen (örneğin) Uygurca eğitim görüyorlar. Ama müfredatta Çince de var. O bölgelerde yaşayan Han milliyetinden çocuklar da Uygurca öğreniyor. Üniversite sınavları ise ülke çapında ve Çince olarak yapılıyor. Bu durumun yaratacağı dezavantajları ortadan kaldırmak içinse anadilinde eğitim görmüş gençlere sınavda 50 ek puan veriliyor. Şincan-Uygur Özerk Bölgesi’nin Müslüman kimliği devlet tarafından tanınıyor. Bölgede toplam 24 bin cami var. Faal din görevlisi sayısı 29 bin. Özerk Bölgeye bağlı bir İslamiyet Üniversitesi var. Bunun altında (bizdeki imam hatiplere benzer) yaygın İslam okulları ve ayrıca Kur’an kursları var. Camiler ve din işleri İslamiyet Derneği tarafından yürütülüyor. Her sene 3,000 kişi hacca gönderiliyor. Kur’an ve tefsir kitapları devlet yayınevince basılıyor.

Ramazan ve Kurban Bayramları, eskiden beri Şincan’ın Müslümanları için tatil iken; 2012’den bu yana “halkların kaynaşmasını güçlendirmek için “bütün Şincan-Uygur Özerk Bölgesi’nde resmi tatil ilan edilmiş.

Çin’de devlet demek Çin Komünist Partisi demek. Devlet kadrosu olmak parti kadrosu olmak demek. Parti kadrolarına, partinin resmi dünya görüşü olan “materyalizm” dışına çıkma ve bir dine inanma yasağı getirildiği için (oruç dahil) her türlü dini pratik, devlet görevlilerine yasak. Kanımızca bir insan hakları ihlali oluşturan bu durumun Çin’in “Reform Süreci” içinde belli bir noktada düzeltileceğini umuyoruz. Özellikle azınlıktaki inanç grupları için, her alanda olduğu gibi bu alanda da esnek bir uygulamaya ihtiyaç olduğu açıktır.

Neredeyse bir aydır, “Kızıl Çin oruç tutanların derisini yüzüyor” türünden köpürtmelerle terör estiren AKP ve MHP gruplarının öne sürdüğü iddiaların geri kalanı ise asparagastan ibarettir. Bu öyle bir balona dönüştü ki, sonunda bu kampanyayı başlatan Erdoğan bile yalanlamak zorunda kaldı.

Diğer yandan, eğer “Çin’de Uygurlara büyük zulüm uygulanıyor” ise, Uygurların sahip olduğu hakların müzakere dahi edilemediği Türkiye’de, Kürt halkına ne uygulanıyor?

*Uygurların şehirde iki, köylerde üç çocuk hakları var. Bu uygulama sonucunda 1990-2010 arasında Çin’de Han nüfusu %17 artarken, Uygur nüfusu %39 arttı.