Home , Avrupa , Tasarruf (soygun) Paketine Karşı Mücadele Eylemliklerle Devam Ediyor

Tasarruf (soygun) Paketine Karşı Mücadele Eylemliklerle Devam Ediyor

LINZ | 27 – 11 – 2010 | Avusturya´da Avrupa Birliğinin mali finans krizi kapsamında İşçi ve emekçilerin sosyal ve ekonomik haklarına yönelik saldırıyı kapsayan tasarruf paketine karşı 19.11.2010 tarihinde çeşitli yerli ve göçmen ilerici, devrimci demokratik kurumların yer aldığı tasarruf paketi karşıtı platformun Avusturya`nın farklı alanlarında yaptığı çağrı sonucu kitlesel yürüyüşler gerçekleştirildi. Bu yürüyüşlerden biri yukarı Avusturya`nın Linz şehrinde gerçekleştirildi. Avusturya genelinde binlerce kişinin katıldığı yürüyüşlere Linz alanında yaklaşık 2000 bin kişi katıldı. ATİGF (Avusturya Türkiyeli İşçi ve Gençlik Federasyonu) olarak katılım sağladığımız yürüyüş, gecen yıldan sonra Linz alanındaki en kitlesel yürüyüş oldu. ATİGF haricinde örgütleyicilerinden olduğumuz ve Türkiyeli ilerici, devrimci ve demokratik kurumların iradesi sonucu kurulan dayanışma halkası platformu da bu platformda yer almaktadır.

Tasarruf paketi Avusturya`da somut olarak ne anlama geliyor?

Bu konuda Dayanışma Halkası platformu olarak yapılan açıklamada önemli noktalara değinilmektedir;

‘Avusturya tekelci burjuvazisi toplumun farklı kesimlerinde burjuva partileri üzerinden emekçi göçmenler üzerine yapmış olduğu ırkçı ve ayrımcı tartışmaların hızını kesmeksizin tasarruf paketi üzerinden göçmenlere de saldırının boyutu artmaktadır. Devlet ırkçılığının bir sonucu olarakta toplumsal iç faşistleşmenin yansımalarını her gecen gün görebilmekteyiz. Son olarak faşist parti FPÖ`nün genel başkanı HC-Strache yabancıların Avusturya´da olmayan çocuklarının çocuk yardımını kesme talebi de bu saldırıların göçmenler şahsında ağırlığını göstermektedir. Göçmen kökenli emekçilerin Avusturya’daki ekonomiye ve refaha katkıları egemen güçler tarafından bütünüyle yadsınmaktadır.  Bu söylemle aynı zamanda göçmenlere yönelik devletin bilinçli olarak yönlendirdiği toplumsal ön yargının gelişmesi de doğal olarak bir tesadüf değildir. Bu ve bunun gibi faşizan söylemlerle Avusturya`da iç faşistleşme gelişmektedir ve ırkçı saldırılar artik günlük yaşanmaktadır.

Yine bu saldırılara temelde, aile yardımında kesintinin yapılması ve Aile yardımı yaşının 26`dan 24 yaşına indirilmesi.; eşlerden birinin herhangi bir geliri bulunmaması halinde emekli çiftlere ödenen tek başına geçimi temin etme vergi muafiyetinin (yılda 364.- Euro) kesilmesi. Engellilere ödenen bakım parası verilmesinin zorlaştırılması.  Bununla birlikte öğrenci gençliğin temel haklarına saldırıların yoğunlaşması. Şimdiden emekçi kökenli gençliğin % 60 ı öğrenimin yanında çalışmak durumundadır. Bu gerçeklikte ilk derecede emekçi kökenli göçmen öğrencileri etkilemektedir. Buna bağlı olarakta eğitim ve öğrenim önündeki zorlukların daha da fazlalaştırılması ile eğitim ve öğrenimin önünde ciddi engeller yürürlüğe sokulmak istenmektedir.

Avusturya´da yıllardır çalışmış olan emekçilerin en temel haklarına da saldırılar hedeflenmektedir. Emeklilik maaşının yükseltilmesi önüne zaman engelleri koyulmaktadır.

Yukarda belirttiklerimiz Işçi ve emekçilere yönelik topyekun saldırıları kapsamaktadır. Avusturya burjuvazisi SPÖ-ÖVP hükümeti üzerinden bunları sözde krizi atlatma anlamında yapmaktadır. Bilindiği gibi mali kriz baş gösterdiğinde hem ABD, hem AB-üyesi devletler ve buna bağlı olarak Avusturya devleti de bankaları batmasın diye bizim ödediğimiz paralardan yüz milyarlarca Dolar ve Avroları çarkları dönmeye devam etsin diye bankalara ödemişlerdi. Daha dün İrlanda büyük bankaları batmasın diye yine oluk oluk paralar ödediler…  Yanlız önemle görülmelidir ki, krizin işçi ve emekçiler üzerinden aşılması hedefi olan tasarruf (soygun) paketi aynı zamanda hedeflenen topyekun bir saldırıdır. Bu gerçeklikten hareketle başta bizler ilerici, emekten yana göçmenler olarak, bu saldırılara karşı örgütlü mücadeleye daha güçlü katılmamız gerekmektedir. Kısmi tepki eylemlikleri ile bu süreçte kazanım elde edemeyeceğimiz bir gerçekliktir. Dolayısıyla bulunduğumuz alanlarda, işyerlerimizde, fabrikalarda öz-örgütlülüklerde örgütlenmeli ve mücadeleyi sürekli kılmalıyız Bu saldırıları geri püskürtmek ve daha da ileriye götürebilmek ancak bu şekilde mümkün olabilecektir. Bu nedenle Viyana`da işçi ve emekçinin kitlesel olarak katılacağı büyük yürüyüşe tüm gücümüzle katılalım, çevremizi bunun için harekete geçirelim. Bu baskı ve sömürü düzenine hep birlikte omuz omuza karşı çıkalım.’