Home , Köşe Yazıları , Suriye’de çanlar

Suriye’de çanlar

halukHALUK GERGER | 25-05-2013 |Suriye’de çanlar Kürtler için çalıyor ve hayra alamet çalmıyorlar.

Beklenildiği gibi “burnundan kıl aldırmayan” Başbakan Beyaz Saray’da hizaya getirildi.
Buna “doğru yol”a sokuldu da diyebiliriz. Emperyalizmin gücüne tapınan Türkiye, Suriye’nin hemen düşürüleceğine inanmış, ganimet sofrasından asıl göz koymuş olduğu “Kürdün hakkı” lokmasını kopartmak üzere, can havliyle atmıştı kendini karanlık sulara. Uzun süredir Erdoğan bu yanlış sularda kulaç atmaya çalışıyor ve boğulma riski taşıyordu. Obama onu çekti aldı güvenli limanlara…
“Doğru yol” neydi? Daha Obama’nın ilk döneminde Dışişleri Bakanı Clinton’un da belirttiği doğrultuda ABD’nin Suriye politikası belirlenmişti. Buna göre, Suriye’de bir “saray darbesi” gerçekleştirilmeye çalışılacaktı.
Mesele şu:
ABD, halklardan korkuyor… Yığınların İslamcı, sosyalist, şu ya da bu ideolojinin peşinde olması önemli değil… Aslolan halktan korku…
Yani emperyalizm kendi denetimi dışında gelişecek demokratik değişimden ürküyor…
ABD, Mısır ve Tunus’ta da yaptığı gibi, eski işbirlikçilerini çöpe atmayı kabulleniyor ama iplerin yeni işbirlikçilerin ve düzen-istikrar güçlerinin elinde kalmasını istiyor. Bunun için de, eski rejimlerin omurgasını oluşturan silahlı-silahsız bürokrasinin vesayetinin devamını arzuluyor. Bu yönelim, özellikle Libya deneyiminden sonra, iyice pekişti.
Emperyalizm, ayrıca, Birinci Dünya Savaşı sonrasında temeli atılmış eski bölgesel sömürgeci statükonun da devamından yana. Yeni işbirlikçi aktörlerin de katılımıyla bu düzenin ana hatlarıyla yeniden üretilmesini amaçlıyor…
Bu politika Suriye’ye nasıl yansıyor? “Saray darbesi” planıyla. Buna göre, Esad gidecek, muhalefetle BAAS ortaklığı istikrarlı bir aktör olacak iç ve dış emperyalist düzenlemede…
Şimdi Türkiye de buna “evet” demek zorunda kaldı. Erdoğan, “değiştim ya da geliştim” dedi.
Bu durum Rusya için de olumlu. Böylece eski vesayet onun Suriye’deki çıkarlarının teminatı olacak, “yeni” de Batı’nın hizmetine koşulacak ve bir denge oluşacak “yeni” Suriye’de…
Kürtler, şimdilik, bir Türkiye askeri müdahalesinden kurtulmuş görünüyor…
Ama bu sefer de, Kürtlerin kuşatılmasında, Türkiye, ABD ve en azından Suriye muhalefetinin anti-demokratik unsurlarının yanına, bir de kıyıcı BAAS yapılanması eklenmiş oluyor.
Eskiden Türkiye ile Suriye (Irak ve İran’la birlikte) Kürde karşı işbirliği yaparlardı. Şimdi Suriye’de eski işbirliğinin asıl iskeleti/omurgası olan BAAS “değişim” sonrasında da yerinde kalacak, Kürt kuşatmasında “eskinin taze gücü” olarak yerini sürdürecek… TC-BAAS işbirliği yine devrede olacak!..
Böylece “yeni Suriye” halkların özgür biçimde inşa edeceği bir demokrat-devrimci dönüşüme değil, halkların inisiyatif kazandığı, istikrar güçleri bakımından kaotik ve riskli, bir “yeniden inşa”ya değil, mazlumların mazlumu Kürtlerin de özyönetim-statü elde edebileceği bir düzene değil, BAAS’ın da katkılarıyla eskinin yeni aktörlerce bir biçimde yeniden üretileceği bir yıkıma yönlendirilmiş oluyor…
Obama’nın Erdoğan’ı çektiği “doğru yol” da işte tam bu… Mursiler, Mazrukiler tek tek ülkeler içinde yeni aktörler olarak eski düzenlerin yeniden üretiminde yer almaktalar… BAAS da Suriye’de…
Hep birlikte de, ABD’nin (emperyalizmin) ve sömürgeci statükodaki işbirlikçilerinin (İsrail, Türkiye) bölgesel düzeninin yeniden üretilmesinde rol alacaklar…
Filistinliler gibi, Kürtler de bu statükonun müştekisi olduklarına göre, Obama ile “doğru yol”u bulmuş Erdoğan arasındaki sinsi hesaplara karşı acilen kendi ulusal stratejilerini oluşturmalılar.
Dinleyen olmaz ama…
Benden söylemesi…