FRANKFURT |14-05-2016| 6 Mayıs akşamı TC Ordusu ile girilen çatışmada şehit düşen Murat Tekgöz ve Haydar Arğal Frankfurt Partizan taraftarları tarafından düzenlenen etkinlikle anıldılar. Partizan taraftarları adına yapılan açıklama şöyle;
‘Anıları bilincimiz, umutları direncimiz, kavgaları erincimiz olsun!
6 Mayıs günü Dersim’de şehit düşen partizanlar Haydar Alğan (Sinan) ve Murat Tekgöz (Rıza) için Frankfurt’ta 14 Mayıs akşamı anma gerçekleştirildi.
“Anıları bilincimiz, umutları direncimiz, kavgaları erincimiz olsun!” denilerek bitirilen saygı duruşunun ardından yapılan açıklamalar, gönderilen mesajlar kitleyle paylaşıldı. Mücadele tarihinden ve kesitlerinden görüntülerle hazırlanan ve ilgiyle izlenen sinevizyon sunumu yapıldı. Grup Simurg elemanları, bu anlamlı mesajlar arasına serpiştirdikleri özgürlük mücadelemizden derlenen kavgayı, yoldaşlığı, mücadeleyi ve özgürlüğü çağrıştıran türkülerimiz ve marşlarımızla, anmaya sanatsal-kültürel farklı bir içerik katarak sınıf kinimizi ve mücadele azmimizi bilediler .
Anmaya MKP ve PKK taraftarlarıda destek vererek katılımları ve mesajlarıyla anma etkinliğimizi ve dolayısıyla birleşik devrim hareketini güçlendirdiler.
Bir kaç gün içinde organize edilen bu anlamlı etkinlik, ortak sınıf düşmanlarına karşı birleşik mücadelenin yeni mevzilerinde buluşma, devrimci birlikteliği yükseltme ve faşizme karşı halk savaşını her yerde yükseltme çağrıları eşliğinde sonlandırılan coşkuyla sonlandırıldı… Partizan-Frankfurt adına yapılan anmada sunum olarak kitleyle paylaşıldığı için devrimci kamuoyuna sunuyoruz.:
‘’Güzel söylenir, yürekten dillenir türküler bahar aylarında, yol başlarında. Yol başlarında canından can kopartılmış gözü yaşlı analar durur. Çaresizliğinden değil hani, acısındandır gözyaşı. Haksızlığa karşı kendince çatışırken yol başlarında. Görmez kimse gözyaşını, gözlerine yağmur ekilmiş sanılır. Berekettir anaların yağmurdan gözyaşları. Nasıl ki, doğayı yalnız ve sadece yağmur temizleyebiliyorsa, insanlığı da anaların gözyaşları temizler… Rengi yoktur belki, ancak insan olanı arındırır duru gözyaşları anaların.
Yeri gelir toprağa düşer, çiçeğe dem olur gözyaşları anaların, onca zulüm ve yıkıntılar ortasında… An gelir ana rahmi pınarlaşır güneş gözlü evlatlara kan olur. Devran döner, gün gelir, analarımızın gözyaşlarının bereketi zulmün kalelerine akan umut seli olur. Her bir evlat yarına taşır umutları, özlemleri ve haklı kavgaları. Haydar ve Murat gibi…
En güzel baharda umutlanır hayat, bazen bir dağ başında, belki bir sokak ortasında ya da bir şafak vakti tan sökende, güneş gülende. En güzel oyunları umut ederler bizim çocuklar katledilirlerken o sokaklarda. Oyunları yasaklıdır ama onların, bu yüzden katledilirler güneş gözlerindeki umutları. Sonra illegal umutlarıyla illegal oyunlar oynarlar o sokakların tam ortasında. Kimse farketmez o karanfil kokulu umutları ama tüm şehri hatta tüm ülkeyi sarar güneşten yürekleri.
En güzel türkülerle, en güzel umutlar söylenir bizim oralarda dağ başlarında. O hafiften esen rüzgar sıcak bir el gibi dokunur yüreklere. Özgürlüğün tınısı titretir yürekleri. Anaların bereketli rahmi gibidir orda yaşam. Doğar, doğurur, yeni yaşamın muştusudur. Binbir sancılarla, binbir acılarla ama binbir umutlarla yeniden yaratılır yaşam. Dağ başlarında kaybettiklerimiz, doğan ve doğacak olan yaşamın sancısıdır. Yeni yaşamlar doğurur halkın bağrında. Söylemiş oldukları sözler ve ezgiler, bir mıh gibi saplanır halkın yüreğine. Umutları halkın umudu olur toprağa düştüklerinde. Nice güneş yürekli çocuklara ses olur sesleri ve nicesi doldurur yerlerini.
Yok edilmek istenen bir düştür,
Peşinden umutla koşulan.
Umut sarar yürekleri,
Yangınların arkasından.
Bir ateş tutuşur,
Gecenin ardısıra.
Gelir yoldaş, can yoldaşım,
Güneş onun omuzlarında
Omuzlarında güneşleriyle, nice halk evlatları düştü toprağa. Toprak, kucaklamaya devam ediyor onları, bırakmıyor başka yere. Toprakta bereket, halkın gözlerinde umut oluyor gidenlerimiz. Özgürleşsin diye toprak ve özgürleşsin diye halkımız, silah elde paylaşımcı özgür yaşam uğruna savaşmaya devam ediyor çocuklarımız. Silahları aydınlık oluyor ve dağıtıp geçiyor yüzyılların birikmiş karanlıklarını.
Işığın bir anlamı olmalı,
Güneşin vurduğu yüzlerde.
Gece güneşe döndüğünde,
Yüzler döner yine güne
Onlar yeni günde doğan bir nehir,
Akıp giden güneşe.
Her nefes alışlarında bir kavga,
Götürecek özgürlüğe
Her adımında bir kavga Haydar, sınıf düşmanlarının ensesinde. Yaşamıyla adım adım yok eden karanlıkları. Yeni yaşamı kurma mücadelesinde, güneş gibi berrak umudu, tıpkı yoldaşı Murat gibi. Yoksulluğun ve ezilmişliğin içinden gelen iki yoldaş Onlar. Onlar ki, bu baskı ve sömürü karanlığına karşı mücadele içinde hem savaşçı, hem de partizanca yoldaş. Bedenleri yok artık aramızda, ama dolaşıyor aramızda umutları. Bilinçleri yarının müjdecisi ve gülüşleri hepimize kavganın şiarı olacak. Anıları bilincimiz, kavgaları erincimiz olacak!
Ne mutluki size, bu Mayıs günlerinde, güneşe uğurladıklarımızı andığımızı şu günlerde ve Cizir’de, Sur’da Nisebin ve Şirnex’te özgür yaşam mücadelesinde şehadete erenlerin sayısını bile takip edemediğimiz bu kan deryasında, ‘Biji Tekoşina Azadi!’ ya da ‘yaşasın özgürlük mücadelemiz’ dercesine, siz de sizden öncekiler gibi, kavgaya tohum ve ardıllarınıza ilham oldunuz.
Gülüşleri şiar bize,
Bilinçleri rüzgar sırtında.
Gece akıp gidiyor güneşe,
Yangındır onların içinde
Yangınlar yırtar geceyi,
Onlar yaratır güneşi,
Bir büyük insanlık ateşi,
Yoldaş haydarın sesi
Haydar (Sinan), Murat (Rıza) yoldaşlar ölümsüzdür!
Faşizme karşı partizanca direnen-dövüşen herkese şan ve şeref olsun!
Partizanlar ölmez, birleşen halk yenilmez, yaşasın Halk Savaşı!
Yaşasın demokratik devrim, sosyalizm ve komünizm mücadelemiz!
Frankfurt Partizan Taraftarları