Anasayfa , Dünya , 'Şili'nin tarihini yeniden yazıyorlar'

'Şili'nin tarihini yeniden yazıyorlar'

ŞİLİ | 29 – 08 – 2011 | Bağımsız yazar Ramona Wadi, Şili’de “parasız eğitim” sloganıyla öğrencilerin başını çektiği ama gitgide halkı ve sanatçıları da içine almaya başlayan kitlesel protestoları değerlendiriyor. Eğitimdeki sınıfsal eşitsizliğe ve ırk ayrımcılığına dikkat çeken yazar Wadi, toplumsal mücadelelerle dolu Şili tarihine atıfta bulunarak,”Parasız eğitim için verilen mücadele, geçmişin hatırasını tutuşturmuş görünüyor” diyor.

Şili’de sürmekte olan protestolar, ülkedeki eğitim sistemini kalbura çeviren sosyal adaletsizliğe karşı mücadelede, tereddütsüz bir başarıdır. Barışçıl protestolar dizisi olarak ortaya çıkan gösteriler, mevcut hükumetin eğitim konusundaki pozisyonuna meydan okuyan; öğrencilerin, sanatçıların ve halkın çoğunluğunun müdahil olduğu dayanışma gösterileri haline geldi.

Salvador Allende’yi deviren askeri darbede üstün yetkilere haiz olan General Agusto Pinochet, yoksulluğu emekçi sınıfın üzerine yıkan bir dizi politikayı yürürlüğe koydu. Bugüne değin, Şili’de askeri diktatörlüğün kalıntıları varlığını koruyor. Milton Friedman’ın fikrine göre, Pinochet eğitim sistemini değiştirdi. Kamu eğitiminin sorumluluğu Eğitim Bakanı’ndan belediyelere aktarıldı. Özel okullar, öğrenci kaydı oranında belgeli kayıt sistemi ile finanse edildi. Zengin aileler, çocuklarını kayıt parası alan okullara göndermeye başladılar. Devlet; müfredatı, eğitim kalitesini veya yönetimi iyileştirmek adına on yıllardır herhangi bir çaba harcamadı ve sonuç olarak sosyal sınıfların bölündüğü bir eğitim sistemi ortaya çıktı.

Aşırı okul ücreti anlamına gelen ve öğrencileri ve ailelerini borca sokan özel üniversitelerde, eğitim kalitesi hemen hemen hiç gelişmiyor. Üniversitelere giren öğrencilerin birçoğu ise orta sınıftan ve yüksek gelirli ailelerden geliyor. Fakirleştirilmiş bölgelerde ise kaliteli eğitime ulaşma imkanı yok. Dar gelirli aileler, çocuklarını, öğrencilerin eğitim performanslarını yükseltmek için öğretmenlere daha iyi çalışma şartları sağlanması gibi imkanların söz konusu olmadığı devlet okullarına göndermek zorundalar. Şili’nin eğitim sistemindeki çelişkiler, sonunda ayrı bir kırılmaya yol açtı. Mevcut sistem, kültürel farklılıkları olduğu kadar sınıfları da sömürüyor. Dar gelirli ailelerin, çocuklarını, devlete ait belediye okullarına göndermekten başka çareleri yok. Kırsal alanlarda yaşayan Mapuçeler (Orta ve Güney Şili’nin gerçek Kızılderili sakinleri) ise, kültürler arası bilinçten yoksun olmaya ilaveten, daha alt seviyede bir eğitimle hayata atılıyorlar.

Öğrenciler, devletin, ücretsiz eğitim ve eğitime daha geniş bir katılım sağlama sorumluluğunu üstlenmesini istiyor. Öğrencilerin talepleri arasında eğitimde işletme mantığının terk edilmesi, devlet okullarının nitelikli hale getirilmesi, Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğunda olan yeni bir eğitim sisteminin oluşturulması ve Şili’deki yerlilere eğitim olanaklarının sağlanması yer alıyor.

Protestolar; oturma eylemi, barikat kurma, yürüyüşler ve direnişin işareti olan açlık grevleri şeklini alıyor. Açlık grevine katılanlar, içinde bulundukları zor durumdan ötürü hükumeti sorumlu tutuyorlar. Cacerolazo protestoları (kap, tencere gibi çeşitli mutfak aletlerine sürekli vurarak gerçekleştirilen Latin Amerika’da yaygın bir protesto şekli), kitlesel gösterilerle birlikte Şili toplumunda yaygınlık kazandı. Evde bile gerçekleştirilebilecek bu protesto şekli, öğrenci protestoları ile birlikte dayanışmanın önemli bir sembolü oldu.

Santiago’da binlerce öğrenci polisle çatıştı. Çünkü devletin kamu düzeni olarak tanımladığı şeyi eski haline getirmek için, öğrencilere karşı kuvvet kullanıldı. Öğrenciler biber gazı bombaları, tazyikli su ve plastik mermiyle karşılaştı. Diktatörlüğün bir kalıntısı olarak, izinsiz gösteriye katılan öğrencilerden bazıları, hemen illegal olarak addedildi. Öğrenci hareketinin sözcüsü Camilla Vallejo ise, devletin uyguladığı baskıyı büyük bir hata olarak yorumluyor, öğrenci hareketinin tehditlerle sindirilemeyeceğini ekliyor ve bunun öğrencileri, protestolardan vazgeçmeme konusunda cesaretlendirdiğini belirtiyor.

Devlet Başkanı Sebastian Piñera’nın öğrencileri yatıştırmak için başvurduğu teşebbüsler, kesin olarak reddedildi. Bir televizyon konuşmasında Piñera’nın hükumet değişikliği ve devlet okullarını desteklemek üzere bir yıllık mali kaynak sağlanması şeklindeki önerileri, öğrencilerin taleplerine ve endişelerine cevap vermediği için reddedildi. Öğrenciler hükümete, paralı eğitime son verme çağrısı yaparken, Piñera, eğitim sisteminin kamulaştırılmasının, eğitimin kalitesine ve eğitim özgürlüğüne zarar vereceğini bildirdi.

Öğrenciler tarafından reddedilen ikinci reform teşebbüsü ise, hükumetin 21 maddelik reform planıydı. Kaliteli eğitim alma hakkı, öğrencilerin katılımını yükseltme ve yüksek öğrenimde çok kültürlülüğe daha fazla ağırlık verme gibi öneriler reform olarak listelenmişti.

Piñera’nın önerilerinin uyuşmazlığı Şili’de bölünmeye neden oluyor. Devletin eğitim alanındaki sorumluluğunu üstlenmesine hiç değinilmiyor; bu yüzden, “herkes için parasız ve kaliteli eğitim hakkı” konusu tartışmalı kalıyor. Şili toplumunda, daha çok ayrıma sebep olan özel sektör tarafından yönetilen eğitim, ayrıcalıklı bir saha olarak kalmaya devam ediyor. Protestolar şiddetle karşılaşmaya devam ettiği sürece, öğrencilerin eğitim alanına müdahalesi, uzak ve belirsiz bir hedef olarak kalamaya devam eder. Yerlilerin maruz kaldığı toleranssızlığı ve insan haklarının suistimal edilmesini düşündüğümüzde, çok kültürlülük ve geniş katılım, bir aldatmayla sınırlandırılır.

Yerlilere karşı bir devlet baskısının sonucu olarak, Mapuçeler ayrımcılığa tabi tutuluyor. Mapuçelerin askeri mahkemelerde yargılanmasına izin veren anti terör kanunundan ayrı olarak, Mapuçeler kültürel baskıya maruz kalıyorlar. Mapuçe Öğrenci Federasyonu lideri Yonatan Cayulao, Şili’deki eğitimin homojen bir millet yaratma amacıyla yerli halkı ötekileştirdiğini ifade ederek, bir Mapuçe üniversitesi öneriyor. Mapuche üniversitesi, yerli halkın kültürlerini kendi çevreleri içerisinde korumalarına olanak sağlayacak.

Olayların son dönemecinde, Camilla Vallejo, Devlet Başkanı Piñera’ya, şeffaf bir tartışma için meydan okuyan ve eğitimi, daha önce beyan ettiği gibi tüketici düzeni olarak değil, evrensel bir hak olarak kabul etmesi için baskı yapan bir mektubun, teslim edildiğini açıklıyordu. Mektup, mevcut eğitim sistemi içerisinde öğrenciler arasında ırk ayrımı yapılmasını açıkça kınıyor ve eğitimin, anayasada ‘sosyal güvenlik kanunu’ olarak garanti edilmesi çağrısında bulunuyor.

Geçmişi anımsatan bir öğe olarak Nueva Cancion (Yeni şarkı hareketi) sanatçıları Şililileri desteklemek için bir kez daha bir araya geliyor. You tube’da yayınlanmış bir videoda, Inti Illimani grubunun solisti Jorge Coulon, öğrencileri desteklediğini vurguluyor: “Olağanüstü düzeyde olan Şili’deki mevcut öğrenci hareketine hayranlık ve saygı duyuyoruz ve buna katılmış olmaktan gurur duyuyoruz. Çünkü onlar (öğrenciler) sadece tarih yazmıyorlar, esas olarak içinde öğrencilerin bulunduğu efsanelerle dolu Şili’nin tarihini yeniden yazıyorlar. Halihazırda da bunlardan biri yaşanıyor ve siz öğrenciler, bu tarihte baş rolü oynuyorsunuz.”

Pinochet’nin Şili demokrasisi üzerindeki etkisi, insanların bilincinde hala tazeliğini koruyor. Şili’de her yılın 11 Eylül’ü, şiddetli olaylar ve gösterilerle anılıyor ve askeri diktatörlüğün kurbanları için adalet, hala uzak bir ihtimal. Devam etmeye başlayan protestolar sayesinde, müzakereler, ordunun öğrencilere karşı kullanılmadığı takdirde başlayabilir.

Pinochet tarafından körüklenen sosyal adaletsizlik, Şilililerin devlet şiddetine karşı tutumunu anlatıyor. Yerli bir antropoloji öğrencisi Julieta ile yapılan bir söyleşide, öğrenci “Şili’de, polis şiddetine alışkın olduğumuz için, maruz kaldığımız bu şiddet bizim için git gide doğallaştı” diyor. Askeri darbenin hatırası, hala tarihin sınırlarından sürülmekten uzak durumda. Geçtiğimiz yasama dönemlerinde küflenen demokrasi nedeniyle, Şili’de birçok toplumsal çevre için, özgürlük ve onur kavramları, hala uğrunda dövüşülecek bir kavga olmaya devam ediyor ve parasız eğitim için verilen mücadele, geçmişin hatırasını tutuşturmuş görünüyor.

(Ramona Wadi/ upsidedownworld.org’dan İlkay Cem Karakurt, ETHA için çevirdi.)