Home , Köşe Yazıları , Silahlanma Yaşam Hakkının Güvencesidir!

Silahlanma Yaşam Hakkının Güvencesidir!

metin-aycicek2_bMetin Ayçiçek-21-02-2015- İçim kararıyor artık.

İsyanlardayım.

Her zamankinden daha yoğun yaşıyorum bu duyguyu.

Sabah Özgecan olmuşum, boynumdan akan kanla kızıllaşarak, ellerimi arıyorum cinnet toplumunda; öğlen Soma’da, Ermenek’te, Torunlar’da, parça parça olmuş kemiklerin acısıyla bir işçi, ve akşam boğazımda tıkanan her lokmayla bütünleşmiş Berkin’imin ekmeği sımsıcak koynumda. Cizre’de, Amed’de, Şengal’de, İran’da, Türkiye’de, Suriye’de yedi düvel puşt zulası saklıyor Kürtler için zulmü, ölümü.

Sırrı kendinde menkul pembe umutların mavili gelecek vaatlerinin bütününü tükettim artık. İç Güvenlik Yasası devlet babanın elinde, dış güvenlik IŞİD’e emanet, uzun ince bir yolda iniyoruz yokuş aşağı paldır güldür.

Artık İmralı’dan geldiği müjdelenen haberler de aktaranın dilinde kaybetti gerçekliğini.

Çözümün, çözümsüzlüğü dayatmak olduğunu yeniden hatırlattı altı yüz yıllı devlet.

Gerçekleştirilmeyen sözlerden bir fazla önde gidiyor gerçekleştirilmeyen tehditler.

Bitti sözüm.

Metal-İş direniyor ekmek için, kadınlar sokakta katliamlara karşı, halklar direniyor kimlik için, sokaklar ferman dinlemiyor.

İsyanlardayım!

AKP’nin süreçte seçim öncesi bir zafer elde etmek amacını taşıyan “silah bırakmak” önerisi, sorunu anlamaktan çok uzak; sorunun gerçek nedenleriyle uğraşmayı istemeyen, çıkar temelli adımlarından başka bir şey değildir.

Silah bırakmanın karşılığında devletin atması gereken ilk adım da eşit olmalı: Yani,

– TC’nin Kuzey Kürdistan’da yığdığı askeri varlığını ve devasa polis gücünü geri çekmesi;

– İç Güvenlik yasasından, “demokratikleşmeyi engelleyecek bir savaş hazırlığı” gerekçesiyle derhal vazgeçmesi;

– yasaların bütün antidemokratik maddelerinden ayıklanması;

– toplumsal hak arama yollarının sonuna kadar açık tutulması;

– grevleri erteleme yasalarını yok sayması;

– Roboski ve Paris Katliamı başta olmak üzere bütün katliamların faillerinin deşifre edilip yargı önüne çıkarılması ve daha birçok düzenlemeyi öncelikli olarak gerçekleştirmesi gerekir.

Bu öncelikli düzenlemelerden sonra oturup halklar için Demokratik Özerkliğin “olmazsa olmazlığı” konuşmaya başlanabilir.

Bu zulüm halleri ve demokrasi yoksunluğudur ki insanları silahlanmaya itti. Bunlar yapılmadığı sürece, bir kartopunun hunharca işlenebilen bir cinayete; eve dönüşün, ifade edilmesi güç kanlı bir vahşette dönüştüğü; insanların can güvenliğinin olmadığı; devletin ise IŞİD gibi kirli savaş piyonlarını da kullanarak bölge ülkelerine karşı bir savaşı çoktan başlattığı bu cinnet toplumunda, bütün vatandaşların silahlanması, en doğal insan hakkı olan yaşama hakkının bir gereği olarak tanınmak zorundadır.

PKK AKP’ye gereken yanıtı verdi.

Tepki: HDP’li milletvekillerine yönelik, hem de Meclis çatısı altında AKP’nin vahşet saldırısı. Hayal üretmeye kalkmadan, “sürecin!” geldiği nokta görülmelidir.

İnsanları “AKP hükümeti çözüm ve barış sürecini çok ciddi biçimde tehlikeye sokmaktadır” türünden sahte kurgularla oyalamaktan vaz geçmeliyiz. Süreç hiç başlamadı ki geldiği noktanın tehlikelerinden söz edebilelim. “Hedefi barış olan bir hükümet niçin böyle bir ceberut barış paketine ihtiyaç duyar?” sorusu da benzer bir şaşkınlığın ifadesidir.

Bunca olumsuz deneyimden sonra tereddüde yer vermek akıllı insanın davranışı olamaz.

“Bu zihniyetin arka planında” doğrudan süreç üzerinden güncel politikalara oynamak; olmayan bir “süreç tiyatrosu” üzerinden mevzi kazanmak; oyalamak, aldatmak ve inkar ve imhanın devamı var. Bunlar artık “kuşku uyandıran gelişmeler” değil, baştan beri açık açık sergilenen, ama “AKP’nin yanında sadece biz Kürtler kaldık” diyebilen bir gafletin ifadesidir. Hangi niyetle söylenirse söylensin, sömürgeci bir devletin iktidar partisinin yanında gibi görünmek bile sömürgecilerin ekmeğine yağ sürecektir.

Bütün olanlardan sonra “Hükümet derhal barış sürecine yönelmeli!” istemi artık anlamsızdır.

Talep şöyle değiştirilmek zorundadır: “Seçimler yaklaşırken ve devamında, sokak sokak, mahalle mahalle hükümeti değişime zorlamış olan serhildanlar hızla yükselmelidir.”