Anasayfa , Köşe Yazıları , Sevdalımız Komünisttir.

Sevdalımız Komünisttir.

GÜLAY KARA | 19 – 06 – 2011 | Nedense bizlerde insanları doğum tarihleriyle değilde ölüm tarihleriyle anma gibi depresif ve ağıtçı bir ruh hali vardır. Bu yüzdende şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in de dediği gibi ‘Haziranda Ölmek Zor’ der. Yapıtlarıyla  bilincimizde yaşasalar da biz onları Haziranlar da tekrar tekrar öldürürüz. Nazım’ı doğum günü olan 20 Kasım’da( 15 Ocak) değilde, nedense 3 Haziranda anarız.

Nazım Hikmet Ran, hayatını, sevgilerini, üzüntülerini, özlemlerini, düşüncelerini, hayal kırıklıklarını, kısacası yaşama dair ne varsa herşeyini, o şiirsel anlatımıyla bizlerle paylaşan ender insanlardan biridir. Onun gizlisi saklısı yoktur. En acımasız eleştirmeni yine kendisidir. Yüreğindeki bitmez tükenmez insan sevgisi ve paylaşımcı kişiliği sayesinde, bulunduğu dönemde yeni filizlenen komünist düşünceyle buluşmakta gecikmemiştir. Hayatı, bize kendi özgün sanatının  aynasından yansıtan, duygularımızın şiirsel ifadecisi, kelimelerin büyücüsü Nazım Usta.

Komünist Nazıma,

Doğumundan bu yana yaklaşık 109 yıl geçti. Öyle bir iz bıraktınki yüreklerimizde, biz yeni kuşaklar okul müfredatlarında yer almasanda  hala senin şiirlerinle heycanlanıyor, seninle aynı topraklarda yaşadığımız  aynı havayı soluduğumuz için  gurur duyuyoruz. Ana dilimizin güzelliklerini, okuduğumuz okullardan çok senin dizelerinden öğrendik. Memleket sevgisiyle senin dizelerinde tanıştık. Sıradan hayatlarımız senin büyülü dizelerinde birden anlam ve renk kazandı.

Memleketimden İnsan Manzaraları adlı tarih kitabını heyecan ve şaşkınlıkla okuduk. İkinci Meşrutiyet’ten II. Dünya Savaşı sonrasına  kadar olan dönemi 300 insanın yaşamından yola çıkarak 20.000 mısrada ne güzel özetleyivermişsin. Bütün tarih kitapları keşke böyle yazılsa, canlı cıvıl cıvıl yaşam kokan, hem çabuk unutmaz hemde sürekli tarih derslerinden kalmazdık.

Kadınlar Münevver’i aldattığın için sana kırgınlar. Piraye seni arayıp sormadığı için ona kimse birşey demiyor. Sende itiraf etmişşin dizelerinde zaten. İki Sevda” adlı şiirinde, “Bir gönülde iki sevda olamaz / yalan / olabilir” demişsin. “Sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım şu kadarcık haset etmedim Şarlo’ya bile aldattım kadınlarımı..demişsin.. ‘Olmazki bu kadar da çok kadın sevilmezki’ diyorlar. Sanki kadınların bunda suçu yokmuş gibi. Kaç kadına nasip olur hakkında böyle sıcacık sevgi kokan dizeler? Artık senin gibi romantik şiirleriyle bizi yüceleştiren, şımartan erkekler yok. Bizde şimdi oturduk kendi şiirimizi kendimiz yazıyoruz. Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.

1 Mayıs gösterilerine giderken şiirlerini okuduk. Bu yıl Taksime sığmadık. Bir milyona yakın vardık. Bunların yarısını biz  kadınlar oluşturduk. Zilanlar da zılgıtlarını bizimkilere kattılar hemde nasıl! Bizi görsen o boncuk gözlerin dolardı. Eminim.

Doğu yakasında sen gittiğinden beri bir değişiklik yok. Hepsini anlatmayacağım bildiğin hikayeler. Sana hapis cezaları verenler, eserlerin 30-40 dilde basılsa da kendi ülkende yayınlanmasını yasaklayanların hepsi, çoktan unutuldu ve  tarihin çöplüğüne atıldı. Şimdi onların yerini alanlar, sırada çöpteki yerlerini bekliyorlar. Birde seni balçıkla sıvayamadıkları için komünist yanlarını budayıp kendileri için daha  katlanabilir hale getirmeye çalışıyorlar. Ama biz şiirlerini okuduğumuzda ne demek istediğini çok iyi anlıyoruz. Elçiye gerek yok.

Gocuklu celep çıkarınca sopasını sürüye katılıyoruz yine ama her zaman değil en son Mısır, Tunus, Cezayir, Libya gibi ülkeler sürüden ayrıldı. Onları Suriye, Yemen, S.Arabistan  izledi. Ne kadar dolmuşuz meğer bi patladık ki sorma. Yeterince organize olamadığımız için içerde ve dışarda yeni Gocuklu celep adayları çıktı. Şimdi bizi zorla salhaneye götürmek istiyorlar. Ama merak etme direniyoruz hala…

Komünizmi senin dizelerinden öğrenen ve seven bizler, reel sosyalizmin çöküşünün sarsıntısını da, 12 Eylül Faşist darbesi’nin yarattığı depresif ruh halinide  üzerimizden attık. Yine eskisi gibi tam gaz…

Uğruna yıllarca hapis yattığın, memleket ve aile özlemi çektiğin sevdanı bile y eri geldi eleştirdin. Her kafadan bir ses çıktı. Seni o çok sevdiğin partiden bile atmaya çalıştılar ama kim takar? Tek başına kalsan da dışlansan da, eleştirmekten çekinmeyen dik duruşun, küsüp kenara çekilmemen hep bize örnek oldu. Kollektif içinde özgür bireyler olmayı senden öğrendik be Nazım.

Durum iyidir. Merak etme. Mücadele bıraktığın yerden bütün hızıyla devam ediyor. Şimdi Kürtlerde katıldı aramıza. 1961’de Memo Yetkin’e yazdığın mektuptakiler gibi kaygılanmana gerek yok. Aşıldı çok şey. Şimdi onlarda kendi dillerinde şiirler yazıyorlar. Bugün de seçimlere katılıyoruz beraber.

Bilinçlerimizde yarattığın etki o kadar güçlüydü ki  bu yüzden ne ölün ne de dirin Türkiye’ye sığmadı. Bilmiyorum farkettin mi ama tek başına parti gibi çalıştın. Eserlerin hala çalışıyor. Seninkiler sinir küpü çaresizlikten nasıl hiddetleniyorlar bir görsen.  Nasıl sığdırdın bu kadar oyunu, şiiri, makaleyi, toplantıları, kavgaları, aşkları o kısacık ömrüne? Biz teknolojik bu kadar gelişmeye rağmen inan hala  senin hızına yetişemiyoruz. Affet bizi.. Kızma lütfen… Seneye daha güzel haberlerle geleceğiz. Durum iyidir.. Merak etme…

Şiir tadında yoldaşça sevgilerle

Ardılların