AVRUPA | 13 – 04 – 2010 | Göçmenlik konusu Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi, İngiltere de 6 Mayıs Meclis seçimlerinin ana gündemi oluşturacak. İngiltere nüfusunun yüzde 10’unu oluşturan göçmenler, en büyük parti olan Emek Partisi’nin parti programında öne çıkartılan konulardan birisi.
‘Herkes İngilizceye Hakim Olacak’
İngiltere başbakanının 12 Nisan’da açıkladığı parti programında, Emek Partisi, ‘göçmenlerin dilbilgisindeki geriliğine çözüm’ bulunacağı belirtiliyor. Ancak iktidarda olan partinin ‘tüm kamu alanlarındaki adayların İngilizce konuşma zorunluluğu olmalı’ şeklinde verdiği seçim sözü sadece polis ve belediye görevlileri için geçerli değil. Eğitim seviyesi düşük olan çöpçülere veya temizlik işçilerine de bu uygulamanın geçerli olacağı çokça gündeme alınmıyor.
Avrupa Genelinde Sağcılık
Kriz sonrası halkın emeğini banka ve sigorta şirketlerine akıtan hükümetler, şimdi gündemi değiştirmek için tekrar ırkçı ve ayrımcı kişi ve kurumları gündeme taşıyor. Her 26 dakikada bir ırkçı suç işlenen Almanya’da; 2 yıl içerisinde Parlemento Seçimlerinde en büyük veya 2. Parti olması beklenen Geert Wilders’in bulunduğu Hollanda’da; Şubat Yerel Seçimlerinde aşırı sağcı Ulusal Cephenin yüzde 20 oranında oy aldığı Fransa’da; yine aşırı sağcı Jobbik partisinin ikinci olması beklendiği Macaristan’da göçmenler karşıtı ırkçılık ve ayrımcılık gelişiyor.
Seçimler öncesi kriz faturasını emekçiler ödetmelerinden dolayı iktidar koalisyonlarına karşı oluşan tepki ise şimdi sağcı kurumlara kanalize ediliyor/oluyor.
Irkçı Partiler Protesto Oylarını da Topluyor
Kriz ve bunalım sonrasında halkın güvenini sarsan iktidar koalisyonlarına karşı yükselen protesto çığlıklarının da bir kısmı sağcı partilere oy potansiyeli olarak akıyor. İktidarda olan Hristiyan Demokrat partilerine kriz sonrası olan güvensizlik ortamında, sol/sosyal demokrat olarak kendisini profile eden partilerin de ’sessiz‘ kalmasıyla birlikte, aşırı sağcı partiler ‘düzen karşıtı’ tek seçeneği olarak görülebiliyor.
Aynı zamanda medya’ya taşınan, parlementolarda uzunca tartışılan minare ve türban yasakları , anadilde konuşma/eğitim yasakları, çifte vatandaşlık sorunları gibi noktaların öne çıkartılması, sağcı partileri güçlendirmeye yarayan etkenler olmuştur.
Genel olarak bakıldığında ise, son yıllarda aile bileşimi, zorunlu dil kursları ve ilticacılar için çıkartılan yasaların hepsi, iktidarda olan hükümetler tarafından gündemleştirildi ve yasallaştırıldı. Görünen ve tepkileri üzerine toplayan ise aşırı sağcı söylemleriyle öne çıkartılan aşırı sağcı partiler oldu.