Anasayfa , Haberler , Ahmet Türk'e Yapılan Saldırı Hakkında Gazeteler Ne Yazdı?

Ahmet Türk'e Yapılan Saldırı Hakkında Gazeteler Ne Yazdı?

TÜRKİYE | 13 – 04 – 2010 | Günlük gazeteler arasında açıkça saldırıyı meşru gören Sözcü’ye, olayı görmeyen, küçülten, detaylarını görünmez kılan diğerleri eklendi. İnternet forumları ırkçı ve şiddete çağrı içeren yorumlarla doluyor. Medya kimi zaman bu yorumları yükseltiyor.

Eski Demokratik Toplum Partisi (DTP) eşbaşkanı Ahmet Türk’ün Samsun’da uğradığı saldırı bugün gazetelerin ilk sayfalarında farklı youmlar ve farklı ölçeklerde kendine yer buldu.

Sağda yer alan gazeteler haberi küçülterek ve yorumsuz vermeye çalıştı. Sözcü gazetesi açıkça Türk ve onunla birlikte saldırıya uğrayan Barış ve Demokrasi Partilileri (BDP) hedef gösterdi, suçladı. İnternet üzerinde de ırkçı, ayrımcı yorumlar çoğalıyor.

Bu saldırı, özellikle de saldırının Kürt muhalefetine destek veren büyük bir kitle üzerindeki olası etkisi, medyanın da olayı haberleştirirken açık ya da örtük bir refleks gösterdiğini düşündürüyor. Saldırının hemen ardından iki polis müdürünün açığa alınması hükümetin de durumun farkında olduğunu gösteriyor.

Kürtlerin olası tepkilerini öngören ve hükümet gibi bu olası gerginliği istemeyecek gazetelerin, genelde “polis radyosu” gibi davranmalarına karşın bu haberi vurgulamaları, başbakanın “geçmiş olsun” telefonunu öne çıkartmaları da örtük bir yorum olarak görülebilir.

Şu ya da bu ilde, insanların böyle bir saldırıda bulunma cesaretini bir ölçüde de geçmişte benzerlerini meşru kılan medyada aramak gerekiyor.

Polis ihmalini öne çıkaranlar

Birgün, “Güvenlikli Saldırı”: Saldırıyı fotoğraflarla manşetten veren gazete, polisin ihamalini, Türk ve arkadaşlarının Samsun’a gitmesine neden olan Bulanık olaylarıyla bağlantılı şekilde verdi. Dava “güvenlik” nedeniyle Samsun’a alınmıştı.

Cumhuriyet, “Türk’e saldırı”: Tüm gelişmeleri ve yorumları manşetten aktaran gazete polis ihmalini ve BDP’lilerin tepkilerini vurguladı. Polislerin açığa alındığını duyurdu.

Milliyet, “Polis Seyretti”: Sürmanşetten haberi veren gazete BDP’lilerin tepkisini ve polis ihmalini vurguladı. Fotoğraf üzerinde saldırganın askerliğini Güneydoğu’da yaptığı belirtildi. Polislerin açığa alındığını duyurdu.

Posta, “Barışa yumruk”: Manşet yanında haberi veren gazete polis ihmalini vurguladı, gelişmeleri aktardı. Polislerin açığa alındığını duyurdu.

Radikal, “Bu da Samsunlu Samast”: Fotoğraflı manşet olarak haberi veren gazete BDP’lilerin tepkilerini öne çıkardı. Polislerin açığa alındığını duyurdu.

Sabah, “Polis arkada yumruk önde”: Manşet yanından polis ihmalini vurgulayan gazete polislerin açığa alındığını duyurdu.

Taraf, “Türk’e organize yumruk”: Haberi sürmanşetten veren gazete polis ihmalini vurguladı, “azmettirenlerin” ortada olmadığını söyledi. Sırrı Sakık’la röportajı aktardı.

BDP’yi, Türk’ü suçlayıp hedef gösterenler

Güneş, “CHP’ye benzemeyiz”: BDP’nin tepkisini odağa alan gazete bunu “tehdit” olarak niteledi. Erdoğan’ın telefon ettiğine de yer verildi.

Sözcü, “Ahmet Türk’e yumruk”: Haberi manşetten veren gazete Türk’ü hedef gösterdi. “Olacağı buydu dedirten olay” nitelemesini kullanan gazete spotta “PKK karşıtı bir genç PKK yanlısı açıklamaları yüzünden eleştirilen Ahmet Türk’ü yumrukladı. Ağzı burnu kanayan Türk zor kurtuldu” dedi. “Sakık saldırganı tehdit etti”, “Polis Türk’ü kurtardı” diyen gazete BDP’lilerin tehditler savurduğunu öne sürdü.

Mistik yorumlar

Takvim, “Bulanık Tahrik”: Haberi manşetten veren gazete davada sanığın “terör örgütü yandaşları üzerine ateş açtığını” vurguladı, eski DTP’nin yasaklı isimlerinin duruşmayı izlediğini söyledi ama “kimin tahrik ettiği” sorusunu cevaplamadı. Polislerin açığa alındığını duyurdu. İktidar ve muhalefetin kınamasına yer verdi.

Vatan, “Tehlikeli yumruk”: Sürmanşetten haberi gören gazete Türk’ün sağduyu çağrısını, BDP’lilerin tepkisini ve gelişmeleri aktardı. Polislerin açığa alındığını duyurdu.

Zaman, “Ahmet Türk’e adliye çıkışında provokatif saldırı”: Haberi fotoğrafsız duyuran gazete gelişmeleri aktardı, polislerin açığa alındığını duyurdu, Erdoğan’ın telefonunu da belirtti.

Diğerleri

Vakit haricinde diğer gazeteler çeşitli büyüklüklerde haberi ilk sayfadan verdi ya da duyurdu. Bu haberlerin bazıların saldırganın değil mağdurun kimliği öne çıkarılarak ya da olayın kimi parçaları geride bırakılıp diğerleri öne çıkarılarak anlam verilse de açıkça bir tavır alınmadı.

Akşam, “Samsun’da Türk’ün Burnuna Yumruk”: Gazete saldırıyı fotoğraflar verdi, saldırganın ismini açıkladı, başbakanın Türk’ü aradığına yer verdi.

Bugün, “Ahmet Türk’e Çirkin Saldırı”: Gazete ilk sayfadan küçük bir kutuda haberi gördü.

Habertürk, “Türk’e Yumruk”: Sürmanşetten haberi veren gazete Türk’ün, Erdoğan’ın açıklamalarına, saldırganın “öldüreceğim onu” dediğine yer verdi. “Ya silahı olsaydı” diye sordu. Polislerin açığa alındığını duyurdu.

Hürriyet, “Türk’e Samsun’da Yumruklu Saldırı”: Spota saldırgan grubun “niye geldiniz” tepkisiyle giren gazete Türk’ün ve Erdoğan’ın açıklamalarına da yer verdi. Sakık’ın saldırgana tekme attığı bilgisini ilk sayfaya çıkarttı.

Milli Gazete, “Türk’e yumruklu saldırı”: Haberi tek cümleyle ilk sayfada gören gazete yorumsuz verdi.

Star, “Türk’e çirkin saldırı”: Manşet yanından haberi veren gazete gelişmeleri aktardı; Erdoğan’ın telefonunu belirtti. Polislerin açığa alındığını duyurdu.

Tercüman, “Burnunu kırdılar”: Bulanık’taki davayla ilgili bilgiyi ve Erdoğan’ın telefonunu vurguladı.

Türkiye, “Ahmet Türk’ün burnu kırıldı”: Fotoğrafsız ve tek cümlelik bir haber şeklinde duyurdu.

Yeni Şafak, “Çirkin saldırı”: Gelişmeleri aktaran gazete Sırrı Sakık’ın tekmesine ve Erdoğan’ın telefonuna da yer verdi.

İnternet

Yaygın medyada örtük olarak işlenen ırkçı, ayrımcı yorumlar, yazarın anonim kalabildiği İnternette faş ediliyor. Bazı durumlarda medya da bu söylemin yaygınlaşmasına yardımcı oluyor. Gerçeği ortaya çıkarma çabası böylesi bir filtreden geçirilmeden yayınlanınca kolaylıkla bu gibi bir saldırıya meşruiyet kazandırmak isteyenlerin propaganda alanına dönebiliyor.

Bir örnek; Cihan Haber Ajansı, saldırganın çalıştığı işyerinin sahibiyle görüşerek bir haber servise verdi. Ağabali Caddesi’ndeki Topaloğlu Oyun Salonu’nun sahibi Kazım Topaloğlu’nun sözleri şöyle:

“Ne oldu şimdi. Her Türk vatandaşının yapabileceği şeyi yaptı. Bizim askerimizi, vatandaşımızı her şekilde eziyorlar. Buraya niye gelmişler, önce onu bir kere söylesinler. Benim yanımda normal işçi olarak çalışıyordu. Orada askerlik yaptı, oradaki pozisyonların hepsini biliyor. Mardin’de askerlik yaptı. Oranın verdiği psikolojiyle, orada askere davranış şekilleri. Görüyoruz televizyonlarda. Ben yaşamadım ama o yaşamış. Her Türk vatandaşının yapabileceğini yaptı. Ben de onunla gurur duyuyorum.”

Aynı söylem “yakın arkadaşı” Ufuk Dur’un ağzından da tekrarlanıyor:

“Bir ayın içinde 9 tane şehit geldi. İsmail de onu gördü. Kendisi benim arkadaşımdı. Onu gururuna yediremedi. Türkiye Cumhuriyeti plakalı arabaya biniyor, Türkiye Cumhuriyeti’nin neyini savunuyor. PKK’nın neyini savunuyor. Hepsinin arabasında kırmızı plaka var. Neyin peşindeler. Gelmiş Samsun’a burada mahkemeye çıkacak. Başka mahkeme yok mu. Destekliyorum tabi niye desteklemeyeceğim. Burası Türkiye Cumhuriyeti ve laik bir Cumhuriyet.”

Ajansın bu haberi gazetelerde büyük ölçüde elenerek yayınlandı fakat İnternet sitelerinde açıklamalar hızla yaygınlaştı.

Forumlardaysa çok sayıda ırkçı ve şiddet içeren yorum yayınlandı. Bir örnek wowturkey.com’dan “ahmetgülen” mahlaslı kullanıcı tarafından girilmiş:

“Bu tür pkk yardakçısı parti üyeleri (bu nedenle partisi kapatıldı, siyasi yasaklı oldu) dayağı değil, yaşamayı bile haketmiyor. Bunlar bizim çocuklarımızın katilleri. Katile yumruğu kınıyor birileri. (…)emniyet müdürünü görevden alıyorlarsa yandık demektir. Artık Türküm demeyede korkacağız böyle giderse. Sen ırkçısın deyip içeri alırlar insanı.”

Bu ve benzeri yorumlarla nasıl mücadele edileceği Uluslararası Hrant Dink Vakfı tarafından hafta sonu düzenlenen “Nefret Suçu ve Nefret Söylemi” konferansının da konusuydu. Gazetecilerin ayrımcılıkla mücadeleyi sorumluluk olarak benimsmesi, yöneticilerin de bunu meşru görmeden mücadele yollarını araştırması gerekiyor. (Erhan ÜSTÜNDAĞ – Bianet)