Home , Avrupa , SARAY GÜVEN’in Katil Zanlısı Hakim Karşısındaydı

SARAY GÜVEN’in Katil Zanlısı Hakim Karşısındaydı

20 Ağustos ‚ta kaçırılarak katledilen ve cansız bedeni Münster yakınlarındaki Dieburg’ta ormanlık bir alanda bulunan Saray Güven ‚in katil zanlısının, 5 Haziran’da Darmstadt Eyalet Mahkemesi’nde ilk duruşması yapıldı.

Yeni Kadın ve ATİF üyelerinin de takipçisi olduğu duruşma saat 9.00’da başladı.

Savcı Nico Kalb’in okuduğu iddianameyle başlayan duruşma, katil zanlısı H. Tandoğan ‚ın hazırladığı ve avukatının okuduğu kısa savunmanın sunumuyla devam etti. Bir anlamda ’susma hakkını‘ kullanan zanlı, sadece ismini söylemekle yetindi.
Görgü tanıklarının ifadelerinin yanı sıra Tandoğan ‚ın eşi ve kızının da çağrıldığı duruşmada Saray Güven ‚in kızı da bilgilerini aktaran, ifade verenler arasındaydı.

Savcının okuduğu suç isnatinda ‚Saray’ın evinin önünden kaçırıldığı, ‚Shizophrenie-Medikament Clozapin‘ ile bayıltılıp, tecavüz edildikten sonra başından ve boğazından aldığı darbelerle öldürüldüğü ve son bulunduğu yere bırakıldığı‘ belirtilirken, katil zanlısının ifadesi ise bu suç isnatı reddedilerek ‚SARAY’ı öldürmediği‘ şeklinde belirtilmiş.
Ülkemizin kadın katili profillerinden bildiğimiz, kadını katletmenin meşrulaştırılması gerekçeleri ve cinsiyetçi bakış açısı, kadını karalayan, onursuzlaştırma ve itibarsızlaştırma çabaları, eril dil, erk yaklaşım katil zanlısı Tandoğan’ın da ifadesinin temelini oluşturduğu açık.
Alman yasaları doğrultusunda böylesi durumlarda verilebilecek en üst ‚ceza‘ sınırının 15 yılla sınırlı olduğu, ‚Iyi hal indirimi, sağlık raporlarının sunumu, bilirkişi kurulunun zanlıya yönelik değerlendirme ve tespitleri‘ de eklenince buradaki yasalar da e erk’ek yasa olmaktan öte gitmemektedir. Dolayısıyla ‚Erk’ek katlediyor, devlet koruyor ‚ doğru tesbitimiz hangi coğrafya ve ülke olursa olsun kadının aleyhine işletilir durumdadır.
Önemli olan nokta, böylesi durumlarda daha fazla Saray’ların katledilmemesi için özellikle kadın örgütlerinin yaşadığımız Avrupa ülkelerinde de hiç de az olmayan şekilde, giderek hızlıca artış gösteren kadına yönelik her türlü şiddete ve kadın kırımlarına karşı kadının birlikte gücünü örebilmeyi, birlikte duruş sergilemeyi gösterebilmektir.
Ne yazık ki, Saray’ın kaçırılması ve katledilmesi süreci ardından gösterilen duyarlılık ve sahiplenme mahkeme salonuna yansıtılamamıştır.
Yaşadıklarımızı ve katledilen kadınlarımızı unutursak, şiddetin çok boyutlu artmaya devam edeceği UNUTMAMALI.
Kadına yönelik her türlü şiddeti uygulayan erk zihniyetle, kadınları katleden kadın düşmanı pratikler sistemin erkeğe bahşettiği kanallardan beslenmektedir. Bu kanalları tıkamak ve yok etme mücadelesini birlikte güçlü kılmak kadınların ve kadın kurum/örgütlerinin zorunluluğudur.
Temmuz ayına kadar devam edecek olan duruşmaları başta kadın kurumları olmak üzere kadına yönelik her türlü şiddete hayır diyenlerin Saray’ı sahiplenmesi, ‚Daha fazla Saray’lar katledilmesin‘ sloganının sadece söylemde değil mahkeme salonlarında devletin şiddetine ve erk’ek yasalarına karşı da eylemselleştirilmesinde gerekli duyarlılık ve sahiplenme gösterilmek zorundadır.
SARAY’ı geri getiremeyiz ama Sarayların katledilmesinin önüne gücümüz oranında geçebiliriz.