Anasayfa , Köşe Yazıları , Oh yaa! Seni Başkan Yaptırmadık ya!

Oh yaa! Seni Başkan Yaptırmadık ya!

metin aycicekMegaloman diktatöre karşı uyarırken zaman zaman toplumu korkuttuğuma dair eleştiriler almıştım. Oysa sokakta izlediğimiz kadın cinayetlerindeki çok hızlı artış korkutuyor beni. İş kazalarının kayıp işçi sayısı yüz’lü rakamlara ulaşmasa gazete sayfalarına girememeleri beni korkutuyor ve toplumun da bu korkuyu anlaması ve yaşaması gerektiğini düşünüyorum. Halklar giderek daha fazla ayrıştırıldılar bu 13 yılın içinde ve halkların birlikte yaşamama isteği giderek büyüyor bu toplum içinde ve bu beni korkutuyor. İşçi ücretleri bir simit iki çay beslenmesine de yetemeyecek düzeylerde. Bilim öldü ölecek bu toplum içinde ve bu beni korkutuyor elbette. Ve toplumun da benim korkumu paylaşarak, korkunun yarattığı saldırganlığa karşı savunma güçlerini bütünleştirmesini istiyorum.

Benim korktuklarımdan korkanlar, benim gibi oyunu HDP’ye vererek büyük oranda yok ettiler korkularını.

www

Bir satırlık bir seçim programı spotu idi bu. Kifayetsiz muhterisin onca yalanına, sınır tanımaz tehditlerine ve ahlâki tanımlarda yer bulamayan çirkin yöntemlerine rağmen Anadolu-Mezopotamya halklarına verilen söz yerine getirildi: Onu başkan yaptırmadık.

Türkiye Cumhuriyeti büyük bir çetenin; aile boyu bir hırsızlık şebekesinin; bakanlardan, bakan çocuklarından oluşan bir organize suç örgütünün büyük soygunun üzerini örtmek için mafya babalarını andıran liderlerin mafya liderlerini andıran tehditlerine kulak asmadı. Halklar HDP için değil, kendi gelecekleri için verilen stratejik oylarla birlikte onun başkanlık yolunu kesti.

Şimdi kafamız dimdik, “ohh ya, seni başkan yaptırmadık ya!” diyerek onurumuzla oynayan, aklımızla dalga geçen bu megalomanın sultanlık ihtirasından kurtulmanın hazzını yaşıyoruz.

HDP, sözünü yerine getirerek onu başkan yaptırmadı.

www

İkinci sözümüz de elbette yerine getirilecektir: HDP, içinde AKP’nin yer aldığı hiçbir hükümet formülünde yer almayacak, içerden ya da dışarıdan desteklemeyecektir. Gerçekte 2007’den başlayarak, iktidarının zirvesindeyken çöküş sürecine giren çıkar örgütü AKP, iktidar gücünü kaybettikçe daha hızla eriyerek ve parçalanarak tarihin çöp tenekesine atılacaktır. Oysa Fethullah Gülen olayıyla birlikte esas olarak rant dağılımına bağlı çıkar ilişkilerinin çatışmalı batağına giren AKP kurmayı, bu olaydan dersler edinerek demokratik yönelişlere girmek yerine, iktidarın gücünü sınırsız kullanan diktatoryal bir yönetimi çözülüşü engelleyebilecek bir çözüm olarak saptadı.

İktidarın giderek şiddete yönelmesi, çevresindeki ilişkilerde yarattığı öfkeyi algılamak yerine, paranoik bir ruh halinin gelişmesine neden oldu. Tayyip Erdoğan AKP’nin bu yönelişinin sembolik ismi olmaktan başka bir özgünlüğe sahip değildir. Korku hali durumu AKP kurmaylarının bütününün ruhi birliğinin ortak adı oldu. Ve Ağrı’dan başlayarak süren Adana, Mersin, Erzurum ve Diyarbakır olayları bu ruh halinin dışa vurumundan başka bir şey değildir. Kendilerini kurtarmak için dünyayı bile ateşe verebilecekleri gerçeği, Neron-Hitler geleneğinin içindeki her diktatoryal sistemin yaşadığı ortak özellik değil midir?

www

Peki, HDP’nin zaferi ne demektir? HDP’nin zaferi, başkanlık sistemi ‘sizlere ömür’ demektir! HDP’nin zaferi, meclisin AKP diktatörlüğünün çiftliği olmaktan kurtulması demektir! HDP’nin zaferi, HDP artık fiilen de meclisin anahtarı olacak demektir! Yani, artık bu meclisin gerçek bir muhalefete kavuşacağı anlamına gelmektedir HDP’nin zaferi!

Bu zafer, önünde bir sol güç olmayan ve bu nedenle sadece arkasındaki sağın düşünce ve eylemleriyle rekabete girişen CHP’nin de, artık solunda yer alan HDP ile sıkıştırılarak, biraz daha sosyal demokrasiye yönelmesine neden olacaktır. Bu rekabet nedeniyledir ki CHP giderek gerçek bir sosyal demokrat güç haline gelebilir, gerçek bir sistem içi muhalefet olabilir.  Bu seçimlerde bile 90 yıllık devlet geleneğinin klasik örneği olan devlet partisi CHP’nin HDP’den etkilenerek hangi yeniliklere adım attığının örnekleriyle doludur.

Yani HDP hep büyümelidir. Çünkü değişimin önünde direnmek artık mümkün değildir. HDP büyüdükçe, yani daha fazla Türk, Ermeni, Laz, Çerkez, Asuri, Süryani, Alevi, Ezidi, Musevi, Hıristiyan ve diğer yaşam ya da inanç tercihleri ve halklarla eşit ve özgür bir yaşam ideali içinde kucaklaştıkça “barış, demokrasi ve özgürlükler” artık soyut kavramlar alanından kurtularak, emekle somutlanan bir yaşam alanında kendilerini yeniden var edebilirler.