Anasayfa , Avrupa , NSU tarafından katledilen Taşköprü Adı, Öldürülmesinin 13.Yıldönümünde Sokakta Yaşayacak

NSU tarafından katledilen Taşköprü Adı, Öldürülmesinin 13.Yıldönümünde Sokakta Yaşayacak

tasköprü3HAMBURG-26-06-2014- Almanya’da 27 Haziran 2001’de aşırı sağcı NSU terör örgütü mensupları tarafından kendi manav dükkanının bulunduğu Schützen sokağında öldürülen Süleyman Taşköprü’nün ismi, vurulduğu sokağın paralelindeki Kohlentwiete sokağına verildi. Irkçılığa karşı bir mesaj olarak değerlendirilen resmi törenle, ilk kez bir NSU kurbanının adı bir sokağa verildi. Konuşmacılar Taşköprü ismininin verilmesini Altona Belediyesi’ne sunan, Sol Parti ile SPD’nin de destek verdiği önerge sahibi Yusuf Uzundağ’a, girişiminden dolayı teşekkür ettiler.

Türkiye kökenli göçmenlerin yoğun olarak yaşadıkları Altona Belediyesi (SPD) tarafından düzenlenen törene Süleyman Taşköprü’nün babası, annesi ve kardeşinin yanı sıra Federal Hükümetin Göç, Mülteci ve Uyum’dan Sorumlu Bakanı Aydan Özoğuz, Hamburg Kültür Senatörü Prof. Barbara Kisseler, Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, sokağa Taşköprü isminin verilmesi önergesini sunan Belediye Meclis Üyesi Yusuf Uzundağ (Yeşiller), eyalet milletvekilerindenChristiane Schneider (Sol Parti), Kazım Abacı (SPD), Filiz Demirel ( Yeşiller) ile Hamburg Başkonsolosu Fatih Ak, NSU cinayetleri konusunda ombudsman olarak atanan Barbara John ile Altona Yeşiller Meclis Başkanı Frank Toussaint katıldı.

Tören esnasında bir grup sessiz gösterici ellerindeki dövizlerle NSU soruşturmasının detaylı olarak baştan araştırılmasını talep ederek, Taşköprü adının neden vurulduğu sokak Schützenstraße’ye verilmediğini sordular.

Taşköprü Adının Paralel Sokağa Verilmesi Tartışma Başlattı

NSU kurbanı Süleyman Taşköprü isminin Neonazi terör örgütü mensuplarınca vurulduğu sokak Schützenstraße’ye değil de, paralel bir sokağa verilmesi, anti-faşist çevrelerde tartışma başlattı. Bir dönemdir devam eden bu tartışmalara ışık tutması açısından, aralarında Hamburg’da Sağ’a Karşı Birlik, inisiyatifinin de yer aldığı, çeşitli grupların ortak yayınladığı bir açıklamaya yer veriyoruz.

Tartışmalara farklı yelpazeden bakan işte o açıklama:

Bir Sokağa İsmini Vermek, Olayı Açıklığa Kavuşturma Yerine Geçemez

Süleyman Taşköprü 27 Haziran 2001’de Hamburg’da sağcı terör ağı NSU (Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü) tarafından öldürüldü. Onüç yıl sonra şimdi bir sokağın adı değiştirilerek O’nun ismi veriliyor.

 

Biz de bugün Süleyman Taşköprü’yü anıyor ve isminin bir sokağa verilerek sürekli anılmasını selamlıyoruz. Ancak ismi verilen sokak, içinde öldürüldüğü dükkanın yer aldığı Schützenstrasse değil, onun paralelindeki Kohlentwiete adlı sokaktır. Büyük bir bölümünde kimsenin oturmadığı harabe bir alan olan ve insanların gelip geçmediği sapa bir sokaktır burası. Neden Schützen­strasse’nin adının değiştirilerek onun isminin verilmediğinin gerekçesi olarak, Hamburg’da tarihi sokakların isimlerinin değiştiril­meyeceğine ilişkin bir yasa öne sürüldü. Oysa 2013 yılında Wandsbeker Strasse’nin adı Hamburglu işadamı Werner Otto için Werner-Otto-Strasse olarak değiştirilmesi mümkün olurken, aynı şey Süleyman Taşköprü için geçerli olmuyordu.

Hamburg Kenti, bir sokağa NSU kurbanlarından birinin adını vermekle açıktan övünüyor. Kassel’de NSU tarafından öldürülen Halit Yozgat’ın isminin orada bir meydana verildiği bu arada unutuluyor. NSU 2011’de artık açığa çıktığında, Hamburg’un resmi makamları olayın eksiksiz açıklığa kavuş­turu­lacağı sözü verilmişti. Yaklaşık üç yıl sonra durum şudur: Sorumlu devlet daireleri –polis, anayasayı koruma örgütü ve savcılık- her türlü açıklığa kavuşturma çabasını engelliyorlar. Resmi ağızların söylemine göre, Aslında Hamburg’da her şey yolunda gidiyor!

Ancak yakından bakıldığında üzerinde çalışılması gereken temel noktalar var.

Almanya çapında olduğu gibi, Hamburg Polisi için de kurumsal ırkçılığı içeren tek yanlı soruşturmalardan söz etmek gerekir. Hamburg’da tanıklarca olayın arkasında ırkçılığın yattığını belirten pek çok bilgiye rağmen, sürekli organize suç yönünde soruşturma yapılmıştır. Hamburg Eyalet Kriminal Dairesinin olayların arkasında “neonazi motifler” olup olmadığı da titizlikle” incelendi şeklindeki açıklamasını doğrulayacak hiçbir kanıt dosyada bulunmamaktadır. Hamburg Savcılığı 2003’de soruşturmayı durdurmuştur ve seri cinayetler devam etmesine rağmen bu 2005’de kadar  öylece kalmıştır. Daha sonra Almanya çapında kurulan Boğaziçi adlı özel soruşturma komisyonunda Hamburglu görevliler, olaylarda neonazilerin olabileceği yönündeki bir durum analizini derhal reddetmişlerdi. Böylece bu yaklaşım asla kamuoyuna açıklanmadı.

Hamburglu önde gelen neonaziler 1990’ların başında Doğu Almanya’da neonazi ve sağcı terörist yapıların örgütlenmesinde belirleyici idiler ve Türingen ile çok sıkı ilişkileri vardı. Oralardaki eylemlerin Hamurg’dan yönetildiğine ilişkin ifadeler de sözkonusudur. Mundlos, Böhnhardt veZschäpe ile şahsi buluşmalarda belgeli olarak kanıtlanmıştır. Hamburg Anayasayı Koruma Örgütüne inanacak olursak, o bu çevreyi yakından izliyormuş ve hala da izlemekteymiş, ama sonradan tayin edici önemdeki istihbarat bilgileri ya atlanmış ya da bugüne kadar korunmuş.

Hamburg Anayasayı Koruma Örgütüne,  naziler içindeki bir ajanı tarafından “NSU/NSDAP” etiketli bir CD verildiği, Mayıs ayında kamuoyuna duyuruldu. Hamburg Eyaleti Anayasayı Koruma Örgütü başkaca bilgi vermekten sakındı. Kayanağını saklamak, olayları açıklığa kavuşturma görevinin önüne geçti.

Cinayet kurbanının kızkardeşi Aysen Taşköprü, Cumhurbaşkanı Gauck’a yazdığı bir açık mektupla cevap istedi. Onun tek istediği buydu. Tam da bu istek, Hamburg devlet makamlarınca ısrarla yerine getirilmedi. Dahası komisyon toplantılarında bu cevapları arayanlara gülündü

Şurası artık açık-seçik bilinmelidir: Hamburg için açıklığa kavuşturulacak çok bir şey vardır. Bir sokağa isim vermek, açıklığa kavuşturma görevinin yerine geçemez. Öyle bir çizgi çekilerek, bu dosya kapatılamaz. Buna karşılık, Taşköprü Ailesi adına müdahil avukatların Hamburg’da bir parlamento araştırma komisyonu kurulması talebi doğrudur. Hessen ve Kuzey Ren Vestfalya eyaletlerinde mümkün olan şey, Hamburg’un gündeminde de yer almalıdır.

 İmzalayanlar:

Hamburger Bündnis gegen Rechts

Radiosendung (FSK) „Ein Prozess – Ein Land – Keine Gesellschaft – Viel NSU“, Vorbereitungsgruppe der Veranstaltungsreihe „Vom rassistischen Normalzustand zum Nationalsozialistischen Untergrund“



SENATÖR KISSLER: SOKAK İSİMLERİ YAŞANAN OLAYLARIN UNUTULMAMASINI SAĞLAR

2000-2006 yılları arasında 8’i Türkiye kökenli 10 kişiyi öldüren NSU terör çetesinin üçüncü kurbanı (27 Haziran 2001) Taşköprü’nün öldürülmesinin 13. yıldönümünde konuşan Senatör Prof. Kisseler,

“ Aşırı sağcı şiddet unutulmasın diye bugün bu sokağa onun ismini veriyoruz.  2012 yılının Aralık ayında Schützen sokağına iki anıt taş dikilidi. Birinde öldürülen 10 kurbanın ismi yazılı. ikincisinde ise, Taşköprü’nün. Hem o’nu onura etmek, hemde olayın açıklığa kavuşması ayıbının bu kadar uzun sürmesine karşıbir uyarıdır. İsminin bu sokağa verilmesiyle ırkçılığa müsamaha gösterilmeyeceğinin mesajını vermek istiyoruz. Karşılklı saygı ve barış içinde yaşamanın yolu buradan geçmektedir. Hamburg gibi dünyaya açık bir şehirde tüm yurttaşlar ancak böyle güven içinde yaşayabilirler. Sokak isimleri hem insanları onurlandırır, hem de yaşanan olayların unutulmamasını sağlar” dedi.



GÖÇ, UYUM VE MÜLTECİLERDEN SORUMLU BAKAN AYDAN ÖZOĞUZ TAŞKÖPRÜ AİLESINDEN ÖZÜR DİLEDI

Federal Hükümetin Göç, Mülteci ve Uyumdan Sorumlu Bakanı Aydan Özoğuz (SPD) ise, ” 4 Kasım günü bir banka soygunu sonrası polis takibindeki iki kişi intihar etti. Bir kadın da kaldığı evi ateşe verdi.10 kişinin ölümünden sorumlu, Köln Keup sokağını bombalayan ve 14 banka soygunu gercekleştirenlerin aynı kişiler olduğu açığa çıktı. Sevgili Taşköprü ailesi bugün sizden özür diliyouz.Bu özür ayni zamanda resmi daireler, toplumun büyük bir kesimi ve basın adınadır. Sizler uzun seneler toplumdan dıştalandınız. Keup sokağı olayındaki gibi, polis soruşturması yakınlarınız ve aileniz arasında sürdürüldü ve yalnızlığa terkedildiniz” dedi.

AYDAN ÖZOĞUZ’DAN İLK KEZ ALMANYA YARGI SİSTEMİNE IRKÇILIK KONUSUNDA SERT ELEŞTİRİ

Bakan Özoğuz Başbakan Merkel’in konuşmasını örnek gösterip, verilen sözlerin yerine getirlmediğine değindi.

Başbakan 23 Şubat 2012’deki bir anmada şunlari söylemişti.” Cinayetleri işleyen suçluların, yardımcılarının ve arka plandakilerin açığa çıkarılması için tüm eyaletlerdeki birimler, daireler en yüksek kapasiteyle çalışmaktalar.Hukuk devleti çerçevesinde gerekenler yapılacaktır.” Bu konuşmanın üzerinden iki yil geçti. Federal Parlamentodaki araştırma komisyonu üyesi olarak, polisin, soruşturma komisyonunun ve istihbaratın yaptıklarına dönüp bir baktığıimda cevaptan çok, sorular vardır.,

Nasıl oldu da senelerce resmi dairelerin haberi olmadan bunlar yaşandı? Araştırma komisyonu şu sonucu göstermiştir. Cinayetler polis ve Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından ya görmezden gelindi ya da zararsız gibi gösterildi. Almanya’da resmi daireler, politikacılar, toplumun geniş bir kesimi ve basın aşırı sağ tehlikesini dikkate almadığı gibi, senelerce küçümsemiştir.Poliste, istihbaratta, adli çevrelerde ve yargı sisteminde göçmen kökenlilerin oranı yükseltilmeli ve bu dairelerde çalışanlar ırkçılıK konusunda bilinçlendirilmelidir” dedi.



CEM ÖZDEMİR: ANAYASAYI KORUMA ÖRGÜTÜ YENİDEN İNŞA EDİLMELİDİR

Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir ise, NSU tarafından öldürülen Süleyman Taşköprü’nün geride kalanlarının yıllarca acılarıyla baş başa bırakıldığı belirttikten sonra, ailesinin 10 yıldan fazla bir zaman olayın faili muamelesi yaşadığına değindi. “Alman devleti, yargı sistemi ve politikacıları NSU cinayetlerini tam manasıyla açıklığa kavuşturma sorumluluğuyla karşı karşıyadırlar” dedi. Bugüne kadar Federal Parlamentodaki yapılan NSU Araştırma Komisyonlarından yeterince sonuç alınamadığına değinen Özdemir, cinayetlerin tam manasıyla çözülebilmesi için ikinci araştırma komisyonuna ihtiyaç vardır açıklamasına yer verdi.

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDEN KALANLARLA IRKÇILIĞA KARŞI MÜCADELE OLMAZ

Cem Özdemir, Alman istihbarati ve polisinin sağ gözü kör olmamalıdır açıklamasından sonra, ” Görülmektedir ki Anayasayı Koruma Teşkilatı ve polisinin ihmali haddinden fazladır. Aşırı sağ ile mücadele için genç, dinamik ve olaylardan haberdar bir teşkilata ihtiyaç vardır” dedi.Özdemir konuşmasında, “İstihbartta köklü bir değişiklik yapılmalıdır.Hatta tam manasıyla fesh edilmelidir. Almanya’nın elbette ki Anayasayı Koruma Örgütüne ihtiyacı vardır, ama aşırı sağ ve ırkçılıkla mücadele konusunda tecrübeli olan, soğuk savaş döneminden kalanlarla değil elbette ki” dedi.                   (Adil Yiğit-Avrupa Postası)