Home , Köşe Yazıları , ‘Milli’ eğitim Almanya’da – Elif Sonzamancı

‘Milli’ eğitim Almanya’da – Elif Sonzamancı

Yurt dışında referandum dolayısıyla oy verme işlemi devam ederken, Türkiye, Almanya gündeminin üst sıralardaki yerini koruyor. Lakin mevzubahis olan sadece referandum oylamaları, halkın sandıklara gitmesi değil elbet; Erdoğan’ın bir süredir başlattığı, ‘direk’ münakaşanın iç politikaya yansıması. Erdoğan’ın ‘Ey Almanya’ tehditleri ve Nazi benzetmeleri arta dursun, Almanya’da AKP’nin ajanlaştırma skandallarına yönelik her geçen gün argüman sayısı artıyor. DİTİB imamları, MİT’in Almanya’daki faaliyetleri derken, şimdi de Almanya’daki Türkçe derslerine müdahale gündemdeki yerini aldı.

Eğitim sisteminde reform adı altında dindar, milliyetçi, düşünmeyen, sorgulamayan bir kuşak yetiştirmeyi esas alan AKP, taraflı bir müfredatla bu kuşağı yönlendirmeye çalışıyor. AKP, yetenekleri ortaya çıkaran, bilimsel ve sanatsal temelli bir müfredattan çok, farklılıkları daha da öteleyen, ırkçılığı yükselten, Türk-İslam çizgisinde bir model benimsiyor. Zaten bu konuda sabıkalı olan eğitim sistemini, daha da tutucu hale getirerek, genç kuşakları etki altına almayı hedefliyor.

Bu çizgiyi Almanya’ya da taşımak isteyen AKP, okullarda verilen Türkçe derslerinde, müfredatı kendi ihtiyaçlarına göre belirlemek istiyor. Haftalık olarak yayınlanan Welt am Sonntag gazetesinde AKP’nin eğitime müdahalesini eleştiren bir haberde; Türkçe öğretmeyi, dolayısıyla kültürel değerleri de aktarmayı hedef alması gereken Türkçe derslerinde Ankara tarafından belirlenen siyasi gündemlerin ele alınması eleştirildi. Bu ne demek: AKP’nin kendi propagandasını derslere taşıması demektir. Nitekim bu haberler yeni değil. Daha önce de eğitimcilerin derslere katılan muhalif insanları ispiyonlamasının istenmesi basına yansımıştı.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Almanya’ya gönderilen 503 öğretmen 8 eyalette ders veriyor. Türkiye’nin Almanya’daki başkonsolosluklarına bağlı olarak çalışan bu öğretmenler haliyle‚ çocuklara kendi dilleri ve kültürlerini öğretme hedefinden saparak, tamamen AKP propagandasına hizmet eden bir müfredat benimsiyor. Hatırlarsanız Erdoğan bir kaç yıl önce Türkçe derslerin yeterli olmadığını ima etmiş, Almanya’da Türkçe eğitim veren okulların açılmasında ısrar etmiş, bu istemi federal mecliste eleştirilmişti. Erdoğan geçmiş yıllardaki Almanya ziyaretlerinde asimilasyon vurgusunu hep yineledi. Hatta 2008’de bir ziyaretinde ‚asimilasyon bir insanlık suçudur‘ kavramını kullanmıştı. Oysa Türkiye’de Türkçe’den başka bir dilin müfredatta yeri, ders kitaplarında adı bile yok. Eğitim müfredatını tek dil, tek din üzerine kurgulayan Erdoğan’ın bu mütevazi (!) istemi ikiyüzlülüğün ta kendisidir. Tıpkı Avrupa ülkelerine yaptığı Nazi benzetmesinde olduğu gibi. Zira bu uygulamaları kimin pratikleştirdiği istatistiki bilgilerle ortada.

Yine basına yansıyan bir başka haber de DİTİB’e bağlı imamların NRW eyaletinde güvenlik incelemelerine girmek istemediği için, cezaevlerinde görev yapan imamların sayısında ciddi düşüş oldu. İncelemede dini hizmet verecek kişiler hakkında yerel emniyet ve istihbarat örgütlerinden bilgi talep ediliyor. Daha öncesinde DİTİB imamlarına yönelik böyle bir uygulama talep edilmezken, DİTİB skandalları ile birlikte devreye sokulan uygulamanın ardından, cezaevlerinde hizmet eden imamların sayısının 117’den 12’ye gerilediği belirtiliyor. AKP dini değerleri kendi siyasi amaçlarına işte böyle alet ediyor. Çocuklardan, din adamlarına kadar toplumun her kesimini ajan ağına dahil etmek istiyor. Zira eğitim sistemini demokratik, katılımcı, bilimsel ve eşitlikçi bir anlayıştan mümkün olduğunca uzaklaştırarak gelecek vizyonunu tamamlamak istiyor. Fakat bu istemin Almanya’da uygulamaya sokulması mümkün olmayacak.

***

Referandum için oy verme işlemi devam ediyor. Yurt dışındaki 3 milyona yakın seçmenden yarım milyonun üzerinde kişi oy kullandı. Almanya’da ise yaklaşık 1.5 milyon seçmenden, ilk hafta itibarı ile 300 Bin’in üzerinde kişi sandık başına gitti. Katılım geçen seçimlere nazaran oldukça yüksek. Fakat sandık başına gitmeyen önemli miktarda seçmen bulunuyor. 9 Nisan itibarı ile sonlanacak oy verme işlemine dahil olmak hayır diyenler için oldukça önemli. Bu sorumlulukla sandığa gitmekte. Unutmayın; ’Bizim oyumuzla ne değişecek’ anlayışı evet’e hizmettir. Tekler üzerine kurulmak istenen bir sistemin önüne barikatlar yığmak için gidip oyunuzu kullanın. (YÖP)