Anasayfa , Avrupa , Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya Berlin’de Anıldı

Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya Berlin’de Anıldı

BERLİN | 24.05.2020 | Katledilişinin 47. yıldönümünde Komünist önder İbrahim Kaypakkaya ve Mayıs ayı şehitleri için Almanya`nın başkenti Berlin`de 24.05.2020 tarihinde Partizan tarafından bir anma etkinliği düzenlendi.

Anma etkinliğinde yapılan konuşma ve sunumlarda öne çıkanlar şöyleydi;

Türkiye sınıf mücadelesi için yitirdiklerimizden dolayı Mayıs ayı tarihi bir öneme sahiptir. Bu aya kanlı Mayıs denilmesinin nedenlerinden biride sınıf ve özgürlük mücadelesinde bu ay içinde yitirdiklerimizdendir.

  1. yıl önce çeşitli milliyetlerden Türkiye proleteryaısının öncü örgütünün kurucusu ve kuramcısı önder İbrahim Kaypakkaya yoldaş Amed Zindanlarında 90 gün işkencelerden geçirerek katledilmişti. Kemalist faşist rejim, Ocak 1973 yılında esir aldığı komünist önder İbrahim Kaypakkaya`yı 18 Mayıs 1973 yılında ağır işkenceler sonucunda katletti.

Sınıf düşmanları karşısındaki boyun eğmez tavrı ve düşmana bile parmak ısırtan direniş destanı ile, İbrahim Kaypakkaya, Türkiye komünist ve devrimci hareketinin ,,ser verip sır vermeyen“ abidesi olarak komünizm ve devrim panteonunda yerini almıştır.Ama bu panteona onu yerleştiren asıl şey, en başta ve esas olarak onun Marksizm-Leninizm-Maoizm evrensel gerçeğini Türkiye devrimi ile fevkalade kaynaştırma başarısıdır.

Kaypakkaya ,Türkiye’de devrimin yolunu, iktidarın hangi yolla alınacağını basmakalıp teorilerden değil, bizzat ülkenin ekonomik ve sosyal tüm yönlerini analiz ederek, köylü isyanlarını ve toprak işgallerini inceleyerek,15-16 Haziran büyük işçi direnişini tahlil ederek vardığı sonuçlar üzerinden, MLM`yi Türkiye gerçekliğine uygulayarak, Demokratik Halk Devriminin taktik ve stratejik hedeflerini belirlemiştir. Kaypakkaya, o dönemde devletin niteliğini, yönetim biçimini, Kemalist ideolojiyi, Kürt Ulusal Sorunu`nu, Ermeniler başta olmak üzere Türkiye’deki azınlık ulusların durumunu ve proleter hareketin tüm bu sorunlara getirdiği çözümleri en ayrıntısına kadar inceleyerek çözümler sunmuştur.

Proleterya ve devrim açısından yeri kolay kolay doldurulamayacak olan İbrahim Kaypakkaya`yı anmak demek,ondan öğrenmek, onun ideolojik politik hattında yürümek, burjuva-feodal düzeni halkçı bir devrimle, proleterya önderliğinde devrimci sınıfların ittifakına dayanan ,,Yeni Demokkratik Devrim,, yoluyla yıkmak, yerine yönetim Merkezini proleteryanın ideolojik, politik, örgütsel önderliğinin oluşturduğu ,, Demokratik Halk Iktidarı`nı kurmak ve Yeni Demokratik Türkiye`yi yaratarak, kesintisiz ve aşamalı olarak devrimi sürdürmek demektir.

İbrahim Kaypakkaya`yı anmak demek, Leninizm`e ihanetin, davadan geri dönüşün, mevzileri terk edişin, yeni yol arayışlarının yaygınlaştığı, moda olduğu faşizmin en koyu dönemlerinde, I. Kaypakkaya`dan öğrenmek, onun açtığı uzun süreli devrim yolunda sapmadan iktidara yürümek, bir adım dahi olsa geri adım atmamak demektir

Kürtler`in varlığı bile kabul edilmezken Kaypakkaya ulusal soruna getirdiği doğru yaklaşımlar ve Ulusların Kendi Kaderini Tayin Etmesinin şaşmaz savunucusu olmuş, ulusal soruna getirdiği ML çözümlerle ezen ulus milliyetçiliğini mahkum etmiştir. Bu yüzden I. Kaypakkaya`yı anmak ve onu savunmak, onun ulusal soruna getirdiği ML çözümü geliştirip, derinleştirmek ve gerekliliğini yerine getirmektir.

İbrahim Kaypakkaya’nın ardıllarına düşen görev, onun politik hattına sahip çıkmak ,savunmak, geliştirip derinleştirmek ve reformist, revizyonist her türden saldırıların bir daha geri gelmemek üzere derinliklere gömmek, reformizm-devrim ayrım çizgisinde devrimde direnmek, uzun süreli savaş çizgisinde tutunmak, bunu çalışmanın temel içeriği haline getirmek, ama bu nehri besleyen, büyüten, ivme kazandıran yan ve tali mücadele mantığında da inatçı olmaktır.

İbrahim Kaypakkaya`yı anmak, onun reformizm ve revizyonizme karşı mücadele perspektifini savunmak ve bu yolda mücadele etmektir. Kapitalizmin alçaklığını zemzem suyu ile kutsayan, bu tür partilerin gözümüzün önünde göz göre göre Marksizmi soysuzlaştırmalarına izin vermemek, Marx, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedong`un yolunda yürüyen Kaypakkaya’nın açtığı kızıl güzergahta ısrar, inanç ve özveri ile savaşımı sürdürmektir.

Devrim ve Sosyalizme karşı fırtına bulutlarının toplandığı, üst üste binen gericilik dalgalarıyla sınıf ve komşularının yolundan şaşırtılıp, saptırılıp, aldatılıp burjuva yozlaşma tuzağına çekildiği bu elverişsiz koşullarda, devrim ve Sosyalizm`de direnmek, devrimin yükselme dönemlerindeki sahiplenmeden bin kez daha soylu ve daha değerlidir. Mayıs ayı şehitlerimiz devrimi sürdürme kararlığımızın ifadesi olarak yaşamlarını seve seve feda ederek, bunu büyük cüretkarlıkla kanıtlamışlardır.

Burjuva dünyanın cazibesine kapılarak kaypaklaşanların yer kürenin her santimetrekaresi kapladığı, zenginleşmek uğuruna en temel değerlere ihanetin her yerde boy verdiği, burjuva yaşam tarzı ve ideolojinin insanlığın etine kanına sindiği ve de toplumun tüketim budalası uysal birer maymuna dönüştürülerek bilincin krizine sürüklendiği bu zorlu inanç tükenişi döneminde, dejenere olmayı besleyen koşulların bir araya geldiği bu mecrada, bizlere İbrahim Kaypakkaya’nın ardıllarına düşen görev; aydınlık bir geleceğe uzanmanın yegane yolunun Devrim ve Sosyalizm olduğunda ısrar etmektir.

Kapitalizmin yıkılmazlığı ve sağlamlığı üzerine çalan zafer marşlarının sahteliği, her geçen gün daha da açığa çıkıyor. Rahatlıkla şunu söyleyebiliriz ki; yaşanan süreç emperyalizm ve gericilik için umutsuzluğa, ezilen ve sömürülen proleterya ve emekçiler için de umutla dolu gelişmelere işaret ediyor.

İbrahim kaypakkaya’nın 47. ölüm yıldönümünde, şunu bir kez daha yinelemek istiyoruz; yüzlerce şehidin kanı ve canına mal olan Devrim ve Sosyalizm kavgasında dünya ve Türkiye devriminin geleceği yatmaktadır. Bu yüce amaç için, bu geleceği çekip almak ve onların yarım bıraktığı işi tamamlama görevine, kuvvetle sarılmak biz ardıllarına düşen en soylu ve en yüce görevdir.