Home , Köşe Yazıları , Kılıçdaroğlu Yerini Buldu!- Metin Ayçiçek

Kılıçdaroğlu Yerini Buldu!- Metin Ayçiçek

kilicdaroglu-ile-erdogan-in-cenazedeki-karsilasma--1964868Açıkçası ne Kılıçdaroğlu’ndan ne de CHP’den hayırlı bir beklentim olmadığı için Kılıçdaroğlu’nun “dokunulmazlıklara ‘evet’ diyecekleri” açıklaması beni pek de şaşırtmadı. Çünkü “insan ve insan hakları” kavramları, devletçilik temelinde varlığını sürdürmek isteyen bir parti felsefesinde herhangi bir öneme sahip olamaz.
Çünkü CHP ideolojisinin damarlarında dolaşan asil kan, çoğulcu değil ırkçı-milliyetçi; insancı değil devletçi; emek’ci değil halkçı; laik değil Kürdistan’da dinci, Türkiye’de millici bir anlayışı taşımaktadır.
Çünkü CHP, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’yı Almanya ile birlikte savaşa sokarak perişan eden kurucu babası İttihat ve Terakki’nin geleneğine sahip çıkarak, İkinci Dünya Savaşı’nda da Hitler’e destek veren tamamen kendine münhasır bir “Sosyal Demokrat” harekettir.
Çünkü CHP, kurucu babası İttihat ve Terakki’nin Ermeni, Asuri-Keldani halkları üzerinden sürdürdüğü soykırımı Cumhuriyet sistem içinde 28 Kürt katliamı, Dersim, Maraş ve Sivas ile taçlandırmış bir siyasal partinin adıdır. Günümüzde bu sürecin adı Roboski’dir, Varto’dur, Cizre’dir, Sur’dur, Silopi, Nusaybin, Şırnak, İdil, ve bildiğiniz diğer Alevi ya da Kürt kentleridir.
Çünkü CHP meşru hükümeti basarak iktidar olabilmiş İttihatçılığı Cumhuriyet döneminin kanlı askeri darbeleriyle sürdürmüş bir iktidar anlayışının adıdır.
Kılıçdaroğlu ise, CHP’nin kök hücresinin ürettiği bir kopya bile değildir. Irkçı-milliyetçi faşist anlayışın AKP ile ilişkisinin düzenlenmesinde kendisine rol verilen, videolu siyasetlerin ürünü ve politik üretim hatalarıyla malul olarak ortaya çıkmış, kirli yapay bir isimdir. Baştan beri MHP’nin üstlendiği “sağ koltuk değneği” desteğini tamamlayan “sol gibi koltuk değneği” rolüyle yerini korumaktan başka bir derdi yoktur.
><><><><><><
Kılıçdaroğlu, AKP’nin getirdiği “dokunulmazlıkların kaldırılması” teklifine, “anayasaya aykırı” olmasına rağmen „evet“ diyeceklerini; aksi halde “HDP’yi desteklemekle, terörle mücadeleye engel olmakla eleştirilecekleri” korkusunu dile getirdi. Bunu “bedel ödeme” tezi üzerinde şekilleyerek, bu korkakça davranıştan bir kahraman üretmeye çalıştı. Teklifin „Anayasa’ya aykırı” olduğunu kendi ağzıyla da itiraf etti. Ama “anayasaya aykırı” olup olmaması bile onun “HDP korkusundan” daha güçlü bir etkiye sahip değildi. “Böyle bir konuda HDP’yi desteklemekten” ürkmek neyin nesidir? Nasıl bir demokrasi anlayışıdır? HDP yasal seçimlerle parlamentoya girmiş bir parti değil midir? Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır? Bunu söyleyince, HDP’ye yönelik olarak baştan beri aynı şeyi söyleyen MHP’den ne farkınız kalır?
Açıktır ki bu açıklama, Cumhuriyet’in Kürt düşmanlığını, devletin bir cinayet örgütüne dönüşmesini, bir politik istem için direnen küçücük çocuklar dahil sivil halkın ve en azından “kayıtlı” vatandaşlarının yaşadığı kendi kentlerini uzak mesafeden aylardır bombalamasını meşrulaştıran, soykırım ortaklığının ilanıdır.
Bugün oynanan oyun, aslında 7 Haziran seçimlerindeki Kürt başarısından ürkerek 1 Kasım’ı örgütleyen geleneksel devlet aklının, Kürtleri bütünüyle parlamento dışı bırakma planlarının yeni versiyonudur. Son dokuz ayda devlet operasyonlarıyla tutuklanan Kürt siyasetçi sayısının 950 olduğunu hepimiz bildiğimize göre, Kılıçdaroğlu, dokunulmazlıkların kaldırılmasında ilk tutuklanacakların Demirtaş ve diğer HDP’li vekiller olacağını çok iyi bilmektedir. Yani, eskisinde olduğu gibi yenisinde de CHP’nin suç ortaklığıyla gerçekleştirilecek olan yeni bir DEP olayı gündemdedir. Söz konusu olan yasa önerisi, devletin “terör” diye tanımladığı olaylara karşı bir önlem değildir. Çünkü bunun için devletin elinde zaten fazlasıyla anti demokratik yasa vardır. Dokunulmazlık, “terör” adıyla yanyana getirilen Kürt parlamenterler için istenmektedir.
Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada “yürekleri yetiyorsa bizi de alsınlar içeriye” demektedir. Bu söylem bile kamuoyunu aldatmaya yönelik çirkin bir sistem oyunu, bir manipülasyon ve dezenformasyondur. Biliyor ki dokunulmazlıkların kaldırılmasının tek bir hedefi vardır: HDP. Bu nedenle sistemin has partisi olarak kendilerine dokunulmayacağının özgüveniyle rahatça ve üst perdeden üflemektedir.
Sahiden AKP önerisi sadece HDP’ye mahsus bir öneri midir? Eğer böyle algılanıyorsa tarih yeterince doğru okunmuyor demektir. Bugüne kadar yaptığın gibi: Bekle ve gör, sıra sana da gelecek.
><><><><><><
CHP içerisinde elbette özgürlükçü demokrasi yanlısı, halklarla kardeşleşme sevdalısı erdemli kişiler de vardır. Kılıçdaroğlu onları da bloke edebilmek için kardeşi Tayyip gibi hamasete girerek demokratik gelişimin önüne yatmıştır. Sahtekâr, utanç verici eylemini utanç veren bir cehalet söylemiyle savunmaktadır: “Bu ülkeye demokrasi lazımsa, bunun mücadelesini vereceksek hep birlikte vermek zorundayız.”
Kalsın! Senin mücadelen seninle kalsın! Gölge etme, başka beklentimiz yok senden ve gelenekçi partinden.
Katılma ki mücadelemiz senin ırkçı kirliliğinle kirlenmesin!