XİNERE | 09 – 03 – 2010 | Sabahın ilk ışıklarıyla yola çıkıyoruz. Kürdistan dağlarında baharın ilk günleri yaşanıyor. Hava bulutlu, hafiften yağmur yağıyor. Partiya Azadiya Jinên Kurdistan’ın (PAJK) merkezine doğru yol alıyoruz.
Bir yandan dağların görkemi, bir yandan çalışmam için gideceğim yere ilişkin kendi iç monoluğum, diğer yandan bizimle birlikte hareket eden kadın gerilla ile sohbetimiz… Bugüne kadar Medya Savunma Alanları’na birçok ziyarette bulundum. Kadın gerillaların geldikleri düzeyi bizzat onları izleyerek, tartışarak onlarla birlikte günler geçirerek gördüm. Kadın Özgürlük Hareketi 8 Mart’ın 100. yılında tüm kadınlara dünya kadın kurultayına çağrı yapacak. Bugün insanlığın ve kadının çektiği tüm acılara tüm kadınlara ortak mücadele çağrısı yapan bir hareketin ideolojik merkezini yansıtmaya çalışacağım.
Rehberimiz Devrim adında bir kadın gerilla. Devrim bizden daha hızlı yürüyor. Devrim anlatıyor, biz dinliyoruz. Yolun yoruculuğuna rağmen Devrim’in yürüyüş ve konuşma temposu beni oldukça etkiliyor. Dağın zorlu koşullarına kadının nasıl uyum sağladığını da bir kez daha görüyorum. Hep denilir ya ‚Kadın fiziksel olarak güçsüzdür‘ diye. Dağda kadın fiziği de gelişiyor.
Devrim gerillaya 1999 yılında katılmış. 8 Mart’ı ilk olarak gerillada kutlamış. 8 Mart’ın bir sembol olduğunu, fakat dünya kadınları için anlamlı olan bugüne kadın gerillaların mücadeleleriyle daha da anlam kattıklarını söylüyor. Devrim bu düzeye kolay gelinmediğini anlatarak, ‚Bu gün 8 Mart’ın 100. yıl dönümünü karşılıyoruz. Bugün bir hareketiz, partiyiz. Kürt kadınları olarak bütün alanlarda örgütlüyüz. Dünya kadınlarına ortak mücadele çağrısı yapıyoruz. Kürt Kadını kendini tanıdı. Mücadele ateşinin içinde bilincinde, ruhunda, bedeninde bombalar patlatarak kendini yeniden yarattı. Şehit yoldaşlarımızın bize bıraktığı miras üzerinden 8 Mart’ın 100 yıldönümüne daha fazla mücadele azmi ve cesaretle giriyoruz‘ diyor.
Kadınlar kendi sistemini oluşturmuş
Kısa bir yokuş çıkışının ardından Devrim geldiğimizi söylüyor. Kampa girerken bir kadın gerilla bizi fark ediyor. Hızla yanımıza gelerek ‚Hoş geldiniz‘ diyor. Bir mangaya doğru yol alıyoruz. Gittiğimiz mangada bir grup kadın gerilla var. Karanfil kokulu çayı yudumlarken gözlerimi manganın içinde dolaştırmaktan alıkoyamıyorum. Manga bir evin sadece bir odası olabilecek boyutlarda. Ama burada 5 kadın gerilla birlikte yaşıyor. Duvarın bir köşesinde yapılmış kitaplık dikkatimi çekiyor. Oldukça geniş bir kitaplık ve ağırlıkta kadınlara ilişkin kitaplar olduğu gözüme çarpıyor. Kısa süre sonra yanımıza bir gerilla gelerek geliş amacımızı öğrenmek istiyor. Kendisine 8 Mart’ın 100. yılında kadın gerillaların görüşlerini almak istediğimizi söylüyoruz.
Sonra başka bir mangaya gidiyoruz. Burada bizi PAJK Koordinasyon Üyesi Zilar Sterk ve Zekiye Nurhak karşılıyor. Diğer gerillalar gibi onlarda oldukça sıcak. Kadın hareketinin öncülerinden olan bu iki kadın da birçok alanda kadın özgürlüğü için mücadele vermiş.
8 Mart’ın yaklaşmasının kendilerinde büyük bir yoğunlaşma ve duygusal atmosfer yarattığını anlatıyorlar. 100. yıla daha güçlü girdiklerini ve 100. yılda daha mücadele imkânlarının ve kararlılıklarını daha fazla olduğunu anlatıyor. Zilar Sterk ‚100. yılda Kadın Kurtuluş İdeolojisinin yaratıcısı Önderliğimizin ve kadının özgürlüğüne daha da fazla kilitleneceğiz. Mücadelemizi dünya kadınlarıyla buluşturacağız‘ diyor.
Bu kısa sohbetimizden sonra öğle yemeği zamanı geldi. Yemekten sonra daha büyükçe bir mangaya geçiyoruz ve daha kalabalık bir kadın gerilla grubuyla sohbete başlıyoruz. İlk kez bu kadar kadın gerillayla tartışıyoruz. Melsa isimli kadın gerilla 8 Mart’ın 100. yılında yapacakları çalışmalara ilişkin bilgiler veriyor. Gerillalar öncelikle bu 8 Mart’ın kendileri için arz ettiği anlamdan söz ediyorlar.
Dağda ilk kutlama
İçlerinde uzun yıllar gerillacılık yapmış olanlar da, gerillaya henüz katılmış olanlar da var. Melsa da bu kadın gerillalardan biri. 1993 yılında PKK’ye katılmış. Uzun yıllar zindanda ve mücadelenin değişik alanlarında kaldığını anlatıyor. Melsa bu yıl ilk kez dağda 8 Mart’ı karşılıyor. Melsa, daha önce zindanda ve toplum içerisinde 8 Mart’ı kutladığını fakat hep bir eksiklik hissettiğini söylüyor. ‚Özgürlük alanlarında ilk defa kendimi bir bütün hissediyorum‘ diyor.
Buradan ayrılıyoruz. Gerillalarla vedalaşıyor ve farklı bir çalışma için yeniden yola çıkıyoruz. Akşam olmuş ve yağmur şiddetini daha da artırmış. Bu kez yoğun yağmur altında yürüyoruz.
PAJK merkezinde sohbet ettiğimiz kadın gerillalardan bazılarının 8 Mart’ın 100. yılına ilişkin bize şunları anlattı:
Ronahi Şilan: 100. yılda kapitalist moderniteyi aşarak kadının ve halkların demokratik sistemini yaratacak bir stratejiyle girmek, böyle bir hareketin militanı olmak gerçekten bende büyük moral yaratıyor. 5 bin yıllık erkek egemenlikli sistem hala aşılmış değil. Başta kadınlar olmak üzere halklar üzerinde daha ince politikalarla köleleştirme, sömürü ve katliamlar devam ediyor.
Nesrin Serhat: Kadınlar 100. yılda geliştirdikleri mücadeleyle büyük değerler yarattılar. Gelinen aşamada kadının kendine ilişkin ciddi bir bilinci ve kadın örgütlülüğü gelişti. Artık özgürleşme imkânları daha fazla. Fakat sistemin kuşatması da sürüyor. Açıktan kadın katliamları da sürüyor. Halen Amerika’da 3 dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. Türkiye ve Kürdistan’da halen işçi kadınlar tıka basa dolduruldukları araçlarda can veriyorlar. Ortadoğu’da halen kadınlar namus adı altında katlediliyor. Sistem kadını köleleştirerek tüm toplumu köleleştirme politikalarını çeşitli biçimlerde yürütüyor. Kadın Özgürlük Hareketi olarak 100. yılda tüm kadınları Dünya Kadın Kurultayı’na çağrı yapıyoruz. Tüm farklılıklarımıza karşın biz kadınlar mücadelede ortaklaşarak ataerkil sistemi aşalım.
Leyla Agiri: Ataerkil sistem halkımıza ve kadınlara her cepheden saldırıyor. Kadın bütün toplumsal sorunlara duyarlıdır. 8 Mart’tan başlayarak eylemlerimizi artırmalıyız. Temel hedefimiz Önderliğin özgürlüğünü sağlamaktır. Ataerkil sisteme karşı her alanda yürüten Kürt kadınları olarak öz savunma bilincimizi ve konudaki kurumlaşmamızı güçlü geliştirmeliyiz. (Beritan Sarya Xinere – ANF)