Anasayfa , Köşe Yazıları , İşgal Orduları Patriot Füzeleriyle Birlikte Geliyor …/ Davet’e İcabet …..

İşgal Orduları Patriot Füzeleriyle Birlikte Geliyor …/ Davet’e İcabet …..

ENGİN GÖREN|14-12-2012| Türkiye ve Türkiye Kürdistanı emperyalistlerin saldırı üs’ü ve cephaneliği haline getirilmeye devam ediliyor. 2. Dünya savaşından bu yana ABD ve NATO’nun Türkiye’de 100’ün üzerinde üs’ü, tesis’i ve radar istasyonları vardı. Giderek yenileri eklenmeye devam ediliyor. Bu üs ve tesislerinde hala 20 bin çıvarında ABD askeri bulunuyor. “Füze kalkanı” projesiyle birlikte üs, tesis ve askerleriyle bu sayı daha da artıyor. “Füze kalkanı” planının bir parçası olarak şimdi de “Petriot Füze Sistemi” geliyor. Bunlar aşama aşama planlardır. Bu Füze bataryalarıyla birlikte emperyalistlerin 1000’e yakın askeri daha gelecek. Önce 150-170 rakamları telaffuz ediliyordu. Sonra  800-1000 arası telaffuz edildi. Şimdi ise bu sayıyı aşıyor. (400 Alman, 360’ı Hollanda’lı asker belli oldu. ABD’nin ise daha fazlasını göndereceği kesin gözüyle bakılabilir). Türkiye’nin 2003’te alımına karar verdiği “hava radar uçakları Awacsların ilki önümüzdeki yıl teslim edileceği” söyleniyor. “Toplam 4 adet satın alınacak Havadan Erken İhbar ve Kontrol Uçağı Awacsların tamamı 2013 yılında TSK’nın envanterine girece”ği burjuva basında yer aldı. ABD “Awacs” uçaklarını gönderiyor. Bu ikinci aşaması. Bunu “Nükleer Müdahale Gücü” göndermesi plan izliyor. Onu da “Acil Mukabele Gücü” yollama izleyeceği anlaşılıyor. Ayrıca, İzmir’deki NATO Müttefik Hava Komutanlığı, NATO Kara Komutanlığı’na dönüştürüldüğünü, 30 Kasım 2012 de İzmir’de düzenlenen tanıtım toplantısında konuşan “NATO Müttefik Kara Komutanı Korgeneral Frederick Ben Hodges” açıkladı. ABD’nin dış işleri bakanı, savunma bakanı, genel kurmay başkanı, CIA başkanı vb sözcüleri, ekipleri sıksık biri gidiyor biri geliyor. Bunların, Tc devletine ve AKP’ne ilgilerinin, “sevgilerinin”, övgülerinin hayra alamet olmadığı kesindir…. Sadece ABD’nin sadık uşaklarına, ajanlarına duyduğu güven ve şükranlarını sunmak için gelmedikleri de kesindir….  Açık ve kesin bir şey daha var ki; bu trafiğin çeşitli milliyetlerdeki ülke halkı ve bölge halklarına karşı halk düşmanlığı üzerine aşağılık planlar çevirdikleridir….

“Füze Kalkanı” ve Füzelerin yerleştirilmesi, birbirinin parçası olarak yıllar önce planlanan ve aşama aşama düzenlenen bir meseledir. Yalan ve demagojik söylemler eşliğinde kamuoyu oluşturularak ve ortamı yaratılarak uygulanıyor. “Füze Kalkanı-Radar”ının Kürecik’te kurulanı yaklaşık bir yıldır tamamlandı. Diğer 2-3 yer gizlilik içinde yapılmaya devam ediliyor.

Şimdi de Patriot Füze sistemleri geliyor. Geçtiğimiz Haziran ayında Başbakanlık’ta yapılan güvenlik zirvesinde Partoitlerde karar kılınıyor. Ve efendileriyle gizli görüşmeler sonucu kesinleştirilmişlerdir. Bir aşamadan sonra Türk devletinin biçimsel talepte bulunması gerekiyordu. Geçtiğimiz ay talepte bulundular. Daha önce yerleştirilebilecek 20 yeri Tc genel kurmayı tespit edip efendilerine öneriyor. ABD, Almanya ve Hollanda’lılardan oluşan NATO’nun 30 kişilik heyeti, bu önerilen yerlere bir hafta-on günlük bir teftişte bulundu ve yerleştirilmesini düşündükleri alanları inceledikten sonra, hazırlanan rapora göre, NATO üyelerinin dış işleri bakanlarının 5 Aralık 2012 Bürksel toplantısında kesin karara bağladılar. Sayısı hakkında ise, basına yansıyan Almanya, Hollanda ve ABD de getirilecek 5-6 Patroit sisteminin yerleştirileceğidir. Almanya 2, Hollanda’nın 1 adet Patriot sistemi vereceği kesinleşti. ABD’nin ise yerleştireceği sayı açıklanmadı ama 2 den aşağı olmayacağı tahmin edilebilir.  NATO üyelerinin diş işleri bakanlarının toplantısındaki kararından sonra, Almanya ve Hollanda hükümetlerinin de değerlendirip karar vermeleri gerekiyordu. Ertesi gün Alman hükümeti kararını verdi. 6 Aralık’ta “Bild ve The Welt gazetelerinin, bir hükümet yetkilisine dayanarak yazdıkları habere göre, Angela Merkel hükümetinin, Türkiye-Suriye sınırına Patriot füzeleri yerleştirilmesine ve bu çerçevede görev alacak olan 400 Alman askerinin gönderilmesine onay verdi”ğini yazdı.  “İki bataryada 170 askerin görev alacağı, ancak sağlık ve lojistik destek verecek personelle birlikte bu rakamın 350’yi bulacağı da belirtildi. Ayrıca 50 yedek askerin de gerekmesi durumunda görev almaları için hazır bulundurulacağı” açıklandı. Kararda, “NATO görevi çerçevesinde herbiri 16 füze atabilen 8’er bataryalı 2 Patriot sisteminin ve Patriotlarda görev yapacak olan 400 Alman askerinin, Türkiye’ye sadece uçak ve füze saldırısına karşı savunma amaçlı gönderileceği” söyleniyor. (http://www.rasthaber.com/76592_turkiye-ye-400-alman-askeri-geliyor-.html)

Alman hükümeti, bakanlar kurulu toplantısında aldıkları kararı, Alman Parlamentosunda 14 Aralık’ta ele alacaklar. Ancak parlamentoda bulunan partilerden “sol parti” dışındakilerin bakanlar kurulu kararını onaylayacakları açıktır. Alman Savunma Bakanı Maiziere ve  Dış İşleri Bakanı Westerwelle’nin Berlin’de yaptıkları ortak basın toplantısında, Patriotların komutasının,  Belçika’daki NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanlığı’nda (Saceur) olacağını da söylediler. Hollanda hükümeti ise, verdiği kararı birkaç gün sonra parlamentosunda da onaylayacak…

Patroit füzeleri, Amerikan Lockheed Martin firmasının  üretimidir. Getirilenler  Patriot PAC-3 (Patriot Advanced Capability) Füzeleridir. Menzil 15-45 km, hız 5 Mach, uçak ve füzelere karşı kullanılan cinsidir.  Maksimum irtifa   10-15 km,  Maksimum menzil: Uçaklara karşı    15 km,   Füzelere karşı    15-45 km olanlardır. En son modelleri değildir. Son modelleri, füzelere karşı 20 km, uçaklara karşı 160 km dir.

Türkiye’ye getirilecek Patroit’lerin “uçak vurma” özelliği devre dışı bırakılmış olanlardandır. Bu durum, NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’e sorulunca,“Tek söyleyeceğim şudur: Göndereceğimiz sistem, sadece füzeleri vurabilecek şekilde tasarlandı.”diyordu.(4 Aralık 2012http://www.hurriyet.com.tr/planet/22070752.asp)

Bu Patroit füzelerin 2014’e kadar kalacağı söyleniyor. Sonra bunların Türkiye’ye satılma ihtimali yüksektir. Hem son modelleri değil, hem de sınırlandırılmış olanlarıdır. 4 milyar dolar değerinde oldukları söyleniyor. Gerçi  bu yönler (bunların parası da halkın sırtında çıkarılacaktır. Bu yönü bir yana bırakırsak) bizleri ilgilendirmiyor, egemen sınıfları ilgilendiriyor….

Bizi ilgilendiren bu füzelerin hangi amaç ve  hesaplarla, hangi rol ve misyonla verildiğidir. Bunların,  yöremize, çeşitli milliyetlerdeki Türkiye halkına, bölge ülkelerinin halklarına verdiği ve vereceği zararlardır ve sürüklediği uçurumdur…. Zira yöre halkına vereceği zararların yanı sıra, Rusya ve İran defalarca bunun kendilerine yönelik olduğuna ilişkin uyardı. Özellikle İran kendilerine yönelik bir durum gözlendiğinde ilk vuracakları yerler olacağını defalarca belirttiler. Daha önceki bazı platform açıklamalarımızdan  bunu aktarmıştık.

Yaşadığımız dünya’nın durumunu, ona egemen olan emperyalist sistemi, onun temel özelliklerini anlarsak onların amaçlarını, hesaplarını, rollerini, olup bitenleri daha rahat görebiliriz. Emperyalizm, kapitalizmin en yüksek, en son aşaması olan tekelci kapitalizmdir. Sadece ortaya çıkan ülkelerde değil uluslar arası alanda tekelleşmeyi tamamlamışlardı. Bunlar yer yüzünün her tarafını aralarında paylaşmışlardır. Sömürge, yarı sömürge bıraktırdıkları  Asya, Afrika ve Latin amerikan ülkelerinde edindikleri tatlı karlarla ayakta duruyor ve palazlanıyorlar. Eşitsiz gelişme, güç dengelerindeki değişme, aralarındaki rekabet ve çelişkilerin keskinleşmesi ve içine girdikleri ağır krizleri, dünya savaşlarına yol açmış ve her iki dünya savaşıyla  yeniden güce göre dünyayı aralarında paylaşmışlardır. 2. dünya savaşından bu yana da eşitsiz gelişme ve yeni güç dengeleri ortaya çıkmıştır. Bu durum da pazarlar üzerine, ham madde yatakları üzerine, enerji yatakları, yolları ve stratejik alanlar üzerine çelişkileri keskinleştirmektedir. Emperyalist sistemin içinde bulunduğu ağırlaşan krizi onların aralarındaki çelişkileri ve saldırganlıklarını arttırmaktadır. Ekonomik ve Politik olarak çözemedikleri durumlarda askeri güçleriyle devreye girmeleri bunun sonucudur ve bugün de olan budur….

Ortadoğu dünya petrol rezervlerinin yüzde 65.4 üne sahiptir. Bu rezervin tespit edilip açıklananı 1.047 milyar varildir. Mısır, Cezayir, Libya ve Tunus rezervleri de eklenince toplam, rezerv dünya rezervlerinin yüzde 69.6’sına ulaşmaktadır. Ayrıca bu bölgenin petrolünün kalitesi bir hayli yüksek ve maliyeti de ucuzdur. Kuzey Amerika”nın 2025″e dek Ortadoğu”dan alacağı petrol yüzde 85 artacak, bunun büyük bir kısmı ABD”de tüketilecektir.
2025″e kadar Avrupa”nın Ortadoğu”dan petrol alımı yüzde 57, Japonya”nın yüzde 50, Pasifik”teki gelişmekte olan ülkelerin yüzde 100 ve Çin”in ise yüzde 500 artacaktır…
Emperyalistlerin bu bölgeye yoğunlaşmalarının, “ilgileri”nin, çelişkilerinin, kapışmalarının, “leş” üzerine kavgalarının amacı, hedefi ve nedeni budur…..

Emperyalistler arası çelişki ve stratejik alanlardaki etkinlik mücadelesi bölgemize yoğunlaşmalarını getirmektedir. Emperyalistlerin Türkiye Kürdistanındaki Radar-Füze Kalkanı, Patroit Füze ve asker yerleştirmeleri bu amaç ve hesaplarının parçalarıdır.

“Füze kalkanı” yerleştirirken ileri sürdükleri bahaneleri, “İran tarafından Avrupa ve Türkiye’ye fırlatılacak  füzeleri tespit etmek ve buna karşı korunma önlemi almak için” diyorlardı.

Şimdi Patroit’ler yerleştirilirken bahaneleri, “Suriye tarafından Türkiye’ye fırlatılacak füzeleri havada imha etmek için” diyorlar.  Bunlar, tamamen amaçlarını ve hesaplarını gizleyen yalanlardır. Birincisi, İran, Avrupa’yı vuracak menzilde ciddi füzelere sahip değildir. İkincisi, ABD emperyalizmi, İsrail Siyonizmi, Avrupa   emperyalistleri ve bunların uşağı Türk devleti İran’a saldırmazsa İran gericiliği bunlara saldırmaz ve saldırıyı göze alamaz.

“Suriye’nin Türkiye’ye füze fırlatma” ve “Türkiye’yi bu füzelerde koruma” bahanesine gelince; birincisi, yaklaşık 2 yıldır batılı emperyalistler, (el altında İsrail)  ve Türkiye, S.Arabistan, Katar, Ürdün gibi gerici diktatörlükler, gerici Suriye devletinde iç savaşı örgütlemelerine ve bir dizi kışkırtıcı pratiklerine  rağmen Suriye diktatörlüğü bu ülkelerin hiç birine yönelik bir füze saldırısından bulunmadı. İkincisi, Suriye devleti kendi iç savaşıyla uğraşıyor, iç sorunlarıyla baş edemiyor; emperyalist ve bölge gericilerinin kiralık çetelerinin üstesinde gelemediği bir durumda Türkiye’ye karşı  (hatta bölge gericilerine karşı da) füze saldırısına giremeyeceği ve komşu devletlerle bir savaş cephesi açamayacağı çok açık bir şekilde ortadadır. Üçüncüsü, hele de Suriye’ye ve özellikle  Suriye Kürdistanına girmek için can atan, bu hesabını gizlemek için de  Suriye’ye girme bahanesi arayan ve Suriye’nin herhangi bir ciddi saldırısında arkasına NATO’yu alacak olan ve her vesileyle zaten ABD ve NATO’yu askeri müdahale çağıran bir Türkiye’ye, Suriye’nin bir füze saldırısında bulunması Türkiye ve Nato’yu kendilerine saldırtıp ipini çekmeye çağırması gibi bir şeydir. Ki bunu yapmayacakları da çok açıktır. Saldırgan savaş örgütü Nato üyeleri de bunu çok iyi biliyorlar. …

Oysa bir tarafta da ABD yönetimi, “Suriye’den Türkiye’ye ciddi boyutta füze tehditi yok” (7 Aralık 2012/ http://www.hurriyet.com.tr/planet/22097780.asp) diye gerçekliği görerek, itirafta bulunuyor. Diğer söylemlerinin ne kadar yalan ve demagojik söylemler olduğunu da itiraf etmiş oluyorlar… Eh, tabi ki füzeleri yerleştirmedeki amacımız İsrail’i korumak, Suriye’ye yönelik bir askeri harekette kullanılacak üs’leri korumak için Patroit füzeleri yerleştiriyoruz, aynı durum İran için gerekiyor diye açık konuşacak halleri yoktur… Açıktır ki, emperyalist çıkarlar ve hesaplar Suriye’yle sınırlı olmadığı ve daha boyutlu olduğu için füzeleri yerleştireceklerdir

Türkiye’ye “Füze kalkanı” ve “Patroit Füzeleri” yerleştirirken bahaneleri İran ve Suriye füzeleridir. Oysa bunlardan önce, en başta ABD ve ön planda olan emperyalistlerin hepsi bu tür silahlara sahiptirler. Niye bunlara karşı gelmiyorlar ve problem görmüyorlar ve dahası onların füzelerine sarılıp yataklık ederek komşu ülke halklarına saldırmak için tetikte bekliyorlar? NATO bu silahlara sahiptir. Atom bombaları, Nükleer, kıtalararası balistik füzelere kadar en gelişmiş silah ve askeri araçlar bu ülkeler sahiptir. Dişlerine kadar  bu tür silahlarla donanmışlardır. Türkiye’de bile 100 tane atom bombası var. 60’ı ABD denetiminde 40’ Türk devletinin denetiminde olduğu biliniyor.

Ayrıca bölgede İsrail faşist diktatörlüğünün elinde atom bombasının yanı sıra, İran ve Suriye’nin elinde bulunan füzelerle kıyaslanamayacak kadar çok daha gelişmiş füzeler mevcuttur. Örneğin diğer füzelerin yanı sıra, yine İsrail’in kendi yapımı olan Jericho-3 balistik füzesi 7900 km menzilidir. Orta-doğu, Asya ve Avrupa’nın tamamını hedef alabildiği gibi, nükleer, biyolojik ve kimyasal başlıklar taşıyabilmektedir. Ama bunu problem görmüyorlar. Arkasında ABD ve Siyonist sermaye olduğu için problem olmuyor….

Oysa “Füze kalkanı”-Radarı ve “Patroit Füze Sistemi” yerleştirme amacının altında gizlenen gerçek, ABD’nin başını çektiği batılı emperyalistlerin bu bölgedeki çıkar dalaşıdır. Rusya ve Çin emperyalistlerinin bu bölgede önemli ilişki halinde olduğu ülke ve güçleri etkisizleştirerek, bu alanlara sokmama ve uzak tutarak, kendi egemenliklerini güvenceye alma çabasıdır. Bunun bir yönü de Yahudi sermayesi ve İsrail’in, diğer taraftan da sonraki adımları için saldırılarda kullanacakları üs’lerinin güvenliğini sağlanmasının hesabıdır…. Somut gelişmeler ve pratik deneyler de bunu doğruluyor….

Bu mahiyetteki belirlemeleri Kürecik’te Füze Kalkanına Karşı Platform olarak daha önce çıkardığımız broşür ve bildirilerde zaman zaman ortaya koyduk. Kamuoyundan gizlenen amaçları, hedefleri, verdikleri kararları, sözleri, yükümlülükleri ve verecekleri zararları önemli ölçüde deşifre ettik. Dikkatli her okur ve görmek isteyenler bunu rahatlıkla hatırlayacaktır.

“Füze Kalkanı”nı  sadece Füze Kalkanı Radar’ı değil, Füzeleri içeriyor ve 3 yere kurmayı planlıyorlar dedik. Biri Kürecik’te.

Diğerlerinin yerlerini somut vermediler. Ama gizli sürdürüyorlar. Kadırga (Gümüşhane) yaylası dillendiriliyordu. Ama anlaşılan oraya yakın olan Erzurum’un kuzeyindeki Kargapazarı Dağları’na yerleştiriyorlar. Orada da bir radar istasyonu vardı. Habire büyütüldü. 2010 yılında eklemeler yapılmıştı ve bu yıl yeni eklenmeler ve düzenlenmelerle beraber yeni cihazların yerleştirmeye devam edildiği edindiğimiz bilgiler arasındadır. Buradaki üssün ana görevi Kafkaslar, Batı ve Orta Asya’yı izlemekti. Eğer “Füze kalkanı” şimdiye kadar yerleştirilmemişse yerleştirilecek bir yerinde burası olduğu oradaki büyütülme, yeni cihazlar taşıma ve hareketliliğinden anlaşılıyor. ABD’nin yollayacağı Füzelerin miktarı ve yerleştireceği yerlerden bahsetmemelerinin nedeni bu olabilir.

Biri de Antakya-İskenderun karayolu üzerindeki Çekmece beldesi sınırı Kisecik köyü yakınındaki dağlık alanda yapımı sürdürülen radardır. NATO’ya ait olan, ancak Amerikan askeri personeli tarafından kullanılan İncirlik Hava Üssü’ndeki bazı haberleşme, gözetleme ve izleme sisteminin de sökülerek, Antakya bölgesinde yapımı süren bu radara getirildiği bilinmektedir. Burası Ortadoğuyu, Akdenizi gözetlemek için stratejik bir yerdir. ABD’nin Ortadoğu politikasına uygun gözlemlerde bulunması, İsrail’in güvenliğinin sağlaması için stratejik bir alandır. Bunun yanı sıra  Suriye’nin de ensesinde olan bir bölgedir. “Füze kalkanı”nın yanı sıra gelecek “Patroit Füze Sistemi”nin birinin de buraya yerleştirilmesi çok büyük ihtimaldir. Gerçi “Patroit Füze Bataryaları”nın 3’ü Adana, Malatya ve Diyarbakır‘a yerleştirileceği, diğerlerinin G.Antep, Ş.Urfa ve Kilis‘e yerleştirileceği söyleniyor. ..Neresi  doğru, neresi yanıltmaca tam bilemiyoruz…

Kürecik’e “Füze Kalkanı” yerleştirme sorunu kamuoyuna yansıdığı zaman, Türk devleti ve AKP hükümeti “bu ne füzedir nede füze kalkanıdır, bu sadece radardır”  diye “masum”laştırmaya çalışıyordu. Hangi amaçlarla kurulduğu ve hangi nitelikte olduğu deşifre edilince “bu bir füze kalkanı radardır, füze değildir”  vb gibi demagojilere başvurarak geçiştirmeye çalıştı. Sıkışınca “ateşleme düğmesi bizde olacak, yoksa mümkünatı yok” diyordu Erdoğan. Oysa anlaşmayı ondan yaklaşık bir yıl önce yapıp bitirmişlerdi. NATO genel sekreteri cevap verdi: “Füzeler kiminse düğmeye basma botu da onlardan olacaktır” deyince T.Erdoğan’ın demagojik yalan balonu elinde patladı ve sesini çıkaramadı.  

Kürecik Platformu olarak bizler dedik ki, emperyalistlerin ülkemizde ne işi var? ABD, NATO ve diğer yabancı devletlerin her türlü üs, radar, tesis, füze ve füze kalkanı gibi askeri tesislerine karşıyız. Bunlar savaş hazırlıklarıdır. Savaş kışkırtıcılıklarıdır. Emperyalistlerin çıkarları ve İsrail’in güvenliğini korumak içindir. Onların çıkarları için, çeşitli milliyetlerden Türkiye halkını savaş tehlikesinin ve yol açacağı sonuçların altına sokuyor. Yerleştirilmek istenen bölge halkının hem sağlığına, mallarına, çevreye zarar veriyor, hem de komşu ülkelere saldırı üs’ü ve o ülkelerin egemen sınıflarının saldırısına da davetiye çıkarıyor. Sadece “füze kalkanı” değil, buralara füzeler de yerleştirilecektir demiştik. Geçen yıl Türkiye ve NATO adına München toplantısına katılan Hikmet Çetin’in konuşmasında da bu ortaya çıktığını o zaman işlemiştik. Ve şimdi de Füze sistemleri yerleştiriliyor. Yerleştirilecek yerlerden biri de Kürecik’tir. Suriye sorunuyla birlikte ortam hazırlandı. Son bir aydır füze sistemi için kamuoyu hazırlandı. Devlet ve bugün başında bulunan AKP hükümeti yine bildik yalan ve demagojilere başvurdu: “Suriye saldırıları”, “Suriye’deki kimyasal Füzelere karşı savunma amaçlı NATO füzelerine ihtiyaç var” vb diyor. Batılı emperyalistlerinin çıkarları ve İsrail’in  güvenliğini sağlamak için söz vermiştik vb açık diyemiyorlar. “Füze kalkanı” ve “Füze sistemi”ni bu amaçla imzalamıştık, efendilerin desteğini sürdürmek için bu yükümlülüğün altına girdik diyemiyorlar. (öbür taraftan da kamuoyunun tepkisini yatıştırmak için İsrail karşıtıymış gibi bir mizansen yaratma eşliğinde bunlar yapılıyor). 

Oysa, geçen yıl Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin 15 Eylül 2011 de, bir haber yorumunda, “Türkiye’ye kurulacak Amerikan radar sistemi, 2009’dan bu yana İsrail’in Negev çölünde bulunan sistem ile aynı. Bu sistem İsrail’deki sistem ile aynı veri tabanına sahip olacak ve İsrail sistemi ile Amerika’daki veri işlem merkezi üzerinden ama teknik açıdan doğrudan bağlantıda bulunacak” diyordu.

Kürecik Füze Kalkanı faaliyete geçince, kurulma amacına uygun ilk deneme tatbikatını da 13 Şubat 2012 de yaptılar. Basında da şu ifadelerle yer aldı: “Bir İsrail F-15 savaş uçağı Akdeniz üzerinde uluslararası sularda seyrederken, doğu-batı yönünde bir Rafael Blue Sparrow 2 füzesini fırlattı. Bu şekilde İran’dan İsrail’e fırlatılan bir füzenin simülasyonu sağlanmış oldu. Bu fırlatmanın hemen ardından hem İsrail’deki EL/M-2080 Super Green Pine radarından, hem de Malatya Kürecik’teki Nato radarından fırlatılan füze anında tespit edildi ve denize düşmesine kadar saniye saniye izlendi. Bu süre içerisinde İsrail’deki radar ile Malatya’daki radar arasında veri paylaşımı ve tam koordinasyon sağlandı.
Böylece olası bir İran saldırısında havadaki füzenin hızı ve koordinatlarının anında belirlenebilmesi için İsrail ve Türkiye’deki radarın uyumlu bir şekilde çalışabileceği görülmüş oldu http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1078578&CategoryID=81&Rdkref=1 deniliyordu.

Yine Kürecik’teki Füze kalkanı radarı, İsrail’deki Davud’un Sapanı dedikleri Füze kalkanıyla uyumu 20 Kasım’da Gazze saldırısı sırasından da denendi. Amerikan savunma dergisi Defense News, İsrail’in son Gazze saldırısı sırasında, Malatya Kürecik radarının da parçası olduğu füze kalkanını denediğini, bu veri paylaşımı sonucu İsrail’in Gazze’de ateşlenen  bir roketi düşürmeyi başardığını yazdı. (27 Kasım 2012) Sanıyoruz Füze kalkanının kimi rahatlatmak için kurulduğunu inkar edemeyecekleri kadar ortaya çıkıyor. …

Şimdi herkesin Tc’ye, AKP iktidarı ve başbakanı Erdoğan’ına sorması gerekiyor; hani “füze kalkanı” komşu ülkelere karşı her hangi bir faaliyet için getirilmiyordu? Hani İsrail’i koruma amaçlı değildi ve kesinlikle İsrail’le bilgi paylaşımı olmayacaktı? Hani İsrail karşıtıymış gibi numaralar yapmanız ve Müslüman dünyasına güven verme numaraları nerde kaldı?…

Şimdi Patroit füze bataryaları yerleştirilirken de yine aynı yalan ve demagojiler eşliğinde kıvranarak ve kıvırarak kamuoyu alıştırarak kabullendiriyorlar.  5 Kasım 2012’de Petroit’lere ilişkin dış işleri kaynaklı basında haber çıktı, o sıra Endonezya‘da bulunan T.Erdoğan, öğleden sonra Bali‘de düzenlediği basın toplantısında, “NATO’dan sınıra füze talebimiz olmadı, iddialar asılsız. Bu füzeyi alma konusunda karar verecek merci biziz. Benim böyle bir şeyden haberim yok. Bu dışişleri kim. Böyle bir şeyden haberimiz yok. Sağır duymaz uydurur cinsinden Reuters böyle bir haber yapıyor. Bizim böyle bir talebimiz olmamıştır” diyordu.  http://www.hurriyet.com.tr/planet/21870647.asp   ABD elamanı gibi çalışan Dış İşleri Bakanı A.Davutoğlu ise, birkaç saat sonra NATO‘nun Türkiye’ye Patriot göndereceğini açıklıyor, Ve NATO’nun tüm üyeleri savunmakla mükellef olduğunu söylüyordu. http://www.gercekgundem.com/?p=501842

AKP Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik ise, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Suriye sınırına yerleştirilmesi planlanan füze savunma sisteminde tetiğin Türkiye’de olacağını açıklıyordu.  (http://www.hurriyet.com.tr/planet/21988085.asp )

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen ise, NTV televizyonunun Brüksel muhabiri Güldener Sonumut’a yaptığı açıklamalarında, “Komuta, NATO Komuta Kontrol sisteminde olacak. Patriot füzeleri NATO müttefikleri tarafından yerleştirilecek ve füzelerin komutası, NATO Komuta Kontrol Sistemi’nde olacak” diyerek yalancı pehlivanların ip’inin ve Füzelerin  “tetiğinin kimde” olacağını da net bir şekilde ortaya koyuyordu. (http://gundem.bugun.com.tr/nato-dan-patriot-aciklamasi-haberi/213477/)

Yine A.F.Rasmussen, “Patriot füzelerini yerleştirecek ülkeler maliyeti karşılayacak, ev sahibi ülkeler de katkı da bulunacak. Ancak maliyet konusunda bir sorun yaşanacağını sanmıyorum” diyordu. “Para karşılığı Patriot alımı söz konusu değil” diyen Başbakan efendilerinin söylemleri karşısında suskunluğa gömülüyordu.

Türkiye 20 Patroit sistemi istiyordu. İsteklerinin hepsi karşılanamayınca, “ABD envanterinde bulunan ve dünyanın en üstün hava savaşı kumanda-kontrol uçağı Awacsları da kullanmasına karar verildi” diyor basın. Anlaşılan yakında ABD’nin “Awacs” uçakları da gelecek. İsrail’in güvenliği için ne gerekiyorsa yapılacak….

11.2. 2012 tarihinde NTV’ye konuşan NATO Genel Sekreteri Rasmussen, Rusya ve İran’ın karşı çıktığı füze savunma sisteminin Türkiye’de konuşlandırılmasını Ankara’nın istediğini söylüyor. “ABD’nin kendi savunma sistemiyle NATO’nun füze savunma sistemine büyük bir katkıda bulunduğunu ve sistemin, NATO üyeleri arasındaki en yeni dayanışma örneği olduğunu vurguluyor. Soğuk Savaş döneminde Türkiye’nin Rusya’nın komşusu olarak önemli bir rol oynadığını belirten Rasmussen, “Türkiye bugün de önemli bir rol oynamaya devam ediyor. Bizim Kosova, Afganistan ve son olarak da Libya’daki operasyonlarımıza çok önemli katkıda bulundu” diye uşaklarının tetikçilik rolüne övgüler yağdırıyor. Tabi ki bu hayra alamet değildir. Ama uşakların, uşak ruhluların, enayilerin şişirilerek ve yağ çekilerek iyi kullanılacağını iyi biliyorlar…..

Karşılıklı sırt sıvazlamalar, yağlamalar, bağlamalar, jestler birbirini kovalıyor. Bu durum onları bir havaya sokuyor ki kendilerinden geçiyorlar. 21 Kasım ’12 de Pakistana hareketinden önce T.Erdoğan, Esenboğa Havalimanı’nda yaptığı basın toplantısında, yüksek bir uşaklık ruhuyla,  Türkiye ve T.Kürdüstanını efendilerine bağışlarcasına, “tehdit  altında olan bölge Türkiye’nin toprakları olduğu kadar NATO’nun da  topraklarıdır.” (http://www.hurriyet.com.tr/planet/21978700.asp) diyordu. Eh, dolayısıyla efendilerinin her türlü hak ve yetkiye sahip olarak hakkında her türlü karar alabileceklerini bir nevi ilan ediyordu. Efendileri de Türkiye’ NATO toprağı gördüklerini açıklıyorlar. Bu karşılıklı yağlama ve jestler, çeşitli milliyetlerden işçi ve emekçiler için hayra alamet değildir. NATO’nun kanlı tarihini ve icraatlarını biliyoruz. Kaygılarımızın artmaması elden değildir…  Füze Kalkanı ve Patroit Sistemleri örneğinde olduğu gibi, çıkardıkları sorunlar, yaptıkları ve yapacakları ülke ve bölge halklarını daha da uçuruma sürüklemektedir. Bir savaş hazırlığı yapılıyor. Buna karşı çıkmalıyız.  Bu durum ve gidişatı teşhir etmeliyiz. Sesimizi yükseltmeliyiz. Örgütlenmeliyiz ve örgütlü mücadeleyi yükseltmeliyiz. Kaderci ve kurbanlık koyun gibi sonumuzu bekleyemeyiz. İlgisizlik, duyarsızlık,  neyime lazımlık, korku vb bizleri onların planları ve yol açacakları sonuçlardan kurtaramayacaktır. Tersine bu yönler ve dolayısıyla  örgütsüzlük ve güçsüzlük emperyalistlere ve uşaklarına cesaret veriyor ve o derece pervasızlaştırıyor. Oysa biz işçi ve emekçiler, ezilen halklar toplumsal nüfusun % 90 dan fazlayız. Ama bilinçsiz ve örgütsüz olduğumuz için güçsüz durumdayız. Hiç yerine konuluyoruz. Ve bu sonuçlara maruz kalıyoruz. Bilinçlendiğimiz ve örgütlendiğimiz oranda her şey oluruz. O zaman korkması gerekenler bizler değil emperyalistler ve uşakları olacaktır. Bunları bir an olsun unutmamalıyız. Bu bilinçle sesimizi yükseltmeliyiz….

Kahrolsun emperyalizm! Kahrolsun ABD ve onların savaş örgütü NATO! Kahrolsun emperyalizmin uşağı TC ve AKP! Emperyalist ve uşaklarının halklara yönelik savaşlarına hayır!

   Aralık 2012 / E.Gören

 

Not: bu yazı yazıldıktan sonra, “Almanya Federal Meclisi”nin 14 Aralık 2012 tarihinde, yani bugün yaptığı oturumda, 86 milletvekilinin “hayır” oyuna karşılık, 461 milletvekilinin  Türkiye’ye Patriot gönderilmesine “evet” demesiyle kararı kesinleştirmiş oldu. Ve Ocak ayı sonlarına kadar Füzeler Türkiye’ye yerleştirilmiş olacaktır. Yine bugün ABD savunma bakanı  Leon Panetta, ülkesinden Türkiye/İncirlik üs’üne hareket etmeden önce (adeta bana özel ilgi gösterin, “jestim”in  karşılığını görmek istiyorum dercesine) Patroit Füzeleriyle beraber 400 askerini Türkiye’ye yollayacaklarını açıkladılar. Anlaşılan 2 Petroit Füze Sistemini de onlar yolluyor demektir….