DEKÖP-A | 12 – 01 – 2011 | İŞÇİLER, EMEKÇİLER;
Emperyalim koşullarında boyveren modern Irkçılık, tekelci sermaye egemenliğinin genel ve güncel çıkarlarını korumanın, emekçi kitleleri birbirinden yalıtarak onları ‘düşman’ kamplara bölmenin, toplumsal yaşamı zehirlemenin yaygın ve maalesef etkli bir yöntemidir. ‘Demokrasinin beşiği’ sayılan Avrupa kıtasında ırkçı motifli bireysel, örgütsel, kültürel, toplumsal ve kurumsal saldırganlıklar adeta bir çığ gibi büyüyor. Zenofobi (xenophonbie-yabancı korkusu), ‘islamofobi’ ve şövenizm, bir çok ülkede, bir devlet politikası ve toplumsal tehdit olarak daha fazla gündemleşiyor.
Avrupa ülkelerinin bir çoğunda (burjuva) egemenlik erkleri (yasama-yürütme ve yargılama), kamusal kurum, bürokrasi ve toplumlar içinde ortaya çıkan yeni tipte faşizan ve ırkçı düşünceler hızla güç kazanıyor. İsveç’te ırkçı partinin parlamentoya girme başarısı, İsviçre’de ‘yabancı suçluların sınırdığı edilmesi’ni yasallaştıran ırkçı refarandum sonuçları, Almanya’da Sarrazin tartışmasının tetiklediği düşünsel kundakçılık olarak ırkçı salgın, Rusya’da insan avına çıkan devlet destekli milliyetçi-ırkçı çetelerin geçen yıl 113 Orta-Asya’lı insanı hunharca katletmeleri, Fransa’nın insanlık suçu sayılabilecek hukukusuz sınırdışı politikaları, Danimarka, Norweç, Belçika, İtalya, Hollanda gibi ülkelerde ırkçı partilerin hızla güçlenmesi ve saldırganlıkların artması yeni ırkçı dalgaya çok somut göstergelerdir.
Neo-Liberalizm ve kriz ırkçılığı/faşizmi besliyor!
21. Yüzyılda, ‘etnozentrik küresel bir salgın’ olarak hızla yayılan yeni tipler eşliğindeki ırkçılık, neo-liberalist ekonomik-politik saldırganlığın yarattığı toplumsal krizler ve tahribatlardan besleniyor. Bir kaç on yıldır çok katı bir şekilde uygulanan ve işgal, talan, şiddet, sömürü, baskı ve medyatik manüpülasyon üzerine kurulan Neo-Liberalizm doktirini zaten özde ırkçıdır. Uluslararası mali oligarşinin maksimum kar ve kaynak transferi amaçlı tipik bir emperyalist yönelimi olarak, neoliberal politikalar, yoksulluk, açlık, kitlesel işsizlik, sosyal güvencesizlik ve adaletsizlik, siyasal hak gasları, yolsuzlukları daha da derinleştiriyor. Bu toplumsal tahribat ve felaketlerin yarattığı kaygan zemin üzerinden gelişen ırkçı, faşizan düşünce ve örgütlenmeler burjuva yasama, yürütme ve yargı erklerini de hızla etkisi altına alınıyor. Faşizm olgusunda olduğu gibi, modern ırkçılığın da arkasında büyük sermaye güçleri vardır.
Göçmen karşıtlığı ve düşmanlığı, Danimarka’da ve İsviçre’de olduğu gibi, ‘halkın refahını korumak’ adına sistemleştiriliyor. Sürekli ve yeniden hortlatılan ‘modern ırkçılık’ sermaye çıkarlarının merkeze alındığı burjuva-gerici egemenlik hukukundan besleniyor. Günümüzün resmi burjuva göçmenlik politikaları, gerçek demokratik bütünleşmeyi (entegrasyon) dıştalayan, ‘üstün kültür’ dayatmacılığını öngören gerici bir çizgide ilerliyor. Sözde ‘entegrasyonu yönlendirme ve teşvik etme’ adı altında, genel olarak göçmenlere, özellikle de müslüman yoğunluklu ülkelerden gelen göçmenlere karşı bir korku furyası geliştiriliyor. Müslüman kökenlileri ‘potansiyel suçlu ve tehlikeli’ olarak görme anlayışı toplumda hakim hale getiriliyor. Irkçılık ve faşizm, özellikle de kriz dönemlerinde, toplumun en alt veya orta tabakaları içindeki bir akım olarak değil, bilakis üst sınıfların ideolojik, örgütsel ve eylemsel bir tercihi olarak, şekil alıyor ve güçleniyor.
Yerli ve göçmen işçiler, emekçiler;
Hangi milliyetten, inançtan, kültürden ve yaşam tarzından olursak olalım, kapitalistler bizi iliklerimize kadar sömürmekten, bizi birbirimize düşman etmekten ve salt kendi sınıfsal çıkarlarını düşünmekten hiç bir zaman vazgeçmeyecekler. Uluslararası mali ve ekonomik kriz gerçekliği bunu belgelemektedir.
Aynılaşan ve ayrışan ortak sorunlarımızın farkındalığı üzerine kurulacak birleşik mücadele köprülerinin temellerini hepbirlikte atalım. Krizlerin faturası, aynı zamanda ırkçılığı da hızla yükselterek, biz emekçilerin sırtına yüklenmek istenmektedir. Öyleyse; krizin bedelini egemenlere daha çok ödetmek için biz de daha gazla harekete geçelim. Biz emekçilere ve halka kesilmek istenen her türden faturayı yırtalım ve patronların suratına fırlatalım! Krizlerinizin faturasını ödemeyeceğiz, ırkçılığa ve faşizme hiç bir yerde asla geçit vermeyeceğiz diyelim!
Yaşasın işçilerin enternasyonal birliği ve halkların kardeşliği, kahrolsun emperyalizm!
DEKÖP-A (Demokratik Kitle Örgütleri Platformu-Avrupa) dekop_a@hotmail.de
Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK) info@adhk.de
Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu (AvEG-Kon) aveg-kon@hotmail.com
Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK) konsey@atik-online.net
Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu (YEK-KOM) yekkom@gmx.net