Anasayfa , Haberler , İktidar Hukuk İlişkisi – Sinan Armutlu

İktidar Hukuk İlişkisi – Sinan Armutlu

KÖŞE YAZISI | 01.11.2019 | İktidar Hukuk İlişkisi – Sinan Armutlu

Antik Yunan’da demokrasi vardı dediğimizde demokrasinin kökeni Antik Yunan’a dayanır dediğimizde, köle için, kadın için, mal sahibi olmayan çocuk için, Atinalı olmayan için geçerli olmayan bir sisteme demokrasi diyorsak, dar bir aile babası mülk sahipleri karar verme yöntemine demokrasi diyorsak, o zaman 1933 Almanya’sına da “demokrasi” denir. Çünkü mal sahibi erkekler tarafından seçimle iş başına gelmiş bir iktidardır.

Hukuk hep vardı, Tanrı hep vardı, aşk hep vardı diye düşünebiliriz. Ancak hukuk derken kast ettiğimiz şey son 350 yıl içerisinde inşa edilmiş bir ideolojik bağdır. Hukuk hep vardı, devletten önce de vardı, devletten sonra da var olacak düşüncesi tarihsel bir yanılgıdır. Hukuk devlet ile birlikte var oldu ve devletle birlikte sönümlenecek, ortadan kalkacaktır. İnsanlar arasındaki ilişkinin çok pahalı, çok dolaylı, çok gereksiz türüdür hukuk. Bu toplumsal formasyonla birlikte devletten kurtulduğumuzda da hukuktan da aniden olmasa da sönümlenerek kurtulacağız.

Demokrasi dediğimiz şey, bugün anladığımız anlamda demokrasi, son derece basit bir biçimde 1930’lar da şekillenip 1945 sonrası inşa edilmiş siyasal yönetim formudur. Özü itibariyle 1900’lerin başına İngiltere’de ve İtalya’da prensler, rahipler ve tüccarlar arasındaki basit bir anlaşmadır. Bir takım arazi sahibi, tüccar ve bir prens arasında yapılan geçici bir anlaşmadır. İnsan toplumları açısından hiçbir özel anlamı yoktur.

Kendiliğinden bir değeri varmış gibi düşündüğümüz bütün kavramlardan uzak durmamız gerekiyor bu noktada; demokrasiden, insan haklarından, hukuktan. İyi bir düşünme ediminin temel unsuru sabit kavram kabul etmemektir, bilimsel olmadığı sürece.

Önce insan, insan her şeyin ölçüsüdür, demokrasi, hukukun üstünlüğü, hukuk devleti gibi fikslemeleri reddederek başlamamız gerekiyor bu alanı düşünebilmek için, bunların hepsinin tarihsel olarak ortaya çıkmış spekülatif kavramlar olduğunu, herkesin de bunları işine gelebildiği gibi kullanabileceğini bilmemiz gerekir. “Gerçek İslam bu değil” dediğimizde aslında sürekli kendini tekrar eden ya da “gerçek demokrasi bu değil, gerçek hukuk bu değil, gerçek sevgi bu değil” gibi bütün bu sarmal cümlelerin, birbirinin kuyruğunu ısırdığını, çünkü  bunların bir gerçeğinin bir de görüneninin olmayacağını, gerçeklikle görüntünün iç-içe geçmiş  olduğunu zaten bunun bir maddi varlık olduğunu, tarihsel olduğunu görmemiz gerekir. Dünyanın hiçbir yerinde ideal demokrasinin, ideal insan hakları hukukunun hiçbir zaman uygulanmadığını bilelim. Bunlar kavramlaştırmadır, meseleyi anlamak için ürettiğimiz.

Hukuku referans alarak yaşamınızı kurgularsanız bir süre sonra hukuk devletinin duvarına çarparsınız. Çünkü hukuk devleti bir devlet türüdür. Bir sınıfın diğer sınıf üzerine tahakküm sağlaması üzerine kurulmuştur. Papa Yeni Gine ile İsveç, ya da İranla Yeni Zelanda arasında hiçbir fark yoktur. “Ben geldim, marketten bunları topladım, alacağım ve param yok” dediğinizde, üniformalılar gelir ve sizi tutuklar. Elinizden dokunduğunuz mülkiyet tabusunu alırlar. Hukuk devleti böyle bir şeydir.

Peki, Tanrıya, ahlaka, dine, insana, hukuk devletine, anayasalcılığa inanmadan nasıl inşaa edeceğiz kendimizi? Zaten ortalıkta bu kadar az diyalektik tarihsel materyalist olmasının sebebi bu. Çünkü boşluk durumu var. Kendinizi kolayca inşaa edebileceğiniz bir pozisyon değil. Hamasete izin vermiyor. “Biz insanlık için” dediğiniz zaman kalabalıklaşabilirsiniz. “Tanrı emrediyor” dediğinizde çoğalabilirsiniz, ancak diyalektik tarihsel materyalist bir okuma oldukça kuru bir bilimsel formdur. Bu bilimsel formun, siyasal alanda sürdürülebilir olmasını sağlayan tek şey ‘’romantizmdir’’. Güzel çağlara, muhtemel güzel çağlara inanmak…

Açlığın, kitlesel yoksulluğun, insanın bir türlü kendini tamamlamıyor oluşunun, kitlesel tecavüzün, yok edilişin kültürel imhanın sonlandırılabileceğini gerçek bir insanlık tarihi, sömürüsüz bir insanlık tarihi yaşanacağını hayal etmek son derece romantik bir programdır.  Geçmişe ilişkin ne kadar bilimsel kodunuz varsa geleceğe ilişkin o kadar güçlü romantik duygularınız olması gerekir.

24.10.19