Home , APP , İbrahim Kaypakkaya’nın pansumanını yapan sağlıkçı tanıklığını anlattı (VİDEO)

İbrahim Kaypakkaya’nın pansumanını yapan sağlıkçı tanıklığını anlattı (VİDEO)

’68 hareketinin önderlerinden İbrahim Kaypakkaya’yı son görenlerden biri olan sağlık çalışanı Zülfikar Yıldız (89), tanıklığını Evrensel’e anlattı. Kaypakkaya’nın hastaneye ayak parmaklarını donmuş olarak getirildiğini belirten Yıldız, tedavisinin yapıldığını, buradan götürülmeden önce onu ayakta tutup 1-2 adım yürüttüğünü dile getirdi.

Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist’in kurucusu olan ’68 hareketi önderlerinden İbrahim Kaypakkaya, örgütüyle silahlı mücadeleye başlamasının ardından 1973’te Dersim’de yaralandı, sonrasında ise yakalandı. Buradan ayakları donmuş halde Diyarbakır’a getirildi.

Yoğun işkenceye maruz kalan Kaypakkaya’nın ayak parmakları ve vücudundaki kurşun izlerinin yok edilmesi amacıyla izlerin bulunduğu yerler kesildi. “Ser verip sır vermeyen yiğit” olarak anılan İbrahim Kaypakkaya’nın ölüm nedeni tutanaklara ise “intihar” olarak geçirildi.

Kaypakkaya’nın yakalandıktan sonra getirildiği askeri hastanede sağlık çalışanı olan 89 yaşındaki Zülfikar Yıldız, tanıklığını anlattı.

AYAKLARI KARDA YANMIŞTI

Kaypakkaya’nın Dersim’de yakalanmasının ardından getirildiği askeri hastanede sağlık çalışanı olduğunu belirten Yıldız, “Askeri hastanede bir odaya koydular. Her gün iki üç defa gidip pansuman yapıyordum. Ayaklarının hepsi karda yanmıştı. Hatta askeri taburdan ‘Ayakları kesilsin’ dediler ama bizim doktor ‘Yok tedaviyle iyi edeceğiz’ dedi. Ancak ayak parmaklarını biz kesmedik” dedi.

İbrahim Kaypakkaya

ELLERİ VE AYAKLARI SÜREKLİ KELEPÇELİYDİ

Kaypakkaya’nın yatakta ellerinin ve ayaklarının sürekli kelepçeli tutulduğunu söyleyen Yıldız, “Yalnız yemek yediği zaman kelepçelerini açıyorlardı. Bir asker dışarıda bekliyordu, bir tane de tam kapının önünde nöbette bekliyordu. Sonra ben baktım kendisiyle konuşamıyorum, Tabur komutanına telefon ettik, ‘Adama pansuman yapıyorum, senin askerin silahıyla başımda duruyor. Ben hayatımda silah görmedim, korkuyorum, askere söyleyin benden uzak dursun, bakamıyorum bu şekilde’ dedim. Tabur komutanı ona pansuman yapıldığında ‘Sen uzakta dur’ falan demiş, benden uzak duruyordu” dedi.

BABASIYLA GÖRÜŞTÜRÜLMEDİ

Hastanedeyken Kaypakkaya’nın babasının geldiğini fakat görüştürülmediğini aktaran Yıldız, “Babası iki üç gün hastanenin kapısında bekledi, göstermediler. Babası hastaneden ağlaya ağlaya gitti. Kaypakkaya, ‘Babama söyleyin ağlamasın bir şey olmaz’ dedi. Yani İbrahim’i babasına göstermemeleri çok zoruma gitti” diye konuştu.

YARALARI AĞIR OLMASINA RAĞMEN GÜLÜMSÜYORDU

Kaypakkaya’nın yaralarının ağır olmasına rağmen sürekli gülümsediğini ve kimseden sözünü esirgemediğini söyleyen Yıldız, “İbrahim gibi bir insan yoktu. Çok güzel bir insandı. Her zaman gülüyordu. Bir gün filmini çekmeye götürürken komutana, ‘Siz komünist falan diyorsunuz, baksanıza ne kadar güzel bir insan dedim’, komutan cevap vermedi” dedi.

Kaypakkaya ile sürekli sohbet ettiklerini belirten Yıldız, izinli olduğu günlerde dahi Kaypakkaya’nın pansumanını yapmak için işe gittiğini ifade ederek, “İbrahim’le her gün konuşuyorduk, sohbet ediyorduk. Hatta ben giydiğim önlüğün altında askerler görmeden ona süt götürürdüm. Pazar günü bizim izin günümüzdü, İbrahim için bugün de hastaneye gidip pansumanı yapıyordum. Bir gün gittim hastaneye baktım, ‘İbrahim yok’ dediler. Gece alıp götürmüşler. Sonra ‘İbrahim intihar etmiş’ dediler. Benim gördüğüm İbrahim intihar etmezdi. İbrahim hep gülüyordu, hiçbir şeyden aciz değildi, yaptıklarından pişman değildi. Ben onun intihar edeceğine inanmıyorum, her yerde de söylüyorum, hiç unutmuyorum. İbrahim’i severdim. Elleri ve ayakları kelepçeliydi, gece de açmıyorlardı. Hiçbir gün onu gülmeden görmedim, hep gülüyordu. Son günlerinde onu ayakta tuttum 1-2 adım yürüdü ‘Artık yürüyeceğim’ dedi. Ben de ona ‘Sen iyi olmuşsun yürüyorsun’ dedim. İbrahim sağ olsaydı eskisi gibi yürürdü” dedi.

Fırat TOPAL
Mahsum KARA
Diyarbakır 

Kaynak: Evrensel