Anasayfa , Avrupa , I.Dünya savaşında Japonya’ ya atılan bombadan sonra kimyasal silahlarla gerçekleşen ilk katliam Halepçe

I.Dünya savaşında Japonya’ ya atılan bombadan sonra kimyasal silahlarla gerçekleşen ilk katliam Halepçe

nbg- halepceHalepçe katliamı 28. yıldönümünde Lorenz Kirche’nin önünde yapılan bir eylemle Nürnberg’de de kınandı. Katliamın sessiz bir ölümle gerçekleşmesine gönderme yapmak için konuşma yapılmadı. Katliam görsel olarak canlandırıldı.

28 yıl önce bugün 13 Mart 1988’de Halepçe’de yaklaşık 6.357 kişi kimyasal silahlarla öldürüldü. 14.765 kişide ağır yaralandı. 1979 da Molla devriminin hemen akabinde başlayan İran ve Irak devleti arasında(ABD destekli) süren 8 yıllık savaşın sonunda Irak, savaşta İranın yanında yer alan YNK ve KDP’yi savaşın bitimine doğru kimyasal silahlarla katlederek cezalandırdı. Bu aslında 1970 lerden beri Kürtleri araplaştırma politikasının bir sonucuydu. Ardından toplam 182 bin kişinin öldürüldüğü 23 Şubat-6 Eylül 1988 arasında toplam 8 saldırıyı içeren Enfal Harekatıyla, Irak yönetimi çok önceden planlanmış asimilasyon ve soykırıma devam etti. Bu amaçla Kürtlerin bulunduğu alanlarda ilan edilen ‘yasak bölgeler’ genişletildi. Saddam’ın kuzeni olan Ali Hasan El Mecid -Kimyasal Ali- bir başbakan düzeyinde ‘özel yetkiler’le Kürt bölgesinden sorumlu kılındı, Irak düzenli ordusunun 1. ve 5. Kolorduları, Emniyet Genel Müdürlüğü, Askeri İstihbarat ve bunların yardımcılığını yapan ve ‘Cahş’ olarak bilinen Kürt milisler Kürt bölgesinde görevlendirildi. 1. ve 5. Kolordularla kuşatma hamleleri gerçekleştirildi, taki 6 Eylül 1988’de Kürtlere ‘af’ çıkana kadar. Binlerce kürt sistematik olarak soykırıma uğratıldı.

nbg1-halepceHalepçe katliamında kullanılan kimyasal silahların yüzde 60’ı toplam 10 alman firmasından sağlandı ve silah ticaretinde dünya üçüncüsü olan Alman devleti, bu ticaretten 625 Milyon Euro kar etti. Geri kalanını da hollandalı kimyasal silah tüccarları sağlamıştı Saddam’a. Katliamdan sonra sadece Hollanda ‘bu insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur’ dedi. Başka da birşey demedi.. sustu…. Almanya 22 görevli ve 10 Firma hakkında Pro Asyl’ün ısrarı sonucu dava açmak zorunda kaldı. Die Karl Kolb firmasını inceleyen bilirkişiler firmada ‘bitki koruma ilaçlarından’ başka birşey bulamadılar. Dava herkese uyarı cezası verilmesiyle sonuçlandı. Kimse kürt halkına tek bir kuruş tazminat ödemedi. Yasaklı bölgelere giremeyen kadın ve çocukların çoğu kamplarda bakımsızlıktan öldü. Eli silah tutan erkeklerde hapislerde öldü.

Hikaye çok tanıdık. Aynı senaryo bugün Cizre, Sur, Silopi, Nusaybin gibi kürt illerinde uygulanıyor. Avrupa ve Amerika yine sessiz. Ama bu sefer ne yazıkki ellerini ceplerine atmak zorunda kaldılar. Göçmen akışını engellemek için. ABD ve Avrupa Saddam’ın yaptığı katliamlara da bir dönem sessiz kalmıştı, taki acemi emperyalist Saddam, cin olmadan adam çarpmaya kalkışana kadar. Kurtlar sofrasında kimin avcı kimin av olduğu görecelidir. Heran roller degişebilir. Bir dönem ‘Halepçe’nin hesabını bizden kim soracak’ diye kükreyen Saddam’ın kuzeni kimyasal Ali’de kendini idam sehpasının önünde bulunca çok şaşırmış olmalı. Erdoğan’ın temsil ettiği çıkar grubununda şu sıralar durumu çok farklı değil. Bilal Erdoğan’ın İtalya’dan kaçışı dengelerin yavaş yavaş değişmeye başladığını gösteriyor.

Türkiye’den daha çok kalkınmış ‘ileri’ ve ‘modern’ Burjuva ulus devletleri ne kadar demokrat olduklarını burjuva demokrasisinin ne olduğunu, T.Kürdistanında yaşanan katliamlardaki suskunluklarıyla bir kez daha gösterdiler. Ama bu sefer unutulan bir şey var. Artık kürtler eski kürtler değil. Ortada bir Rojava ve Kobani zaferi var. Ortadoğu’daki halklara direnişi, savaşmayı ve hatta kendi öz örgütlülüklerini kurmayı uygulamalı olarak göstererek devrime çanak tutuyorlar. Koçgiri, Şeyh Said, Agiri, Dersim, Mahabad’dan Halepçe’den çok şey öğrenmişler. Üstelik Ortadoğu’daki devrimci durumun yarattığı merkezkaç devrimci dinamikleri kendi bünyesinde büyük bir hızla toplamaya devam ediyor.(Nürnberg-Gülay İleri)