“ Reformizm ve Tasfiyeciliğe Karşı, Geçmişten Günümüze Tarihsel Süreciyle KAYPAKKAYA!“ başlıklı Duisburg ve Mannheim`da gerçeklestirilen panellerden biri de Hamburg’ta yapıldı.
Panelist olarak araştırmacı yazar Volkan Yaraşır ve Partizan‚dan temsilcisinin yer aldığı panel Hamburg ATİF derneğinde gerçekleşti.
Dünya ve Türkiye’de devrim ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşuyla başlayan panelde ilk sözü Partizan temsilcisi aldı.
Konuşmasına 101.yılında Ermeni, Suryani, Ezidi ve tüm azınlıklara karşı İttihat ve Terakki iktidarının gerçekleştirdiği soykırımı kınayarak ve soykırımda yaşamını yitirinleri anarak başlayan temsilci, Kaypakkaya ve dönemin devrimci liderlerini ortaya çıkartan ulusal ve uluslararası sürece değerlendirdi.
Kaypakkaya’nın ’71 devrimci çıkışının diğer önderlerinden farklı olarak sistemin temel taşlarına vurduğunu belirtti. Kaypakkaya’nın Türk devletinin hamurunu oluşturan Kemalizm ve ulusal soruna yönelik vuruşları onun sistemle tam anlamıyla kopuşunun bir ifadesi olduğunu söyledi.
Günümüz açısından ise Kaypakkaya’nın parlementarizm ve reformizme karşı amansız mücadele olduğunun altını çizdi.
Partizan Temsilcisinden sonra söz alan Volkan Yaraşır sunumunda; İbrahim Kaypakkaya’nın ideolojik- teorik mimarisini tarihsel ve toplumsal bağlam içinde ele aldı. İ. Kaypakkaya’nın da içinde olduğu ‘71 devrimcilerinin, sistem dışı olma ve ihtilalci özellikleriyle tarihsel bir kopuşu simgelediğini belirten yaraşır, Kaypakkaya’nın yıkıcı teorik tezleriyle kopuştan, devrimci bir kopuş gerçekleştirdiğini açıkladı. Ve bu kopuşun oturduğu bağlamın ise devrimin diyalektiği olduğunu söyledi. Yani Kaypakkaya’nın devrimin imkanını ve güncelliğini aradığını ve bu sürecin ulusal sorun ve Kemalizm meselesinde son derece yetkin, yıkıcı teorik sonuçlar yarattığını belirten yaraşır, bu çözümlemelerin tesadüfi ve reaksiyonel olmadığının altını çizdi. Aynı zamanda bu iki meselenin Türkiye Cumhuriyeti’nin iki ana kolonu olduğunu söyledi. İbrahim’in, bu çözümlemesiyle sistemin lejitimasyonunu- meşruluğunu kırdığını açıkladı. Kaypakkaya’nın, Yıkıcı teorinin yıkıcı güçle birleşmesi yönünde compact ya da bütünlükçü bir sistematik oluşturduğunu söyleyen yaraşır, bunu parti anlayışı, tarih tezi, çalışma ve örgütlenme anlayışı, devrim anlayışı görebileceğimizi vurguladı. İşçi sınıfının tarihsel rolüne yaptığı vurguyu parti adında görebileceğimizi söyleyen yaraşır, İbrahim’in mikro sosyoloji niteliğindeki Kürecik Raporu gibi çalışmaların önemli olduğunu, kır- kent diyalektiği, Ermeni sorununa vurgunun ve Kürt isyanlarının analizlerinin bir ilk olduğunu ( Kıvılcımlı’nın o zaman yayınlanmamış çalışması yanında) ve son derece ayrıştırıcı bir içerikte olduğunu açıkladı. Kısaca İbrahim Kaypakkaya’nın her şart ve her koşul altında devrimin güncelliğini aradığını ve devrimin diyalektiğiyle hareket ettiğini söyledi. Teorisinde ve analizlerindeki yıkıcılığın nedeninin devrimin güncelliğini aramasından kaynaklandığını ve bundan dolayı İbrahim’in hiç zaman sistem tarafından ehlîleştirilemeyeceğini belirtti. İbrahim’in bazı analizlerinde gerilim noktalarını olduğunu ama bunun bir ayrıntı olduğunu belirten Yaraşır, aslolanın onun teorisindeki yıkıcılık ve uzlaşmazlığı olduğunu söyleyerek sunumunu bitirdi. Yaraşır’ın sunumu yaklaşık 2 saat sürdü.
Yaraşır’ın ardından, katılımcıların soruları panalistler tarafından yanıtlanarak panel sonlandırıldı.