Home , Avrupa , Göçmenlik ve Çözüm Önerileri Konferansı Sonuç Bildirgesi

Göçmenlik ve Çözüm Önerileri Konferansı Sonuç Bildirgesi

130914 stuttgart goc konferansiSTUTTGART |17-09-2013 | Bizler, Kürdistanlı ve Türkiyeli göçmenler ve onların oluşturdukları kurumlar ve değişik uluslardan akademisyenler, sendikacılar ve politikacılar olarak 14 Eylül 2013 tarihinde Almanya’nın Stuttgart kentinde Göçmenlik ve Çözüm Önerileri Konferansı’nı başarıyla gerçekleştirdik.

„Türkiye’den Avrupa’ya göç, nedenleri ve sonuçları”, “Kürtler ve Avrupa ile ilişkiler çerçevesinde diğer göçmenler” ve “Göç nedeniyle oluşan sorunlar ve olası çözüm adımları” konu başlıkları ile göçmenlerin sorunlarını ve çözüm önerilerini tartışan Konferansımız, göçün 52. yıllında ve Almanya’da federal parlamento seçimlerinin yapılmasına bir hafta kala, göçmenlerin karşılaşmış olduğu sorunları kapsamlı olarak ele almış, çözüm yöntemleri ve yolları üzerine tartışmış ve önerilerde bulunmuştur.

Konferansımız, Kürdistanlı ve Türkiyeli göçmenlerin yaşadığı ekonomik, siyasi ve sosyal sorunları hem Almanya boyutuyla ve hem de Türk devleti ile ilişkileri bağlamında ele almıştır. Türkiye’de toplumun önemli aydın, ilerici ve demokratik ve sosyalist birikimin ve değerlerinin yok edildiği 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin ve onun işkence, katliam, idamlar ve başkaca her türlü zulümle yol açtığı toplumsal travmaların sonuçlarının bugünde hala görüldüğünü belirtti.  Göçün yol açtığı sorunların Almanya devletinin izlediği antidemokratik, baskıcı ve yasakçı politikalarla derinleştirildiğini tespit etmiştir.

Konferansımız, 52 yıllık uzun bir süredir Almanya’da yaşayan ve milyonlarca göçmenin hala eşit sosyal ve siyasal haklara sahip olmayışlarını, seçme ve seçilme hakkından yoksun oluşlarını, göçmenler için çıkarılmış olan ırkçı ve ayırımcı yasalara tabii tutulmalarını şiddetle mahkûm eder. Daha çok seçim dönemlerinde hatırlanan göçmenlerin boş vaatler duymak yerine, demokratik hak ve özgürlüklerini kısıtlayan yasaların ve uygulamaların kaldırılmalarını talep ettiklerinin altını bir kez daha çizmektedir.

Konferansımız, Alman devletinin Almanya’da ikinci büyük göçmen grubunu teşkil eden Kürtlerin kendi kimlikleri ile tanınmamasının hiçbir demokrasi ile bağdaşmadığını, bu politikanın Türkiye, Iran, Suriye ve Irak devletlerinin sömürgeleştirdikleri Kürdistan’daki inkârcı, varlığını yok sayan, kimliğini inkâr eden politikalarının Almanya tarafından sürdürmesidir. Almanya’da yaşayan bir milyon civarında Kürt göçmen gurubunun görülmek istenmemesi, yok sayılması, bu toplumun bir parçası olan, toplumun içinde yaşayanlar bu kitle ile toplum arasına devlet tarafından duvarların, bariyerlerin örülmesidir.

Almanya’da Kürtlerin ve diğer göçmenlerin birlikte yaşamasının önündeki engeller, devletin izlediği ırkçı politikalar, yaptığı yasalar, kriminalize edici uygulamalar ve ırkçı faşist harekete verdiği destektir.

Almanya genelinde terörle mücadele yasasıyla başta Kürt kurumları olmak üzere tüm ilerici, devrimci, demokratik kurumların, bu kurumların yöneticilerine yasaklar getirilmektedir. Aktiv Siyasilerin oturumlarının iade edilmesi, sınırdışı edilme ve dosyalarının yeniden açılmasına son verilmelidir.

Almanya da yaşayan Göçmenler, Hıristiyanlık, Ezidilik, Alevilik ve İslam gibi farklı dinsel inançlara sahiptir; bundan dolayı Konferansımız dinler arası diyalog, hoşgörü ve eşitliği savunur.

Konferansımız, önemli gördüğü ve tartışmalarında yer verdiği konulardan biri de Almanya’da Kürtlerin siyaset yapma haklarının kısıtlanmasıdır. Alman devletinin 20 yıldır sürdürdüğü PKK yasağıyla Kürt kurumlarının ve aktivistlerinin kriminalize edilmesi, politika yapma haklarının kısıtlanması ve tutuklanmalarının asla kabul edilemez olduğunun altını çizmektedir. Türk devletinin PKK önderi Sayın Abdullah Öcalan’ı muhatap alarak görüşmeler yaptığı bir süreçte bile, Alman polisinin hala PKK ve Öcalan posterlerine saldırmaları, kurum ve ev baskınlarının olması,  Kürt halkının Barış ve Demokrasi talebini kısmaya yöneliktir.

Almanya, bugüne kadar yüzleşmediği Kürt gerçeği ile yüzleşmek zorundadır. Kürt göçmen grubunun varlığı, sadece devletin resmi istihbarat örgütlerinin arşivlerinde kalmamalıdır. Almanya’nın Kürtlerin varlığı konusunda Türkiye devletinin resmi söylemini olduğu gibi üstlenerek kullanması ve Kürtlere karşı tavır almasında, bu ülkenin Türkiye ile olan askeri, ticari ve siyasi ilişkileri büyük bir rol oynamaktadır. Çifte standartta dayalı Alman politikası buradaki Kürtleri yaraladığı gibi ülkedeki Kürt halkını da derinden yaralıyor.

Konferansımız, Alman devletinin göçmenlere, onların politik örgütlerine yönelik baskıların ve yasakların kaldırılmasının, PKK yasağına son verilmesinin ve göçmenlere eşit sosyal siyasal haklar tanınmasının ortak yaşamı kolaylaştıracağına inanır ve Kürt ulusunun kendi geleceğini özgürce tanımlama ve Kürtlerin onurlu barış taleplerini güçlendireceğini kabul eder.

Göçmenlerin yaşadıkları sorunların üstesinden gelmelerinin, demokratik hak ve özgürlükleri kullanmalarının yolunun daha fazla örgütlülük ve ortak mücadeleyi büyütmekten geçtiğinin bilinciyle hareket eden Konferansımız, Türkiye’de Gezi Direnişi süreciyle birlikte gelişen ve kolektivizmin, paylaşımın, hoşgörünün, kardeşliğin doğrudan yaşandığı, aynı zamanda ortak direnişin görkeminin de görüldüğü Haziran Ayaklanmasını coşkuyla selamlar. Ayaklanmayı, yaralılarını ve tutsaklarını sahipleneceğini taahhüt eder.

Eşitlikçi, sosyal-politik katılımcı ve demokratik birlikte yaşam modelleri çerçevesinde alternatif göçmen politikaları yerli ve göçmen emekçilerin ve halkların ortak talepleridir.

Konferansımız mültecilerin, sığınmacıların uluslararası hak ve özgürlüklerinin sürekli kısıtlanmasına karşı çıkar, bu halkların korunması ve geliştirilmesini, bu eksende ortak mücadelelerin yükseltilmesini savunur.

 

Göçmenlik ve Çözüm Önerileri Konferansı

DEMOKRATİK GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU

BADEN-WÜRTEMBERG

Stuttgart  14.09.2013