Anasayfa , Köşe Yazıları , Fransız sömürgeciliğinin alışkanlıkları

Fransız sömürgeciliğinin alışkanlıkları

fransiz-emperyalizmi-malide-carlos-latufVIJAY PRASHAD |01-02-2013 | “Fransa bir zamanlar bir ülkenin adıydı. Dikkatli olalım da, 1961′de bir sinir hastalığının adı olmasın.1

Jean Paul Sartre, Frantz Fanon’ın Yeryüzünün Lanetleri ( Wretched of the Earth) adlı çalışmasının önsözünden.

Sömürgelerle ilgili, Enfants annamites ramassant des sépèques devant la Pagode des dames (Lumière Kardeşler2, 1897) adlı ilk Fransız filminde, iki Fransız kadın, kendilerine dağıtılan bozuk paraları itişip kakışarak toplayan Vietnamlı bir grup çocuğa paraları saçtıkları için lütufta bulunurcasına gülümsüyorlardı. Bir yüz yıla aşkın zaman geçmesine rağmen Fransızların ilk sömürgelerine karşı tavırları çok az değişmişti. “Sosyalist” başkan François Hollande’ın Fransa’nın Mali’de İslam dünyasından gelebilecek tehlikelere karşı onları korumak için orada bulunduklarına ilişkin hilekâr iddiası son derece sığdı. Örneğin, Fransa’nın kendi nükleer enerjisi için Nijer’in uranyumuna ve Mali’nin altınına ihtiyacı duymasının yanı sıra, 2011 yılında Fransa’nın Fildişi Sahili’ne (Cote d’Ivoire) hükümet müdahalesinden3 beri ısrarcı bir frankofon Afrika’yı tasarlama arzusu gibi nedenler, yüzeye çıkmaya can atan diğer nedenlerdi. Sizlere resmettiğimiz1897 yılındaki iki Fransız kadın gibi, ikiyüzlülükle damlayan Hollande da, Élysée Sarayında keyifle oturuyordu.

Fransız “sosyalistleri” her zaman güçlü sömürgeciler olmuşlardı ve çarpıcı bir biçimde daha geniş Fransız Solu içerisinde hevesli işbirlikçiler de bulmuşlardı. Cezayir’in kendi ulusal bağımsızlıkları için verdikleri mücadelenin dorukta olduğu 1956 yılında, komünist olan Fransız delegeler, Cezayir’deki sömürge güvenlik hizmetleri konusunda “özel güçleri” onaylaması için Sosyalist Başbakan Guy Mollet hükümetinden yana oy vermişlerdi. Mollet, hükümetin başına gelmeden önce anti-sömürgeciliğe kendini adamıştı. Başkent Cezayir’e ziyareti sırasında Mollet, yüz seksen derecelik dönüşü yüzünden çürük domateslerle protesto edilmişti (bu olay, la journée des tomates (günlük domates) olarak adlandırılmıştı).4 Fransız filozof Jean Paul Sartre, 1957 yılında Solun Cezayir konusundaki duruşu hakkında iğneleyici bir saldırı yazısı yazmıştı. “Sol, Cezayir hakkında konuşurken bunu ortayolcu hükümlerle yapıyor” diye yazmıştı. Savaşa karşı hiçbir protesto, eylemin olduğu hiçbir gün yoktu. Sartre “eylemciler tedirginler. İşçi sınıfı için politikanın sonucu ve belki de hedefi onun tamamen sona erdirilmesidir (demobilize edilmesidir)… Sol ne ekmişse onu biçiyor: kitlelere ihtiyaç duyduğunda, onları artık bıraktığı yerde bulamayacaktır” şeklinde yazmıştı.

Kuşkusuz Sartre haklıydı. On sekiz ay sonra, Dördüncü  Cumhuriyet5 çöktüğünde, Sol durumu kabullenemiyordu. Seçimlerde, Charles de Gaulle’in iktidara geri gelmesine yol açan ve Beşinci Cumhuriyeti resmen başlatan bir buçuk milyon oyu kaybetmişlerdi.

Ancak öyle görünüyor ki Fransız Solu bu durumlardan hiçbir ders çıkartamamış.

16 Ocak tarihinde Demokratik ve Cumhuriyetçi Sol (Gauche démocrate et républicaine) parlamento bloğundan milletvekili (ve eski Komünist üyesi) François Asensi Millet Meclisinde bir konuşma yaptı. Müdahale etmeme politikasının korkaklık olacağını belirtiyordu (La non-intervention aurait été la pire des lâchetés). Sol Cephenin, Komünistler ve Cumhuriyetçilerin duruşunun açık olduğunu da ekliyordu: “Mali halkını barbar fanatizme terk etmek siyasi bir hata ve ahlaki bir başarısızlık olacaktır” (La position des députés du Front de gauche, communistes et républicains, est claire: abandonner le peuple malien à la barbarie des fanatiques aurait été une erreur politique et une faute morale). Milletvekili Asensi, Kuzey Malinin cihad yanlılarının durdurulmaları gerektiği yoksa onların despotik, kana susamış ve bir ortaçağ devleti yaratacaklarını (des régimes despotiques, sanguinaires et moyenâgeux) dile getirmişti. George W. Bush ve onun iflah olmaz yazmanı Christopher Hitchens’ın6 Irak Savaşına dair söylemlerini tekrarlayarak milletvekili Asensi fundamentalizmin (köktenciliğin) faşizmin yeni bir biçimi (Leur fondamentalisme constitue une forme nouvelle du fascism) olduğunu ifade eder. Bu konuşmada ne Fransızların kendileri tarafından bastırılan 1960’lara kadar geri görülülebilecek, Berberilerin (Tuareg) özgürlükleri için mücadelesinden ne de Berberi ulusalcılara karşı radikal İslamcı mücahitleri sınır ötesindeki Azwad’da (kuzey Mali) sorunu çözmeleri için gönderen Fransızların öncülüğündeki 2011 Libya savaşından bahsedilmiyordu. Milletvekili Asensi’nin konuşmasından anladığımız şey, hümanist enternasyonalizm söyleminde gizlenmiş Fransız yeni-sömürgeciliğinin kibarca savunusuydu; “uluslararası askeri hareket terörist bir devletin kurulmasını önlemek için gerekliydi” (Une action militaire internationale était nécessaire pour éviter l’installation d’un Etat Terroriste).

Komünistler kendilerini kısmen eski üyelerinden ayırıyorlardı. Dört gün önce, onların ifadeleri Güneye doğru hakaret eden cihat yanlısı gruplar hakkındaki Fransız endişesini yansıtıyordu. Güç savaşlarından ise hiç bahsedilmiyordu. Fransız yeni-sömürgeci gündemine (Françafrique) dair küçük bir ima, bu müdahalenin sömürgeci hükümler bakımından anlaşılabileceği (ve sömürgeci bir saldırı olmadığı) söylenerek bir kenara itilmişti. Fakat milletvekili Asensi’de olduğu gibi, askeri operasyonun yükünü Fransa’dan Bamako’ya (Mali’nin başkenti) ve Birleşmiş Milletlere kaydırmaya çalıştı (Le PCF rappelle que la réponse à la demande d’aide du Président du Mali aurait du s’inscrire dans le cadre d’une mission de l’ONU et de l’Union africaine, réalisée sous drapeau de l’ONU, par des forces maliennes et africaines, dans le strict respect de la Charte des Nations-Unies, dans les limites imposées par l’exigence de la souveraineté malienne). Mali “hükümetinin” yardım talep ettiği durum söz konusuydu. Fakat şuna dikkat etmek gerekiyor, bu “hükümet”, darbe liderinin (özellikle Kaptan Amadou Sanogo) ABD tarafından eğitildiği, ordu tarafından yapılmış bir darbe sonucunda iktidara gelmişti; 1990’ların gerçek Mali demokrasisi, 2000’li yıllarda başbakanlık ofisine kendi adamlarını sokan Batı ve IMF tarafından kalıcı biçimde baltalanmıştı. Mali asla müdahale çağrısında bulunmadı; demokratik olmayan ve Batı destekli darbe rejiminin ataları yaptılar bu çağrıyı. Şu anki devlet başkanı Dioncounda Traoré tek başkan vekilidir. Nisan 2012 yılında bu devlet başkanının şu anki ofisine yapılan ataması, her şeyden önce 2012 Mart darbesine yol açan Mali ordusunun asıl yakınmasına boyun eğen, Berberilere yönelik  “topyekûn ve acımasız bir savaş” açmak için alınan sözle onaylanmıştı. Traoré’ın ilk başkan vekili Cheick Modibo Diarra, 2012 Aralık ayının ortalarında darbe liderleri tarafından görevden alındı ve yerine darbe liderlerinin egemenliğindeki rejime başkanlık yapan Django Sissoko getirildi. İşte Fransızların Mali’ye davet ettikleri hükümet bu bahsi gecen hükümetti.  Sanogo’nun kendi politik eğilimleri, (ECOWAS7 tarafından personel sağlanan) BM yetkili Afrika kuvvetinin girişine karşı olması fakat diğer yandan Fransız bombardımanına hoş görülü tutumuyla değerlendirilebilir. Afrika Birliği başkanı Yayi Boni, (ancak Afrika Birliği’nin kendisi değil) aceleyle Fransız müdahalesini kutsadı. Kendi güvenliği konusunda paranoyak hale gelen eski banker Benin’in Başkanı Boni kendisinin melek (aux anges) olduğunu ve Fransız müdahalesiyle heyecanlandığını ifade etmişti.

Nijer’in devlet başkanı Mahamadou Issoufou müdahaleyi ve askeri çözümü destekledi. Fakat daha da fazlası Nijer’in istikrarsız durumu konusunda tedirgin değilmiş gibi görünüyor. Issoufou 2011 yılında iktidara geldiği vakit, ayak direyen Berberileri de kapsayan bütün Nijer’i birleştirmeye çabalayan bir Berberi (Tuareg) sosyal demokrat olan Brigi Rafini’yi başbakan olarak atamıştı. Frankofon Afrika başkanlarının üzerindeki baskı son derece büyüktü fakat burada bile Addis Ababa’daki Afrika Birliğinden gelebilecek net bir hattı engelleyen anlaşmazlıktan kaynaklı aralarında gerginlik belirtileri vardı.

BM’nin müdahaleyi desteklemesi, milletvekili Asensi’nin iddialarına rağmen, şüpheliydi. Aralık ayında imzalanan BM Güvenlik Konseyi 2085 nolu resmi kararına göre herhangi bir müdahaleye karşı tedbirlerin sağlanması gerekiyordu. Fransızların, 11 Ocak Konna bombardımanı öncesinde BM için herhangi bir koruma sağlanmış mıydı bu açık değildi. BM kararının 11′inci paragrafı son derece netti; “… askeri planlamanın, savunma operasyonuna başlamadan önce daha fazla geliştirilmesi gerekeceğini vurgular. Mali’yle, ECOWAS’la, Afrika Birliği’yle, Mali’nin komşu ülkeleriyle, bölgedeki diğer ülkelerle ve diğer ilişkili ikili ortaklarla ve uluslararası kuruluşlarla yakın koordinasyon halindeki Genel Sekreterin, planlamayı ve AFISMA’nın [Afrika öncülüğünde Mali’ye Destek Misyonu] konuşlandırma hazırlıklarını desteklemeye devam etmesini, sürecin gelişimi konusunda Konseyi düzenli olarak bilgilendirmesini talep eder. Ve de Genel Sekreterin aynı zamanda planlı askeri savunma operasyonuyla Konseyin memnuniyetini önceden onaylamasını talep eder.”

BM, bir kez daha uygun tedbirlerle kapıları müdahaleye açarak, biraz kötü bir başlangıç yaptı. Ancak daha sonra daimi üyelerinden biri, BM adına sivilleri bombalar ve öldürürken onu sadece izlemekle kalarak, teminat ve hükümleri ihlal etmişti. Çünkü Fransız askeri saldırısının tam olarak yaptığı şey esnasında, BM arkasına saklanan Fransız solu,  hem BM Şartı hem de bütün anti-sömürgecilik ve insan hakları geleneğiyle dalga geçmişti. Fransa’nın BM Büyükelçisi Gerard Araud, BM Güvenlik Konseyini 22 Ocak Salı günü bilgilendirecekti. Araud’nın cihatçıların durdurulması, Fransa’nın Mali hükümetine sadece yardım edeceğine yönelik hikâyeyi desteklemesi bekleniyordu. Fransız operasyonuna, vahşi Afrika kedisi anlamındaki Serval adı verilmişti. Bu figür Avrupa ve Afrika arasında geçiş kapısı bir İtalya adası olan Lampedusa’ya ait bir semboldü. Libya savaşı sırasında, Lampedusa, İtalya’nın bir krizi halini gelen, Afrika’dan kaçanlar için çekişmeli durma noktası haline gelmişti. Lampedusa’nın habercisi, serval (yabani kedi), alışkanlıkmış gibi Afrika’yı bombalayarak, dünya halkalarının gözünü boyayarak başka bir yöne doğru gittikleri için, jet avcı uçaklarını kutsuyordu.

Dipnotlar:
1 Sartre’ın bu çevirisi, R. Şen Süer tarafından yapılan Frantz Fanon’un Yeryüzünün Lanetleri çevirisinden alınmıştır.

2 Lumière Kardeşler tarihteki ilk film yapımcılarındandır. Çev. notu

3 2010-2011 tarihlerinde Fildişi Sahilleri’nde başkanlık seçimlerinden kaynaklı Fildişi krizi olarak adlandırılan siyasi bir kriz baş gösterdi. Buna bağlı olarak ikinci Fildişi sivil savaşı meydana geldi. Krizi sonlandıran önemli adımlardan biri 11 Eylül 2011 yılında, Fransız güçlerinin desteğiyle Alassane Ouattara’nın öncülüğündeki güçler tarafından (eski başkan Gbagbo’ya muhalif başkan adayı), Laurent Gbagbo’ın (2000’den beri Fildişi Sahilleri’nin başkanlığını yapmış ve 2010 yılındaki başkanlık seçimlerini de kazandığı bildirilmişti) ele geçirilmesi ve tutuklanması oldu. Çev. notu

4 Cezayir sorunu konusunda Mollet önce Cezayir Ulusal Özgürlük Cephesi ile masaya oturmaya karar verdi. Ancak görüşme daha gerçekleşmeden Cezayirli isyancıların yok edilmesi gerektiğini savunmuştu. Başbakan olduktan sonra Cezayir’in başkentine yaptığı bir ziyaretinde kendisine çürük domatesler atıldı ve şiddetli protestolarla karşılaştı. Çev.notu

5 1946’dan 1958 yılına kadar Fransız Cumhuriyet hükümeti. Savaş sonrası geçici Devlet Başkanı Charles de Gaulle, 1946 yılında istifa etti. Kamu desteğinin onu kendi anayasal fikirlerini uygulaması için bir mazbatayla iktidara geri getireceğini umut etmişti. Fakat kurucu meclis onun yerine sosyalist Félix Gouin’yu getirdi. Dördüncü Cumhuriyetin yapısı dikkat çekecek biçimde üçüncü cumhuriyete benzemekteydi. (çev.notu)

6 İngiliz yazar sayısız kitap yazmıştır. Başlangıçta kendini solcu olarak tanımlamıştır. Ancak 11Eylül saldırısından sonra Irak’a müdahaleyi genel olarak da yabancı ülkelerin müdahalesini savunmuştur. “faşizmin İslami yüzü” şeklinde eleştirisini 11 Eylül saldırısıyla güçlendirmişti. (çev.notu)

7 Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (CEDEAO/ECOWAS), onbeş Batı Afrika ülkesinin oluşturduğu bölgesel bir gruptur.

[NewsClik.in adresindeki İngilizce orijinalinden Sevgi Doğan tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]

* Sevgi Doğan: Scuola Normale Superiore di Pisa’da doktora öğrencisi (İtalya)