FRANKFURT |30-09-2016| TKP/ML Davası kapsamında tutsak edilen 10 devrimci için Frankfurt’ta bir birlgilendirme etkinliği yapıldı. ATİK UPOTUDAK (Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma Komitesi) temsilcisi Süleyman Gürcan, Müslüm Elma’nın avukatı Stephan Kuhn, Rote Hilfe (Kızıl Yardım) ve Frankfurt tutsaklarla dayanışma komitesi adına bir temsilci söz alarak konuya ilişkin görüşlerini paylaştılar.
Rote Hilfe adına söz alan temsilci Alman devletinin tarihsel olarak devrimcilere, ilerici ve muhalif kesimlere karşı olan duruşunu anlattı. KPD’nin yasaklanması hakkında bilgiler veren temsilci günümüzde devletin baskı mekanizmalarının daha arttığına dikkat çekti. Oluşturulan baskı ortamında hiçbir devlet mekanizması ile ortak çalışmanın olamayacağını dile getiren temsilci böylesi durumlarda Rote Hilfe’ye başvurulması gerektiğini önerdi. 129 a/b yasasına karşı yapılan girişimlere değinen Rote Hilfe temsilcisi, antidemokratik yasanın kaldırılması için mücadelenin devam edeceğini belirtti.
Ardından söz alan ATİK UPOTUDAK temsilcisi Süleyman Gürcan, ATİK’ e yönelik olan saldırı anlattı ve TKP/ML davası hakkında kısa bilgiler verdi. Tutsaklar hakkında da önemli bilgiler veren Gürcan, Müslüm Elma’nın devricmi yaşamına dair kısa bir bilgilendime yaptı. Münih’te yürütülen mahkemenin arka planının olduğunu dile getiren Gürcan tarihsel olarak Alman ve TÜrk devletleri arasında derin ilişkilerin olduğunu, Ermeni Soykırımı’ndan bu yana illişkilerin artarak devam ettiğini, Hitlerin Atatürk’ü örnek aldığını, günümüzde de faşist Erdoğan iktidarının Alman hükümeti tarafından esasta desteklendiğini dile getirdi. Türkiye’de süren baskı ortamına değinen Gürcan, Rojava’da yaşanan gelişmelerin Türkiye’yi rahatsız ettiğini, tutsaklarında Rojava ile dayanışma konusunda önemli pratikler sergilediklerini dile getirdi. Bir soru üzerine Gürcan, Türkiyeli ilerici göçmen kurumların, özelde de ATİF’in 40 yıllık bir mücadele deneyimi olduğunu, gerek Türkiye’de yaşanan gelişmelere gereksede Almanya’da yaşanan gelişmelere karşı enternasyonal bir bilinçle buradaki ilerici kurumlarla birlikte çalıştığını dile getirdi. UPOTUDAK temsilcisi bunun hem Türk devletini hemde Alman devletini ciddi oranda rahatsız ettiğini dile gertidi. Son olarak 28 Ekim’e çağrıda bulunan Gürcan, szölerini ‚Devrimci tutsakları sahiplenelim’ ile bitirdi.
Davanın hukuksal boyutu hakkında bilgi veren Stephan Kuhn, 129 a/b yasası hakkında düşüncelerini paylaştı ve sözlerine Müslüm Elma’nın ‚bu dava mahkeme salonlarında değil sokakta kazanılacak!’ dizelerini paylaşarak başladı. Yasanın demokratik bir yasa olmadığını dile getiren Kuhn, demokratik olarak Türkiye, İran, Srilanka vb. ülkelerde süren kurtuluş mücadeleleri ile dayanaşıma aktivitelerine katılımın önüne geçilmek istendiğini ve bu türden davaların politik muhtevasının olduğunu dile getirdi. PKK, DHKP/C davalarından örnekler veren Kuhn, Avrupa çapında Alman devletinin yaklaşımını ortaya koydu ve devirimci-ilericilerin Avrupa çapında baskı ve kovuşturmalara maruz kaldıklarını, interpol aramaları ile ilericiler, devrimciler ve Kürtler üzerinde baskı mekanizmasının yaratıldığını dile getirdi. Müslüm Elma’nın dava kapsamında dile getirdiği savunmasından pasajlar aktaran Kuhn, yargılanan 10 devrimcinin poliitk olarak geri adım atmadıklarını, sistemi yargıladıklarını dile getirdi son olarak Müslüm Elma’nın savunmasında bir bölüm okudu. Kuhn Elma’nın savunmasından ‚faşizme karşı mücadele yürütürken Osman’ın kılıcını tepemizde sürekli gezdirdilerç Burada ise demoklesin kılıcı başımızda sallandırılıyor. Bizler başımızı bir an olsun geri çekmedik. Elbette kafalarımızı uçurabilirsiniz ancak boyun eğmemiz asla sözkonusu olamaz’ sözlerini okudu. Son olarak Kuhn davanın başta ATİK kitlesi olmak üzere ciddi oranda sahiplenildiğini, dayanışmanın önemli oranda yaratıldığını dile getirdi.
Devrimci Tutsaklarla Dayanışma Komitesi-Frankfurt temsilci söz alarak bu alanda yapılan dayanışma pratiği üzerine konuştu. 129 a/b kapsamında yaşanan tutuklamalara değinen temsilci ortak olarak sadece tutsaklarla dayanışmayı değil, Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan gelişmelere dair de ortak tavır aldıklarını, Rojava ile dayanışma etkinliklerinde de ortak hareket ettiklerini dile getirdi ve önemli tecrübeler elde ettiklerini vurguladı.
Banu Büyükavcı’nın dava kapsamında ortaya koyduğu devrimci duruşa dikkat çeken bir Yeni Kadın aktivisti, tüm tutsaklarla yazışmanın öenimini vurguladı ve yazışmalarla dayanışmanın yükseltilmesi çağrısında bulundu.
28 Ekim’de Münih’e…
yapılan bilgilendirme etkinliği aynı zamanda 28 Ekim’de yapılacak mitinge hazırlık anlamı taşıyor. Konuya dair bilgi veren Frankfurt Dayanışma Komitesinden bir başka temsilci, dayanışmanın önemini vurguladı ve bir otobüs organize ettiklerini, dayanışmanın gelişmesi durumunda daha fazla otobüs tutabileceklerini dile getirdi. Adına dayanışma Otobüsü verdiklerini dile getiren temsilci, bunun ortak çalışmalarda önemli bir dönüm noktası olduğuna dikkat çekti.
29 Ekim’de de Nürnberg’te mültecilere yönelik bir dayanışma etkinliği olacağını dile getiren temsilci, orada da pratikte gerek dayanışma ve sahiplenmenin önemini ortaya koyacaklarının gereksede birlikte iş yapma kültürünü geliştireceklerine inandığını vurguladı.
Bir başka konuşmacı ise önümüzdeki yıl G20 zirvesinin Hamburg’ta yapılacağını dile getirdi. Bu zirve’de Alman emperyalist politikaları ile Türk faşist rejiminin temsilcisi Erdoğan’a karşı ortak mücadelenin gelişmesi gerektiğini, G20’ye karşı demokratik tepkilerin dile getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Yaklaşıl iki saat süren devrimci tutsaklarla dayanışma etkinliği, soru ve cevapların ardından sona erdi.