Anasayfa , Avrupa , Dosya Haber | Alman Güvenlik Makamları ile Faşistler Elele

Dosya Haber | Alman Güvenlik Makamları ile Faşistler Elele

Haber Merkezi |24.12.2018| Frankfurt polisi bünyesinde faşist bir hücre yapılanmasının açığa çıkmasının ardından güvenlik ve siyasi makamların durumu istisna ve münferit olay şeklinde gösterme çabaları devam ediyor. Sadece son yıllarda Alman polisinin sol ve ilerici kesimlere yönelik baskıcı, ırkçı ve faşizan pratiklerinin sayısı oldukça fazla. Devlet güvenlik organlarında sağcı yapılanmalar münferit olmak çoktan çıkmış durumda. Açığa çıkan olaylar gösteriyor ki durum sadece buz dağının görünen yüzü. Bir çok olaydan bazı örnekleri sizler için derledik.

Hessen

Foto: Boris Roessler/dpa

Hessen Emniyet Teşkilatı (LKA) yeni bir skandalla çalkalanıyor. 5 Polis hakkında soruşturma başlatan Eyalet Emniyet Teşkilatı (LKA) soruşturmanın genişletildiğini dile getiriyor ancak olayın münferit olduğunda ısrar ediyor. Bir hücre yapılanması olduğu açığa çıkan olay, Türkiye kökenli bir avukat olan Seda Başay Yıldız’a gönderilen ve “NSU 2.0” imzasını taşıyan tehdit mektubu hakkında soruşturma yapılırken ortaya çıktı. NSU mahkemesinde müdahil avukatlardan biri olan Seda Başay Yıldız’a gönderilen mektupta, Almanya’yı derhal terketmesi gerektiği bunu yapmadığı taktirde “iki yaşındaki kızının katledileceği” ifadeleri yer alıyordu.

 

Frankfurt 1. Bölge Karakolu’nda görevli beş polis memurunun avukatın ismini kendi bilgisayarlarına indirdiği açığa çıkarken, olay bununla da sınırlı kalmadı. Aynı memurların belirtilen zaman zarfında bilgisayara erişimi bulunan polis memurlarının kendi aralarında WhatsApp grubu üzerinden ırkçı yazışmalar yaptıkları, Hitler ve gamalı haç fotoğrafları paylaştıkları tespit edildi. Söz konusu beş polis memuru hakkında “halkı kine ve düşmanlığa teşvik etme” ve “anayasaya aykırı sembolleri kullanma” iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Memurların evlerinin arandığı, cep telefonlarına ve sabit disklerine el konulduğu belirtildi.

Oury Jalloh

Dessau’da 7 Aralık 2005 tarihinde katledilen Oury Jalloh ve iki evsizin olayı henüz çözülmüş değil. Olayı farklı yollardan araştıran 8 bilirkişi raporları Jalloh olayının intihar olmadığını belirtmişti. Sınır dışı hücresinde bulunan Oury’in katledilmesi meselesinde tüm şüpheler polisleri göstermişti. Olay hakkında inceleme başlatan Dessau Yüksek Eyalet Savcılığı, olayın kimin yaptığını işaret etmiş, ancak dosyadan el çektirilmiş ve Halle’ye sevk edilmişti. Ardından dosya kapatılmıştı.

Kleve’de ki olay

Amad A., Kleve’de ki karakol hücresinde 17 Eylül tarihinde nedeni belirlenemeyen sebepten ötürü kendisini yakarak can verdi. Olayı araştıran polisi yetkililerinin verdiği demeçlerde ise birçok tutarsızlık söz konusuydu. Bir Afrikalı ile karıştırılan ve Suriyeli bir Kürt olan Amad A. haftalarca tutsak edilmişti. Olaya dair NRW Eyaleti bir soruşturma komisyonu oluşturmuştu. Bir bilirkişi raporu ise Amad’ın hücresinde yalnız bulunduğunu, yatağının baş tarafından çıkarılan ve 20 dakika süren yangın sonrası hayatını kaybettiği belirtiyor. Ancak 20 dakika boyunca yangına neden müdahale edilmediği ise pek belirtilmiyor.

NSU

Faşist Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgüt (NSU) yapılanmasının açığa çıkmadan önceki süreçlerinde cinayetleri araştıran Alman polisi, katilleri göçmenler içinde aramıştı. Heilbronn’da katledilen Alman Polisi’nin katilinin araştırılması ile NSU yapılanması ve Baden Würtenberg eyaletinde görev yapan bazı polis memurlarının Ku-Klux-Klan’ın eyaletteki şubesine bağlı oldukları açığa çıkmıştı.

Önümüzdeki yılın ilk aylarında Mecklenburg-Vorpommern eyaletinde NSU-Araştırma komisyonu açık olarak şahitleri dinlemeye başlayacak. AfD Araştırma Komisyon üyesi Ralph Weber’in Wolgaster seçim bölgesinde çalışan Marcsu G.’nin 2015 yılında NSU-şahitleri ve faşist parti olan NPD’nin baş aktivistlerinden David Petereit ile birlikte “savunma spor antrenmanı” adını verdikleri eğitime birlikte katıldıkları ortaya çıkmıştı. Petereit 2002 yılında NSU sayesinde Nazilerin yayını olan “Beyaz Kurt”un yayımcısı olmuştu. Bu konuya dair yazılan mektup Petereit’ta bulunmuştu. Araştırma Komisyonu üyesi olan Marcus G. hassas bilgilere ulaşma potansiyeli taşıyor ve İnisiyatif NSU-Watch’ın aktardığına göre bu bilgilerin David Petereit’ın eline geçmesi oldukça basit bir durum arz ediyor. Bu durumda AfD’nin devlet güvenlikli bilgilere ulaşmasının oldukça kolay olduğunun altını çizen demokratik çevreler, ırkçı partiye sempati duyan devlet görevlilerinin açığa alınmasını talep ediyorlar.

Neonazilerle Polis arasında ki ilişki

Medya platformu olan İndymedia-Linksunten haber portalında 2015 yılında bazı özel haberler bir cep telefonu tarafından yayınlandı. Bu bilgiler açığa çıkmış bir Neonazi grubundan aşırıldığı belirtilmişti. Bu bilgilere göre bir Nazi’nin Leipzig Polisi ile sıkı bir ilişkisi olduğu açığa çıkarılmıştı. Açığa çıkarılan bilgilere göre Neonazi ile bir polisin birbirleri ile “Yahudi komploları” ve “keneler” diye bahsettikleri gruplar üzerine paylaşımlarda bulunduğu açıklanmıştı. Antifaşistler Leipzig Polisi’nin bir grubunun Nazilerle olan iş birliğini deşifre ettiklerini belirtiyorlar ve Polis teşkilatı ile Neonazilerin yürüyüş ve mitinglerde olan ilişkilerinde samimi temasın yaşandığını gözlemlediklerini vurguluyorlar. Sıcak tokalaşmalar ve sohbetlerin yanı sıra, sol ve ilerici yürüyüş ve mitinglerinde polisin bilinçli olarak ortamdan uzaklaşmaları ile Neonazilerin bu yürüyüşlere saldırdığını ve burada pratik bir iş birliğinin yaşandığını belirtiyor Antifaşistler.

2017 yılının yaz aylarında Rostock’ta bir avukat ve bir polis, sol grup ve siyasilere yönelik eylem hazırlığında iken, silahlı bir şekilde yakalandılar. Geniş bir öldürme listesi hazırlayan ikili, Almanya’nın mülteci politikasına tepki olarak bu saldırıları gerçekleştirmek istediklerini belirtmişlerdi. Ölüm listesinde siyasi ve birde polis memurunun bulunması olay hakkında geniş soruşturma başlatılmasını beraberinde getirmişti.

Eyalet Emniyet Teşkilatı’nda görevli bir memurun yaz aylarında bir PEGİDA yürüyüşüne katılarak haber yapan gazetecilere sözlü saldırıda bulunmuştu. Söz konusu memur, ağır soruşturma dosyalarını elinde tutan, tüm soruşturmaların ele alındığı polis kayıtlarına ve merkezi yabancılar listesine giriş yetkisi olan bir memur.

Saksonya polisi uzun zamandır sağcı polislere kapıyı sonuna kadar açık tutuyor. Saksonya Başbakan Yardımcısı Martin Dullig bir demecinde, PEGİDA ve AfD’ye Pols içnde olan sempatinin halk içinde olanından daha fazla olabileceğini belirtmişti.

Üç yıl önce, PEGİDA’nın ön saflarında yer alan Kathrin Oertel’in eski eşi olan Frank Oertel’in, Eyalet Emniyet Teşkilatı (LKA) çalışanı olduğu ortaya çıkmıştı. Frank Oertel 2015 yılında bir mülteci yurdu önünde protesto eylemi yapıp kameralara demeç verirken görüntülenmişti. Oertel, o zamanlar radikal islam masasında görev yapıyordu.

Berlin-Breitscheidplatz’ta 2016 yılının Aralık ayında gerçekleşen saldırıdan iki saat sonra PEGİDA’nın şeflerinden Lutz Bachmann bir tweet atarak, saldırganın Tunuslu olduğunu iddia etmişti. O bu iddialarını “Berlin Polis Yönetimi”nden aldığı bilgilere dayandırıyordu. Bachmann’ın kendisini önemli bir kişi olarak göstermek istemesi bir yana, bu tür örnekler PEGİDA, Neonazi yapılanmaları ve AfD gibi faşist yapılanmalar ile Polis arasında iletişimlerin yaşandığını gösteriyor.

AfD’de Eski Yargıçlar, Savcılar ve Polisler 

Almanya içi Alternatif (AfD) partisi adından son yıllarda en sık bahsettiren parti. Artan ırkçılığın ve faşizmin en klasik örneği olarak tarih sahnesinde yerine alan partinin aday listelerinde de polisleri görmek mümkün. Roman Reusch ve Thomas Seitz, AfD’nin Federal Parlamento’sunda yer alan iki eski savcı. Provokatif davranışları ile bilinen Jens Maier ise bir demecinde insan kasabı ve faşist olarak bilinen Anders Behring Breivik için anlayış gösterdiğini beyan etmiş ve bu durum tepkilere neden olmuştu. Maier NPD hakkında ise “AfD olmadan önce NPD Almanya için çalışan kapalı bir parti idi” açıklamasında bulunmuştu. Maier 1997’den beri Dresden Eyalet Mahkemesi yargıcı olarak görev yapmıştı. AfD Milletvekillerinin neredeyse üçte biri, yargıç, savcı, polis veya asker kökenli olmasından kaynaklı AfD’nin adalet makamları, ordu ve polis ile sıkı ilişkilerinin olduğu belirtiliyor.

Alman Hükümetini krize sokan Anayasa Koruma Dairesi Eski Başkanı Georg Maaßen’ın birçok defa AfD politikacıları ile görüştüğü, istihbarat servisleri tarafından takibe uğramamak için tüyolar verdiği ortaya çıkmıştı. Maaßen ayrıca içe yönelik olan belgeleri AfD’ye aktardığı partilerin kendi aralarında ki tartışmalarına yansımıştı.

Alman Ordusunda Neonaziler

Neonazilerin Alman Ordusu ile olan bağlarıda basına yansımış durumda. Franco A.’nın Alman Devleti’ni tehlikeye atacak bir şiddet girişiminde bulunurken yakalanması, Neonazilerin Alman ordusu içindeki bağlantılarının sorgulanmasına neden oldu. Bir Alman subayı olan Franco A. kendisini Suriyeli bir mülteci olarak tanıtmak suretiyle bir eylem hazırlığında iken yakalandı. Franco A.’ya bir Üstteğmen’in yardım ettiği ve AfD’nin Federal Milletvekili olan Jan Nolte’nin de Franco A.’yı kendi meclis bürosunda ağırlamak istemesi basına yansımıştı.

Eski Komando Özel Birliği’nde görevli asker ve askeri istihbarat servisi MAD’in ana kaynaklarından birisi olan Andre S.’nin Gölge Ordusu olarak isimlendirilen gayri resmi bir grubun sorumlusu olduğu iddia ediliyor. Bahsi geçen Gölge Ordusu’nun askerleri, polisleri ve diğer güvenlik organlarından bireyleri kapsadığı, önemli politik simaların etkisizleştirilmesi veya ortadan kaldırılması amacı taşıdığı belirtiliyor. Bu amaçla ölüm listesinin hazırlandığı TAZ gazetesi tarafından iddia edilmiş ancak bu konuda hatırı sayılır bir soruşturmanın dahi açılmadığı yine aynı gazete tarafından dile getirilmişti. Ölüm listelerinde yer alan kişilerin dahi polis tarafından bilgilendirilmemesi önemli bir sorun olarak görülüyor.