Home , Avrupa , Direnisin Başkentidir Dersim…

Direnisin Başkentidir Dersim…

zekiSTUTTGART |14-12-2013 | Dersim deyince akla iki olgu geliyor. Biri Zulüm, diğeri ise zulme karşı sergilenen Direniş’tir. Bu konuda Stuttgart Tohum Kültür Merkezi, bir etkinlik düzenledi.
Stuttgart Tohum Kültür Merkezinde 8 aralık, saat 14’de düzenlenen program, çok sayıda insan katılarak, akşamın geç saatlerine kadar sürdü. Araştırmacı yazar Cafer Demir ile yazar-şair ve sanatçı Hasan Sağlam programın konuklarıydı.
Seyit Rıza’nın asılma nedenlerini anlatmaya başlayan yazar Cafer Demir ‘’Seyit Rıza Dersim’de yüreklere taht kurmuş birisidir’’ diyerek söze başladı. ‘’Dersim katliamı tarihin derinliklerinde kalmış olsa da, toplum vicdanını rahatsız eden bu olayın tarihle doğru- dürüst bir yüzleşme sağlanamadığı ve kabul edilir bir özeleştiri yapılmadığı için, önem ve güncelliğini yitirmedi/yitiremez. Onun için devlet, tarihin bu ağır manevi yükü ve sorumluluğunu hep sırtında hissedecektir’’ vurgusunu yaptı. ‘’Koçgiri harekatı Devletin sözünde durmayışı neticesinde gelişen başkaldırı ve isyandı. Ama Dersim katliamı, birbirine zıt fikirli ve çelişkili aşiretlerin de araç edilerek, yapılan bir katliamdı. Ermeni soykırımının Dersim’de de yaşatılmasıydı.
Devlet, kürt ve alevi olan Dersim üzerinde bir imha politikası uygulamayı çıkardığı yasalarla Şiddet, Sürgün ve Asimile olmak üzere 3 dalda uygulamayı planladı. Bu planlara bazı aşiret önderleri de alet edildi. 1934’te çıkarılan mazbata(gerekçe) ile İsmet İnönü emri ile hayata geçti. Bu plan 4 bölümden oluşuyordu. 1) hazırlık, 2) sürgün, 3) katliam, 4) Asimilasyon. Bu plan çerçevesinde hazırlıklar yapılır ve ilk önce 1936’da Dersim’lilerin silahları toplanmaya başlanır. Dersim’e askeri vasıtaların ulaşması için yollar ve köprüler yapılmaya başlanır. Hazırlıklar böyle sürerken, 20 haziran 1937’de Başbakan İsmet İnönü Dersim’de incelemelerde bulunur. Bu askeri tatbikat aslında başlanmış olan büyük ıslahat programının zaman kaybedilmeden bir an önce başlatılması anlamıydı. Ardından 22 Haziran 1937’de dört taraftan saldırı korgeneral Hüseyin Abdullah Alpdoğan tarafınan başlatılır. Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen, 1937’de uçaktan attığı bombalarla Dersim’in köy ve mezralarını yakıp- yıkar. Kadın, erkek, çocuk ayırımı yapmadan toplu bir katliam işler. O zamanın başbakanı İsmet İnönü çektiği telgrafla, başarısından dolayı Sabiha Gökçen’e teşekkür eder. Dersimi bombalayan Cumhurbaşkanlığı (Atatürk) muhafaza alayı ve komutanı İsmail Hakkı Tekçe idi’’ diyen Cafer Demir’’ yani bu durumda Atatürk’ün Dersim’in katledilmesinde haberi olmayabilir mi?’’ şeklinde yorumda bulundu. ‘’Devlet korumasız insanları katlettirdi. Evrensel savaş hukunu ihlal ederek, suç işledi. Özel teşkilat çerçevesinde ordu zehirli gazlar kullandı. Bu itirafları Sabri Çağlayangil’in notlarında da görüyoruz. Atatürk bu konuda 30 Agustos 1938’de yazılı olarak orduya minnetlerini bildirdi’’ şeklinde Dersim katliamına dair tarihi değerlendirmelerde bulundu. Bu konuda yazdığı Osmanlı ve Cumhuriyet Döneminde Dersim adlı araştırma kitabından algılar yapan yazar Cafer Demir, ‘’katliama dair çeşitli sayı ve rakamlar kullanılıyor. Ben buna karşıyım. Katledilenlerin ve sürgün edilenlerin rakamsal çokluğu veya azlığı bu katliam, sürgün ve asimilasyonun vahametini azaltmaz. Onun için planlı bir katliam ve ardından da sürgünler ve asimilasyonlar yapılmıştır. Sayıları ne kadar olursa olsun, devletin işlediği bu katliamı kabul edip, özeleştiri vermesi yaraları biraz da olsa sarar. Yoksa bu yara sürekli derinleşerek kanamaya devam eder. Çünkü yazılı belgelerden de tespit ediyoruz ki, Dersim katliamı o süreçte devletin planlıyarak yaptığı bir katliamdır’’ diyen yazar Cafer Demir bu konudaki araştırmalarına devam edeceğini de tahayüt ederek sözlerine son verdi.
Programın bir diğer konuğu ise Dersim’li yazar, şair ve sanatçı Hasan Sağlam’dı. ‘’Dersim’de yapılan katliamı anlatmaya yazılan Romanlar ve çevrilen filmler yetmez. Çünkü çekilen o acıları- zülmleri hiç bir dil yeterince anlatamaz. Dersim travmasını anlatabilmek çok zor. Devlet birbiriyle sorun yaşayan aşiretleri de araç edip kullanarak, Dersim’lileri katlettirdi- katletti. O süreçte Seyid Rıza’nın Kırgan aşireti ve Sindköyü kuşatması gibi hataları olmuş olsa da, bütün ailesi ve çevresinin katledilmesi ardından İdam edilmesi bir zulüm ve katliamdır. Seyid Rıza’nın darağacına giderken söylediği sözler bizim manifestomuzdur. Dersim’de o zaman Zulüm ve Direniş vardı. Bugün de aynı şekilde zulüm ve direniş var. Dersim Baraj ve HES’lerle boğulmak, imha edilmek isteniyor. Devlet uyuşturucu, fuhuş ve asimile polikalarını her gün fazlalaştırarak uyguluyor. Yapabileceğimiz şey bu konularda susmamak, bu katliamı unutturmamak, anlatmak. Çocuklarımız geçmiş tarihlerini bilirlerse, geleceklerine o denli sahip çıkabilirler’’ diye düşüncelerini anlattı. ATİF adına söz alan Temsilci ise’’ Dersim Katliamı bir soykırımdır. Buna başka bir ad verilemez. Dersim’liler çok büyük bir asimilasyona da maruz bırakıldıklarından dolayı çok güzel türkçe konuşuyorlar. Fetullah Gülen’in özel okulları ve
kursları da bu asimilasyonlara hizmet ediyorlar. Diğer yandan ajan ve işbirlikçi alanı da hala işliyor. Bu tür yaklaşımları deşifre edip, açığa çıkarmak gerekiyor. Önümüzdeki seçimlerde devletin değirmenine su taşıyanlara oy vermememiz gerekiyor. Burjuvazi bir zihniyetin sahibi olan Kılıçdaroğlu gibilerine seçimlerde oy verilmemeli’’ şeklinde düşüncelerini dile getirdi.
Programın son bölümü sanatçı Hasan Sağlam’ın söylediği ‘Hefe Seyd Rıza’yi, Daye Daye vb. klamlarla son buldu.
Stuttgart -AHM-