Anasayfa , Haberler , Direniş En Güzel Eylül’de Başlar

Direniş En Güzel Eylül’de Başlar

taksim geziTÜRKİYE | 09 – 09 – 2013 | Haziran ayıyla birlikte başlayıp tüm Türkiye’ye yayılan ve 1 ayı aşkın süre boyunca aktif sokak çatışmaları ve fiili çadır eylemleriyle devam eden Taksim direnişi bir süre sonra yaygın forumlar şeklini almıştı. O tarihten bu yana Türkiye ve dünyada yaşanan olaylara göre kendini yeniden şekillendiren direniş hareketi, birçok gündeme de müdahil olmayı başarmıştı. Bununla birlikte direnişin ve Türkiye’nin geleceğini tartışıyordu

Bütün bu gelişmelerle birlikte devletin direnişle ilgili haklı olarak saplantılı durumu artıyordu çünkü direnişin sistemi temelden sarsacak bir harekete dönüşme olasılığı mevcuttu. Devlet elinde belgeler olduğunu söyleyerek, direnişin arkasında başka güçler olduğunu ispat etmede kendisiyle yarışır hale geldi. Bambaşka bir güç olarak tanımladıkları güç aslında halkın gücüydü ve anlamlandıramadıkları için onlar açısından başka bir güçtü. Bunun devamında yine elindeki belgelere dayanarak ve müthiş bir ileri taksim gezi1görüşlülükle olayların başka bir güç olan halk tarafından tekrar tırmandırılacağını sayıklar olmuştu. Bütün bu korkuları boşuna değildi çünkü direnişin en aktif kesimlerinden birini oluşturan üniversite gençliği eylül ayıyla birlikte üniversitelere yani daha doğrusu eylem alanlarına tekrar geri dönecekti. Aynı zamanda yaz ayı boyunca ve şimdiye kadar yaşanmış olaylar birçok gerginlik noktasını oluşturmuştu. Ülke içi, bölgesel ve dünya çapındaki olaylar gerçekten sancılı bir durum oluşturmuştu ve bu kırılma hatları halkın sinirlerinde de kırılma hatlarına yol açmıştı doğal olarak. eylül ayı ile birlikte yeni bir mücadele dönemi kapıdaydı ve kapı çatırdayarak açıldı

ROJAVA KATLİAMI

Son derece gergin kırılma hatlarını oluşturan olaylardan en önemlilerden birisi Rojava’da yaşanan katliam ve Rojava halkının direnişiydi. Ülke içinde güya kürtlerle barışı ve ortak yaşamı kuracağını söyleyen ve aslında kürtleri ssadece kandırma amacıyla hareket eden hükümet, gerçek niyetini en yalın şekliyle Rojava’da gösterdi. Suriyedeki olayların başlangıcından itibaren sürekli ilgi ve Rojava1alakasını kesmeyen hükümet, bu ilgi ve alakasını El Kaide bağlantılı, gerici çetelere destek vererek gösterdi. rojava halkı kendi devrimini gerçekleştirdiği andan bugüne kadar çeteleri kürt halkına sürekli saldırttı ve katliamlar gerçekleştirmelerine bizzat destek sundu. Yaz sürecinde ve günümüze kadar Rojava hep çete saldırısı altındydı ve halen saldırı altında. Bu duruma karşı direniş hareketi hep aktif tvı aldı. Türkiye’nin ve Avrupa’nın birçok yerinde rojava ile ilgili onlarca büyük eylem gerçekleştirildi ve Rojava nezdinde halklar gerçek anlamda mücadele alanlarında ortaklaşmayı sağladılar ve Rojava ile dayanışma eylemleri halen devam etmekte ve direniş içinde önemli bir tepki ve örgütlenme konusu oldu.

GEZİ TUTSAKLARI

Devlet, tepesinde sallanan bir korku kılıcıyla birlikte en bşından itibaren korkusu haline gelen direnişçilere büyük bskılar uyguladı, evler basıldı, toplu şekilde insanlar tutuklandı. halbuki korkusu bir kılıç gibi başının üzerindeydi hep.Kendisini yok edecek olan gezi tutsaklarıkorkusunu yenmek için sürekli sağa sola saldırdı.bunu yaptıkça sürekli yeni korkulara sahip oldu. yeni direnişçiler doldu sokaklara ve bu sokağa çıkanlar direnişçi arkadaşlarını unutmadılar. onlar için alanları tekrar mücadele alanlarına çevirdiler. Özellikle bir kadın faaliyetçisi olan Elif’in tutuklandığı zaman yaşadığı korkunç şeyler bardağı taşıran son damlalardan biriydi. Gezi tutsakları ve Elif için sokaklar yine dolduruldu. Gezi direnişinde şehit düşenlerin acısı ile birlikte gezi tutsaklarının yaşadıkları insanlar için biraraya gelme nedenlerinden biri oldu. onlar için eylemler devam etmekte ve Eylül ayı ile birlikte daha da gür bir şekilde onlar için sloganlar atılıyor

SURİYE MESELESİ

Emperyalistler yine kendi it dalaşları için başka bir ülkeye müdahale etme arifesindeler. halklara onca zılmü yaşatanlar, halkı bi diktatörden kurtarma gibi gülünç bir söylemlerle iki yıl boyunca yapmadıklarını bırakmadılar. bu uğurda düşman olarak gödükleri gruplara yardım etmekten çekinmediler çünkü onların dostlukları da düşmanlıkları da bir anlıktır, geçicidir. Kendi geçici durumları pahasına milyonlarca insanın ölümü veya evsiz kalması onlar için çok büyük bir mesele değildir. Bununla birlikte insanları her şekilde savaş protestobölüp de birbiriyle çatıştırmak için de ellerinden geleni yaparlar. Tıpkı Suriyede yaşananlar gibi. Sürekli farklı inançsal durumları temel alıp insanları bölmeye çalışmak, insanların birbiriyle savaşmasını istemekle aynı anlama gelir. Sınırlara,  düşen bombalar, ölen onca insan ve ısrarla kullanılan bu ayrımcı ve dışlayıcı dil, Türkiye’deki ayrımcılığı körüklemektedir ama insanlar devletin gerçek yüzünü atık biraz daha rahat görmektedir ve ortaklaşa hareket edebilmektedir. Günümüzde hala savaş karşıtı eylemler devam etmekte ve önümüzdeki dönemde de bir bütün direniş hareketinin yoğunlaşacağı çok önemli konulardan biri olacaktır

ODTÜ ORMANLARI DİRENİŞİ

Tıpkı gezi parkı olaylarının başlangıcındaki durum gibi ODTÜ yerleşkesindeki ormanlar açısından da bir doğa katliamı söz konusudur. Kapitalist sistem gölgesini satamadığı ağacı kesip üstüne yol yapmak istemektedir. Zihniyeti ve karakter yapısı iyi bilinen Melih Gökçek, bir kez daha ODTÜ ‘lülerle karşı karşıya gelmiştir. Belediye başkanı şahsında devlet, aynı zamanda devrimci geleneği bilinen ODTÜ ‘den odtüde intikam almak istemektedir. Hükümete sürekli muhalif duruşuyla bilinen ODTÜ’ye karşı kazanmaları sistem açısından önemlidir. Bunun bilincinde öğrenciler, öğretim görevlileri ve aydınlar bu yıkımın yani doğa katliamının karşısında durmuşlardır. yıkıma karşı harekete geçen dienişçilere polis azgınca saldırmış ve gözaltına almıştır. Çatışmalar çok sert biçimde yaşanmıştır. Halen ODTÜ önündeki direniş devam etmektedir. Ama bu direniş sadece ODTÜ önüyle sınırlı kalmayıp Türkiye’nin birçok bölgesinde dayanışma eylemlerine dönüşmüştür ve şuan başka yerlerde de çatışmalar devam etmektedir. Bu çatışmalarda yaalananlar ve gözaltına alınanlar mevcuttur

TUZLUÇAYIR VE CİZRE DİRENİŞİ

Asimilasyoncu, tek dilci ve tek dinci faşist devlet geleneği oluşturulduğu günden bu yana kendisi gibi olmayanı yok etmeye eğer yok 5c9c49fca813bc6abfcf4c23a3eefbd7_srnk-08-09-2013-cizre-gencler-yuruyus-polis-mudahale8edemiyorsa asimile etmeye çalıştı. Geçmişte bunu birçok milliyet ve inanca uyguladılar ve birçoğu artık anılmıyor bile. bugün itibariyle yok edemedikleri iki büyük kesim mevcuttur aleviler ve kürtler. Cumhuriyet tarihi boyunca faşizme hep maruz kalan ve doğal olarak hep acı içinde olan bu iki kesim sürekli olarak en acımasız asimilasyon politikalarına maruz kalmaktadır ve her iki kesim de bugün bu asimilasyon politikalarına karşı çetin bir mücadele vermektedirler. BDP’nin başlatmış olduğu ‘sömürgeciliği yaşama ve yaşatma”kampanyası çerçevesinde asimilasyon politikalarına karşı bir barikat olma amacıyla sokağa çıkıp yürüyüş yapan gençlere polis azgınca saldırdı. Bunun sonucunda büyük çatışmala yaşandı ve kürt gençliğinin asimilasyona karşı direngen ruhu halen sokaklarda ve çatışmaktadır. Bir başka BTqwiucCUAAPf6rasimilasyon kıskacında olan aleviler de kendi inançlarının islam içerisinde asimile edilmesine karşı çıkmaktadırlar ve bunun için birkez daha sokakları doldurmuşlardır. Alevi düşmanı Fettulah Gülen ve onun  biricik dostu alevi yolunun düşkünü İzzettin Doğan’ın otak projesi olan cami-cemevi pojesine karşı Ankara Tuzluçayır’da halk sokağa çıkmıştır. kendi inancının asimile olmasını istemeyen halk, bu projeye karşı yürüyüşe geçmiştir ama hemen sonraasında polisin vahşetine maruz kalmıştır. halkla polisin çatışması aralıklarla devam etmektedir. polisin uyguladığı şiddete karşı halk geri adım atmamıştır. burdaki direniş de yine buraayla sınırlı kalmamış ve Türkiyenin birçok bölgesine sıçramıştır. ve tıpkı Ankara’da olduğu gibi diğer bölgelerde de yaralılar ve gözaltılar mevcuttur