Home , Haberler , Devrimci bir Kadın ve Eğitimci: Nadezhda Krupskaya

Devrimci bir Kadın ve Eğitimci: Nadezhda Krupskaya

Haber Merkezi|06.03.2018|8 Mart vesilesi ile emeği görülmez kılınmış olan devrimci kadınların biyografilerinden oluşan serinin birincisi Krupskaya’nın hayatı.

Tarih 8 Mart gününe yaklaşırken kadınlar dünyanın çeşitli yerlerinde baskı ve saldırılara karşı sokakları dolduruyor. Tarih boyunca sokakları terketmeyen kadınlar birçok toplumsal harekete yön verirken erkek egemen tarih isimlerini ya birilerinin eşi/sevgilisi olarak anıyor ya da görmezden geliyor. Bu algıya karşı tarihi avcıların elinden alıyor ve bir kez daha „vardık, tarihi yarattık ve şimdi de yeniden yazıyoruz“ demek için kadın devrimcilerin biyografilerini görünür kılıyoruz.

Yazı dizimize, 1917 Ekim Devrimi’nin 100. yılı vesilesiyle, Nadezhda Krupskaya’nın hayatı ile başlıyoruz;

Nadezhda Krupskaya sürekli olarak Vladimir İlyiç Lenin’in eşi olarak anılsa da aslında devrim öncesi ve sonrası yürüttüğü mücadele ile devrimin önderleri arasında yer almaktadır. Krupskaya 26 Şubat 1869 yılında dünyaya geldi. Ilk ve ortaöğretim hayatına devam ederken Çarlık Rusyasının eğitim anlayışına karşı çıkmaya başlayan Krupskaya, maddi zorluklar nedeniyle henüz 14 yaşında bir işçi de oldu aynı zamanda. Bu süreçte ezilen sınıfların sorunlarıyla yüzyüze gelen Krupskaya, ezilenlerin kurtuluş mücadelesi ile de tanışarak Marksist bilincinin temellerini oluşturmaya başladı. Yürüttüğü politik mücadele sırasında devrimin öncü lideri Lenin’le tanışan Krupskaya, 1896 yılında faaliyetleri nedeniyle 6 aylık tutukluluğun ardından 3 yıl sürecek olan, iklim ve yaşam koşulları oldukça ağır Ufa bölgesine, sürgüne gönderildi.

1903 yılından itibaren Bolşevikler arasında yer almaya başlayan Krupskaya, yine bu yıllarda „Kadın İşçi“ isimli gazete/bültenin çıkmasında da aktif rol aldı. Aynı zamanda parti içerisindeki erkek egemen algıyla da mücadele etmek zorunda kalan Krupskaya, 1907 yılında Lenin’le birlikte yurt dışına çıktı.Esas mesleği öğretmenlik olan Krupskaya, yurt dışında olduğu yıllarda partinin çeşitli yayın organlarının sekreterliğini yaptı ve Paris yakınlarında kurulan parti okulunda eğitimci olarak çalıştı. Bu süreçte partinin kuruluşunda ve yayın organı İskra’nın çıkarılmasında aktif olarak yer alan Krupskaya, 1917 Nisan’ında Rusya’ya döndü.

Ekim Devrimi’nin ardından Halkın Eğitim ve Aydınlanma Komiseri olarak atanan Krupskaya, işçilerin ve özellikle de kadın işçilerin eğitiminin önemine sık sık dikkat çekerek bu alanda çalışmalar yürüttü. Bugün hala dünyada çok az benzeri olan Sovyet Eğitim Sisteminin kurulmasında oldukça önemli bir yere sahip olan Krupskaya’nın geliştirdiği ve okulla yaşamı birleştirmeyi amaçlayan Birleşik Üretim Okulları projesi 1919’da uygulamaya konuldu.

1924’te Rus Leninist Genç Komünistler Ligi 6. Kongresi’nde şöyle bir konuşma yaparak örgütlenmenin önemine dikkat çekti; „Kişi kendi hayatı ile toplumun hayatını birleştirmeyi bilmeli. Bu, dünya nimetlerinden kopmak değil. Bu birleştirme gerçeği, tüm emekçilerin hedefinin kişisel bir hedef haline gelmesi, kişisel hayatı zenginleştirir. Hayatı fakirleştirmez, tam tersine tekdüze aile hayatının sunamayacağı derin ve renkli deneyimleri sunar. Kişinin hayatını, komünizm için çalışmayla, çalışan insanların komünizmi inşa etmek için çabası ve mücadelesi ile nasıl biraraya getireceğini bilmesi, önümüzdeki önemli bir iş. Siz, genç insanlar, yaşamınıza daha yeni başlıyorsunuz, dolayısıyla onu öyle bir şekilde kurun ki, kişisel hayatınız ile toplum arasında bir boşluk olmasın“

Lenin’in vefatının ardından Parti içinde başlayan tartışmalarda bir dönem muhalif kanatta yer alan Krupskaya 1927’de muhalif kanatla ilişkisini keserek SBKP (Sovyetler Birliği Komünist Partisi) Merkez Denetim Kurulu Üyesi oldu. Politik mücadelenin içinde aktif olarak yer alan Krupskaya 1929 yılından 1939’daki vefatına kadar Sovyet Birliği’nde Eğitim Bakanı Yardımcısı olarak hizmet verdi.

Devrim sonrasında yaşamını, işçilerin ve köylülerin için eğitim şartlarını iyileştirmeye adadı. Eğitimin ve kütüphanelerin herkes için ücretsiz ve ulaşılabilir olması için mücadele etti. Geliştirdiği Birleşik Üretim Okulları projesinde 2 aşamalı bir eğitimi ön gören proje ile 7-12 yaş arası çocukların üretime dönük olmayan uğraşlara ağırlık verilerek doğa ve sosyal yaşamla ilişkilerinin örgütlenmesi, kolektif yaşamın örülebilmesi; ve 12-17 yaş grubu gençlerin ise sanayi ve tarıma dayalı üretimde politeknik açıdan eğitilmesini hedefledi. Yaşamı boyunca çeşitli makalelere de imza atan Krupskaya, kendi yaşamından şöyle bahsetmektedir: „Bir gün, öğrencilerin politik tartışmalarına tesadüfen katılmıştım. Bu olayla gözlerimi açtım. Kurslara gitmekten vazgeçip, Marksist eserleri okumaya başladım. Yaşamı, sadece işçilerin devrimci eyleminin değiştirebileceğini kavradım… 1917’yi kapitalizmin ölüm saati olarak düşündüm. Aynı şeyi Sovyetlerin 2. Kongresin’de toprağın ve üretim araçlarının mülkiyetinin halka verildiği zaman da düşünmüştüm. Nihai amacın başarılmasından önce, daha kaç adım atılması gerekiyordu? Son adımı görecek kadar yaşabilecek miydim? Önemli olan bunu düşlemek ve bilmek değil, tersine bu düşün gerçekleşmesinin olanaklı ve elimizde olmasıydı. Onun gerçekleşmesini önleyebilecek hiçbir gücün olmadığı herkesçe açıktı. Kapitalizm can çekişiyordu. (…) Lenin 1894’de Petersburg’a geldiğinde, çalışmalar daha bir canlılık kazandı ve örgüt daha güçlü bir hale geldi. Lenin’le aynı bölgede çalıştık ve hemen arkadaş olduk… Sürgünde Lenin’le evlendim. Ondan sonraki yaşamım, onun damgasını taşır. Ona çalışmalarında yapabileceğim yardımın en iyisini yaptığıma inanıyorum… İşçi sınıfının güçlenmesini,partinin büyümesini, dünyadaki en büyük devrime hazırlanmasını, yeni sosyalist bir sistemin doğuşunu, tamamen yeniden kurulan bir yaşamı görmek kaderimmiş. Hiç çocuğum olmadığı için üzülmüştüm, kendimin olmasa da şimdi birçok çocuğum -Genç Komünistler Birliği üyeleri ve genç öncüler- var. Hepsi Leninist olmak istiyor. Otobiyografimi yazmamı genç öncüler istemişti. Otobiyografimi onlara, sevgili çocuklarıma adıyorum.“