Home , Haberler , DBP Eşbaşkanları: Bu bir darbe dönemidir, biz kazanacağız

DBP Eşbaşkanları: Bu bir darbe dönemidir, biz kazanacağız

fb_img_1478086038576

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanmasına tepki gösteren Yüksek, “Bu bir darbe” diyerek, direnişi büyüteceklerini dile getirdi. Tuncel de kayyumları tanımayacaklarını, kazananın kendileri olacağını vurguladı.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanmasına karşı Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), bileşenleriyle DBP Diyarbakır İl Binası’nda basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven, DBP Eş Genel başkanları Sebahat Tuncel, Kamuran Yüksek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, HDP Siirt Milletvekili Besime Konca, HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemir, DBP, HDP, belediye eş başkanlarının yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. Toplantının yapıldığı salona Kürtçe ve Türkçe “Ji darbeya AKP’yê re na”, “AKP’nin darbesine hayır” yazılı pankartlar asıldı.

YÜKSEK: ‘DARBE DÖNEMİ’ OLARAK ADLANDIRIYORUZ

Düzenlenen basın toplantısında konuşan Kamuran Yüksek’in konuşmasından satır başları şöyle:

“Bugün açıklamamız kayyum atanması ve 7 Haziran sonrasında AKP’nin darbesine karşı ne yapacağımıza ilişkin olacak. Bir dönemdir Türkiye ve Kürdistan’ın illeri yeni şeyler yaşıyor. 2 gün önce PM toplantımızı aldık. Bu konular üzerinde önemli kararlar aldık. Bugün yaşananlar bir darbedir. Başka söze de gerek yok. 7 Haziran’dan bu güne yaşananların tamamı darbeyle bağlantılıdır. Darbe kelimesi dışında bu yaşananları karşılamakta eksik kalır. 12 Eylül’de de kayyumlar atanıyor. Amed tarihinde iki kez kayyum gördü. Biri 12 Eylül’de Kenan Evren döneminde, şimdi de AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde. O zaman Amed belediyesine bir albay atadılar. Bugün de Ankara’dan bir kaymakam gönderip yönetmek istiyorlar. İki dönem de de anlayış da amaç da aynıdır. 12 Eylül’de sivil toplum örgütleri, basın nasıl kapanıyorsa şimdi de öyle kapanıyor. Bu günler geçmişteki günlerden hiçbir farkı yok. Kürt halkının sesini duyuracak her basın kuruluşu kapatılıyor. Bu dönemleri karşılaştırdığımızda aynıdır. Bu dönemi de darbe dönemi olarak nitelendiriyoruz.

‘MÜSAADE ETMEYECEĞİZ’

Bundan sonraki çalışmalarımızı darbeye karşı duracağız. ‘AKP’nin darbesine hayır’ sloganıyla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu darbe sürecini de 7 Haziran’dan sonra ele alıyoruz. Son bir yılda 2 bin 700 üyemiz tutuklandı. 27 belediyemize el konulmuştur. Böylesi bir durumda demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Bu darbe değil de nedir? AKP ve Erdoğan halk tarafından seçildim, diyor. Ve kimse vesayet kuramaz diyor. Dün de Binali Yıldırım, ‘2003’ten bu yana darbecilere karşıyız. Daha müsaade etmeyeceğiz darbelere’ diyor.”

Amed halkının seçtiği Gültan Kışanak ve Fırat Anlı hukuksuzca gözaltına alınıp tutuklandı. Bu darbe değil midir? Bunu da herkes görmeli ve bilmelidir. Biz AKP’nin darbesine karşı direnişimizi yükselteceğiz. Bu bizim kaderimiz olamaz. Bunu asla kabul etmeyeceğiz. ”

MYK KARARLARI

Yüksek, 30 Ekim PM 31 Ekim’de ise MYK toplantısında aldıkları kararları ise şöyle sıraladı:

*AKP son bir yılda bir strateji yürüttü bu da Türkiye siyasetini bölmek ve ortadan kaldırmaktı.

*Birlikte direnmeliyiz. Bu saldırılar tüm Kürt halkına dönük bir saldırıdır ve bunun görülmesi gerekir. 4 parça Kürdistan’da görülmesi gerekir.

*Türkiye’deki demokratik güçler zannetti ki bu saldırılar sadece Kürtlere karşı yapılacağını zannetti ama bunu görmelerinde geç kaldılar. Ama yine de güçlerimizi birleştirip bu darbeye karşı durabiliriz.

*2 bin 700 üyemiz tutuklandı. Bu da bizi bölmek ve parçalamak. Biz de buna karşı birleşip, örgütleneceğiz. Örgütlenme olmadığı taktirde eksik kalır. Örgütlenme konusunda seferberlik ilan ettik ve çalışmalarımızı yürüteceğiz.

*Yine halk ile partimiz arasındaki ilişkiyi kesmek istiyorlar. Biz de buna karşı halk toplantıları, ev ev gezip yeni bir aşamaya geçeceğiz. Halkımızı ziyaret edip sorunların çözümünü birlikte bulacağız. Eksik kaldığımız yönlerimizi de tamamlayacağız. Halkımıza sonuna kadar güveniyoruz. Bu çerçevede çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

*Kürt halkının birliği için tüm siyaset yürütenlere sesleniyorum. Kürt halkının birliği ve AKP’nin darbesine karşı birlikte siyaset yürütelim. AKP’nin kirli oyunlarına karşı Kürt ittifaklarımızı güçlendirelim. Türkiye’de de birliğimizi kuralım.

*Kürt ve demokratik Türkiye siyasetini güçlendirmek istiyoruz. Kürt halkını yalnız bırakmak istiyorlar. Gün birlik olma, ittifak kurma günüdür.

*Bundan sonra bu süreci yeni bir süreç olarak değerlendireceğiz. DBP, HDP ve tüm siyasi bileşenler olarak birlik olacağız. Bundan sonra yürütülen çalışmalarımızı direnişle büyüteceğiz. ‘AKP’nin darbesine hayır’ sloganıyla büyük bir mücadele yürüteceğiz. Bunu bir kampanyanın da başlangıcı olarak kabul edip, miting, halk buluşmaları, toplantılarla AKP’nin darbesinin karşısında duracağız.

*AKP’nin darbesini bizim kaderimiz olarak görmeyeceğiz ve direneceğiz.

TUNCEL: KAZANAN BİZ OLACAĞIZ

Sebahat Tuncel ise şunları söyledi:

“30 Ekim’de PM toplantısı, 31 Ekim’de de MYK toplantılarımızı olağanüstü gerçekleştirdik. AKP hükümeti süreci yeni bir aşamaya getirdi. Biz de buna göre hareket etmemiz bizim görevimiz. 21 Eylül’de tüm kurumumuzla birlikte Kayapınar’da kapsamlı bir toplantı yaptık. Ve önümüzdeki süreci bir hamle süreci olarak nitelendirmiştik.

Bundan sonraki süreci ‘AKP darbesine hayır’ diyerek mücadele edeceğiz. Halkın onayını ve desteğini almayan AKP halkın iradesini zorla almak istiyor. Asıl darbenin ikinci ayağı da DBP’li belediyelerine el koyarak devam ettirmek istiyor. Buna karşı durmak da hepimizin görevdir. Buna göre kendimizi konumlandırırsak kazanacak olan bizler olacağız.

AKP hükümeti Rojava’da savaş politikalarını derinleştirme, Türkiye’de de Kürtlere saldırmak istiyor. Ama Kürtlere karşı asla kazandıkları bir şey yok. Daha sürüyor sürecek bu kavga. Biz bitti demeden bitmeyecek. Sabah geldi kayyum geldi darbeyi yönetmek istiyor. Halkımız bu zulümleri kabul etmiyor, etmeyecek de. Onlar kendilerini kandırıp zafer kazanmış gibi hissedebilirler. Ama biz buna izin vermeyeceğiz. Kayyım atanan yerlerde kayyımı tanımayacağız ama halkımızın yanından da ayrılmayacağız.

Yeni bir aşamayla yeni bir aşamayla karşı duracağız. Biz evlerde sokaklarda, tarlada, fabrikada olacağız. Ev çalışması, halk buluşması yapacağız. Demokrasi güçleriyle, sağlık, eğitim, basın emekçileriyle birlikte çalışacağız. Kürt ulusal birliği her alanda sağlamak için yan yana duracağız. Kürdistan’da savaş sürdükçe Türkiye’de demokrasi ortadan kaldırılıyor. Yaptığımız açıklamalarda tehdit ediyorlar diyorlar. Biz tehdit değil uyarıyoruz. Demokratik özerklik istiyoruz diye bölücülükle suçlanıyoruz. Sen de başkanlık istiyorsun asıl sen bölücüsün. DBP’yi fiilen bitirmek isteniyor. Dün Mardin bugün Elazığ’da ev baskınları oldu. Bir aya yakındır arkadaşlarımız gözaltına alındı. Gözaltına aldınız diye çalışmayacak mıyız? Bir kişi de kalsak çalışmaya devam edeceğiz.”

Açıklamaların ardından kitle, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne Kayyım atanmasına ilişkin belediye önünde toplanmak için alana hareket etti.