Anasayfa , Köşe Yazıları , Bölgemizde Netleşen Emperyalistler Arasi İt Dalaşı / Hasan Aksu

Bölgemizde Netleşen Emperyalistler Arasi İt Dalaşı / Hasan Aksu

hasan-aksuOrtadoğu’da uzun yılları kapsayan pazara hakim olma dalaşında saflar netleşiyor. Emperyalist  tekelci sermaye devletleri ve onların egemenliği altında varlıklarını sürdüren komprador işbirlikci faşist diktatörlükler arasında yürütülen hakimiyet dalaşında  saflar netleşiyor. Herbiri karşımıza ülkemizi işgal , istila ederek “kurtarıcımız” olarak çıkıyor.

İkinci dünya savaşından günümüze devam eden  tekelci sermayenin egemenlik savaşları bazan’soğuk’ bazan ‘sıcak’ hallere bürünerek devam edegeldi. Özellikle , Sovyetler Birliğinin içten fetih edilerek yıkımı , bürokratik devlet kapitalizminin geriye dönüşümde yakaladığı başarı, dünya proletaryasının önemli can alıcı mevzisini yitirmesine sebep oldu. Bu durum emperyalist sermaye arasındaki rekabeti dahada yoğunluklu hale getirmiş oldu. Pazarlara hakim olma , ellerinde bulundurdukları ülkeleri geri kaptırmama,sermaye aktarımıyla  yeni sömürü pazarları oluşturma  at başı devam ederek günümüze kadar süre geldi. Sovyetlerin dağılması , Rus bürokrat devlet kapitalizminin egemenliğini pekiştirmesi, Çekoslovakya nın işgaliyle  yeni bir boyut kazandı. Kendilerine ‘komünist’,’sosyalist’sıfatını takan birçok devlet ve parti bu haksız ve gerici işgali destekledi, deyim yerindeyse bu haksız gerici işgali ‘sosyalizm’ adına ateşlice savundular. Bu ne anlama geliyordu? Bir ulusun  istemleri, talepler dikkate alınmadan , halkın iradesine rağmen ; bir avuç işbirlikci devlet bürokrat kapitalistinin oluşturduğu  faşist yönetimi koruma adına  tanklarla, toplarla bir ülkenin , halkın iradesine  kanla , işgalle mudahale edildi. Bunu Afganistan işgali izledi ve aynı yanlışları birileri çıkıp ‘sosyalistlik adına yeniden fanatikce savunur oldular.  Ulusların kendi kaderlerini kendilerinin  tayin etme hakkını açıktan açığa  ‘sosyalizm’ adına gasp ettiler. Gerici emperyalist işgali dünya halklarına ‘ Devrim ihrac etme’ olarak lanse ettiler.  Oysaki, devrim asla ve asla hiçbir şekilde başka bir ülkeye mudahele edilerek ihrac edilemez bilimsel sostalzmin olmazsa olmazı olan  ilkeyi ayaklar altına aldılar . Dünya ezilen halklarını ve uluslarınıda ,’sosyalizm getiriyoruz, özgürlük getiriyoruz maskesiyle örtü verdiler. Kendilerine itaatkar diktatör yönetimler oluşturarak egemenliklerini devam ettirdiler.Sosyalizmin dünyada kazandığı itibarı ve güvenide böylece itibarsızlaştırdılar. Bulgaristan’da , Doğu Almanyada , Varşova patkında yaşanan kanlı baskı ,zulüm , işkence ve katliamlar ‘sosyalizm’ adına utanç vericiydi. ‘Sosyalizm’ adına uygulanan faşizm, dünya halklarının sosyalizmi olumsuzlamasıyla kalmadı,aynı zamanda  karşı konulması mutlaka gerekli kanlı bir diktatörlük olarakta algılanmasına sebep oldu

Yakın geçmişimize kısaca bir göz attığımızda ,’sosyalizm’adına
uygulanan faşizme karşı ezilen halklar baş kaldırdı,isyan etti ve o yıkılmaz görülen devletler “kağıttan kaplanlar gibi içi boş” çıktılar. Patır patır yıkılıverdiler. Gördükki,ne Arnavutluk ta sosyalizm ne Romanya’da , nede Yugoslavya da sosyalizm yaşanmış… Demokratik devrimler sonrası herbiri bir diktatörya ya dönüşmüş,sosyalizme düşmanlığı ,kendi halklarına zulmü amaç haline getirmişlerdi. Devlete ve patiye çöreklenen bürokrat kapitaliste hizmeti asıl hale gelmişti. Bu gerçeği göremeyenlerin önemli bir bölümü  kapitalist sisteme adepte oldu,safını netleştirdi. Bir kısmı büyük hayelleri suya düşünce kendine yeniden arayışlarla ‘yeni sosyalizm tahlili’yaparak, Marksizmden sonrası “harammış”, ne lenin , ne Stalin, nede Mao haklıymış imkarına  savrularak halen büyük arayışlar içerisinde cebelleşip durmaktadırlar. Yazımın konusu bu olmadığından geçiyorum.

Başından günümüze Ortadoğu’da yürütülen savaşın içerisinde olan Rusya şimdiye değin hakimiyet dalaşını sessizce vede diplomatik kanalları kullanarak yürütüyordu. ABD ve Avrupalı emperyalistlerin işgal ve istilasını izliyor ona uygun yeni strateji ve taktikler belirliyordu .Öyle küçümsenecek bir güçde değil,kaldıki, Asya’da önemli bir ittifak bloguna sahip bulunmaktadır.  Çin günümüzün en genç ve sürekli gelişen emperyalist devletidir. Rusya’nın ve Çin devletiyle yıllardan bu yana süren bir ittifakı mevcuttur. Yakın geçmişte oluşturulan Şangay işbirliği örgütü ve İran dahil , Hindistanın bu işbirliği içerisinde bulunması, Nato karşıtı güçlü bir bloğun oluşturulduğunu bize göstermektedir. Rusya özellikle gaz üretimini ve teknolojik silah üretimini ciddi bir sermaye olarak kullanmaktadır.

Amerikan emperyalizmi ve büyük müttefiği avrupalı emperyalist devletler  Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de yıllardır sürdürdükleri işgal , ilhak ve katliamlarla teşir ve tecrit oldular. Uzun yıllar sürdürülen işgal katliam ve zulüm kadın çocuk demeden e  masum insanların katledilmesi, kadınlara zorla tecavüzler eli kanlı bu emperyalistlerin yenilgisinin yolunu açtı. Irak ve Suriye’de yürütülen kirli haksız savaş yenilgi alınca , devreye yeni oluşturup organize ettikleri  Işıd , El Nusra,ÖSO vb devreye sokuldu. Kendi yarattıkları kanlı katil canavara karşı kurtarıcı rolüne bürünerek sahte ve sözde bir savaş başlattılar. Bugün bu gerçeği bilmeye yoktur. Mazlum Ortadoğu halklarını başka şekilde kandırmanın , üzerlerinde egemenlik kurmalarının yolu yoktur. Halbuki , başta Amerika olmak üzere ,  emperyalistler ve İsrail siyonizmi o kadar kan döktüki , o kadaf mazlumu katlettiki ,  o kadar mazlum insanı yerinden , yurdundan , vatanından sürdüki , bunu anlatmanın mümkünü yoktur,bilenimiz ise çoktur.

Geçtiğimiz günlerde Rus emperyalizmi ani bir atakla Suriye devletinin yanında yer aldığını , Esad’ı desteklediğini ,”islami redikal örgütlere karşı Esad’la birlikte savaşacağını ilanetti. Amerikan uşağı  Türkiye yönetiminin iflas eden ortadoğu politikası , bir kez daha dibe vurdu. “Isıran köpek dişini göstermez”misali Türk devletinin dizleri titremeye başladı.İmdadına Amerika ve Nato cılız sesle yetişmeye çalıştı ama olmadı. Rusya elinde bulundurduğu bütün kozları kullanıyor ve gelecektede kullanacağa benziyor . Çünkü , Türkiye  gaz kullanımının yüzde ellinin üzerine varan kısmını Rusyadan temin etmektedir. Yarın  Ukraynalılara uygulanan ambargo yolda türkiyi de beklemektedir.

Peki bu tekelci emperyalist devletler neden kendi ülkelerinde değilde , Asya’da, Afrika’da, latin Amerika’ya asker , savaş filoları,tanklar,toplar gönderiyorlar ? Neden kendi ülkelerinde,kendi sınırlarını korumuyorlar? Neden bizim gibi ülkelere sürekli müdahale ediyorlar , üsler kuruyorlar,istedikleri gibi cirit atma haklarına sahiplerde , biz değiliz?Afganistan’a sınır  değiller,ırak’a sınır değiller,Suriye’ye sınır değiller , peki ne ararlar bu emperyalist işgalci yankeler bizim topraklarımızda, bizi çok sevdiklerindenmi , diktatörlerimize karşı olduklarındanmı,bize demokrasimi getireceklerindenmi ? Bu soruları kendimize sorduğumuzda ve cevaplar arayıp bulduğumuzda  bütün gerçekler gün yüzüne çıkacaktır.

Buraya kadar açıkladığım gerçekler şunu göstermektedir ;Eli kanlı emperyalistler dünya halklarının düşmanıdır. Hiçbir zaman emperyalist sermaye halkların dostu ve kurtarıcısı değildir. Aksine kirli,kanlı savaşları çıkarmakta,ülkeleri kıtaları egemenlikleri altına almakta , ülkelerimizin yeraltı , yerüstü  zenginlik kaynaklarımızı gasp ederek  bizleri yoksulluğa , sefalete , açlığa  ve ölüme terk etmekte köleleştirmektedirler. O sebeple bu kanlı katil emperyalist sistemlerin  haksız-kirli savaşlarına karşı çıkmalıyız,bu bir insanlık görevidir. Çünkü emperyalistler arası savaşlar haksız ve gerici savaşlardır. Emperyalist devletler bölgesel , yöresel ve zamanı geldiğinde dünyada savaşları örgütlemekte,çıkarmaktadırlar.

Bu haksız ve gerici savaşlara karşı haklı ve meşru savaşlar  yürütülmektedir . Dünya işçi sınıfı başta olmak üzere,ezilen halklar ve sömürge mazlum ulusların  emperyalist sömürü sistemine karşı bütün baş kaldırıları ve isyanları,savaşları haklıdır , tartışmasız meşrudur , desteklenmelidir. Hangi gerekceyle olursa olsun emekle  sermaye arasında , ezenle ezilen arasında,sömürgeciyle sömürge ulusu arasında bir bariş ve birlikte yaşama mümkün değildir. Çünkü , egemenler zaten üstümüzde bütün egemenliklerini tesis etmiş , yasamasıyla,yargısıyla yürütmesiyle  bizleri ezmekte,sömürmekte,işkencelerden geçirmekte. Asmakta , kesmekte,tecavüz etmekte,ölülerimize  en vahşice işkencelerle  sokaklarda sürüklemektedirler.  Bütün bunlar bizler arasında bir barışın olamıyacağını göstermektedir. Taki sömürü sistemi ve emperyalizm son buluncaya kadar sınıf savaşımı yaşamın her alanında devam edecektir. Varmı buna itirazı olan…

Yaşadığımız dünyada her kime sorarsak soralım,hepsi ama hepsi “biz savaşa karşıyız , sivil insanların öldürülmesini istemiyoruz” diyecektir. Etrafıma dönüp bakıyorum ,”herkes savaşa karşı” ! herkes masum,herkes yardım sever , hümanist ve herkesin savaşlar karşısında gözyaşı pınarları ağlaya ağlaya kuruyuvermiş…

Diyorumki,herhalde bu savaşları bizmi çıkarıyoruzda haberimiz yok. Yani ezilenler,emekciler,işçiler , köylüler,mazlum ezilen uluslar, komünistler, soyalistler, devrimciler , ilericiler’mi savaşları çıkarıyoruzda kimsenin kimseden haberi yoktur. Bizler ne kadar “provokatör ve savaş kışkırtıcısıymışız”da bizim bizden haberimiz yokmuş…  Sanki , birinci emperyalist paylaşım savaşını,ikinci emperyalist paylaşım savaşını kendileri değilde ,ezilen halklar ve bağımsızlık isteyen ezilen mazlum uluslar  çıkarmış, milyonlaca yoksul halk , kadın , çocuk,yaşlı bu yüzden ölüyormuş! Eğerki, kendi eğemenlikleri altına aldıkları ,”ezilen halklar ve uluslar uslu dursalar , söylenenlere harfiyen uysalar,köleliği kabül etseler o zaman ne savaşlar çıkarmış , nede ölümler olur”muş! Bugün bizden bunu istiyorlar. Böyle bir barış isteyen varsa,kabul ediyorsa buyursunlar kurtlar sofrasında nasıl ve kimler tarafından esaret altına alınacaklarına kader deyip , seçtikleriyle birlikte yaşamaya devam etsinler. Kimsenin önünü kesen , tutan yoktur.

Emperyalist devletler  kendi sermaye eğemenliğini hakim-kalıcı- kılmak için , kıtalar aşarak ülkeleri işgal etmekte , savaşlar çıkarmakta,milyonlarca yoksul mazlum halkın zalimce öldürülmesine,işkence görmesi, evlerinin , köylerinin yakılıp yıkılmasına,vatanlarını terk ederek yaşayan ölüler haline getirilmesine sebep olmaktadırlar. Kapitalizmin insanlığa bıraktığı miras ölüm,yıkım,sömürü , sefalet ve savaştır. Emperyalist sistemleri kar , daha fazla kar ilgilendirmektedir. Geride kalan felaketler umurlarında bile değildir.
Hatta kendi aralarında yürüttükleri gerici , karşı devrimci savaşların insanlığa yaşattığı felaketleri kendileri yapmamış gibi  ,”yara sarma”yardımına çağrılar yapmaktadırlar.

Sonuç olarak; bugün Ortadoğu’da ve ülkemizinde içerisinde bulunduğu  üçüncü emperyalist paylaşım savaşının ön provaları oynanıyor. Zincir heran , her zaman boşalacak  bir atmosfere gidiyor. Bölgemizde devrimin dinamikleri zayıf ama  mevcut,Kürdistan ulusal kurtuluş hareketi ülkemizde ve bölgemizde en güçlü devrimci dinamiği oluşturmaktadır. İçerisinde bulunduğumuz objektif ve subjektif seyride dikkate alırsak , Kürdistan ulusal kurtuluş hareketi bizim stratijik müttefiğimiz vede birlikte hareket edeceğimiz en dinamik güçtür.

Ortadoğu’da birbiriyle egemenlik savaşı yürüten  emperyalist  devletlerin birini desteklemek veya birine iyi gözle yaklaşmak , kurtarıcı gibi göstermek şimdiden köleliği,teslimiyetciliği işbirlikciliği kabüllenmek olurki , bunu kabul etmenin mümkünü yoktur , olamaz. O nedenle bütün emperyalist işgalcilere aynı karşıtlıkta mücadele yürütülmelidir. İçinde bulunduğumuz özgülde taktik olarak öncelikli hedef halini alan emperyalist devletlerde belirlenmeli , okun ucu ona yönetilmelidir. Şu anki,koşullarda Amerikan emperyalizmi baş savaş kışkırtıcısı ve halkların baş düşmanıdır. Objektif olarak yapılan bu tesbit diğer emperyalist hedefleri gözardı etmeyi getirmez.

07.10.2015