Haber Merkezi|16.07.2018| ATİF (Almanya Türkiyeli İşçiler Federasyonu) Almanya’da geçtiğimiz günlerde karar duruşması görülen NSU davasına İlişkin “Sonuçlanan NSU Davası, Tescillenen Faşizm!“ başlığı ile bir açıklama yaptı. Dava sürecini hukuksuz girişimlerle üstü örtülmeye çalışılan zihniyeti teşhir eden açıklama tam metni şu şekilde ;
“Sonuçlanan NSU Davası, Tescillenen Faşizm!
Almanya Münih NSU davası, son yılların ses getiren ve kendi içinde faşizmle yeniden yüzleşmek zorunda kaldığı mahkeme sürecini karara bağlayarak bitirmiş bulunmaktadır. Bu davanın önemi ikinci dünya savaşı sonrası Nürnberg duruşmaları ve 1964 Frankfurt duruşması kadar ses getiren bir nitelik kazanmış olamasıdır. Faşizm bir kez daha can almış, kurumsal nitelik kazanmış ve yargılanmak üzere mahkeme duruşmalarında insanlığın vicdanına seslenmişti. Faşizmin ne haklılığı olabilirdi , ne de meşruyeti. Faşizm insanlık suçu olarak tescillenmek yerine hak ettiği yargıyı almalıydı.
Nitekim Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos’un ölümlerinden yıllarca sonra, yapılan NSU katliamlarının karanlık yüzü açığa çıkmıştı. Katliamların failleri her ne kadar da üçlü çete olarak tanıtılsa da, katliamların arkasında destek ve lojistik yardımda bulunan ekip ve ekibin arkasındaki devlet içerisinde kurumsallaşmış faşizm ifşa olmuştu. Bu açıdan NSU davası oldukça önem kazanmıştı.
Beş yıl süren NSU (nasyonal sosyalist yeraltı örgütü) mahkeme duruşması B.Zschäpe, Andre Eminger, S. Carten ve Holger Gerlach sanıklarının davası yargı kararına bağlanmasıyla sonuçlanmıştır. Yedi yıl süren NSU saldırılarında 8’i Türkiyeli olmak üzere toplam 10 kişi yaşamını yitirmiş, iki bombalı saldırı ve onlarca da soygun gerçekleştirilmişti. 2013 Mayıs ayında başlayan davanın karar aşamasına kadar yakınlarını kurban vermiş ailelerin yaşadıkları acıları dava sürecinde her mahkeme duruşmasında tazelenerek karşılarına çıkmıştı. Ancak mahkeme kararında NSU dava dosyası, tarihin karanlığına gömülmek üzere raflara kaldırılmak istense de, arkasında bıraktığı sorularda kayıp yakınlarının acılarına yenisini eklenmiş oldu.
Alman istihbaratının ve siyasi şubenin elde ettikleri bilgiler açıklanmadan delillerin yok edilmesi, mahkemeye sunulmaması, kafalarda oluşan bir çok sorulardan birini oluşturmaktadır. Halil Yozgat’ın katliamında internet kafe de bulunan istihbarat elemanının rolü var mıydı? sorusu veya katliamdan ne derecede haberdar olduklarına dair bilgiler mahkemede kapatılmak istenen dosyalar arasına itilmiştir. Mahkeme sürecinde Halil Yozgat katliamında bulunan istihbaratta çalışan elemanın sorgulanmasında bizzat Hessen eyalet başkanı V. Bouffier’in araya girerek “devlet sırları sorgulanamaz” diyerek dava sürecini engellemesi yaşanan skandallardan birini oluşturmaktaydı.
Kriminal dairenin bu süreçte katliamların yaşandığı döneme yönelik sağ gözlerinin kör olduğuna dair demeçler vermesi ve akabinde yok edilen NSU dosyalarının imha edilmesini bir enformasyon hatası olarak nitelemeleri, yaşanana diğer bir skandalı teşkil etmekteydi.
Mahkemenin dava süreci boyunca B. Zschäpe üzerinde odaklanarak bütün bu soruları gölgede bırakan bir tutum içerisinde ilerlemesi, aslında beklenen sonucun ipuçlarını çoktan açığa çıkartıyordu. Kararın B. Zschäpe’nin ömür boyu hapsi niteliğinde sonuçlanması aslında pek bir şey ifade etmemektedir. Aksine karar verilirken de, katliamlarda önemli rol oynayan ve desteğini sunan, beş yıl süren duruşma sürecinde mahkemeyle alay edercesine bir tutum sergileyen ve hiçbir ifade sunmayan, S. Carsten’in serbest bırakılması akıllara bir soru daha bırakmaktan geri kalmamıştır.
NSU davası ve arkasında bıraktığı izler neticesinde adalet denen olgunun veya yargının bağımsız olduğuna dair soruların akıllarda kalması, Almanya’nın kendi içinde gelişen faşizmi ile yüzleşmemesi, aslında dava sürecinin en temel yönünü oluşturmaktaydı. Bu nedenle faşizm dava neticesinde yargılanmak yerine, tescillenmesi ile sonuçlanmıştı.
Almanya Türkiyeli İşçiler Federasyonu (ATİF) olarak; tarihin karanlık sayfalarında yer alan bu dava duruşmasının sorularının raflara kaldırılmasını değil, açıklanmasını talep ediyor, aile yakınlarının adalete olan güvencesinin kazanılmasını istiyoruz. İstihbaratın elinde olan bilgilerin açıklanması, kriminal dairece yok edilen delillerin veya dosyaların neleri içerdiğinin açıklık kazanmasını talep ediyoruz. Keza yok edilen dosyaların neden ve kimler tarafından imha edildiğine açıklık getirilmesi gerekmektedir. Faşizmin tescillenmesi değil, kurum içerisinde gelişen ve kurumsallaşan faşizmle yüzleşilmesini talep ediyoruz.
Faşizm bir insanlık suçudur, tescillendirilemez, ancak yargılanabilir!
Kahrolsun faşizm ve her türden gericilik!