Anasayfa , Manset , ANALİZ | Faşist Diktatörlük Gündemi Değiştirmek İçin Üç Milletvekilini Tutukladı!

ANALİZ | Faşist Diktatörlük Gündemi Değiştirmek İçin Üç Milletvekilini Tutukladı!

Haber Merkezi | HDP’nin haklı ve meşru mücadelesinin yanında olmak önemli bir görevdir. Sokakta omuz omuza yürümeli, demokrasi güçlerinin kitlesel gösteri ve direnişlerini birlikte örmeliyiz.

4 Haziran’da TBMM’de dokunulmazlıkları kaldırılan Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Leyla Güven, HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları ve CHP Milletvekili Enis Berberoğlu, 5 Haziran 2020 tarihinde tutuklanarak hapishaneye konuldular.

Tutuklamaya gerekçe olarak da “kesinleşmiş cezaları” olduğu ve “kaçma şüphesi” gösterildi.

AKP iktidarı, zincirlerinden boşanmış şekilde herkese ve herkesime saldırıyor. Hiçbir şey yapmasalar dahi, Erdoğan’a “hakaret ettiği” gerekçesiyle her gün insanlar tutuklanarak, estirilen faşist devlet terörü ile toplum susturulmak isteniyor.

Uzun bir süredir HDP üzerindeki baskı, kitlesel tutuklamalarla devam ediyor.  Son birkaç yıldır MHP ve Perinçek’in Vatan Partisi üzerinden HDP’nin kapatılması propagandası ile HDP zaten hiç gündemden düşmüyordu.

AKP, kendisi için çıkardığı yasayla “parti kapatmanın zorlaştırmasından” dolayı kapatamadığı  HDP’ye, kapatmaktan beter bir şekilde “terör örgütü” ilan ederek her fırsatta saldırmaktadır. Yer yer MHP üzerinden saldırıya uğrayan HDP parti binalarının failleri ise her nedense hiç yakalanamıyor!

AKP kaybettikçe “Vatan millet bayrak” edebiyatıyla şovenizmi körükleyerek Kürt halkına ve kurumlarına saldırıyor, hedef gösteriyor. Her fırsatta HDP çalışanlarını ve yöneticilerini tutuklayarak esir alıyor. Beşbin çalışanı ve yöneticisi hapiste olan başka hiçbir parti yoktur sanırız.

Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırıldığı Şubat 2016 tarihinden bu yana 27 HDP milletvekilinin dokunulmazlıkları kaldırılmış ve toplam 13 HDP milletvekili tutuklanmıştır.

Bugün, TBMM’de milletvekillerinin dokunulmazlıkları rahat bir şekilde kaldırılıyorsa bunda CHP’nin de suçlu olduğunu belirtmek gerekir. Kılıçdaroğlu’nun, Erdoğan’a sözde meydan okuyarak “hodri meydan, dokunulmazlıkları kaldır” demesi ve oylamada da AKP’ye destek vermesinin ardından HDP’ye yapılacak saldırıların stardı da verilmiş oldu.

CHP’nin kendi milletvekili Enis Berberoğlu tutuklandığı için demokrasi havarisi kesilmesi kelimenin tam anlamıyla bir sahtekarlıktır.

20 Mayıs 2016’da TBMM’de yapılan oylamayla milletvekili dokunulmazlığının kaldırmasından sonra, 4 Kasım 2016 gecesi, yapılan bir geniş bir operasyonda HDP eş başkanları ve grup başkan vekillerinin olduğu toplam 14 milletvekili, evlerine yapılan bir operasyonla gözaltına alındılar.

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte Diyarbakır milletvekilleri İdris Baluken, Çağlar Demirel, Nursel Aydoğan, Şırnak milletvekilleri Leyla Birlik, Selma Irmak, Ferhat Encü, Diyarbakır milletvekili Nursel Aydoğan, Hakkari milletvekili Abdullah Zeydan, Mardin milletvekili Gülser Yıldırım tutuklandı. Bu tutuklamalarla birlikte; Tuğba Hezer, Faysal Sarıyıldız, Osman Baydemir, Leyla Zana, Besime Konca, Nursel Aydoğan, İbrahim Ayhan, Ahmet Yıldırım’ın ise milletvekilleri düşürüldü.

Bu operasyon ve tutuklamalardan sonra HDP üzerindeki faşist terör giderek arttı.  Erdoğan, Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimler öncesi, HDP’yi açık hedef göstererek “yerel alanda belediyeleri kazansalar da kayyım atarız” demiş ve 68 belediye başkanını tutuklayıp yerine kayyım atayarak “sözünü” yerine getirmişti.

97 yıldır faşist devlet, Kürtlere yapmadığını bırakmadı. Kürtler sadece yok sayılmakla kalmadı, her fırsatta katledildi.

1984 yılından bu yana 50 binin üzerinde Kürt katledildi. Beşbin Kürt köyü yakılıp yıkıldı, 5 milyon Kürt yerlerinden edildi.

Aynı zihniyet, AKP iktidarı tarafından da sürdürüldü. Erdoğan, sıkıştıkça “çocuk da olsa kadın da olsa” diyerek iktidarı döneminde binlerce Kürt katledildi. Onlarca çocuk sokak ortasında kurşunlandı. Sur ve Lice başta olmak üzere insanların cenazeleri günlerce sokak ortasında bekletildi. Öldürülen insanlar günlerce buzdolaplarında bekletildi.

Kadınların ölü bedenleri panzerlere bağlanarak sokak sokak teşhir edildi. Daha bir hafta önce bir Kürt genci Kürtçe şarkı dinlediği için sokak ortasında bıçaklanarak katledildi.

Şimdi HDP’ye yapılan baskılar, yakın tarihte HDP öncesi kurulan diğer Kürt partilerine de yapıldı. 2 Eylül 1993’te HEP Parti Meclis Üyesi Habip Kılıç Batman’da JİTEM tarafından öldürüldü. 4 Eylül 1993’te DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar ve Batman İl Yöneticisi Metin Can, MİT tarafından katledildi.

3 Mart 1993’da Mecliste, 13 DEP Milletvekilinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Leyla Zana, DEP Başkanı Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak “örgüt üyesi olmak”tan 15 yıl hapis cezası aldı, 10 yıl hapishanede tutuldular. 16 Haziran 1994 tarihinde DEP kapatıldı. DEP’den önce HEP ve sonrasında ise yine ÖZDEP, HADEP ve DTP kapatılan Kürt partileri oldu.

AKP, yanına aldığı MHP ile dizginsiz bir şekilde saldırıyor. Koronavirüsle birlikte krize giren Türkiye ekonomisi, artan işsizlik, yoksulluk ve art arda iflas eden küçük işletme ve işyerleri, toplumsal bir patlamanın ön habercisi olarak AKP iktidarını tedirgin etmektedir.

AKP sıkıştıkça gündemi değiştirerek şovenizme sarılıyor. Durmadan ”birlikte güçlüyüz” sloganıyla topluma “kaderlerine” razı olmayı vaaz ediyor. Gezi İsyanı’nın yıldönümünde “bir daha asla Gezi’ye izin vermeyeceğiz” propagandasını yapıp durdular. Her fırsatta gündemi değiştirmek için ortaya bir şeyler atıyorlar. Şimdi de milletvekillerini tutuklayarak toplumun dikkatini buraya çekerek başka tartışmalar yaratarak, asıl gündemlerden dikkatleri kaçırmaya çalışıyor.

AKP, aslında yeni bir toplumsal patlamadan korkuyor. Ekonomik krizin siyasal bir krize evrilmesiyle bir erken genel seçimde kaybedeceğini biliyor. Bunun için kendince önlemler alarak olası bir seçimi baskı ve hileyle kazanmak istiyor. Alelacele seçim ve partiler yasasının değiştirilmesini gündeme alınması boşuna değildir.

HDP’nin haklı ve meşru mücadelesinin yanında olmak önemli bir görevdir. Sokakta omuz omuza yürümeli, demokrasi güçlerinin kitlesel gösteri ve direnişlerini birlikte örmeliyiz.

HDP üzerindeki tüm baskı Kürt halkına yapılmış demektir. Aynı zamanda HDP’ye yapılan baskı tüm devrimci ve ilericilere yapılmış demektir!

HDP Yalnız Değildir!

Özgür Gelecek