Home , Köşe Yazıları , Almanya’nın harekete geçmesi için daha ne yaşanmalı? – Elif Sonzamancı

Almanya’nın harekete geçmesi için daha ne yaşanmalı? – Elif Sonzamancı

Deniz Naki Dersimli Alevi Kürt bir futbolcu. Almanya’daki futbol takımlarının ardından son olarak Amedspor’da oynayan Deniz Naki, birçok kez ırkçı saldırılara maruz kaldı.

Bizler genç futbolcuyu sadece bir sporcu olarak tanımadık, aynı zamanda toplumsal olaylara duyarlı davranış ve demeçleri ile de gündemdeydi Deniz Naki. Dolayısıyla Türk-İslam sentezinin şubesi gibi çalışan futbol camiasında, sahada da dahil olmak üzere ırkçıların hedefindeydi. Zira ırkçı davranışlara maruz kalması için Amedspor’da oynaması, Dersimli olduğunu dile getirmesi, kollarındaki dövmeler yeter de artar gerekçelerdi.

Bir süredir Almanya’da bulunan Deniz Naki’nin aracı, Pazar gece geç saatlerde Aachen otobanında seyir halinde iken silahlı saldırıya uğradı. Saldırıya uğradıktan hemen sonra aracını sağ şeride çekerek eğildiğini aktaran Deniz Naki, saldırıdan yara almadan kurtuldu. Savcılık öldürme teşebbüsü ile soruşturma başlattı ama failler hakkında şimdiye kadar herhangi bir sonuç elde edilemedi. Naki açıklamasında kendisine herhangi bir polis korumasının verilmediğini söyledi. Gözaltında ise Naki’ye sorulan sorular oldukça ilginç: Dokuz saat avukatsız ifade veren ve saldırıya uğrayan Naki’ye polis, ‘Türkiye’de hangi siyasi partiye oy verdiğini ve PKK’ye bir yakınlığı olup olmadığı gibi sorular’ sormuş.

Deniz Naki’ye saldırı ve zamanlaması bir tesadüf değildir, dolayısıyla Naki bilinçli seçilmiş bir hedeftir.

Bildiğiniz gibi Garo Paylan, “AKP iktidarı döneminde Avrupa ülkelerine yerleşmek zorunda kalan akademisyen, gazeteci, yazar ve yurt dışındaki Alevi ile Ermeni kanaat önderlerine yönelik Türkiye içinden yönlendirilen suikast hazırlığı olduğuna dair istihbarat aldığını“ açıklamıştı. Alman polisi de yaptığı açıklamada durumdan haberdar olduklarını belirtmişti. Bu açıklamalardan kısa bir süre sonra Deniz Naki’ye böylesi bir saldırı nasıl tesadüf olabilir?

Geçtiğimiz hafta sonu Mevlüt Çavuşoğlu mevkidaşı Sigmar Gabriel ile görüştü. Goslar’daki evinde Çavuşoğlu’nu ağırlayan Gabriel, ‘arkadaşım’ dediği Çavuşoğlu’na kendi elleri ile çaydanlıkta demlenmiş çay ikram etti. Bu misafirperver davranışın kuşkusuz Türkiye’ye getirileri vardı. Gabriel’in Çavuşoğlu’nu bizzat evinde ağırlaması ve kendi elleri ile çay ikram etmesi sıradan bir ev sahipliği sevecenliği değil elbet.

Zira uzun bir süredir ilişkilerde gergin rolü yapmaktan yorulan taraflar bir takım anlaşmalara vardılar. Ki bu anlaşmalardan biri de aleni olarak Deniz Yücel’in özgürlüğü ile ilişkilendirilen silah ticareti. Uzun süredir Rheinmetall’in Türkiye’de kurmak istediği tank fabrikasına bu münasebetle yeşil ışık yakılması oldukça düşündürücü.

Diğer taraftan Çavuşoğlu görüşme öncesinde sık sık ilişkilerin normalleşmesini istediklerini dile getirdi ve beklentisinin “Almanya’daki FETÖ ve PKK faaliyetlerine karşı kararlı mücadele” olduğunu açıkladı. Karşılıklı açıklamalarda ise Türkiye’de yaşanan insan hakları sorunu sadece bir yan öğe olarak kaldı.

Tüm bu yakınlaşmalar gündeme otururken aynı zamanda AKP’nin çetelerinin Almanya’daki faaliyetleri üzerine tartışmalar da devam ediyor.

Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti İçişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, rockcı çetelerle benzerlik gösteren, internette kısmen aşırı sağcı bir duruş sergileyen, milliyetçi Türk grubun Erdoğan rejimi ile bağlantısı olduğunu, internetteki fotoğrafların grubun eski yöneticilerinin, AKP temsilcileri ve Türk yargısından isimlerle kişisel bağlantıları olduğunun kanıtı olduğuna vurgusu yapıldı. Daha önce de Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti İçişleri Bakanı Herbert Reul Eyalet Meclisi İçişleri Komisyonu’na bir rapor sunmuş, raporda, MİT’in Ankara’nın talimatıyla Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde hükümet karşıtı olduğu iddia edilen kişiler hakkında sistematik olarak bilgi topladığı ifade edilmişti, ki açıklamalarda en yoğun çalışılan eyalet olduğu vurgusu da yapılıyor. Naki’nin saldırıya uğradığı yer de tam olarak bu eyaletin sınırları içerisinde. Otobanda vurulması da takip edildiği anlamına geliyor.

AKP’nin yardımıyla silahlandıkları ayan beyan ortada olan, Türkiye tarafından faaliyetleri “terörle mücadele” olarak nitelendirilen bu çetelere karşı Almanya’nın nasıl bir tutum takınacağı hala muğlaklığını koruyor.

Sol Parti Grup Başkanı Sahra Wagenknecht, Naki’ye saldırının ardından çok anlamlı bir soru yöneltti meclise: Bir şeylerin yapılması için illaki cinayet mi işlenmeli?

Deniz Naki tesadüf eseri bu ciddi saldırıdan yara almadan kurtuldu. AKP çetelerinin tehditlerinin aleni şekilde dolaştığı bir atmosferde, Çavuşoğlu’nun Almanya, Erdoğan’ın Fransa ziyaretinin hemen akabinde, 3 kadın devrimci Sakine, Fidan ve Leyla’nın katlinin yıldönümünde gerçekleşen bu saldırının adresi bellidir. Bu saldırıyı bir kaç kişinin üzerine yığmakta sorunu çözmeyecektir. Önemli bir soru: Almanya’nın ciddi tedbirler alması için daha ne kadar argümana ihtiyacı var?