Home , Avrupa , Almanya’da bir MİT elamanı daha deşifre edildi

Almanya’da bir MİT elamanı daha deşifre edildi

ALMANYA|05.07.2017| Yeni Özgür Politika gazetesinin ifşa ettiği Mehmet Fatih Sayan’ın ardından Avrupa’daki Kürt kurum yöneticilerine yönelik suikast hazırlığı içinde olan Mustafa Karataş adlı MİT elemanı da deşifre oldu.

Hamburg’da yaşayan Mustafa Karataş adlı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Avrupa Kürdistanlılar Demokratik Toplum Kongresi (KCDK-E) Eşbaşkanı Yüksel Koç, Kürt siyasetçi Zübeyir Aydar, Hamburg Sol Parti Milletvekili Cansu Özdemir ve BDP eski Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır hakkında topladığı bilgileri MİT’e bildirdiği ortaya çıktı.

Mustafa Karataş’ın MİT’in yanı sıra Alman istihbaratına da çalıştığı ortaya çıktı.

Emir-komuta zinciri

Ses kayıtlarında, Mustafa Karataş’ın MİT dışında Almanya istihbaratına da bilgi verdiği bilgileri yer alırken, MİT yöneticisinin ise „Ben Lahey’e uçup geleceğim, bizim üst düzey yöneticilerle görüşeceğim“ demesi de MİT’in Hollanda’nın Den Haag kentinde (Lahey) karargah kurduğunu gösteriyor.

Mustafa Karataş ile MİT elemanı arasındaki ses kaydı diyalogunda bir emir-komuta zinciri içinde yapılan takip, bilgi alma ve verme çalışması çok net ve açık bir şekilde görülüyor. Mustafa Karataş’ın vuracağı kişilerin isim listesini teker teker bir üstü olan MİT yöneticisine verdiği ses kaydından anlaşılıyor. Özellikle Kürt siyasetçilerin bulunduğu yerin 3 saat öncesinde bilgilendirilmesiyse yapılmak istenilenin ciddiyetini ortaya koyuyor. Yine ses kayıtlarında Almanya Sol Parti Milletvekili Cansu Özdemir’in ismi de geçiyor.

Parlamentoda basın toplantısı

Mustafa Karataş’ın MİT adına çalışması hakkında Hamburg Parlamentosu’nda bir basın açıklaması yapıldı. Sol Parti Konferans Salonu’nda düzenlenen basın toplantısına Sol Parti Milletvekilleri ve partinin Eş Sözcüleri Cansu Özdemir ve Sabine Boeddinghaus, KCDK-E eş başkanları Yüksel Koç ve Fatoş Göksungur, NAV-DEM Eşbaşkanı Tahir Köçer ve bir grup basın mensubu katıldı.

200 belgeyi MİT’e vermiş

Konu hakkında açıklamada bulunan KCDK-E Eşbaşkanı Fatoş Göksungur şunlara değindi: „Mustafa Karataş’ın daha önce Hamburg’da tutuklanan ve yargılanması devam eden Mehmet Fatih Sayan’ın ekibinden olduğu telefon konuşmalarından anlaşılmaktadır. Ses kayıtlarında Türk MİT’i içerisinde görev alan Doğu, Cemil, Selçuk ve Binali adlı kişilerle irtibatta olduğu ve bunlara sürekli bilgi akışı sağlandığı anlaşılmaktadır. Tüm bu yapılanlar organizeli bir şekilde yapılmıştır.“

Mustafa Karataş ile ilgili bildikleri her şeyi Alman devleti ile paylaşmalarına rağmen söz konusu kişi hakkında yasal bir işlemin başlatılmamasını düşündürücü bulduklarını söyleyen Göksungur; “Ses kayıtlarından da anlaşılacağı üzere bu şahsın daha öncede Alman istihbaratına çalıştığı anlaşılmaktadır. Eşbaşkanımız Yüksel Koç, Sol Parti Milletvekili Cansu Özdemir, Zübeyir Aydar ve Sevahir Bayındır hakkında topladığı bilgilerin toplamından oluşan 200 belgeyi Türk MİT’inde görevli olduğu şahıslara verdiğini söylüyor. Türk MİT’inin elemanlarını Almanya’da ellerini kollarını sallayarak dolaşmaları karşısında Alman devletinin duyarsızlığı ise bizleri endişeye sevketmektedir.“

Ölü kuş cesedi bir mesaj mı?

Basın açıklaması yapacakları bir gün öncesinde Yüksel Koç’un yaşadığı evin önüne ölü bir kuş cesedinin bırakıldığını söyleyen Göksungur, bununla kendilerine bir mesaj verilmek istenildiğini söyledi. Göksungur, „Bunun yanı sıra Sayın Koç’un yaşadığı evin etrafında şüpheli kişiler ve şüpheli arabalar dolaşmaktadır. Yüksel Koç’un ailesi de bu tehditlerden nasibini almaktadır. Bunları araştırmak Alman devletinin görevi olmalıdır. Ama bizler bunlarla uğraşmaktan siyaset yapamaz hale gelmişiz. Devletlerin görevini adeta bizler görüyoruz“ dedi.

Bilgiler posta kutusuna atılmış

Mustafa Karataş hakkındaki bilgilerin üzerinde isim ve adres olmayan bir zarftan posta kutusuna atıldığını söyleyen KCDK-E Eşbaşkanı Yüksel Koç şunları dile getirdi: „Türk devleti sadece Kuzey Almanya’da değil Avrupa’nın her tarafında ajanlık faaliyetleri yürütüyor. Daha önce elimizdeki bilgileri Almanya, Fransa ve Belçika devletleri ile paylaşmamıza rağmen ciddi bir soruşturma yürütülmüş değil. Elimizde hala bu ajanlık faaliyetlerine ilişkin birçok isim ve belge var. Üzerinde ciddi duracaklarına dair bir kanaatimiz oluşursa tabiki kendileriyle paylaşmak istiyoruz.“

Koç, Mehmet Fatih Sayan davasının öyle kişiselleştirilecek bir dava olmadığını, bunun arka planının iyi irdelenmesi gerektiğine dikkat çekerek şöyle konuştu: “Bizim taleplerimizden birisi de Gergerlioğlu, Mehmet Fatih Sayan ve Mustafa Karataş davasının birleştirilmesi. Bizler sonuçta burada yasal zeminde faaliyet yürüten bir kurumun temsilcileriyiz. Şimdi Buradan soruyorum? Mustafa Karataş’ın ilişkide olduğu Doğu bey, Cemil bey, Selçuk bey ve Binali bey kimdir? Bunları öğrenmek istiyoruz. Bunlar nerede kalıyor? Vazifeleri nelerdir? Buradan Hamburg hükümetine sesleniyorum: Sevahir Bayındır’ın hayatı tehlikededir. Kendisi burada yaşamaktadır. Hükümetin bunu dikkate alması ve buna göre tedbir alması gerekmektedir.“

Erdoğan’ın konseptinin parçası

“Erdoğan bizleri adeta hedef tahtasına koymuştur diyen Koç, bütün bunların organizeli faaliyetler olduğuna dikkat çeti ve şu bilgileri paylaştı: “Bu yaşananlar ‘Bölücüler nerede olurlarsa olsunlar inlerine girip hak ettikleri cezayı vereceğiz’ konseptinin bir parçasıdır. Recep Tayip Erdoğan’ın Kürt politikacılarına karşı suikast düzenleyen ve bu konuda başarılı olan insanları ödülendireceğine dair bazı gizli toplantılar yaptığını bilmekteyiz. Bu en hafif deyimle suça azmettirmedir. Buradan Alman devletine sesleniyoruz. Tüm bunları yapan Erdoğan’ın G20 zirvesi için Hamburg’a gelmesi durumunda tutuklanmasını talep ediyoruz.“

MİT yöneticisi ve tetikçinin konuşması

Mustafa Karataş ile MİT arasındaki diyalogdan bazı örnekler ise bu korkunç gerçeği gözler önüne seriyor. Bu ses kaydından bazı diyaloglar şöyle:

* MİT Görevlisi: Mustafa Bey, bu bilgiyi, belgeleri biz sizden gelip alacağız. Neresi olursa olsun fark etmez. Ben her şekilde gelebilirim, yani hiç problem değil. Beni bugün böyle görürsünüz yarın farklı olarak…

* Mustafa Karataş: Öyle olması lazım…

* MİT Görevlisi: Böyle de görebilirsiniz. Bunlar hiç sorun değil. Zaten vazifemizi bilen bir iki kişi var. Fazla yok, olmasına da gerek yok. Biz gerekli yerlerle gerekli görüşmeleri de yapacağız. Sizin için destek konusunda bir alternatif üretilecek, bu konuda sorun yok, ekonomik boyut sorun olmaz.

* MİT Görevlisi: Bize lazım olan bilgi ve belgeleri bize ulaştırmak istersen ben gelip alırım, ne biçimde olursa olsun.

* MİT Görevlisi: Zübeyir Aydar’la ilgili bir bilgi, bir şey yaptın mı?

* Mustafa Karataş: Zübeyir Aydar ile ilgili bilgim yok. Yüksel Koç’u iyi tanıyorum. NAVDEM başkanıydı, şimdi KCDK-E başkanı olmuş.

* Mustafa Karataş: Ben sana listeyi verdim ya…

* MİT Görevlisi: Evet, evet ben beyefendiye ilettim onu ama…

* Mustafa Karataş: O gazetedeki isimler…

* MİT Görevlisi: Ben onu Cemil Bey’e ilettim efendim. Cemil Bey’e ilettim ben o bilgileri…

* Mustafa Karataş: Bunların hepsini size resim olarak da isim olarak da verebilirim…

* MİT Görevlisi: Ben size söylüyorum, ben gelirim. Çöpçü gibi gelirim, buzdolabı tamircisi gibi gelirim, istediğim şekilde gelirim, onu alırım, bunlar sorun değil.

* Mustafa Karataş: Tamam.

* Mustafa Karataş: Buradan bir arkadaş bu Mehmet Fatih Sayan yakalanmasıyla çekinceye girdi, bana dedi, „Mustafa uzak dur, şimdi iş ters, pazartesi geliyorum’’ diye, bana mesaj atmış. Ondan bir miktar para aldım.

* MİT Görevlisi: Şimdi ben şöyle söyleyeyim. Ben kısa bir süre içinde bir Lahey‘ye uçup, geleceğim. Oradaki bizim üst düzeylerle bu konunun bütün ayrıntılarını görüşeceğim…

* MİT Görevlisi: Sevahir Bayındır.

* Mustafa Karataş: Sevahir Bayındır şu anda …‘in kadın sorumlusu..(…)

* MİT Görevlisi: Ama Sevahir Bayındır ile ilgili nokta atışı yapma durumumuz yok. Yani bize kesin bilgi, katı bilgi, yani en azından üç saat öncesinde bile bir bilgi verme şansı eksikliği var hani. Bugün nerede kalacağı, yarın nerede kalacağı belli değil. ları anıldı.

KCD-E’nin talepleri

MİT ajanı Mustafa Karataş’ın deşifre olması üzerine, KCDK-E Eşbaşkanlığı adına başta Almanya Federal Hükümeti olmak üzere, Alman makamlarına bazı sorular soruldu. KCDK-E, aynı zamanda ilgili makamlardan bazı taleplerde bulundu ve öneriler sunuldu.

Talepler arasında, Kürt siyasetçilere suikast plan ve girişimlerinin arkasında Türk Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın olduğu bu her iki Türk yöneticisinin Almanya’ya geldiği anda tutuklanması istendi.

KCDK-E Eşbaşkanlarının soruları ve talepleri şöyle: 

* Bu ajanın iki taraflı çalıştığı anlaşılmaktadır. Alman makamları, ajan Mustafa Karataş’ın Türk devletine de çalıştığına ve Kürt politikacılarının isim listesini ve onlara ait görüntüleri Türk MİT’ine verdiğine dair herhangi bir bilgiye sahip mi?

* Ajan Mustafa Karataş’ın „Evet, evet ben o listeyi beyefendiye ilettim“ dediği ‘beyefendi kimdir? Bu „beyefendi bir Türk ajanı mı, Tük devleti adına kiralık bir katil mi, Türk konsolosluk veya Büyükelçilik sorumlusu mu, ya da bu kurumlarda görevli bazı memur kılıklı farklı bir kişi midir? Ajan Mustafa Karataş’ın „o listeyi ve bilgileri Cemil beye gönderdim“ dediği Cemil Bey kimdir? Almanya’da yaşayan bir çete başı mı, bir kontrgerilla mı, kiralık bir katil mi, ‘Osmanlı Ocakları’nın bir başkanı mı, yoksa MİT üyesi bir suikastçı mi?

* Türk ajanı Mustafa Karataş’ın MİT görevlisi ile yapmış olduğu diyalogda „Binali“ diye bir kişiden bahsetmektedir. Binali denilen bu kişi kimdir? Bu kişi bir ajan mıdır, bir suikastçı mi, bir konsolosluk görevlisi mi, yoksa herhangi bir Türk camisinde veya okulunda bir ‘hoca’ mi?

* Türk ajanı Mustafa Karataş’ın diyalogunun bir yerinde „bunların hepsinin isimlerini de fotoğraflarını da verebilirim“ demektedir. Kast ettiği fotoğraf ve listenin Kürt siyasetçilere ait olduğu açıktır. Almanya hükümetinin bu isimlerden ve fotoğraflardan haberi var mı? Basında çıkan „Kürt politikacılarının isim listesi Türk MİT’inin elindedir, Almanya hükümeti de bunu bilmektedir“ haberi doğru mudur? Gerçekten de Almanya hükümeti bu liste ve fotoğraflardan haberdar mı?

* Türk ajanı Mustafa Karataş’ın diyalogunda „Bu ilişkilere istihbaratçı görevinde bulunan uzman çavuş yeğenim vasıtasıyla girdim“ dediği kişi, yani yeğeni olan uzman çavuş denilen kişi Almanya’da mı yaşıyor veya „diplomat“ pasaportuyla Almanya’ya gidip gelme durumu yaşanmış mi?

* „200’den fazla belge götürüp verdim“ dediği Milliyetçi Hareket Parti’sinden olan bu kişi kimdir? Almanya’da mı yaşıyor, yoksa sık sık Almanya’ya gidip gelen Türk ‘diplomat pasaportu’ taşıyan bir „memur“ mu?

* MİT görevlisinin „Lahey’de üst düzeydekilerle görüşüp geleceğim“ dediği „üst düzey“ dekiler kimlerdir? Lahey Türk devleti ve Recep Tayyip Erdoğan tarafından örgütlendirdiği suikastçıları yönlendiren ‘Şef’lerinin barındığı merkez mi?

* MİT görevlisinin anlatımında, „Sevahir Bayındır ile ilgili nokta atışı yapma“ ve „3 saat önceden haber almamız gerek“ diye geçen belirlemenin anlamı açık olmasına rağmen neden hala ajan Mustafa Karataş ile yukarıda adı geçen MİT elemanları ile ilgili en ufak bir girişim bile söz konusu olmamaktadır?

Talep ve öneriler 

KCDK-E Eşbaşkanlığı adına yapılan açıklamada Alman makamlarına can alıcı soruların yanı sıra, öneriler ve Avrupa’da Kürt kurumlarının en üst çatı örgütü olarak talepler de sunuldu.  İşte o talepler

* Türkiye’ye bir nota verilerek bir an önce Avrupa’daki bu kirli faaliyetlerine son vermesi,

* Yukarda izah etmeye çalıştığımız nedenler ve ajan Mustafa K. ile MİT arasındaki diyalogda adı geçen Türk yetkililer hakkında işlem yapılması. Somut suç delilerinden dolayı Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Almanya geldikleri taktirde tutuklanması,

* Mehmet Fatih Sayan ile ilgili soruşturmanın derinleştirilmesi, sadece bilgi ve istihbaratı toplayan değil aynı zamanda suikastı düzenlemek isteyen kişi olarak değerlendirmeye tabi tutulması, onunla bağlantı içerisinde olan tüm kişilerin sorgulanması, Berlin ve Hamburg’da bulunan tüm Türk kurum ve Konsolosluklarda bulunan sorumlu şahısların sorgulamaya tabi tutulması, bu işlere karıştığı tespit edilen Türk diplomatların istenmeyen kişi olarak ilan edilip sınırdışı edilmesi,

* Mehmet Fatih Sayan ve Mustafa Karataş davaları ile Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski danışmanı olan Muhammed Taha Gergerlioğlu davasının birleştirilmesi, tüm bu eylem ve organizasyonların bir merkez tarafından (MİT) tarafından yönlendirildiğine dair soruşturmanın derinleştirilmesi,

* BND’nin ve Almanya’nın diğer güvenlik birimleri ile MİT ve Türkiye güvenlik birimleri ile yapılan tüm anlaşmaların gözden geçirilmesi,

*  MİT’in Almanya’da takip etiği Kürt siyasetçileri ve muhaliflerin içinde olduğu ikinci listenin de kamuoyuna açık hale getirilmesi,

* Türk devleti ve onun Avrupa’da kirli işleri yürüten MİT’in Kürt kurum ve siyasetçilerini Kriminalize etme politikasına alet olunmaması, Almanya hükümetinin bu konuda daha doğru ve tarafız bir politika ekseninde Kürtlere yaklaşım göstermesi.

(Kaynak: Yeni Özgür Politika)