Anasayfa , Avrupa , Almanya’da Barınma Hakkı Günden Güne Budanıyor

Almanya’da Barınma Hakkı Günden Güne Budanıyor

Haber Merkezi |06.12.2018| Almanya’da en asgari düzeyde yaşama garantisini içeren Hartz IV yasaları, yürürlüğe girdiği 2010 yılından buyana en fazla tartışılan ve karşı eylemlerin ve platformların örgütlendiği yasa konumuna geldi. Schröder hükümetinin işçi ve emekçilere yönelik saldırısı olarak dillendirilen yasanın mağdurları, barınma hakkı noktasında giderek daha zorlu günleri yaşıyorlar.

Kemer sıkma politikası yaygınlaşıyor

Hartz IV mağdurları için bölge standartları içinde bir ev bulmak oldukça zorlaştı. Giderlerin artığı bir süreçte taşınma ya da kemer sıkma politikası giderek daha fazla uygulanır hale geliyor. Beslenme, giyim, elektrik ve ulaşım giderleri için düşünülen maddi miktar giderek artan kiralar için harcanmaya ve bahsi geçen en temel ihtiyaçlardan giderek uzaklaşan bir kitle halini alan bir kesim oluşuyor. Daha fazla mağdurun bir araya gelerek giderleri kısma yöntemi geliştiriliyor. Ekim sonunda Sol Parti fraksiyonu tarafından verilen soru önergesine verilen cevap, Almanya’da geçim sıkıntısının geldiği boyutu gösteriyor.

Verilen cevaba göre, tek kişi yaşayanların ortalama barınma alanlarında daralma yaşanıyor.

Yaşam alanları giderek daralıyor

Hartz IV yasası kapsamında geçimini sağlayan toplamda 3,1 Milyon kişinin yarısını oluşturan ve yalnız yaşayan kesimin barınma alanı 47,5 metrekareden 46 metrekareye gerilediği belirtildi. 4 kişilik bir evin alanı 6 yılda 82 metrekareden 79 metrekareye gerilemiş durumda. Federal İş ve işçi Bulma Kurumu istatistik verilerine göre Temmuz 2018 tarihinde en asgari seviyede sosyal kurumdan (Hartz IV) geçimini sağlayan 100 bin kişi 20 metrekarenin altında bir yerleşim alanında yaşıyor. Bunlardan 1700 çiftin çocukları olmazken, 2300’den fazla çift bir veya iki çocuk sahibi iken, 3 bin tek ebeveynin ise bir veya iki çocuğu bulunuyor.

25 bin çocuklu ebeveynler 20 ve 40 metrekare büyüklüğünde barınma alanlarına muhtaç kalırken, bu rakamın yarısından fazlasını ise tek ebeveynliler oluşturuyor. Bu sorun üç yıl öncesinde ise 18 bin aileyi ilgilendiriyordu. 2015 yılından bu yana Hartz IV yasası kapsamında geçinenlerin sayısında 200 bin azalma yaşanırken, güvencesiz barınma şartlarına maruz kalan ailelerin oranı ikiye katlandı.

Barınmaya muhtaç olanların sırtından yarım milyar avro tasarruf

Sol Parti tarafından verilen bir başka soru önergesine Hükümet’in kira yardımları üzerine verdiği cevap sorunun boyutunu gözler önüne seriyor. 588 bin yardıma muhtaç ailelere verilen kira yardımlarının 2017 yılında ödenmesi gerekenden daha az ödenmesinin İş ve işçi bulma kurumu tarafından karşılandığı açığa çıktı. Ödenmesi gereken ve verilen kira yardımları arasında ki fark Aralık 2017 tarihinde 45 Milyon Avro olarak belirtildi. Buna göre yardıma muhtaç her bireye ödenmesi gerekenden aylık olarak 90 Avro az ödendiğinden devletin yaptığı “tasarruf” 560 Milyon Avro olarak deşifre olmuş oldu. Bu “tasarruf”un yardıma muhtaç olanlardan kısılması ise tartışmalara neden oldu.

Kira kaporası geri alınıyor

Kent ve ilçe yönetimleri verilen yardımların üst sınırını kendileri belirliyor. Alman Federal Sosyal Mahkemesinin kararı gereği yönetimler inandırıcı ve ikna edici bir konsept yayınlamak zorunda. Yardıma muhtaç olanların giderlerinin üst sınırı geçtiği durumlarda İş ve işçi Bulma Kurumu tarafından giderlerin tasarrufu talep ediliyor. Bunun yapılması durumunda dahi sonrasında yeni “önlemler” alınarak, kira kaporasının yardıma muhtaç bireylerden taksitlerle, verilen yardımın %10 kısmı kesilerek, yıllara yayarak geri alıyor. Verilen yardım kurallarında kaporanın geri ödenme şartı yer almazken, Federal Sosyal Mahkemenin 28 Kasım itibariyle verdiği kararda, kaporanın taksitlerle geri alınmasını yasalara aykırı olmadığını vurguladı. Bu kararla Kuzey Ren Westfalya Eyalet Soyal Mahkemesinin 2017 tarihli kararı boşa çıkarılmış oldu.

Artan haksızlığa karşı hukuku kullanamama sorunu

Devletin bu türden uygulamalarına karşı hukuksal mücadele ise tam anlamıyla büyük bir dirayet istiyor. Ekim 2018 tarihi itibariyle İş ve işçi Bulma Kurumu, 22 bin itirazın yapıldığını ve Ev kiralarına dair 30.500 davanın açıldığını duyurdu. Hukuksal olarak yardım alan kiracıların bir nebze durumu tersine çevirme şansı bulunurken, genel olarak kira sorununu giderek daha fazla sorun olduğu ve barınma hakkının giderek aşındığı bir pozisyon ortaya çıkıyor. Özellikle metropoller barınma sorunu konusunda alarm zilleri çalıyor. Kuralların ve yasaların pek fazla bilinmediği durumlarda artan kiralara ve eksilen sosyal yardımlara karşı mücadele giderek zorlaşıyor.  Yapılan yeni konutların ise ihtiyacın karşılanmasından uzak bir konseptle ele alındığı, İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun istediği koşulların yerine getirilmediği bir çok kesimin tepkisini çekiyor. Özellikle tek kişilik ebeveynli ailelerin ihtiyaçlarını karşılayan konutların yapılmaması toplumda ihtiyaç sahipleri kötü şartlarda barınmalara muhtaç bırakılıyor veya daha fazla birey veya aile, ki bunların çoğunluğunu sosyalden geçinen (Hartz IV) bir evi ortak kullanmak zorunda bırakılıyor.

Devletin yoksullar üzerinden daha fazla kesintilere gitme politikası ve halkın barınma haklarının giderek daha fazla budanması karşısında büyük kentlerde “herkes için şehir”, “artan kiralara karşı mücadele”, “daha fazla sosyal ev” vb. platform ve girişimler oluştu. Hukuksal mücadelenin zorluğu karşısında kendiliğinden oluşan platformlar tarafından yapılan yürüyüş ve etkinlikler binlerce insanın katılımlarıyla gerçekleşiyor.