Home , ATİF , Almanya Federal Parlamento Seçim Sonuçları: Neofaşizm kaygı veren bir yükselişte!

Almanya Federal Parlamento Seçim Sonuçları: Neofaşizm kaygı veren bir yükselişte!

ALMANYA|02.10.2017| Almanya Türkiyeli İşçiler Federasyonu ( ATİF ) Almanya’da gerçekleşen federal Almanya seçimleri üzerine kamuoyuna bir açıklama yayınladı. Yapılan açıklamanın tam metni şu şekildedir;

ATİF adına, 24 Eylül 2017 tarihli federal parlamento seçimleri sonuçlarından hareketle,

neofaşist AfD’nin ‘seçim başarısından’ ve aynı şekilde tekelci sermaye partisi FDP’nin aynı dönemdeki bu politik yükselişinden çok ciddi derecede kaygı duydugumuzu uluslararası kamuoyuna deklare etme zorunluluğu hissediyoruz. Görünenlerin arkasındaki yalın gerçekliğe ve toplumu bekleyen olası tehlikelere bakıldığında görülecektir ki, aslında Almanya’daki siyasal-toplumsal gidişatın hiç te hayra alamet olmadığı anlaşılacaktır.

Son seçim sonuçları yeniden göstermektedir ki; CDU, CSU ve SPD gibi geleneksel burjuva partilerin kendi seçmen kitlelerinden kopuşları hızla devam etmektedir. Bu geleneksel burjuva partiler eskisi gibi kitlelerden güçlü rızalıklar alamamaktalar. Merkel-Gabriel öncülüğündeki Büyük Koalisyon Hükümeti’nin son yıllarda devreye koyduğu gerici göçmenlik-entegrasyon politikaları, sermayeden yana istihdam politikaları, militarist savunma ve güvenlik politikaları, özellikle de Almanya’da radikal devrimci kesimlere yönelik siyasal-hukuksal baskı ve yargılama politikaları tam da AfD gibi ırkçı, nasyonalist, faşist partilere yaramış ve onlara en şövenist taleplerle ortaya çıkarak varlık gösterme imkanı sunmuştur. Tekelci büyük sermaye partisi FDP’nin başarısı da özünde hiç te olumlu bir politik gelişme değildir. Bütün bu gerici politikaların hepsi son tahlilde emperyalizme hizmet etmektedir.

Alman toplumu, devlet sistemi, ekonomisi, bürokrasisi, hakim kültürü, hükümet idaresi ve yönetim politikalarıyla yeniden çok ciddi bir bunalım ve çöküntü içindedir. Son seçim sonuçları ortaya çıkarmıştır ki; en koyu şövenizm Almanya’da yeniden yükselişe geçmiş, kitlesel bir güce erişmiş ve kendine küstahça ‘politik meşruluk’ talep etmektedir. Fakat kim onları meşru görürse görsün, kim onlara elini uzatırsa uzatsın, biz AfD gibi neofaşist parti ve örgütleri asla politik meşru bir parti veya hareket olarak görmedik ve görmeyeceğiz. Onları öyle görenlerden de tarih karşısında politik olarak hesap sormaktan asla çekinmeyeceğiz.

Küresel bir trend olarak, özellikle de hükümet politikalarında, daha çok gözlemlenmekte olan bu sağa savruluş, bir çok ülkede neofaşizan yükselişlere manivela alanları açmış ve Polonya, Macaristan ve Türkiye örneklerinde çok somut olduğu gibi de onları iktidar kılmıştır. Neofaşist AfD, Almanya’da 16 eyalet parlamentosunun 13’ünde yüzde 5 barajını aşarak yeralmaktadır artık. Üstelik federal parlamentoda ise 3. Büyük Parti olarak kamu sübvansiyonlarından da yararlanarak, halkın vergisine yaslanarak ’’seçim yardımı’’ alabileceği için, artık ‘devlet destekli’ bir parti olarak varlığını sürdürecektir. AfD karşıtları istemeseler dahi, ‘yasal zorunluluklar’a dayanarak, halkın vergileri faşistlere kaynak olarak aktarılacaktır. AfD partisi içinde seçimlerin ertesi günü istifalarla açığa çıkan bir iç siyasal kriz başgösterse de, bu durum dahi iyi bir haber değildir ve bu kriz muhtemelen kendi içlerindeki en gerici kliği güçlendirecek gibi görünmektedir.

Bize göre kaygı veren şeylerin başında son yıllarda burjuva siyasette küresel bir karakter kazanarak tırmanmakta olan sağa savruluşun faşizan ivmeler kazanarak devam edecek olmasıdır. Bu sağa savruluş durdurulamaz ise; sosyal ve siyasal yıkımlar, haksız savaşlar daha fazla yaygınlaşacaktır. Almanya’da yeni hükümet hangi konstelasyonla kurulursa kurulsun, kaybedenler yine halk kesimleri ve işçi sınıfı olacaktır. Kurulacak yeni hükümet, burjuva politik arenadaki bu tedrici sağa savruluşu devralacağı için neofaşizm gerici politik bir güç olarak varlığını uygun koşullarda sürdürecektir. Bu sağa savruluşun mimarlarından CDU/CSU partilerinin en sağ politikalardaki ısrarcılığı, ayrıca büyük sermaye temsilcisi FDP’nin bu koalisyon içinde yer almasının güçlü ihtimali ve neofaşistlerin sözde politik meşruluğu tartışmaları nedenleriyle öngörmekteyiz ki; önümüzdeki dönem koalisyon hükümeti de halk karşıtı politikalarda profile olacaktır.

Yeni Alman hükümeti de, Büyük Koalisyon döneminde olduğu gibi, yine büyük olasılıkla Merkel Başbakanlığında faşist Erdoğan ve faşist Yıldırım Hükümeti ile ekonomik-siyasal ve askeri çıkarlar eksenli gerici ilişkiler geliştirecektir. Yeni hükümet büyük olasılıkla Kürt politikasında, göçmen ve mülteciler politikasında klasik gerici politikaları dayatmaya devam edecektir. Dolaysıyla bu kaygılarımızdan hareketle kimse bizim faşizme karşı amansız mücadeleden ödün vereceğimizi beklemesin. Biz, dün olduğu gibi bugün de ve yarın da, tutarlı ve istikrarlı bir anti-faşist mücadeleden yana olacağız. Son seçimlerde internatinalistische Liste / MLPD’yi aktif olarak destekleme çağrısı yaptık. Bu mücadeleden edindiğimiz derste bize öğretiyor ki; geleceğin mücadelelerinde enternasyonalizm ilkesi çok daha fazla önem arzedecektir. Bu nedenle Almanya’da ilerici, demokrat, devrimci, sosyalist birleşilebilecek bütün güçleri faşizme ve emperyalizme karşı ortak mücadelede birleşmeye ve güçlü kitlesel çıkışlar yapmaya çağırıyoruz.

 

Kahrolsun Faşizm, Emperyalizm Ve Her Türden Gericilik!

Faşizme Karşı Omuz Omuza!