ADGB|25.05.2025| Almanya’da demokrat basına ve gazeteci Hüseyin Doğru’ya yönelik uygulanan baskılara karşı Avrupa Demokratik Güç Birliği bir açıklama yayınladı. Açıklamayı olduğu gibi paylaşıyoruz.
İlerici, demokrat ve devrimci basına yönelik Alman devletinin baskısını kabul etmiyoruz. Özgür basın susturulamaz!
red. media ve gazeteci Hüseyin Doğru’ya uygulanan AB yaptırımları derhal geri çekilmelidir!
20 Mayıs’ta Avrupa Birliği Konseyi tarafından yayımlanan ve seyahat kısıtlamaları, mal varlıklarının dondurulması ile fon ve diğer ekonomik kaynaklara erişimin yasaklanmasını içeren Rusya’ya yönelik 17. yaptırım paketi, bu baskı politikasının son örneğidir.
Türkiye kökenli Türk-Kürt devrimci gazeteci Hüseyin Doğru ve sahibi olduğu, İstanbul merkezli AFA Media’ya bağlı uluslararası haber portalı red. media da bu yaptırım paketine dâhil edilmiştir.
Kurulduğu günden bu yana dünyanın dört bir yanında sömürgeciliğe, ırkçılığa, baskıya ve her türlü sömürüye karşı kesintisiz habercilik yapan red. media ve onun kurucusu Hüseyin Doğru’ya yöneltilen suçlamalar, sanki Brüksel’deki AB bürokratları tarafından değil, Almanya istihbarat kurumlarıyla bağlantılı karanlık bir odak tarafından kaleme alınmış izlenimi vermektedir.
Yöneltilen sözde suçlamalar şunlardır:
- Red. media’nın Almanya ve Avrupa’daki toplumsal protestoları haberleştirmesi, Rusya propagandasına destek olarak değerlendirilmiştir.
- Ortadoğu’daki aktörlerle – Filistinli, Yemenli, Lübnanlı, Kürt ve hatta Asya’daki Maoist gerillalarla – yapılan röportajlar, “terör örgütü propagandası” olarak damgalanmıştır.
- Almanya’daki Filistin yanlısı protestoları ve Alman polisinin uyguladığı şiddeti haberleştirmesi, Avrupa Birliği üyesi Almanya’nın “iç huzuru”nu ve “güvenliği”ni tehdit ettiği şeklinde yorumlanmıştır.
Avrupa Birliği’nin bu gerekçeleri öne sürmesi, basın özgürlüğüne doğrudan bir saldırı olduğu gibi, devlet yanlısı olmayan tüm medya kuruluşlarını hedef almanın ve susturmanın açık bir örneğidir.
AB Konseyi’nin yaptırım açıklaması dikkatle incelendiğinde, bunun Almanya’da aylardır red. media ve kurucusu Hüseyin Doğru’ya karşı yürütülen sistematik karalama kampanyasının resmi ve kurumsal bir yansıması olduğu açıkça görülmektedir.
Sözde liberal çizgide yayın yapan Tagesspiegel gazetesi ile “sol” kimliğiyle öne çıkan fakat fiilen İsrail devletinin Filistin’de işlediği savaş suçlarını ve soykırımı aklayan taz gazetesi, uzun süredir red. media’yı itibarsızlaştırmak için ortak bir kampanya yürütmektedir.
Bu yayınlarda üretilen iftira ve manipülasyonlar, red. media ve Hüseyin Doğru’yu “Rusya yanlısı” ve “terör destekçisi” gibi temelsiz suçlamalarla damgalamayı amaçlamaktadır. Eski ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in hiçbir somut delile dayanmadan yaptığı açıklamalar da bu kara propagandanın uluslararası düzeye taşınmasına katkı sağlamıştır.
Bu durum tam anlamıyla “bozacının şahidi şıracı” atasözünü hatırlatmaktadır: Aynı çevrelerce ortaya atılan suçlamalar, yine aynı çevrelerce “kanıt” gibi gösterilmektedir. Avrupa Birliği bürokratlarının böylesine zayıf, taraflı ve çarpıtılmış bilgiler üzerinden yaptırım kararı alması, demokrasiyi değil, kurumsallaşmış sansürü temsil etmektedir.
Oysa yalın gerçek şu:
- red. media ve Hüseyin Doğru, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini açıkça “haksız” bir savaş olarak nitelendirmiş, NATO’nun müdahil olmasıyla bu savaşın “emperyalist bloklar arası bir çatışma”ya dönüştüğünü vurgulamıştır. Buna rağmen AB, bu açık tutumu yok sayarak, onları “Rus propagandası” yapmakla suçlamaktadır.
- red. media, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’deki katliamları yerinden, mağdurların sesiyle ve gerçeklere dayanarak haberleştirmiştir. Avrupa medyasının büyük ölçüde sustuğu bir ortamda, red. gerçekleri görünür kıldığı için “terör örgütü propagandası” gibi absürt suçlamalara maruz kalmıştır.
- Almanya’da İsrail’i eleştirmek 2023’ten itibaren fiilen suç sayılmaya başlanmıştır. Soykırıma karşı ses çıkaran Yahudi aydınlar, öğrenciler ve göçmen kökenliler dâhil olmak üzere geniş bir muhalefet bastırılmakta, kriminalize edilmektedir. red. media’nın bu muhaliflere mikrofon uzatması ve Berlin’deki üniversite işgalini yayınlaması, “iç güvenliği tehdit” bahanesiyle cezalandırılmasına yol açmıştır.
Tüm bu gelişmeler, 1968–1990 arasında Avrupa’da muhalif gazetecilere ve sanatçılara uygulanan baskı politikalarını hatırlatmaktadır. Göçmen kökenli bir gazeteci olan Hüseyin Doğru’ya bugün yapılanların, yarın başka gazetecilere, sanatçılara ve düşünen herkese yapılmayacağının hiçbir garantisi yoktur.
22 Mayıs’ta Junge Welt gazetesinde Nick Brauns’un kaleme aldığı yorumdaki uyarı gayet yerindedir:
“Bu yaptırım sadece mahkeme kararı olmaksızın, bürokratik bir işlemle sivil geçim kaynağından mahrum bırakılan sol görüşlü bir medya portalına ve kurucusuna yönelik bir saldırı değildir. AB’nin resmi anlatısını sorgulayan eleştirel gazeteciliğin, ‘dezenformasyonla’ mücadele adına mahrum bırakılması, tehlikeli bir emsal teşkil etmektedir.”
Gazeteci Hüseyin Doğru’nun ve onun sahibi olduğu red. media’nın kriminalize edilmesi, susturulması ve yaptırıma tabi tutulması kesinlikle kabul edilemez.
Avrupa Demokratik Güç Birliği olarak, Hüseyin Doğru ve red. media’ya uygulanan yaptırıma karşı, basın özgürlüğü ve halkın doğru haber alma hakkını savunan herkesi bu hukuksuzluğa karşı sesiz kalmamaya çağırıyoruz.
Yaşasın enternasyonal dayanışma!
Yaşasın basın özgürlüğü!
ADGB (AVRUPA DEMOKRATİK GÜÇ BİRLİĞİ)