İSTANBUL | 26 – 02 – 2011 | Cumartesi anneleri ve İnsan Hakları Derneği Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon, 309. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelerek kayıpların akibetini sordu, adalet istedi.
Cumartesi Anneleri 309. kez Galatasaray Meydanı’nda faili meçhullerin hesabını sordu. Kayıp yakınlarının konuşmalar yaptığı eylemde bu hafta 1994’te gözaltında kaybedilen İstanbul Üniversitesi öğrencisi Cüneyt Aydınlar’ın öyküsü anlatıldı. Eyleme CHP İstanbul milletvekili Çetin Soysal da katıldı.
”Polis Maksut Tepeli’ye ne olduğunu biliyor”
Eylemde ilk sözü 1984’te gözaltında kaybedilen Maksut Tepeli’nin eşi Şehriban Tepeli aldı. Aynı zamanda Kayıplara Karşı Uluslararası Komite (ICAD) Hollanda seksiyonunda görev yapan Şehriban Tepeli, ilk kez Cumartesi Anneleri eylemine katılmak üzere Hollanda’dan İstanbul’a gelerek Tepeli’nin hesabını sordu.
Tepeli, dün (25 Şubat) Maksut Tepeli’nin nüfus kayıtlarına baktığını ve ölü olarak kaydedildiğini ifade etti. İstanbul polisinin Maksut’un başına gelenlerden ve mezar yerinden haberi olduğunu dile getiren Şehriban Tepeli; “Yıllarca biz bu acıyla yaşadık. Kayıbın ne olduğunu ancak bizim gibi aileler bilir. Bana bir gün sordular; ‘Ya niçin sen bu insanı unutamıyorsun?’ Ona şu cevabı verdim; ‘Sen değersiz bir eşyanı dahi kaybettin mi, herhangi bir yerde düşürdün mü? Sonra ne yaptın? Her oradan geçişinde, her dönüşünde yere bakıp onu aramaya çalışmadın mı? Ben bir insanı, çocuğumun babasını kaybettim ve hala nerede olduğunu bilmiyorum” dedi.
Tepeli, ayrıca Cumartesi Annelerine yıllardır sürdürdükleri eylem için teşekkür ederek “Burada her yıl Maksut’un da adını andılar. Maksut’un eşi oldular, Maksut’un annesi oldular, Maksut’un kardeşi oldular. Çok teşekkür ediyorum. Size gerçekten minnet borcumuz var” şeklinde konuştu.
”O mezara bir dokunalım, karanfil bırakalım”
12 Nisan 1981’de gözaltında kaybedilen Nurettin Yedigöl’ün kardeşi Muzaffer Yedigöl ise tüm kayıpların akibeti belli olana kadar oturma eylemlerini sürdüreceklerini söyledi. Yedigöl, “İstediğimiz, suçların aydınlanması faillerin bulunması, yapanların yanına kar kalmaması, gidecek bir mezarımız olması. O mezara bir dokunalım, o mezara bir karanfil bırakalım. Tek isteğimiz budur” dedi.
Yedigöl’ün ardından söz alan Cüneyt Aydınlar’ın amcası Recep Aydınlar da, 17 yıldır yeğeninden haber alamadıklarını belirtti. Recep Aydınlar, “Cüneyt bu güzel şehir İstanbul’da kaybedildi, bu güzel şehir İstanbul’un adını duydukça ürperiyoruz. 17 yıl önce Cüneyt göz göre göre devletin elindeyken kaybedildi. Bu 17 yıl içinde nasıl duygularla yaşadığımızı anlatacak kelime bulamıyoruz” dedi. Recep Aydınlar, yeğeninin bulunması ve faillerin cezalandırılması için mücadele etmeye devam edeceklerini belirtti.
Eylemde kısa bir konuşma yapan CHP İstanbul milletvekili Çetin Soysal ise, TBMM’de konuyla ilgili kurulan alt komisyonda kendisine de söz verildiğini belirterek, martın ilk haftası Berfo Ana’nın tanığını dinlemek üzere Almanya’ya gideceklerini kaydetti. Soysal, “Gerçek Ergenekon’u yakalamamız gerekiyor” diyerek 77’ 1 Mayıs’ından bu yana yaşanan katliamlar sırasında görev alanların belli olduğunu ifade etti. Soysal, “Anaların vermiş olduğu mücadele kutsal bir mücadeledir. Bu mücadeleye saygı duyuyorum. Gereğini TBMM yapmak zorundadır, bizler yapmak zorundayız” dedi.
Polis: “Ölüme gidiyorsun, ölüme hazır mısın?”
Eylemin sonunda basın açıklamasını İHD Genel Merkez yöneticilerinden Gülseren Yoleri okudu. Yoleri, konuşmasına 21 Şubat’ta evlerinden kaçırıldıktan 6 gün sonra cesetleri bulunan İHD Elazığ şubesinden Metin Can ve Hasan Kaya’yı anarak başladı.
TTB ve İHD’nin geçen hafta yaptığı “Türkiye bugün büyük çaplı bir toplu mezar gerçeğiyle yüzyüzedir” açıklamasını hatırlatan Yoleri, ana akım medya ve hükümetin konuyu görmezden geldiğini ifade etti.
Açıklamanın devamında 1994 yılında İstanbul Üniversitesi öğrencisiyken 10 Şubat’ta gözaltına alınan Cüneyt Aydınlar’ın öyküsü anlatıldı. Aydınlar, 2 Mart 1994’de Sağmalcılar Cezaevi’ndeyken hücreye giren 6 polis tarafından “Ölüme hazır mısın, ölüme gidiyorsun” diyerek götürüldü ve bir daha bulunamadı. Ailesine devlet “böyle biri yok” dedi. Oysa Aydınlar’ın Gayrettepe Siyasi Şube’de kaydı vardı. Dönemin Emniyet Müdürlüğü görevlisi Hüseyin Kocadağ ve siyasi şube müdürü, oğlunu arayan Aydınlar’ın babasına “Oğlun yer göstermeye götürülürken kaçtı ve kayıplara karıştı” dedi. Baba Abdulkadir ve anne Menekşe Aydınlar 17 yıldır Cüneyt’ten haber bekliyor.
Yapılacaklar belli, samimiyet bekliyorlar
Gülseren Yoleri, açıklamasının devamında Aydınlar’ın kaybı hakkında Başkomiser Ahmet Erkut, polis memurları Doğan Özdemir, Mehmet Yakın ve Ali Cinal’ın tanıklık yapmasını ve yargılanmasını istedi. Yoleri, dönemin kaymakamı ve belediye başkanını da mezarlıklar müdürlüğünde görev yapan, sorumluluk taşıyanları açıklamaya çağırdı.
Yoleri TBMM’de göz altında kayıpları araştırmak üzere kurulan alt komisyona seslenerek “Dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’e, Başbakanı Tansu Çiller’e, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir’e, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’a, DGM savcısı Aytaç Tolay’a, İstanbul Cumhuriyet savcısı Kemal Çalışkan’a, Cüneyt Aydınlar’a ne oldu diye soracak mısınız?” dedi.
Yoleri açıklamasını “Sizden bu konuda samimiyet bekliyoruz. Eğer, gerçekten bu konuda samimi olup, tüm kayıplarımız için etkin bir hukuki süreç başlatırsınız, demokratikleşmenin yolunu açmaya katkınız olur” sözleriyle bitirdi.
Cumartesi Anneleri, haftaya tekrar kayıplarının hesabını sormak üzere Galatasaray Meydanı’nda olacaklarını belirterek eylemi sonlandırdı. (Sendika.Org)