Anasayfa , Avrupa , 300’ lerin Direnişi

300’ lerin Direnişi

YUNANİSTAN | 26 – 02 – 2011 | Üç yüz göçmen… Farklı ülkelerden, milliyetten, kültürden üç yüz göçmen Avrupa ve Yunanistan’da daha önceden eşi görülmemiş bir direnişe imza atmaktalar şu günlerde. Bu göçmenlerle seslendirilen sorunlar yıllardır yüz binlerce göçmenin yüz yüze olduğu sorunlar. Hayatları pahasına ülkelerini terk edenler ve geldikleri Yunanistan’da ise ağır sömürü, ırkçılık, dışlanma, insanlık dışı koşullar ile yaşamak zorunda kalmaktalar.

Son süreçte yaşanan ekonomik kriz bu sorunlara ek olarak “yasa dışılığı” da eklemekte. Çalışma izinlerini alabilmek için belli sayıda sigorta primi toplamak zorunda kalan göçmenler, krizin yarattığı işsizlik sonucu iş bulamamakta ve çalışma izinlerini de yenileyememekteler. Uzun yıllardır aileleri, çocukları ile burada yaşayan insanlar bir anda kendilerini içinden çıkılmaz bir boşluğun ortasında bulmaktalar. İşte buna isyan eden farklı ülkelerden 300 göçmen Atina ve Selanik’te kitlesel açlık grevine başladılar. Bunlardan 250 göçmen 24 Ocak Pazar akşamı Girit adasından Atina’ya gelerek, Atina Üniversitesine bağlı Hukuk fakültesine yerleşti. 25 Ocak Salı günü de açlık grevine başladılar. Geri kalan 50 kişi de Selanik’te İşçi Merkezinin binasında açlık grevine başladılar. 25 Aralık günü Hukuk fakültesinde saat 12:00’de gerçekleştirilen basın açıklaması ile eylemlerinin nedenlerini anlatan göçmenler, “Buraya yasal haklarımızı almak için geldik. Ya bunları alırız yada ölürüz. Yıllardır sorunlarımız var, amacımız bu sorunları gün ışığına çıkarmak ve herkesin haklarına sahip olmasıdır. Bu noktada Yunanlı kardeşlerimizin de desteğini istiyoruz.” ifadelerini kullanarak kararlılıklarını ifade ettiler. Basın toplantısında, açlık grevi direnişine başından beri destek veren Dayanışma Girişimi temsilcileri, çeşitli göçmen kurumları ve örgütler de destek verdiler.

Bu düzeyde bir kitlesellikte ve de bir eğitim kurumunda başlaması, bir anda sorunun ülke gündemine düşmesine neden oldu. İlk günlerde fakültenin işgal edildiği, bunun yasadışı olduğundan, fakülte içinde vandalizm yapıldığın dan dem vuranların yalanı saatler sonra ortaya çıktı. Gerek fakülte yönetimi gerekse öğrenci derneği yaptıkları açıklamalarda böyle bir şeyin olmadığını belirttiler. Ayrıca öğrenci derneği yönetimi yaptığı toplantıda direnişi destekleme kararı alarak göçmenlerin yanında olduğunu açıkladı.

Bu direnişe ve desteğe yönelik tehdit açıklamaları da geçikmedi. Başta ırkçı ve faşist partilerin borazanlığını yaptığı saldırgan tutum, hükümette de karşılığını buldu. Hükümet yetkilileri yaptıkları açıklamalarda fakülte “işgalinin” yasadışı olduğundan ve müdahale edilmesinden dem vurdular. Basın eşliğinde gerçekleştirilen tüm anti-propagandalar, karalamalara karşın 300 göçmen kararlılıklarından bir nebze olsun bir şey yitirmediler. Hukuk fakültesinin “işgalini” bahane eden hükümet, üniversitenin etrafını polis ablukasına alarak, müdahale edileceği tehdidinde bulundu. Buna karşı olarak da, binlerce devrimci, demokrat ve ilericiler de polisi ablukaya alarak, müdahaleye izin vermeyeceklerinin kararlılığını ortaya koydu. Yapılan müzakereler sonucunda göçmenler başka bir alana geçmeye karar verdiler. Ve 300 direnişçi, o günden buya direnişlerini yeni mekanlarında devam ediyorlar. Bugün (26/2) 33. güne girilen direnişte, sağlık sorunları da kendini iyiden iyiye göstermekte. Hemen hemen her gün bazı direnişçiler rahatsızlanarak hastanelere kaldırılmakta. Göçmenleri izleyen sağlık ekipleri, “her geçen gün durumları daha kötü olmakta. Bu durum kalıcı hasarların ortaya çıkmasına yol açmakta. Fakat, hükümet vurdumduymazlıkta diretmekte.” ifadelerini kullanarak, hükümeti sorunu çözmeye çağırıyorlar. Buna karşın hükümet ise, İçişleri bakanlığı aracılığıyla, “kaçak” göçmenlerin toplu yasallaştırılmasının mümkün olmadığını, kendilerine ancak 6 aylık geçici oturum verilebileceğini dillendirerek ölümlere zemin hazırlamakta. Hükümetin bu talebini kesinlikle reddeden göçmenler ise “Ya yasal haklarımızı alırız yada ölürüz” diyerek kararlılıklarını her defasında göstermekteler.

Bu 33 gün boyunca, ülkenin dört bir tarafında direnişçilerle dayanışma kapsamında onlarca eylem, yürüyüş, işgal gerçekleştirildi. Bu eylemlerden biri de 26 Şubat Cumartesi günü başkent Atina’da yapıldı. Soğuk havaya rağmen yüzlerce kişi eyleme katılıp, hükümete ve bilumum gericiye pabuç bırakmayacaklarını gösterdiler. Müze önünde toplanan kitle buradan meclise doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş süresince, göçmenlerin direnişini destekleyen ve tüm göçmenlere haklarının verilmesini talep eden sloganlar atıldı. Meclise varılmasının ardından, kitle başlangıç noktasına doğru devam ederek yürüyüşü, 300 direnişçinin bulunduğu binanın önünde sona erdirdiler. Bundan sonra ise, verilen mücadele sadece hükümete, gericilere, paralı basına karşı olmayacak. Aynı zamanda zaman karşıda çetin bir mücadele verilecek. Çünkü günler geçtikçe ölümlere olan mesafede o kadar kısalmakta. Ve olası ölümlerden de hükümet sorumlu olacaktır. (Yunanistan’dan bir ÖG okuru)